Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1381 E. 2022/1494 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1381 – 2022/1494
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1381
KARAR NO : 2022/1494

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 27/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/10/2022

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı … Otobüsleri A.Ş. Vekili, davalı Serdar Mançolar vekili ve davacılar Halid Abid, Orhan Eymur ve Waddah Dehem vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 28/01/2018 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacıların içinde bulunduğu 10 ZT 495 plakalı araca sürücü Osman Dinçlik’in kullandığı 16 S 6830 plakalı aracın tam kusurlu biçimde çarptığını, davalılardan Serdar Mançolar’ın kusurlu aracın malik, … A.Ş’nin işleten, HDI Sigorta A.Ş’nin de ZMM sigortacısı sıfatıyla sorumlu olduğunu kazada üç kişinin hayatını kaybettiğini, davacıların da çeşitli derecelerde yaralandığını, kazada vefat edenlerin yakınlarının ve yaralananların bizzat kendilerinin davacı olduğunu, yaralanan kişilerin çalışamadıkları süreler ve bedensel kazanma gücü kayıpları için maddi tazminat, manevi zararları için manevi tazminat ve ölenlerin yakınları için yine manevi tazminat talep ettiklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik, Orhan Eymür için 15.000,00-TL maddi, 20.000,00-TL manevi tazminat, Hamza Ubeyd için 10.000,00-TL maddi, kendisi için 20.000,00-TL, ölen kardeşi için 40.000,00-TL manevi tazminat, Ahmad Şehid için 10.000,00-TL manevi tazminat, Waddah Dehem için 10.000,00-TL maddi, 30.000,00-TL manevi tazminat, Halid Abid ( Ubeyd) için 10.000,00-TL maddi, kendisi için 20.000,00-TL, ölen kardeşi için 40.000,00-TL manevi tazminat, Ahmed El Ahmed için 5.000,00-TL maddi, kendisi için 10.000,00-TL, ölen kardeşi için 40.000,00-TL manevi tazminat, İzzeddin Ubeyd için 10.000,00-TL maddi, kendisi için 20.000,00-TL ölen kardeşi için 40.000,00-TL manevi tazminat, Ahmed Abid (Ubeyd) için 5.000,00-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı HDI Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde, sigorta şirketine başvuru yapılmadığından KTK 97.maddesi gereğince davanın usulden reddi gerektiğini, kusur yönünden, maluliyetin varlığı ve oranı yönünden Adli Tıptan rapor alınması, zarar hesabının da kayıtlı aktüer tarafından yapılmasını gerektiğini, SGK ödemelerinin hesapta nazara alınmasını, destekten yoksunluk için sigorta genel şartlarının uygulanmasını, manevi tazminat yönünden limitle sorumlu tutulmalarını talep etmiştir.
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde, kazaya karışan aracın maliki ve işleteni olmadıklarını, kendilerine atfı kabil kusur bulunmadığını, yaralananların emniyet kemeri takmamakla zararı ağırlaştırdıklarını, talep haklarının zaman aşımına uğradığını, manevi tazminat taleplerinin haksız olduğunu, hem kendi hemde kardeşi için manevi tazminat istenemeyeceğini, yabancı kişiler olan davacıların HMK 48 maddesi gereğince teminat göstermesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Davalı Serdar Mançolar vekili cevap dilekçesinde, Suriye vatandaşı olan davacılar yönünden teminat yatırılmadan esasa girilemeyeceğini, sigorta şirketine başvurunun daha önce yapılmaması sebebiyle dava şartının eksik olduğunu, maddi ve manevi tazminatların sigorta tarafından karşılanacağını, kendilerinin kazada kusurunun bulunmadığını, yolcu taşımaya müsait olmayan araca binen davacıların tazminat isteyemeyeceklerini, iş gücü kaybına sebep olmayan yaralanmalar sebebiyle maddi tazminatı kabul etmediklerini, istenen manevi tazminatın fahiş olduğunu ileri sürmüştür.
Mahkemece, davacı Hamza Ubeyt’in maddi ve manevi tazminat davalarının açılmamış sayılmasına, davacı Ahmet Şehid’in maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000,00-TL manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 28/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Otobüsleri A.Ş, Serdar Mançolar, Osman Dinçlik’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı Waddah Dehem’in maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 6.000,00-TL manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 28/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Otobüsleri A.Ş, Serdar Mançolar, Osman Dinçlik’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı Ahmet Elahmed’in maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 41.000,00-TL manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 28/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Otobüsleri A.Ş, Serdar Mançolar, Osman Dinçlik’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı Muhammed Elahmed’in manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 40.000,00-TL manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 28/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Otobüsleri A.Ş, Serdar Mançolar, Osman Dinçlik’ ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı Ahmet Abid (Ubeyd)’in maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000,00-TL manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 28/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Otobüsleri A.Ş, Serdar Mançolar, Osman Dinçlik’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı Halit Abid (Ubeyd)’in maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 41.000,00-TL manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 28/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Otobüsleri A.Ş, Serdar Mançolar, Osman Dinçlik’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine Davacı Orhan Eymur’un maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 5.000,00-TL manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 28/01/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Otobüsleri A.Ş, Serdar Mançolar, Osman Dinçlik’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili istinafa bşavuru dilekçesinde, davaya konu olayın meydana gelmesinde müvekkili şirkete atfı kabil herhangi bir kusuru bulunmadığını, müteveffa Adle Ubeyd ile Halid Elahmed ve kazada yaralandığını iddia eden davacılar kaza esnasında emniyet kemerlerini takmadıklarından dolayı kusurlu olduklarını, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, manevi değerlerin ve manevi tazminatın bölünmezliği ilkesi gereği, davacıların işbu dava kapsamında ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Serdar Mançolar vekili istinafa başvuru dilekçesinde, bir kısım davalıların sigorta şirketine başvurdukları ve sigorta şirketinden maddi tazminat adı altında çok fazla miktarda ödeme aldıklarını, manevi tazminata ilişkin olarak başvuru yapılmamış olması dava şartı nedeniyle reddi gerektirirken kısmi kabülü yönünde ki kararın hatalı olduğunu, müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunmadığını, tam ve ağır kusurlu olan 10 ZT 895 plakalı araç sürücüsü olan Hasan Karamürsel olduğunu, açıkça kusuru bulunan ve bir çok kazanın oluşumuna neden olan kavşağın yapımından ve bakımından sorumlu olan Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne kusur atfedilmemesinin hatalı olduğunu, müteveffa Adle Ubeyd ile Halid Elahmed kaza esnasında emniyet kemerlerini takmadıklarından ve araç koltuğunda oturmadıklarından dolayı kusurlu olduğunu, kazada kusurlu olan 10 ZT 895 plakalı araç yolcu taşımaya müsait olmadığı gibi sadece 7 kişilik koltuğu bulunmakta olup davacılar ve araç sahibi bu nedenle kusurlu olduğunu, dava dilekçesinde ve delil listesinde açıkça “Şehadet” deliline başvurulmasına rağmen yerel mahkemece iş bu delilin değerlendirilmemesi açıkça usul ve yasalara aykırı olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacılar vekili müvekkillerinden Orhan Eymür, Halit Abit ve Waddah Dehem yönünden istinafa başvuru dilekçesinde, taraflarına maddi tazminat yönünden vekalet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğunu, maddi zarar tespit edildiği ve davalılar tarafından dava tarihinden sonra maddi tazminat ödemesi yapıldığı halde davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının az olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazası nedeni ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
10/04/1992 gün 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hakimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olmasını öngörmektedir. Kısa kararda hükmedilen bir yükümlülüğün gerekçeli kararda hüküm altına alınmamış olmasının, hükmün gerekçe kısmında kabul edildiği bildirilen bir yükümlülüğün, hüküm fıkrasında karar altına alınmayışının çelişki teşkil etmediğini söylemek mümkün değildir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İBK’nın bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise, bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır. Öyle ki İBK ile bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde başka bir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
Diğer taraftan 1086 sayılı HUMK’nun 381-389. maddelerinde (6100 sayılı HMK’nun 294-297. maddeleri), hükmün tefhimi, nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. HUMK’nun 388. maddesinde (HMK’nun 297/II maddesi); hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin zorunlu olduğu açıklanmıştır. Başka bir anlatımla, tesis edilen hüküm, infazı kabil ve uygulanabilir olmalı ve tereddüt yaratıcı olmamalıdır.
Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup, yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Y. 4. HD 28/12/2021 tarih ve 2021/24387 E.- 2021/11159 K. Sayılı ilam)
Yerel mahkemenin gerekçeli kararında, ‘… davacı Muhammed ELAHMED’in manevi tazminat istemi tam kabul edildiği halde hüküm fıkrasında sehven manevi tazminat isteminin kısmen kabul kısmen reddinin yazıldığı anlaşılmakla davalılar lehine vekalet ücretin hükmedilmemiş,kopyalama ve yapıştırma yoluyla yapılan maddi hatanın tavzih yolu ile düzeltilebileceği değerlendirilmiştir.’ denmek sureti ile kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki meydana getirildiği anlaşılmakla taraf vekillerinin istinaf istemlerini kabulü ile yerel mahkeme kararını kaldırılması gerekmiştir.
Mahkemece, hükmün gerekçesinde, davacılardan Orhan Eymür, Halit Abit ve Waddah Dehem yönünden maddi tazminat alacaklarının bilirkişi raporuyla belirlendiği ancak sigortanın ödeme yapması nedeniyle red kararı verilmiş ise de, yapılan ödemelerin mahkemenin 10/04/2019 tarihli geçici ödeme kararı üzerine yapıldığı anlaşılmakla, hesaplanan tazminat miktarları kadar davacıların alacağını ispat ettiği, davanın kısmen kabul, kısmen red kararı verilerek hükmün ferileri bakımından da, bu doğrultuda karar verilmemesi isabetsiz olup, istinafa gelen davacılar Orhan Eymür, Halit Abit ve Waddah Dehem vekilinin maddi tazminat ve ferilerine ilişkin istinaf istemi yerindedir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalılar … firma vekili ile Serdar Mançolar vekilinin kusura yönelik istinaf istemleri hükme esas alınan Adli Tıp Trafik İhtisas dairesi bilirkişi raporu ile, yaralananların yolcu olup, 2918 sayılı yasanın 88. Madde gereğince kusura ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Yine Türkiye Cumhuriyeti ile Suriye Arap Cumhuriyeti arasında, 09/04/2009 tarihli hukuki ve ticari konularda Adli yardımlaşma anlaşması bulunduğundan teminata ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
Bir kısım davalılar vekili istinaf dilekçesinde, davacıların kazada ölen yakının kaza anında emniyet kemerini takmadığını savunarak müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini istinaf dilekçesinde ileri sürmüştür. Müterafık kusur hususun varlığının, dosyadaki delillere göre gerekçede tartışılmaması, kabul ya da red yönünde gerekçede değerlendirme yapılmaması doğru olmamıştır.
HMK’nun 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup taraf vekillerinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/01/2021 tarih ve 2018/391-2021/23 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflar tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 27/09/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.