Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1973 E. 2022/1372 K. 20.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No:…………….
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : …….
KARAR NO : …..
BAŞKAN : ………
ÜYE : ………….
ÜYE : ……..
KATİP : …………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ……
KARAR NO : …………….
KARAR TARİHİ : 21/11/2018
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 31/05/2019
DAVACI : …….
VEKİLLERİ : Av………………….
DAVALI : 1 -………
VEKİLİ : Av………
DAVALI : 2 -…………..
VEKİLİ : Av………
DAVALI : 3 -……
VEKİLİ : Av. ……………..
………………………
DAVANIN KONUSU : Alacak (Organize sanayi bölgesi müteşebbis heyeti, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 20/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2022
Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesi katılımcılarından olduğunu, davalıların da müteşebbis heyeti ve yönetim kurulu üyeleri olduklarını, görevlerini yerine getirirken özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını, bu durumun Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Rehberlik ve Teftiş Başkanlığınca hazırlanan raporla da ortaya çıktığını, rapora göre 6736 sayılı kanun hükümlerine göre yeniden yapılandırılmış borç taksitlerinin ana para ve faizi dışında kalan 13.951.298,00 TL’lik ek borç yükünden dolayı davalıların hukuki sorumlulukları olduğunu ileri sürerek bu bedelin faizi ile birlikte davalılardan tahsil edilerek BİDOSB’nin hesaplarına aktarılmasını ve bu zarardan kendi payına düşen 60.000,00 TL belirsiz alacağın davacı şirkete ödenmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar ve vekilleri ayrı ayrı ibraz ettikleri cevap dilekçesinde, öncelikle Organize Sanayi Bölgesi Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği hükümleri uyarınca davacı ile tip tahsis sözleşmesi imzalanmadığından dolayı katılımcı sıfatının bulunmadığını bu sebeple de dava hakkı olmadığını, kamusal makamların izin ve onayıyla gerçekleşen yapılandırma sebebiyle doğan zarardan kendilerinin sorumluluğu bulunmadığını beyanla açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece, hem Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu ve Müteşebbis heyeti üyelerinin hukuki sorumluluğu sebebiyle genel kurulda bir karar alınmış olmaması, hem de OSB katılımcılarının dava hakkının kanunda açıkça düzenlenmemiş olması karşısında davacının taraf sıfatının olmaması yanında bu davaya özel “ibra edilmeme ve genel kurulda karar alınması” şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla davacının taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkilinin katılımcı sıfatına haiz olduğunu, her ne kadar mahkeme tarafından kanunda katılımcının dava hakkı bulunduğunun düzenlenmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de OSB kanununda hüküm bulunmayan hallerde TTK ndaki hükümlerin uygulanması gerektiğini, müvekkilinin katılmıcı sıfatıyla mal varlığında meydana gelen eksilmeden dolayı üyelere doğrudan dava açama hakkı bulunduğunu, Bilim. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Rehberlik ve Teftiş Başkanlığının raporunda davalıların kredi borç taksitlerinin zamanında ödenmemesi nedeniyle yeniden yapılandırılmış olan borç nedeniyle katılımcıları ek borç altına soktukları ve kanunun kendilerine yüklediği sorumluluklara aykırı hareket ettikleri anlaşılmakla davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Münir Karaloğlu vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının usulüne uygun şekilde Bakanlık tarafından hazırlanmış tip sözleşmeyi imzalamamış olması nedeniyle katılımcı olmadığını, davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, müvekkilinin görevi gereği olarak yönetimde bulunduğunu, husumet nedeniyle de davanın reddi gerektiğini beyan ederek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Şehabettin Harput vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının katılımcı olmadığını, davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığını, müvekkilinin o dönem Bursa Valisi olması nedeniyle görevi gereği Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesi yönetiminde bulunduğunu beyan ederek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Kurulu ve Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının katılımcı sıfatına haiz olup olmadığı ile katılımcı sıfatına haiz olanların Müteşebbis Kurulu ve Yönetim Kurulu üyelerinin sorumluluğundan kaynaklanan davayı açıp açamayacakları hususudur.

Öncelikle kamu düzeni bakımından istinaf incelemesine geçilmiştir.
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden dava konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 6100 sayılı HMK’nın 120.maddesi ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16/1 ve 2. Madde ve fıkraları uyarınca dava değerinin dava konusu edilen tazminat miktarı olduğu kuşkusuzdur.
Harçlar Kanunu harç alınmasını veya tamamlanmasını tarafların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re’sen) gözetilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 32.maddesinde yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağı vurgulanmıştır.
Hemen belirtmek gerekir ki; gerek istinaf gerekse temyiz sınırı ve davanın kabulü halinde davalının ödeyeceği harç miktarının dava değeri üzerinden belirleneceği açıktır.
Dava açılırken peşin olarak ödenmesi gereken harcın eksik ödenmesi hâlinde eksik harcın ne şekilde tamamlatılacağı 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30. maddesinde açıklanmıştır. Buna göre yargılama sırasında tespit olunan dava değerinin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için yargılamaya devam olunacağı, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağı açıktır.
Somut olayda, davacı vekili 13.951.298,00 TL nin davalılardan alınarak Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesine ödenmesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere kendi zararlarına karşılık 60.000,00 TL’ nin davalılardan alınarak kendisine ödenmesini talep etmiş ancak sadece 60.000,00 TL üzerinden peşin harcı ödemiştir. Bu durumda mahkeme tarafından öncelikle Harçlar Kanunun 30. Maddesi uyarınca bu miktar üzerinden harç tamamlattırılması ve bundan sonra esas hakkında hüküm kurulması gerekirken harcın tamamlattırılmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf isteminin kamu düzeni bakımından kabulü gerekmiştir.
Kabule Göre de;
Davacı vekili dava dilekçesi ve ekinde ibraz ettiği belgeler ile katılımcı sıfatı bulunduğu iddia etmiş, davalılar ise ayrı ayrı ibraz ettiği cevap dilekçeleri davacının katılımcı sıfatı bulunmadığından davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi tarafından davacının katılımcı sıfatı bulunup bulunmadığına ilişkin değerlendirmeye esas evrak ve belgeler Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesinden celp edilmediği gibi, gerekçeli kararda davacının katılımcı sıfatının araştırılmasına gerek duyulmadığı belirtilerek katılımcı olduğu kabul edilse dahi ibra edilmeme ve genel kurulda karar alma şartı yerine getirilmediğinden ve kanunda açıkça katılımcının dava hakkı bulunduğu düzenlenmediğinden davacının taraf sıfatı bulunmadığından reddine karar verildiği görülmüştür.
Her ne kadar mahkeme tarafından davacının taraf sıfatı bulunmadığından reddine karar verilmiş ise de öncelikle davacının katılımcı sıfatı bulunup bulunmadığının araştırılarak, katılımcı sıfatının bulunmaması halinde davacının davasının taraf sıfatı yokluğundan reddi ile katılımcı sıfatının bulunması halinde Organize Sanayi Bölgesi Kanunu ve Uygulama Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak söz konusu davayı katılımcının açıp açamayacağı ile dava açma şartlarının oluşup oluşmadığının tartışılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda mahkeme tarafından davacının katılımcı sıfatı bulunup bulunmadığı hususunda Bursa İhtisas Deri Organize Sanayi Bölgesine müzekkere yazılarak ilgili evrak ve belgelerin celbi ile katılımcı sıfatının değerlendirilmesi gerekmektedir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkrası (a-4) bendi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2018 tarih ve………….. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 20/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

…..
Başkan
……..
e-imzalıdır
……….
Üye
……….
e-imzalıdır
……..
Üye
…..
e-imzalıdır
…………
Katip
…….
e-imzalıdır