Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/217 E. 2021/516 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO :……
KARAR NO : ………..

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ………..
KARAR NO :……………
KARAR TARİHİ : 20/06/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 08/08/2019
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – ……………
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. … -………………
DAVALI : 2 -…
VEKİLİ : Av. … -…………………
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 25/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/12/2021

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı …. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili …’ın elektrikli motosiklet ile seyir halindeyken …adına kayıtlı ve … adlı kişinin sevk ve idaresindeki … plakalı aracın feri kusurlu hareketi ile müvekkilinin bulunduğu araca çarptığını, kaza sonunda müvekkilinin ağır olarak yaralandığını, günlerce hastanede yattığını, iş göremez duruma düştüğünü, ciddi anlamda vücudunda kalıtsal yaralanmalar olduğunu, %98 oranında iş göremez durumda olduğunu, davalı … şirketi ile tazminat konusuda yazışmalar olduğunu, ancak sigorta şirketinin sadece sakatlık tazminatını ödediğini, tedavi giderlerinden olan bakıcı giderlerini ödemediğini, bu nedenlerle şimdilik 1.000,00-TL bakıcı giderinin davalı … şirketinden, davalı …’dan kusuru nazara alınarak sadece 10.000,00-TL manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmesini, 27/05/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, maddi tazminat miktarını 120.853,15-TL ıslah ederek, 121.853,15-TL talep ve dava etmiştir.
Davalı … şirketi vekili cevap dilekçesinde, bakıcı giderinin tazmini için müvekkili şirkete başvuruda bulunulmadığını, müvekkili şirketin davacı tarafa ödemede bulunarak üzerine düşen tüm sorumlulğu yerine getirdiğini ve davacıların tüm zararının karşıladığını, müvekkili şirketin bakıcı giderlerinden kaynaklanan tazminat taleplerine ilişkin sorumluluğunun bulunmadığını, sağlık giderleri teminatının SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, sigorta şirketinin ve güvence hesabının sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona erdiğini, bakıcı giderine bağlı tazminat isteğinin muhatabının SGK olabileceğini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacının müterafik kusurunun sabit olduğunu tazminattan indirim yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, tazminata hükmedilmesi durumunda ancak dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz talep edilebileceğini bildirmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin dava konusu kazada kusursuz olduğunu, soruşturma dosyasındaki bilirkişinin müvekkilinin olayın heyecanı ile vermiş olduğu savunmasındaki beyanına dayanarak müvekkilinin olay anında 80 km olduğuna kanaat getirdiğini, halbuki müvekkilinin ifadesinde hızı sorulduğunda kaza anındaki hızını net bir şekilde 70-80 civarı dediğini, bu hususun tutanağa 80 km olarak geçirildiğini, müvekkilinin kazada frene basmasına rağmen kazayı önleyememiş olmasının müvekkilinin hızından değil davacının karşı yöne geçerken tam karşı tarafa değil müvekkilinin geldiği istikamete doğru çapraz bir şekilde ilerlemesinden kaynaklandığını, ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının talep ettiği manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, hakkaniyete uygun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, 11/04/2016 günü davalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Bursa Yalova karayolu üzerinden Yalova istikametinden Bursa şehir merkezi istikametine doğru seyrederken sürücü …’ın sevk ve idaresindeki elektrikli motosiklet ile çarpışmaları sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiği olayda İstanbul ATK’nın kusur raporu ve aldırılan bilirkişi raporu sonucunda davacı …’ın %85 oranında kusurlu olduğu, davalı …’nın %15 oranında kusurlu olduğu sabit olduğu, 21/05/2019 tarihli tazminat hesaplanmasına dair raporun gerekçeli denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli olduğundan, maddi tazminat davasının kabulü ile, 121.853,15-TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 17/01/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı ….’den alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat davasının kabulü ile, 10.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,.
Davalı …. vekili istinafa başvuru dilekçesinde, yargılamada esas alınan hesaplama yöntemlerinin hatalı olduğunu, fiilen bakıcı tutulup tutulmadığı araştırılmaksızın brüt asgari ücret üzerinden hüküm kurulması hatalı olduğunu, yargılama giderlerine ilişkin hükmünde hatalı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararını istinaf etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, yargılama giderlerine ilişkin itiraz haksız olmakla birlikte yargılamayı gerektiren hususlardan olmadığını, davalının haksız istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava,trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davalı … vekili davacının bakıcı giderini dava öncesi başvurusunda talep etmediğini belirtmişse de, buna ilişin ihtarnamede davacının bakıma muhtaç halde olduğu açıkça belirtildiği görülmekle usulüne uygun başvuru olmadığı ve temerütün gerçekleşmediğine yönelik ilişkin istinaf istemi yerinde bulunmamştır.
Diğer yandan, davalı … şirketinin tedavi giderleri kapsamında olan bakıcı giderinden sorumlu olmadığı davalı vekilince ileri sürülmüşse de ;2918 sayılı KTK.nın 85.maddesi ve 91. Maddesi, TBK.nın 54. Maddesi gereğince sorumluluğunun devam ettiği her ne kadar zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi ile sürekli sakatlık ve sürekli bakıcı gideri için tek limitten sorumlu olduğu belirtilmiş ise de Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve KTK.nın 95. Maddesi gereğince sigorta sözleşmesinden ve kanundan doğan tazminat yükümlülüğünün kaldırılması ve miktarının azaltılması hallerinin zarar görene karşı ileri süremeyecek olmasına, Yargıtay 17, 10 ve 21. Hukuk dairelerinin bakıcı giderinin tedavi ve sağlık giderleri teminatında kabul etmesine, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına atıf yapan KTK.nın 90. Maddesinin iptal edilmesi nedeniyle davalı … şirketinin sağlık gideri ve tedavi giderlerinden sorumlu olmasına, tedavi gideri ve sağlık giderinin ne olduğunun kanun ve Yargıtay tarafından belirlenmiş olmasına, Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen ve poliçede bulunması zorunlu olan teminatlardan olan ve poliçede belirtilen, primi de tahsil edilen teminat limitine göre sigorta şirketi tarafından poliçeye yazılarak tahsil ettiği prim karşılığı verdiği teminatları ödemekten kaçınamayacağına göre davacının bakıcı gideri zararından davalı … şirketinin sorumlu tutulması gerektiğinden buna yönelik davalı vekilinin istinaf istemi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2019/6189 E- 2020/8324 ve K. 2020/2566 E-2021/902 K. sayılı ilamları)
Ancak, haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Dosyada davacı maluliyetine ilişkin rapor olmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar 14/01/2019 tarihli raporu hazırlayan bilirkişilerden biri adli tıp uzmanı ise de adı geçen bilirkişinin tek başına maluliyet miktarını belirlemesi mümkün olmadığı gibi raporda da sadece davacının ölene kadar bakıma ihtiyacı olacağı hususunda rapor sunduğu anlaşılmaktadır.
Yerel mahkemece yapılacak kaza tarihi olan 11/04/2016 itibariyle geçerli olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik uyarınca Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan maluliyete, davacının tespit edilecek maluliyet oranına göre sürekli bakıma ihtiyacı olup olmadığı ve varsa süresinin tespiti içinin rapor alınarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Öte yandan, hükme esas bilirkişi raporunda PMF yaşam tablosu kullanılmış olmakla rapor hüküm kurmaya elverişli değildir.
Zira,Trafik kazasında bedensel zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Yine Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir.
Bakım ihtiyacı ve süresi belirlendikten sonra, bakıcı giderinin belirlenmesi için, anılan ilkeler kapsamında, kaza tarihinde yürürlükte olan brüt asgari ücret tutarı (tamamının) üzerinden hesaplama yapılmak üzere bilirkişiden ek rapor alınmalıdır.
Kabule göre de, davacının maddi ve manevi tazminat talepleri objektif dava yığılması niteliğinde olup, maddi ve manevi tazminat talepleri aynı davacıya ait olsa bile müstakil dava olduğundan kurulacak hükümde, yargıla giderleri ve vekalet ücretinin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir.Yerel mahkeme kararında hüküm fıkrası bu esasa aykırı düzenlendiği gibi, bu nedenle de maddi ve manevi tazminata ilişkin yargılama gideri tek bir kalemde hesaplanıp taraflara yükletilerek, hakkında manevi tazminata hükmedilmeyen davalı … şirketinin de manevi tazminata ilişkin kabul edilen miktarı da içerir şekilde maddi ve manevi tazminat toplamı üzerinden yargılama gideri(böylece dolaylı olarak davalı … şirketinin manevi tazminata ilişkin yargılama giderinden sorumlu tutularak) hesaplanması doğru olmamıştır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacı için, TRH 2010 yaşam tablosu, % 1,8 teknik faiz uygulanmadan ve işleyecek devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminat alacağının hesaplanmasının gerektiği dikkate alınmak suretiyle, bilirkişiden ek rapor alınıp oluşacak sonuca göre (davacının istinaf isteminde bulunmadığı ve usuli kazanılmış haklar gözetilerek) karar verilmek üzere hükmün kaldırılması gerekmiştir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı …. vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin ………… tarih ve………..sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 25/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan


Üye


Üye


Katip