Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1374 E. 2022/1553 K. 04.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1374
KARAR NO : 2022/1553

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1390
KARAR NO : 2021/403
KARAR TARİHİ : 12/04/2021
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 21/06/2021
DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
VEKİLİ : Av. … -[16957-59285-65668]-UETS
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. … – [16823-28072-59801]-UETS
DAVALI : 2 -… – …
VEKİLİ : Av. … – [16257-52771-78402]-UETS
DAVALI : 3 -AXA SİGORTA A.Ş.
VEKİLİ : Av. … – [16961-69160-18307] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 04/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/10/2022

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 04/11/2009 günü meydana gelen trafik kazasında her iki davacının ayrı ayrı yaralandıklarını, davacılardan …’un sakat kaldığını, kazada kusurun davalı tarafa ait olduğunu bu konuda ceza mahkumiyeti bulunduğunu belirterek davacıların bedensel kazanma gücü kaybı, tedavi giderleri, bakıcı ve ulaşım giderleri gibi maddi zararlara uğradığını, davacıların ekonomik geleceğinin sarsıldığını, olay sebebiyle manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek trafik kazasında cismani zarar nedeni ile yaralanarak beden gücü kaybına uğrayan davacıların, toplanacak delillere göre (6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi uyarınca) maddi tazminat tutarı belirlenerek (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) şimdilik 1.000,00.-TL…. için maddi,1.000,00.-TL Gülfer ORUÇ), işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden; sigortacı yönünden sigorla limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden işletilecek faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılardan tahsiline; ayrıca … için 50.000 TL . ve Gülfer Oruç 50.000 TL için toplamı 100,000,00.-TL. manevi tazminatın, olay tarihinden işletilecek faiziyle birlikte işleten ve siürücüden birlikte ortaklaşa ve zincirleme tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 12/02/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 1.000,00-TL maddi tazminat talebini ıslah ederek 4.915,30-TL’nin, davacı … için 1.000,00-TL maddi tazminat talebini ıslah ederek 90.726,13-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, ceza mahkemesinden alınan kusur raporunun hukuk hakimini bağlamayacağını yeniden kusur raporu alınması gerektiğini, yedi yıldan sonra dava açılmış olmasının acı ve elem iddiasıyla bağdaşmadığını, sakatlık var ise davalının bundan sorumlu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı …Ş vekili cevap dilekçesinde, KTK 97.maddesi gereğince dava ön şartı yokluğundan reddini gerektiğini, belirsiz alacak davası açılamayacağını, kusurla ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını, tedavi giderlerinden SGK’nun sorumlu olduğunu , dolaylı zararlar ve bakıcı giderlerinin poliçe kapsamında olmadığını ancak dava tarihinden itibaren faiz istenebileceğini, maluliyetin Adli Tıp raporuyla tespitini istediklerini, davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davanın ön şart yokluğundan usulden reddi gerektiğini, belirsiz alacak biçiminde talepte bulunulamayacağını, kazadan sonra davacıların dava açmayacaklarına dair beyanda bulunduklarını, bakıcı giderlerinden sorumlu olmadıklarını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Mahkemece, davacıların davalı … AŞ’ye yönelik davasının feragat nedeniyle reddine, 4.915,30-TL maddi tazminat alacağının davacı …’a ödenmesine, 90.726,13 TL maddi tazminat alacağının davacı …’a ödenmesine, davacı …’un manevi tazminat davasının kabulü ile 50.000 TL manevi tazminat alacağının davalılar … ve …’ten tahsiline, davacı …’a ödenmesine, davacı …’un manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 15.000 TL manevi tazminat alacağının davalılar … ve …’ten tahsiline, davacı …’a ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, usul hukuku kuralları gereği dava şartı eksik olan iş bu davanın açılabilmiş olması ve kabul edilmiş olmasının kabul edilemeyeceği, trafik kazalarında alacakların belirlenebilir olduğu, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı bu durumda hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerektiği, davacının giderlerinin SGK tarafından giderildiği, davacılar ile sigorta şirketinin sulh olduğunu, davacıların zararlarının bu şekilde hali hazırda karşılanmış olduğunu, davacı yan tarafından davadan feragat edildiğini, davadan feragatin asıl haktan da feragat sonucunu doğuracağı, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava; yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyumazlık; kazadaki kusur durumu, davacıların davalı … ile yaptığı ibraname ve sigorta şirketine karşı açılan davadan feragat edilmesinin diğer davalılara sirayet edip etmeyeceği, maddi tazminat hesabı ve takdir edilen manevi tazminat miktarıdır
KTK’nin 91.maddesinde işletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu getirilmiştir. Aynı yasanın 85.maddesi ile aracın işletilmesi sırasında 3.şahısların bedeni ve maddi zarara uğratılmasından işleten doğrudan sorumlu tutulmuş, 97.madde gereğince de, zarar görenin, zarara neden olan aracın zorunlu trafik sigortacısından doğrudan talep ve dava hakkı bulunduğu belirtilmiştir. Ancak, zorunlu trafik sigortacısının zarardan sorumluluğu 93.madde gereğince belirlenen ve poliçede belirtilen teminat miktarı ile sınırlıdır.
İşleten ve zorunlu trafik sigortacılarının 3. kişilere karşı sorumluluklarının niteliği ise kanundan doğan TBK’nin 62. maddesince müteselsilen sorumluluk olup, TBK’nin 163/1.maddesi gereğince; alacaklı, müteselsil borçluların tümünden veya birinden borcun tamamen veya kısmen tahsilini isteyebilir. Borcun tamamen tahsiline kadar bütün borçluların sorumluluğunun devam edeceği de aynı yasanın 163/2 maddesinde açıklanmıştır.
Müteselsil borçlulardan birinin alacaklıya karşı sürebileceği def’iler varsa bunu diğer borçlulardan bağımsız olarak ileri sürmesi mümkün olup, bu defi sonucu kurtulduğu borç miktarını diğer müteselsil borçlulara karşı da ileri sürebilir. Bu def’iler BK’nin 143. maddesinde gösterilen ve şahsi ilişkiler veya müteselsil borcun sebep veya konusundan doğan def’iler olup bunların dışında ileri sürülen def’iler müteselsil borçlular arasındaki rücu hakkını kaldırmaz. TBK’nun şimdiye kadar sözü edilen düzenlemelerİ alacaklıya karşı dış ilişkilerle ilgili olup, borcun ödenmesinden sonra müteselsil borçlular arasındaki iç ilişkilerde TBK’nin 165. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre müteselsil borçlular arasında aksine bir sözleşme bulunmadığı takdirde borçlulardan biri diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz.
Dış ilişkide alacaklıya karşı sonuç doğurabilen böyle bir işlem, iç ilişkide rücu hakkını kısmen veya tamamen kaldırıcı etkiye sahip değildir.
Diğer taraftan davadan feragat, öncelikle bir usul işlemidir. Dava konusu olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı tarafın davalılardan birisi hakkındaki feragati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de, davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, davalı … hakkındaki feragatin, rücu hakkı bulunan diğer davalıyı etkileyip etkilemediğinin üzerinde durulması gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere, davalılar alacaklıya karşı borçtan müteselsilen sorumludurlar. Türk Borçlar Kanunu’nun, müteselsil sorumlulukta borçluların iç ilişkilerini düzenleyen hükümleri gereğince, müteselsil borçlulardan biri alacaklıya borcu ödediği takdirde, diğer müteselsil borçlulara rücu hakkı bulunmaktadır.
TBK’nin 166/2 maddesine göre, sorumlulardan birinin zararı ödemesi halinde diğerleri bu oranda borçtan kurtulur. Ancak, müteselsil borçluların borçtan tamamen veya kısmen kurtulabilmeleri için alacaklının bilfiil tatmin edilmiş olması gerekir. Bunun aksinin kabul edilebilmesi için alacaklının açıkça davadan feragat etmiş olması veya böyle bir feragatin durumdan kesin olarak anlaşılması lazımdır. Yine TBK’nin 168. maddesi hükmüne göre, rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olacağına ve alacaklının diğerleri zararına müteselsil borçlulardan birinin durumunu iyileştirdiği takdirde bunun sonuçlarına katlanacağı esastır. (Yargıtay 17 HD 17/12/2018 tarih 2018/1297 E 2018/12295 K)
Somut olayda dava açıldıktan sonra davalı … şirketinin talep edilen tazminattan dolayı, araç işletenini kişi başı poliçe limiti kadar, araç sürücüsünün de ödenen miktar kadar ibra edildiği ve davalı … şirketine karşı açılan davadan feragat edildiği görülmektedir.
İbraname adı altında sigorta şirketlerine ve ya ödemede bulunan zarar sorumlularına verilen belge kesin bir aklama ve vazgeçme belgesi olmayıp ödenenle sınırlı bir ”makbuz” hükmündedir.
Sigorta şirketine verilen ibranamedeki irade açıklaması hem sigortacı hem de sigortalı işleten yönünde poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere sonuç doğurur. Davalı … ile birlikte davalı işleten de poliçe limiti kadar borçtan kurtulmuş sayılır. Ancak aracın sürücüsünün işleten dışında başka bir olması halinde sürücünün sorumluluğu sigorta şirketi tarafından ibranamedeki ödenen tutarla sınırlı olacaktır.
Somut olayda davalı olarak sigorta şirketi, sigortacı ve sürücü bulunduğundan ve tazminat miktarı poliçe limitinin üzerinde kaldığından davalı işletenin ödeme nedeniyle sigorta şirketi ile birlikte poliçe limiti kadar sorumluluktan kurtulduğu, sürücünün ise ödenen miktar kadar borçtan kurtulduğu kabul edilerek sorumluluk kapsamının belirlenmesi gerekmektedir.
Aktüerya bilirkişice olay tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış olup, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, aktüerya bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle, belirlenmesi gerekecektir (Yargıtay 17 HD, 2019/3292 E-2021/1848 K sayılı ilam). Aktüerya bilirkişice kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosunun hükme esas alınması isabetsiz ise de, istinafa gelenin sıfatı ve istinaf sebeplerinde bu husus ileri sürülmediği gibi, hesaplama yöntemi davalı lehine olduğundan eleştirilmekle yetinilmiştir.
Davacıların bakıcı giderine ilişkin olarak talebi bulunmakta olup, uğranılan cismani zarar nedeniyle doğan bakım ihtiyacı ve yapılacak bakıcı giderinin doğru tespiti açısından, bakım ihtiyacının boyutunun belirlenmesi önem arz etmektedir.
Mahkemece davacıların, işgöremezlik döneminde bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı, bakıcıya ihtiyaç olması halinde bakıcı ihtiyacının süresi (tam zamanlı/yarı zamanlı/süreli) ile ilgili ATK’dan ek rapor aldırılarak davacının kaza sonucu yaralanması ve maluliyeti nedeniyle geçici süreli yada sürekli olarak bir başkasının bakımına ihtiyacı olup olmadığının tespit edilmesi ile oluşan sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile bakıcı gideri yönünden de tazminat isteminin kabulü yönünde hüküm kurulmuş ise de, istinafa gelenin istinaf sebep ve gerekçelerinde, mahkemece yapılan hatalı değerlendirme yönünden istinaf başvuru konusu yapılmadığından hataya işaret ve eleştirilmekle yetinilmiştir.
Yerel mahkeme kararının isinaf eden davalı …, davalı … şirketinin sigortaladığı aracın sürücüsüdür. Yukarıda belirtildiği üzere sürücü olan davalı, sigorta şirketinin ödeme miktarınca, davacılara karşı olan sorumluluğundan kurtulmuş olacağından, buna uygun şekilde hesap edilen bakiye miktar üzrinden sorumluluğu kabul edilerek yerel mahkemece aleyhine yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamakta olup davalı … Öztürkün istinaf isteminin reddi gerekir.
Diğer yandan, hükmedilen tazminat miktarları tedavi giderine ilişkin olmadığından, bu yöndeki istinaf istemi yerinde bulunmamıştır.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalı … vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2021 tarih ve 2016/1390-2021/403 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 10.973,42.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.743,42-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 8.230,00-TL istinaf karar harcının davalı …’den alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca davalı …’ün, davacı … yönünden kesin olmak üzere, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince davacı … yönünden kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 04/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


Başkan

E-imzalıdır.

Üye

E-imzalıdır.

Üye

E-imzalıdır.

Katip

E-imzalıdır.