Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/158 E. 2021/366 K. 03.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: ………………
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : ………..
KARAR NO :…………..

BAŞKAN : …………
ÜYE : ………….
ÜYE : ……….
KATİP : …………

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : ………….
KARAR NO : …………..
KARAR TARİHİ : 18/07/2019
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 17/10/2019
DAVACI : ………………..
VEKİLİ : AV. …………
DAVALI : ……………
VEKİLİ : AV. ……………
DAVALI : 1-………..
VEKİLİ : AV. ……………….
DAHİLİ DAVALILAR : Davalı (müteveffa) …………..
1……….
2 -…………
3 -………….
4 -……….
……………
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
B.A.M. KARAR TARİHİ : 03/11/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/11/2021

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı …’in 03/11/2011 günü saat 12:15 sıralarında elektrikli bisikleti ile Organize Sanayi Bölgesi Mavi Cadde üzerinde seyir halinde iken aynı yol üzerinde park halinde duran … plakalı çekici sürücüsü … park halinde bulunduğu yerden çıkmak için dikkatsizce yola doğru manevra yaptığını ve kazanın meydana geldiğini, ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunda, kazanın oluşumunda davalı …’nun KTK 137/2-e bendinin ihlali ile asli kusurlu olduğu tespiti sonucu davalı hakkında taksirle yaralamaya sebebiyet vermek suçundan hüküm kurulduğunu, davalı sürücü trafik kazası tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere asli kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkilinin uğradığı kaza nedeniyle hiçbir iş göremediğini, 15 gün hastanede kaldığını, ameliyat edildiğini, belinde oluşan kırık sonucu beline platin takıldığını, kalıcı sakatlık geçirdiğini, bedensel gücünde azalma meydana geldiğini, müvekkilinin uğradığı maddi zararın tam miktarının yargılama sırasında hesaplanacak olmasından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00.-TL maddi tazminat ve 25.000,00.-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 03/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, müvekkili şirketin sorumluluğunun limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, öncelikle sigortalı araca atfedilen kusuru kabul etmediklerini, davacı motosiklet kullanıcılarının giymesi zorundu olan kask, eldiven ve dizlik gibi koruyucu ekipman kullanıp kullanmadığının tespit edilerek kusur oranlarının yeniden hesaplanması gerektiğini, dava konusu olayla ilgili olarak ceza soruşturma dosyasındaki tüm delillerin, ifade tutanaklarının ve bilirkişi raporunun temini gerektiğini, dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını, ticari iş niteliğinde olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde, davacının 03/11/2011 günü saat 23.00’teki kollukta vermiş olduğu beyanında … plakalı çekicinin sol öne tekerine çarpmak suretiyle yaralandığını dile getirdiğini, davacının müvekkilinin park yerinde sadece aracı çalışır vaziyette iken sol ön tekerine çarptığını, kazada müvekkilinin yola çıktığını davacı bisiklet sürücüsünün, çekicinin tekerinin altına girecek veya kasasına çarpacak daha elim sonuçlar meydana gelebileceğini, müvekkili gerekli dikkat ve özeni göstermesi bu elim ihtimallerin önlenmesine vesile olduğunu, tazminat tutarları belirlenirken davacının kask takmayarak zararın artmasına neden olduğu gözetilerek tazminat tutarlarından uygun bir indirim yapılması gerektiğinin gözetilmemiş olmasının da doğru olmadığını, trafik kazası tespit tutanağı düzenleyen görevlilerin tanık olarak dinlenilmesi gerekirse olay mahallinde keşif yapılması ve bu aşamadan sonra sanığın kusur durumunun belirlenebilmesi yoluna gidilmesi maddi gerçeğe ulaşıması açısından zorunlu olup bu hususlar tamamlanmadan yerel mahkemece verilen mahkumiyet kararının eksik araştırmaya dayandığını, dava konusu olayın haksız fiilden kaynaklandığını ve ticari iş niteliğinde olmadığını, bu nedenle davacı vekilinin avans faizine yönelik taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile 117.835,66.-TL maluliyete dayalı maddi tazminatın davalılar … ile …’nun mirasçıları yönünden kaza tarihi olan 03/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı Anadolu Anonim Türk Sigorta Şirketi yönünden 23/07/2015 tarihi itibariyle işleyecek avans faizi ile birlikte (davalı …’nun mirasçılarının 01/11/2018 tarihli Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/2331 esas ve 2018/2341 karar sayılı veraset ilamı doğrultusunda payları oranınca sorumlu olmak üzere) davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davalı … Şirketinin poliçe limitiyle sorumlu tutulmasına, 20.000.-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’nun mirasçılarından kaza tarihi olan 03/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (davalı …’nun mirasçılarının 01/11/2018 tarihli Bursa 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin ………..esas ve….. karar sayılı veraset ilamı doğrultusunda payları oranınca sorumlu olmak üzere), fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, meydana gelen kazada müvekkilinin gerekli özen ve dikkati gösterdiğini, aksi takdirde davacının çekici tekerinin altına gireceğini ve kasasına çarpacağını, kusur tespitinin hatalı olduğunu, mahalde keşif yapılıp kusur oranlarının belirlenmesinin gerektiğini, kaza esanasında davacının kask ve diğer koruyucu ekipman kullanmadığını, kusur raporlarının çelişkili olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan tazminat hesabının hatalı olduğunu, takdir edilen manevi tazminatın fahiş olup, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının müterafik kusurunun da dikkate alınmasının gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili, istinafa cevap dilekçesinde, davalının kazada %100 kusurlu olduğunu, müvekkilinde %44 oranında maluliyet meydana geldiğini, müterafik kusurunun bulunmadığını, kararın hukuka uygun olduğunu beyanla istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Tarafların delil listesinde gösterdiği, Bursa 4. Sulh Ceza Mahkemesi ……….. E. sayılı dosyanın incelenmesinde, davalılardan …’nun sanık, davacının katılan sıfatıyla yer aldığı, sanık hakkında 5237 sayılı TCK 89/2-b maddesi gereğince ceza tayin edilerek, 5271 sayılı CMK 231 maddesi gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, hükme esas alınan 10/02/2012 tarihli kusur raporunda sanık Raşit asli, katılan Feyzi tali kusurlu olarak değerlendirilmiştir.
Mahkemece alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi 24/09/2018 tarihli kusur raporunda davalı Raşit asli ve tam kusurlu, davacı … kusursuz olarak değerlendirilmiş, kusur raporu mahkemece hükme esas alınmıştır.
Bursa 4. Sulh Ceza Mahkemesi ……….. E. sayılı dosyada alınana kusur raporu ile ATK Trafik İhtisas Dairesi 24/09/2018 tarihli kusur raporu arasında çelişki olduğu açıktır. Her iki rapor arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Karayolları Fen Heyetinden veya İTÜ Fen Heyetinden, meydana gelen kazada taraflara izafe edilecek kusur oranını belirler ve önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderir şekilde rapor alınmalıdır.
Kaza; 03/11/2011 tarihinde meydana gelmiş olup, mahkemece Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı’ndan, 2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği kapsamında maluliyet raporu alınmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.
03/11/2011 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde davacının bel bölgesinden yaralandığı, bu bölge için koruyucu ekipman kullanma zorunluluğu bulunmadığı, kask ya da başkaca ekipman kullanmasının kazanın gerçekleşmesi veya zararın artmasına neden olmayacağından, davacının kask veya başkaca ekipman kullanmamasının müterafik kusur olarak değerlendirilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Aktüerya bilirkişice yapılan hesaplama hukuka aykırıdır. Zira, aktüerya raporunda; kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen, tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu esas alınarak, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, davacı tarafça istinaf yoluna başvurulmadığı ve usuli kazanılmış hak doğduğu gözetilerek tazminatın hesaplanması gerekecektir. (Yargıtay 17 HD, 2019/3292 E.,2021/1848 K. Sayılı ilam). Davalı Raşit vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir.
03/11/2011 tarihli kazaya yönelik taraflara izafe edilecek kusur oranı belirlendikten sonra, 6098 sayılı TBK 56/2 maddesi kapsamında davacının manevi tazminat alacağı bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa miktarı belirlenmelidir. Bu aşamada davalı Raşit vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf sebebi incelenmemiştir.
Mahkemece hükmedilen maddi ve manevi tazminattan, davalı … mirasçıları veraset ilamındaki hisseleri oranında sorumlu tutulmuş iseler de, 4721 sayılı MK 641/1 maddesi gereği mirasçıların, tereke borçlarından müteselsilen sorumlu oldukları, alacaklıların, mirasçıların her hangi birinden alacağı talep etme haklarının bulunduğu, ancak davacının bu yolda istinaf başvurusu bulunmadığından yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya aykırı olup davalı … vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin, 18/07/2019 tarih ve …… – ………….sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 03/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

……
Başkan
……….

…………..
Üye
…………

…………
Üye
………
……………
Katip
…………….