Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1641 E. 2022/1917 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1641 – 2022/1917
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1641
KARAR NO : 2022/1917

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 08/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16/11/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili, davalı Teknofor İnş. Taahhüt Ltd. Şti. Vekili, davalı Günfar İnş. Nak. San. Tic. A.Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı şirkete ait 16 DE 829 plakalı aracın 23/02/2018 tarihinde park halinde iken, araç üzerine toprak ve taş parçaları düştüğünü ve aracın hasar gördüğünü, Bursa Panayır Mah. Yağmur Plaza karşısında köprülü kavşak inşaatı çalışmasında Teknofor İnş. iş makinesinin darbesi sonucu doğalgaz borusu patlaması ve buna bağlı olarak meydana gelen kazada, çevre bina ve araçlar ile davacıya ait aracın da hasara neden olduğunu, davacı şirket işlerinde kullanmakta olduğu aracı hasar dolayısıyla bir süre kullanamadığından dolayı ciddi zarara uğradığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik bu nedenle araçta meydana gelen değer kaybı için 500,00-TL, araçtan yoksun kalma tazminatı için 500,00-TL ve kazanç kaybı için 500,00-TL olmak üzere toplam 1.500,00 TL alacağın davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 07/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, 500,00-TL değer kaybı talebini ıslah ederek 35.000,00-TL’nin, araçtan yoksun kalma ve kazanç kaybı için talep ettiği 1.000,00-TL’yi ıslah ederek 2.086,00-TL’nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Günfar İnş.Nak.San.Tic.A.Ş vekili cevap dilekçesinde, öncelikle husumet derdestlik , yetki ehliyet, dava şartı yokluğundan itirazda bulunduklarını, meydana gelen olay davalı tarafın iddiası gibi bir kaza olmadığını, inşaat çalışması sırasında meydana gelen bir doğalgaz borusu patlaması olayı olduğunu, davayı açmadan önce sigorta şirketine değer kaybı talebinde bulunması gerekirken başvuruda bulunulmadan dava açıldığı bu yönden de reddi gerektiğini, aracın kendi kasko poliçesi olmasına rağmen araç davacı tarafından uzun süre yaptırılmadığı bu hususta da bir başvuruda bulunulmadığı bu nedenle haksız ve mesnetsiz olarak açılan bu davanın tümden reddini talep etmiştir.
Davalı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde, hasarın meydana geldiği çalışma yapılan köprü kavşağında davalı idarenin sorumluluğunda olup olmadığının tespiti gerektiği, 3.Pınar Caddesindeki köprülü kavşak çalışmaları ile ilgili her türlü görev yetki ve sorumluluk Karayolları 14.Bölge Müdürlüğüne ait olduğunu, bu itibarla davalı idare yönünden açılan davanın ise husumet yönünden reddini davanın Karayolları Genel Müdürlüğüne ihbar edilmesi gerektiğini, bu nedenle davan konusu tazminatın, Adli Yargı değil İdari Yargı olduğunu açılan davanın görevden, usulden husumetten reddini talep etmiştir.
Davalı Teknofor İnş.. vekili cevap dilekçesinde, Bursa- Yalova yolu Panayır mah. Pınar Köprülü Kavşak Projesi kapsamındaki taş kolon ile Zemin iyileştirme işi” sözleşmesi gereği, davalı şirketin işvereni Günfar İnşaat Nak. San. Tic. A.Ş. olup, “ her türlü ruhsat ve izinlerin alınması, ruhsatlara ilişkin harç, resim vs. masrafları, All Risk Sigortası işverenin sorumluluğunda olduğunu, diğer davalı Günfar İnşaat projelerin temini, aplikasyon ve kot ölçümlerini yaptırma işini üstlendiği gibi yapılacak her hangi bir aplikasyon hatasında sorumluluğu sözleşme gereği kabul ettiğini, Bursa 14. Bölge Müdürlüğü ve Günfar İnşaat Nak. San. Tic. A.Ş. tarafından projelendirilen inşaat alanında proje kapsamında hazırlanan ve belirlenen yerde taş kolon kazısı yaptığı sırada dava konusu hasar meydana geldiğini, kazı alanında bulunan altyapıların tespiti ile kaldırılması iş ve sorumluluğu Günfar İnşaat Nak. San. Tic. A.Ş. nin yükümlülüğü ve sorumluluğunda olduğunu, meydana gelen zarara ilişkin müvekkil şirket Teknofor’un kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenle, davanın müvekkil şirket yönünden reddi talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile, 35.000,00-TL değer kaybı, 2.086,00-TL araç mahrumiyetinden ve kazanç kaybından kaynaklı tazminat alacağı olmak üzere toplam 37.086,00 TL maddi tazminat alacağının 23/02/2018 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile bereber davalılar Teknofor İnşaat Taah. Ltd. Şti ve Günfar İnşaat Nakliyat San. Tic. A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi yönünden husumet yönünden reddine, karar verilmiştir.
Davalı Teknofor Ltd. Şti. vekili istinafa başvuru dilekçesinde, müvekkili iş bu sözleşmenin tarafı olmadığını, kazı alanında bulunan altyapıların tespiti ile kaldırılması iş ve sorumluluğu Günfar İnşaat Nak. San. Tic. A.Ş.’nin yükümlülüğü ve sorumluluğunda olduğunu, müvekkil şirketin kusursuz sorumluluğu da bulunmadığını, aracın rayiç bedeli fahiş belirlendiğini savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı Günfar A.Ş. vekili istinafa başvuru dilekçesinde, dava konusu hasarlı aracın şahsi kullanımda kullanılmakta olup ticari kullanımı söz konusu şirkete herhangi bir gelir getirmediğini, iş gücü kaybı söz konusu olmasının mümkün olmadığını, davanın husumet yönünden reddi gerektğini, dava konusu aracın daha önceden hasar alıp almadığı araştırılmadan karar verildiğini, Bursa Büyük Şehir Belediyesi’nin ihmali ile meydana gelen patlamada müvekkili şirketin herhangi bir ihmali söz konusu olmadığını, dolayısıyla salt kusursuz sorumluluk ilkelerine dayanarak müvekkili şirketin meydana gelen zarardan müşterek ve müteselsilen sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi açısından husumet yönünden davanın reddi hususu hukuka aykırı olduğunu, tazminat miktarının düşük olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı ve eksik olduğunu savunarak kararın kaldırılmaısnı talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, haksız fiil nedeniyle maddi tazminata ilişkindir.
Davacı, aracında meydana gelen değer kaybı ve aracından mahrum kaldığından bahisle eldeki davayı açmıştır.
Yerel mahkemece, hükme esas alınan 06/01/2020 tarihli bilirkişi heyetinin raporunda belirtildiği üzere; dava dışı, Karayolları Genel Müdürlüğünün yine dava dışı DEMYOL isimli şirkete ihale ettiği, köprü kavşak projesi hakkındaki taş kolon ile zemin iyileştirme işini taşeron olarak üstlenen davalı Gülfar inşaat ile alt taşeronluk sözleşmesi imzalayan diğer davalı Teknofor inşaatın forekazık makinasının doğalgaz borusunu patlatması sonucu aracında meydana gelen zarardan sorumlu olup, her ne kadar dava dışı Bursa Gaz A.Ş.’nin, doğalgaz borularını yerlerini bildirmediğinden kusurlu olduğu ileri sürülmüşse de, davalı şirketlerin kusurun bulunduğu dosya kapsamına göre, sabit olmakla belirtilen dava dışı Bursa Gaz A.Ş.’nin muhtemel sorumluluğunun müteselsil sorumluluk bakımından, davalı şirketlerin davacıya karşı zararın tamamından olan sorumluluklarını ortadan kaldırmayacağı gözetildiğinde, davalı Gülfar İnş. ..Ltd.Şti. İle Teknofor İnş…A.Ş.’nin sorumluluk ve kusura ilişkin istinaflarının ayrı ayrı reddi gerekmiştir.
Trafik kazalarında araç mahrumiyeti nedeniyle zarar belirlenirken aracın hasar durumuna göre onarımı için gereken makul sürenin belirlenmesi ve belirlenen bu süre üzerinden zarar hesabının yapılması gerekir. Bu hesaplama ise çözümü hukuk dışında özel ve
teknik bilgiyi gerektiren bir husus olup mahkemece bilirkişi görüşüne başvurulmalıdır. (Y. 4. HD 2021/16438- 2021/5771 karar sayılı ilamı)
Davacının araçta mahrumiyete ilişkin süre bakımından zararın eksik belirlendiği yönündeki istinaf istemi değerlendirildiğinde, Yargıtay yerleşik uygulaması gereği, araç mahrumiyet zararının aracın onarımı için geçecek makul sürenin bilirkişi aracılığıyla belirlendiği ve mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda onarım için öngörülen 10 iş günü sürenin yerinde olduğu anlaşılmakla, buna ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Ayrıca, dava konusu aracın hususi araç olması ve davacının turizm faaliyeti üreten bir ticari şirket olmasının, araçtan mahrum kalmaya ilişkin zararını ortadan kaldırmayacağı anlaşılmakla buna ilişkin davalı Gülfar vekilinin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Değer kaybına ilişkin tarafların istinaf istemleri değerlendirildiğinde; bilindiği gibi araçtaki değer kaybı, aracın kazadan önceki değeri ile kazalı halindeki değerinin arasındaki fark olarak hesaplanması gerekmekte olup yine aracın dava konusu kazadan önce geçirdiği bir kaza olup olmadığını, tramer kayıtlarınında dosyaya celbi sağlanıp değerlendirlmesi gerekmektedir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunca dosyaya celp edilen tramer kayıtlarına göre davaya konu kaza öncesi herhangi bir hasar olmadığı anlaşılan davacıya ait araçta oluşan değer kaybına ilişkin hesaplamanın denetime uygun olduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmakla, bu hususa ilişikin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Davacı ve davalı Günfar A.Ş. şirketi vekilinin davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi bakımından istinaf istemi değerlendirildiğinde, davalı şirketlerin yukarıdaki kabule göre, müteselsil sorumlu olduklarının kabulüne yönelik değerlendirmenin yerinde olduğu zira yol yapım çalışmalarının dava dışı Karayolları Genel Müdürlüğünün sorumluluğu dahilinde olduğu ve bu görevini ihale ile dava dışı şirkete devrettiği ve davalın şirketlerin taşeron ve alt taşeron olarak ihale kapsamındaki işin yapımın üstlendikleri üçüncü kişilere verdiği zarardan sorumlu olduğu açık ise de, gerek davacı ve gerekse de, davalı Günfar A.Ş. şirketinin istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususların, davalı Belediyenin varsa, yol yapım çalışmalarından dolayı sorumluluğunun hizmet kusuru olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmekte olup hizmet kusuru olduğu kabul edilirse idari yargının görevli olacağından davalı Belediye hakkında açılan davanın yargı yolu nedeniyle reddi gerekecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Yargı yolu” başlıklı 125. maddesinin 1. fıkrasında “İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.” hükmü yer almaktadır. Anılan maddenin son fıkrası ise “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” düzenlemesini içermektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı” başlıklı 2. maddesinde idari dava türleri sayılmıştır.
Bu maddeye göre, idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardır.
Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 06.12.1999 gün ve E:1999/38 K:1999/40 sayılı kararında; “İdarenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak uygulamaya koyduğu plan ve projeye göre meydana getirdiği yol, kanal, baraj, su yolları, su şebekesi gibi tesislerin kurulması işletilmesi ve bakımı sırasında kişilere verdiği zararların tazmini istemiyle açılacak davaların görüm ve çözümünün idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları muhtel olanlar tarafından açılacak tam yargı davaları kapsamında yargısal denetim yapan idari yargı yerine ait olduğu” vurgulandıktan sonra; “Kamu hizmetinin, yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin; kamu yararına uygun şekilde işletilip işletilmediğinin; dolayısıyla, olayda hizmet kusuru ya da başka bir nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının yargısal denetiminin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinde ‘idari dava türleri’ arasında sayılan ‘idari işlem ve eylemlerden dolayı zarara uğrayanlar tarafından açılacak tam yargı davası’ kapsamında idari yargı yerlerince yapılacağına” işaret edilmiş ve idarenin görevinde olan kamu hizmetini yürüttüğü sıradaki eyleminden doğan zararın giderilmesine yönelik olarak açılan davanın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Ayrıca 11.02.1959 gün ve 1958/17 E., 1959/15 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı gibi, kamu kuruluşlarının verdikleri kararlar sonunda plan ve projesine uygun olmak üzere tesisler yaptırmış olmaları, bu tesisleri kullanmaları veya bu tesislere bakmaları sebebiyle fertlerin uğramış oldukları zararların tazminine yönelik davalar tam yargı davası olarak idari yargı mercilerince çözümlenecektir.( Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17/12/2019 tarih 2017/4-1688 esas 2019/1374 karar sayılı ilamı)
Yukarıdaki açıklamalar ışığından somut olayda Belediyenin yürütmekle yükümlü bulunduğu kamu hizmetine ilişkin olarak davacınıni zararınn tazmini istemiyle açılacak davaların çözüm yeri idari yargı olduğundan davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi bakımından davanın tefriki ile yargı yolu dava şartı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken husumet nedeniyle reddine karar verilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararın usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf isteminin yerindedir.
Davanın davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi yönünden reddine karar verilmesi nedeniyle kendini vekil ile temsil ettiren davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken takdir edilmemesi doğru değil ise de; kararın davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından istinaf edilmemesi nedeniyle bu durum davacı lehine kazanılmış hak teşkil ettiğinden kaldırma sebebi yapılmamış eleştirmekle yetinilmiştir. Kararın düzeltilerek davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi hakkında açılan davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilecek olması nedeniyle davalı lehine davacının kazanılmış hakkı gözetilerek vekalet ücreti takdir edilmemesine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece gerekçe yönünden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kamu düzeni bakımından kabulü ile bu durum yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince mahkeme kararının düzeltilerek ve kazanılmış haklar da gözetilerek yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2020 tarih ve 2018/429-2020/360 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı Teknofor… Ltd. Şti. Vekili ve davalı Günfar…A.Ş. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
1-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı Teknofor… Ltd. Şti. tarafından yatırılması gereken 2.533,34.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 634,00-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.899,34-TL istinaf karar harcının davalı Teknofor… Ltd. Şti.’den alınarak hazineye irat kaydına,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı Günfar A.Ş. tarafından yatırılması gereken 2.533,34.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 633,33-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.900,01-TL istinaf karar harcının davalı Günfar A.Ş.’den alınarak hazineye irat kaydına,
B) Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/06/2020 tarih ve 2018/429-2020/360 sayılı kararı hakkındaki davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE,
3- HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince KARARIN DÜZELTİLEREK ESAS HAKKINDA YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA,
Davacının davasının KABULÜ ile,
-35.000,00 TL değer kaybı, 2.086,00 TL araç mahrumiyetinden ve kazanç kaybından kaynaklı tazminat alacağı olmak üzere toplam 37.086,00-TL maddi tazminat alacağının 23/02/2018 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile bereber davalılar Teknofor İnşaat Taah. Ltd. Şti ve Günfar İnşaat Nakliyat San. Tic. A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
-Davalı Bursa Büyükşehir Belediyesi yönünden dava dilekçesinin yargı yolunun caiz olmaması nedeni ile REDDİNE,
a) Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 2.533,34 TL harçtan başlangıçta alınan 35,90 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 2.497,44 TL harcın davalılar Teknofor İnşaat Taah. Ltd. Şti ve Günfar İnşaat Nakliyat San. Tic. A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
b) Davacı tarafça yapılan 643,90 TL harç, 4.083,10TL yargılama gideri toplam 4.727,00-TL’nin davalılar Teknofor İnşaat Taah. Ltd. Şti ve Günfar İnşaat Nakliyat San. Tic. A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
c) Davalı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d) Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 5.562,90-TL nispi vekalet ücretinin davalılar Teknofor İnşaat Taah. Ltd. Şti ve Günfar İnşaat Nakliyat San. Tic. A.Ş’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
e) Artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
4- İstinaf kanun yoluna başvuran davacıların istinaf başvurusu nedeniyle yatırdığı istinaf karar harcının istem halinde kendisine iadesine,
5- İstinaf başvuru aşamasında davalılar tarafından yapılan yargılama giderinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
6- İstinaf başvuru aşamasında davacı tarafından yapılan 5,50.-TL yargılama giderinin davalılar Teknofor.. Ltd. Şti. Ve Günfar…A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine,
7- Karar tebliğ, harç tahsil, harç iade ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
8-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile 08/12/2022 tarihinde karar verildi.