Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1335 E. 2022/1162 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1335
KARAR NO : 2022/1162

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …

KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/275
KARAR NO : 2021/256
KARAR TARİHİ : 18/03/2021
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 04/04/2021 (….), 07/05/2021 (…)
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16585-85861-13254] UETS
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. … – [16244-42378-36541] UETS
DAVALI : 2 -…
VEKİLLERİ : Av. … – [16039-30266-55565] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 29/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/07/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sırasında mahal mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı …. Vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı …’nun kendi adına kayıtlı, diğer davalı …. adına ZMMS ile sigortalı olan 16 NS 620 plakalı aracıyla, davacıya ait 16 S 1982 plakalı araca, Bursa İli Osmangazi İlçesi’nde 29.06.2019 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda maddi hasar verdiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğunu, meydana gelen kaza sonrasında davacının aracının servis aracı olması ve serviste personel olması sebebi ile taraflar olay yerinde fotoğraflar çektiğini ve birbirlerinin telefonlarını alarak olay yerinden uzaklaştıklarını, daha sonra davalı …’nun davacı olay yerinden kaçmış gibi tutanak tuttuğunu, araçta bulunan personeller tanık olarak dinlenildiğinde davacının olay yerinden kaçmadığının kanıtlanacağını, yaşanan kaza nedeni ile davacının aracının hasarlandığını ve bir dizi onarıma maruz kaldığını, bu kaza dolayısıyla davacının aracında değer kaybı yaşandığı ve bu değer kaybının da gerçek zarar kalemleri içinde olduğu, trafik sigortacısı, karşı araçta meydana gelen gerçek zararı limit dahilinde teminat altına aldığını, davacının aracında meydana gelen hasar bedeli değer kaybını tazmini için davalı …’ye 21/08/2019 tarihli dilekçe ile başvuru yapıldığını, ancak sigorta şirketi tarafından davacı tarafa herhangi bir ödeme yapılmadığını, 29.06.2019 tarihinde meydana gelen kaza sonrası davacıya ait araç, onarım için tamirhaneye bırakıldığını, davacı servis işi yaptığından dolayı hasar bedeli ve değer kaybı tazminatı yanında aracın iş gücü kaybının da tazmini gerektiğini belirtere fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, kaza sonucunda davacının aracında meydana gelen 100,00 -TL hasar bedeli, değer kaybı ve iş gücü kaybının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsiline,( iş gücü kaybından sigorta şirketinin sorumluluğu olmamak üzere) karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, 16 NS 620 plakalı vasıtanın davalı … şirketine 07.03.2019/2020 tarihleri arasında 73067882 sayılı Trafik Poliçesi ile sigortalı olduğunu, anılan poliçeye göre hasar tarihi itibarı ile maddi hasarlarda araç başına teminat 39.000,00.-TL ile sınırlı ise de 11/7/2017 tarih ve 30121 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Karayolları Trafik Kanunu Yönetmeliği değişikliğine göre sigorta şirketi tarafından ödenecek değer kaybı tutarı hiçbir surette maddi teminat limitinin %15’ini aşamayacağını, teminat dışı hallerden biri söz konusu ise talebin reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte değer kaybı istemi ile talep edilen miktar da fahiş olduğunu, genel şartların ekinde değer kaybı hesabının eksper tarafından hangi kriterlere göre belirlenmesi gerektiği ifade edilmiş olup, tazminat hesabının buna göre yapılması gerektiğini, bu nedenlerle teminat dışında kalan istemin ve fahiş istemin reddi ile yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile; hasar bedeli ve değer kaybı nedeniyle toplam 19.119,00-TL maddi tazminatın, davalı … yönünden kaza tarihi olan 29.06.2019 tarihinden itibaren; davalı … yönünden 05.09.2019 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, Kazanç kaybı nedeniyle toplam 1.149,00-TL maddi tazminatın, kaza tarihi olan 29.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı …. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesi kararına dayanak 22.03.2020 tarihli bilirkişi hesap raporu ve 29.01.2021 tarihli bilirkişi ek raporu bilimsellikten uzak, denetime elverişsiz ve teknik dayanaktan yoksun olup hesaplanan hasar bedeli ve değer kaybı gerçeğe aykırı olduğunu, 22.03.2020 tarihli bilirkişi hesap raporunda, davaya konu 16-S-1982 plakalı aracın 29.06.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle, hangi parçalarının hasar gördüğü, hangi parçaların onarılabilir hangilerinin değiştirilmesi gerektiği incelenmemiş ; yalnızca davacının sunmuş olduğu onarım faturası üzerinden faturada yazılı bedelin uygunluğu değerlendirildiğini, davacı, motorlu araç sigortaları hasar ihbarlarının yapılması ve değerlendirilmesi prosedürüne ilişkin genelgede yer alan esaslara uymayarak hasardan sonra ihbar yükümlülüğü yerine getirmediğini, yerel mahkeme kararına dayanak 29.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit olunan değer kaybı miktarı fahiş olduğunu, davaya konu 16-S-1982 plakalı araç 165000 km üstünde olduğunu, Genel Şartlara göre 165000 km üzeri araçlarda değer kaybı meydana gelmediği sabitken, 16-S-1982 plakalı araçta 11.000,00-TL değer kaybının meydana geldiği tespiti haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesi kararına dayanak 22.03.2020 tarihli bilirkişi hesap raporu ve 29.01.2021 tarihli bilirkişi ek raporu bilimsellikten uzak, denetime elverişsiz ve teknik dayanaktan yoksun olup hesaplanan hasar bedeli ve değer kaybı gerçeğe aykırı olduğunu, 22.03.2020 tarihli bilirkişi hesap raporunda, davaya konu 16-S-1982 plakalı aracın 29.06.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle, hangi parçalarının hasar gördüğü, hangi parçaların onarılabilir hangilerinin değiştirilmesi gerektiği incelenmemiş; yalnızca davacının sunmuş olduğu onarım faturası üzerinden faturada yazılı bedelin uygunluğu değerlendirildiğini, davacı, motorlu araç sigortaları hasar ihbarlarının yapılması ve değerlendirilmesi prosedürüne ilişkin genelgede yer alan esaslara uymayarak hasardan sonra ihbar yükümlülüğü yerine getirmediğini, yerel mahkeme kararına dayanak 29.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda tespit olunan değer kaybı miktarı fahiş olduğunu, davaya konu 16-S-1982 plakalı araç 165000 km üstünde olduğunu, Genel Şartlara göre 165000 km üzeri araçlarda değer kaybı meydana gelmediği sabitken, 16-S-1982 plakalı araçta 11.000,00-TL değer kaybının meydana geldiği tespiti haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE :
Dava, trafik kazasından kaynaklı araçta oluşan hasar , değer kaybı ve kazanç kaybı bedeli talebine yöneliktir.
22/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün 2918 sayılı KTK 52/a ve 52/b maddesi gereği %70 oranında, davacı sürücünün 2918 sayılı KTK 57/c-2 maddesi gereği %30 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş olup, bilirkişi raporunun,kaza tespit tutanağı ile uyumlu olup,meydana gelen kazada kusur durumunu ortaya koymakla mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekillerinin istinaf sebebi ayrı ayrı yerinde değildir.
Araçta kaza sebebiyle oluşacak değer kaybı, aracın kaza sonrası onarımından sonraki değeri ile hasarsız değeri arasındaki farkı ifade eder (Yargıtay 17 HD, 2016/966 E – 2016/5728 K sayılı ilam). Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli 2019/40 E.,2020/40 K. sayılı ilamıyla, 2918 sayılı KTK 90 maddesinin 1. cümlesindeki ‘…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…’ ibaresi ve 2. Cümlesindeki ”…ve genel şartlarda…” ibaresi iptal edilip, yürürlüğü durdurulmuş olduğu, 7327 sayılı Kanun 18. Maddesi ile 09/06/2021 tarihinde, 2918 sayılı KTK 90/1 maddesi 1. Cümlesinden sonra eklenen ”a)Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak” ibaresi de göz önüne alındığında değer kaybının bu kriterlere göre hesaplanacağı,başka bir ifade ile aracın kaza öncesi rayiç değeri ile onarım sonrası rayiç değeri arasındaki fark, kaza sonucu oluşan değer kaybıdır. 29/01/2021 tarihli bilirkişi ikinci ek raporunda araçta oluşan değer kaybı 11.000,00 TL olarak belirlenmiş olup, aracın kaza öncesi rayiç değeri ile onarım gören parçalara göre onarım sonrası rayiç değeri arasındaki farkı ortaya koymakla bilirkişi ikinci ek raporuna itibar edilmesinde ve kusur nisbetinde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekillerinin istinaf sebebi ayrı ayrı yerinde değildir.
22/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafça ibraz edilen onarım faturası ve fotoğraflar kapsamında inceleme yapılarak değerlendirme yapıldığı, ibraz edilen faturaların kaza ile uyumlu olduğu ve faturaların da uygun bulunup, işçilik ücreti ve KDV de hesaba katılarak hasar miktarının belirlendiği göz önüne alındığında mahkemece bilirkişi raporuna itibar edilmesinde ve kusur nisbetinde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekillerinin bu yoldaki istinaf sebebi ayrı ayrı yerinde değildir.
Mahkemece, alacak kalemlerinden biri olan kazanç kaybı talebi hakkında yalnızca davalı … yönünden hüküm kurulmuş, diğer davalı … AŞ kazanç kaybı talebinden sorumlu tutulmamış olup, davalı … vekilince kazanç kaybına yönelik açık istinaf sebebi bulunmamakla bu alacak kalemi yönünden inceleme yapılmamıştır.
6100 sayılı HMK 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davalılar vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/03/2021 tarih ve 2019/275 – 2021/256 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalılar vekillerinin istinaf kanun yolu başvurularının ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı … tarafından yatırılması gereken 1.384,51.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 347,00.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.037,51.-TL istinaf karar harcının davalı …’dan alınarak hazineye irat kaydına,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davalı …. tarafından yatırılması gereken 1.384,51.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 347,00.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.037,51.-TL istinaf karar harcının davalı ….’den alınarak hazineye irat kaydına,
4-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 29/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza