Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1348 E. 2022/1163 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1354 – 2022/1103
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1354
KARAR NO : 2022/1103

B
TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05/07/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin 27/07/2018 günü Ali Bülbül adına kayıtlı olan 43 AAD 888 plakalı motosikleti ile arkadaşı Basri Sayan ile birlikte seyir halinde iken 16 JZ 643 plakalı araç sürücüsü Serhat Ürün’ün arkadan çarpması sonucu trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilini ve arkadaşının hastaneye kaldırıldığını, kazaya sebebiyet veren 16 JZ 643 plakalı aracın davalıya 61655068 numaralı ZMMS sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu, davalı şirkete 28/09/2018 tarihinde başvurduklarını, engelli sağlık kurulu raporunun temin edilebilmesi için gerekli olan bir yıllık sürenin 27/07/2019 tarihinde dolacağını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkiline ödenmesi gereken iş gücü kaybından doğan 3.600,00-TL daimi maluliyet ve 100,00-TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 3.700,00-TL tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 28/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, sigortalı 16 JZ 643 plakalı aracı kullanan Serhat Ürün’e yapılan test sonucu sürücünün 2,49 promil alkollü olduğunun anlaşıldığını, kaza ile ilgili görgü tanığı ve sigortalı araca yeşil ışık yanıp yanmadığı hususunda ya da hangi aracın kırmızı ışıkta geçtiğine dair bilgi olmadığı için kaza tutanağında da kusur tespitinin yapılamadığını, davacının kusursuz olduğunun ispatlaması gerektiğini, davanın Murat İbrahim Ürün’e ihbar edilmesini talep ettiklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile 16.944,64-TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, ceza davası açılıp açılmadığı belirli olmadığından ve davacı tarafça bildirilmiş ceza dosya numarası olmadığından bu hususun araştırılması gerektiğini, davacı tarafın kalıcı maluliyetin olmadığını, bu durumda daimi iş göremezlik talebin reddi gerektiğini, geçici iş göremezlik talebinden müvekkili sigorta şirketinin sorumlu olmadığını, müvekkilinin aleyhine hüküm kurulması usul ve yasaya uygun olmadığını, sigortalı aracı kullanan sürücü Serhat Ürün hakkında “Alkollü araç kullanma ve tehlikeli araç kullanmadan dolayı” ifadesi Mudanya Polis Merkezinde 201/1551 olay numarası ile alındığından ilgili suçlama ile ilgili adli yada idari ceza kararı olup olmadığının araştırılmasını talep edilmesine rağmen araştırılma yapılmadığını, savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, kaza sebebiyle yerel mahkeme huzurunda görülmekte olan dosyanın 21/05/2019 tarihli ön inceleme duruşmasının 5 numaralı ara kararı gereğince; ”…Mudanya CBS’na yazı yazılarak olay ile ilgili soruşturma evrakı, açıldı ise kamu davası bilgisi, var ise uzlaştırmaya dair tutanakların çıkartılarak gönderilmesinin istenilmesine,” şeklinde karar verilmiş olup, Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 24/05/2019 tarihinde Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığı 2018/4618 numaralı soruşturma dosyası, Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1545 E. Sayılı dosyaya sunulduğunu, dolayısıyla davalı tarafın ceza dosyasının araştırılmadığına ilişkin itirazları yersiz olup, reddi gerektiğini, davalı tarafın ceza dosyasında uzlaşma sağlanması halinde tazminat davası açılamayacağı yönündeki itirazlarının mesnetsiz olduğunu, davalı tarafın geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığına ilişkin itirazları gerçek dışı olduğunu, Kaza Tespit Tutanağı ile mevcut diğer evraklarda indirim yapılmasını gerektirecek bir ibare ve tespit bulunmadığını, davalı tarafça sigortalı araç sürücüsü’ne tazminat talebi yöneltilmediği hususundaki itirazlarının yersiz olduğunu savunarak davalının istinaf isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen yaralanmadan ötürü maddi tazminat istemine ilişkindir.
27/07/2018 tarihinde kazanın gerçekleştiği, davacının yaralandığı dosya kapsamıyla sabittir. Olaya ilişkin olarak açılan Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2018/4618 Soruşturma sayılı dosyasında Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair karar verildiği, Savcılık tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 253. maddesi kapsamında, uzlaştırmanın sağlandığı bu sebeple Cumhuriyet Başsavcılığınca da uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür.
Uzlaşma teklif formunun matbu bir evrak olduğu, içerisinde yazılı maddelerde “Uzlaşmanın sağlanması hâlinde mağdur, soruşturma/kovuşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açamaz, açılmış bir dava varsa feragat etmiş sayılır.” hükmü bulunsa da, davacının sarih iradesinin münhasıran sürücü/şüpheliden olan alacak hakkından feragat ettiği anlaşılmaktadır. Trafik kazalarının 2918 sayılı Kanuna tabi olduğu, trafik kazalarında kusuruyla kazaya sebebiyet veren yanında kusursuz sorumlu olan Sigorta Şirketleri ve İşletenler bulunmakta olduğu, kusurlu sürücü ile uzlaşırken tereddüde yer vermeyecek şekilde sigorta şirketi ve araç işleteni sorumluluktan kurtulacağı tazminat davası açılmayacağı açıkça yer verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda davacının zararının tamamen giderildiği düşünülemez. Davacının zararı tamamen giderilerek kaza nedeniyle bir ibralaşma yapılmadığından ve yapılan anlaşma sigorta şirketinin işletene rücu olmadığı için sigorta şirketinin durumunu ağırlaştırmaması nedeniyle ancak ödeme miktarı kadar işleten ve sigorta şirketini sorumluluktan kurtaracaktır.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/17658 Esas ve 2017/190 Karar sayılı kararı)
Celp edilen soruşturma dosyasında, Uzlaşmacı ile şüpheli ve müşteki vekilinin “uzlaşma görüşme tutanağı” başlıklı belgede, müşteki vekili açıkça, uzlaşmanın şüpheli araç sürücüsü Serhat Ürün ile yapıldığı, işleten ve sigorta şirketi bakımından tazminat ve dava hakkını saklı tuttuğu, bu doğrultuda “uzlaştırma raporu” başlıklı belgenin düzenlendiği, fakat şüphelinin uzlaşma karşılığı ödeme yapmadığı anlaşılmıştır.
Bu hali ile davacının sigortaya ilişkin haklarını saklı tuttuğu ve uzlaşma kapsamında herhangi bir ödeme de almadığı gözetildiğinde, davacının, davalı sigorta şirketinden talepte bulunmasına engel bulunmadığından, buna ilişkin istinaf istemi yerinde bulunmıştır.
6098 Sayılı TBK’nun 54. maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı Yasanın 90. maddesi gereğince, sigortanın sorumluluğu da TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı Kanunun 92. maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, davacı geçici iş göremezlik tazminatını, davalı sigorta şirketinden talep edebilir. 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesi gereğince geçici iş görmezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğundan bahisle, SGK’nın sorumluluğunda olduğu iddia edilmiş ise de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesince iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmayıp, 2918 Sayılı Yasanın 98. maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır. (Yargıtay 17 HD 04/02/2021 tarih 2020/11295 E 2021/780 K)
Somut olayda, davalı sigorta şirketi geçici iş göremezlik tazminatından Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumlu olduğu iddia etmiş ise de yukarı da açıklandığı üzere geçici işgöremezlik talepleri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden davalı sigorta vekilinin bu husustaki istinaf isteminin yerinde değildir.
Davacının iş gücü kaybı ve sürekli iş göremezlik zararları yönünden de talebi bulunmakta ise de, sürekli maluliyeti bulunmayan davacı lehine mahkemece, geçici işgörmezlik bakımından hüküm kurulmuş,olup, davacının dava dilekçesinde 100 TL de sürekli iş görmezlik tazminatı talebinde bulunduğu, dolayısıyla bu hususta olumlu olumsuz karar verilmemesi doğru olmamışsa da, bu hususa yönelik istinaf istemi bulunmadığından kaldırma nedeni yapılmamıştır.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/03/2021 tarih ve 2018/1595- 2021/323 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 1.157,49.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 291,00-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 866,49-TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.