Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2145 E. 2023/129 K. 17.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/2145 – 2023/129
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/2145
KARAR NO : 2023/129

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 17/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/01/2023

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 03.09.2013 tarihinde …’in kullandığı 16 TJ 426 plakalı aracın Çorum-Sungurlu ilçesinde tek taraflı kaza sonucu müvekkilinin eşi … ve …’in vefat etmiş olduklarını, 16 TJ 426 plakalı araç için davalı sigorta şirketince 1600.030809420000 nolu poliçe ile Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi tanzim edildiğini, kaza olayından sonra davalı sigorta şirketince 63094749 2013 nolu tazminat dosyasından …’in vefatı ile ilgili müvekkiline 13.11.2013 tarihinde 81.408,50-TL ödenmiş olduğunu, kaza olayının meydana geldiği 03.09.2013 tarihi itibari ile … emekli olup 900,00-TL emekli aylığı almakta olduğunu, ayrıca emekli olduktan sonra da haftanın 6 günü günlük 100,00-TL yevmiye ile inşaat işlerinde çalışmakta olduğunu, dolayasıyla vefat tarihi itibari ile müteveffa …’in toplam gelirinin 3.300,00-TL olduğunu, davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 03.09.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 16/11/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, 1.000,00-TL maddi tazminat talebini ıslah ederek 122.144,55-TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, vuku bulan kazada vefat eden …’in varislerine müvekkili şirketçe aktüer hesaplaması yaptırılarak destekten yoksunluk tazminat bedeli 81.408,50-TL 13.11.2013 tarihinde davacı yanın kendisine ödenmiş olduğunu, kaza sebebiyle oluşan zararın işbu ödemeyle karşılanmış olduğundan müvekkili şirket açısından davanın reddi gerekmekte olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, hesaplanacak tazminattan hatır taşıması sebebıyle asgari % 25 indirim yapılması gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, müvekkilinin ibraname imzalamadığını, dava dilekçesi ekleri tarafına tebliğ edilmediğinden söz konusu ibranameden karar duruşmasında haberi olduğunu, bu sebeple ibranameye karşı beyanda da bulunamadığını, dava dosyasına sunulan ibranamedeki imza müvekkiline ait olmadığını, dava dosyasına sunulan ibranamenin tarihi 07.11.2013 olduğunu, müvekkili parayı bankadan 13.11.2013 tarihinde çektiğini, bu durumda müvekkilinin parayı almadan ibraname vermiş oluyor ki bu hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, KTK’nun daki 2 yıllık süre değil ceza kanunundaki uzamış zamanaşımı uygulanması gerektiğini, davalı vekiline maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken nispi vekalet ücreti verilmesinin hatalı olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava,trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasında, dava açılmadan evvel davalı tarafından davacıya ödeme yapıldığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Zira davacı vekilinin 28/08/2018 tarihli başvuru dilekçesinde, müvekkiline, 13/11/2013 tarihinde 81.408.50.-TL ödeme yapıldığı ancak ödemeye esas kazancın hatalı belirlendiğini ileri sürmüştür.
Mahkemece, 2918 sayılı KTK’nun 111.maddesi uyarınca, talebin hak düşürücü süre geçtiğinden reddine karar verilmesi üzerine de, davacı vekili istinaf dilekçesinde davalı şirketin 24/01/2019 havale tarihli cevap müzekkeresi ekinde bulunan 07/11/2013 tarihli “ibraname” başlıklı ve 63094749 / 2013 nolu dosyadaki imzanın müvekkiline ait olmadığı, ibranameden haberlerinin olmadığını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2918 sayılı KTK’nun 111.maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen dikkate alınması gerekir.
İbraname savunması hakkı ortadan kaldırabilecek itiraz niteliğinde olmakla yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir (Yargıtay HGK. 27.1.2010 gün 2009/ 9-586 E, 2010/ 31 K. ; Yargıtay 9.HD. 13.7.2010 gün, 2008/ 33764 E, 2010/ 23201 K.).
Somut olayda; 13.11.2013 tarihinde davacıya yapılan ödeme sabit ise de, cevap dilekçesinde ve müzekkere ekinde ibraname aslı ibraz edilmediği gibi, ibranamenin bir örneğinin davacıya tebliğ edilmediği ve duruşmada okunmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
İbraname davacıya okunup diyecekleri sorularak ibraname mahkemece bir değerlendirmeye tabi tutularak ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır. Bu hali ile, davacı taraf istinaf dilekçesinde yukarıda belirtilen şekilde, imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek , süresi içinde imza inkarında bulunmuş olmakla, KTK 111 maddesinin uygulanabilmesi için ibranamedeki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda inceleme yapılmaksızın karar verilmesi doğru olmadığından davacının istinaf istemi bu nedenle kabul edilerek, ibranemedeki imzanın davacı eli ürünü olup olmadığı bilirkişi incelemesi yapılarak belirlenip, sonucuna göre karar vermek üzere yerel mahkeme kararının kaldırılması gerekmiştir.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekillinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/01/2021 tarih ve 2018/1431-2021/44 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 31/01/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.