Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1328 E. 2022/1134 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1328
KARAR NO : 2022/1134

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …

KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1426
KARAR NO : 2020/828
KARAR TARİHİ : 09/12/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 19/01/2021 (Davalı …), 08/02/2021 (Davacı)
DAVACILAR : 1- … – …
2- … – …
VEKİLİ
SU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 23/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04/07/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili … ‘in 13/10/2015 tarihinde ve 16 Z 1255 plaka sayılı aracı ile Bursa ilinden Yenişehir ilçesine seyir halinde iken, sürücüsünün … olduğu, iş bu trafik kazası neticesinde müvekkiller Mehmet ve …’in basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek derecede yaralandığını, sürücünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğundan bahisle 2016/421 nolu iddianame tanzim edildiğini ve cezalandırılması talep edildiğini, davalı araç sürücüsünün kusuru sonucunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle, davacı müvekkilinin yaşadığı elem ve ızdıraplarının bir nebze olsun dinmesi için fazlaya ilişkin talep/dava ve alacak hakları saklı kalmak üzere … için şimdilik, 500.00 TL bakıcı gideri. 500,00 TL tedavi gideri, 5.000,00 TL Maluliyeti nedeniyle oluşmuş olan iş gücü kaybı ( efor) tazminatının sürücü ve araç maliki açısından kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, sigorta şirketi açısından ise temerrüt tarihinden itibaren avans faizı ile bırlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline, davalı araç sürücüsünün kusuru sonucunda meydana gelen trafik kazası nedeniyle, davacı müvekkillerin yaşamış oldukları elem ve ızdıraplarının bir nebze olsun dinmesi için müvekkil … için 100.000,00 TL ve … ıçin 50.000.00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı araç maliki ve araç sürücüsünden müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş vekili cevap dilekçesinde, davanın zaman aşımına uğradığı, müvekkili sigorta şirketine yapılmış başvuru bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiği, ceza mahkemesi sonucu beklenmesi gerektiği, kusur yönünden ATK veya Karayolları Fen Heyetinden rapor alınması gerektiği, kaza tespit tutanağının kabul edilemeyeceği, …’in emniyet kemeri takmadığından tazminattan indirim gerektiği, tedavi giderleri yönünden sorumluluğun SGK’da olduğu, davacının talebi üzerine 9.964,00.-TL’nin 01/08/2017 tarihinde davacıya ödendiği, bu ödemenin güncellenerek hesaplamaya dahil edilmesi gerektiği, maluliyet yönünden de ATK’dan kesin rapor alınması gerektiği, müvekkili firmanın manevi tazminattan sorumlu tutulamayacağı, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davalılar Ragıp ve … vekili cevap dilekçesinde, açılan bu davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, meydana gelen trafik kazasında davacılarında kusurlu olduğunu, delillerini dosya içerisine sunduklarını, bu nedenle açılan davanın tümden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın maddi tazminat yönüyle kabulü ile 45.349,27.-TL iş gücü kaybı tazminatı, 6.344,21.-TL bakıcı gideri, 559,38.-TL tedavi/ulaşım gideri bedellerinin sürücü ve araç maliki açısından kaza tarihi olan 13.10.2015 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, sigorta şirketi açısından ise temerrüt tarihi olan 30.06.2017 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, manevi tazminat yönünden, … için 60.000 TL ve … için 45.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı araç maliki ve araç sürücüsünden müşterek ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine, karar verilmiştir.
Mahkemece 07/01/2021 tarihli tavzih-tashih kararı ile kararın başlık kısmında 1 numaralı davalı Türkiye Sigorta Anonim Şirketi’nin “Halk Sigorta A.Ş” olarak tashihine, karar verilmiştir.
Davalı …Ş. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, hesap bilirkişi raporunda …’in maluliyetinin %46.3 üzerinden hesaplama yapıldığı, halbuki ATK maluliyet raporunda % 46.2 oranı belirlendiği, böylece fazla tazminat hesabı yapıldığının anlaşılabileceği, ayrıca ATK maluliyet raporunda tedavi sürecinde bakıcıya muhtaç olduğu bildirilmemiş ise de bakıcı gideri hesaplandığı, tedavi sürecinin hastane içinde ve şartlarında olduğuna göre bakıcıya muhtaçlık durumu bulunmadığı, kusur oranı bilirişi raporları ile belirlenmemiş mahkemenin takdirine bırakıldığı, raporda müterafik kusur kavramı kullanılırken dikkatli olunmadığı, davacı …’in kaza anında geçerli bir ehliyetinin (el konulma vs nedenle) olup olmadığı alındığı trafik şubesinden sorulmadığı, ayrıca ilk kaldırıldığı hastaneden alkol testi alınıp alınmadığının trafik raporunda belli olmadığı, müvekkili sigorta genel şartları gereği dolaylı zararlardan sayılan yol giderlerinden sorumluluğu bulunmadığı, ıslah yönünden 2 yıl geçmekle ıslahın zaman aşımına uğradığı, davacının tedavi giderleri talebi mahkeme tarafından ret edilmiş olmakla, maddi tazminat sayılan bu kısım yönünden müvekkiline karşı vekil ücreti takdiri yapılmadığı, mahkemenin hüküm kısmında vekil ücreti yönünden tavzih yapma, yada karara sonradan davalı ekleme yollu tavzih talebini kabul etme, hüküm kısımını değiştirme yetkisi olmadığı, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
Davacılar vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, Adli Tıp Kurumu tarafından hazırlanmış olan 19.09.2019 tarihli raporda davalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %90 oranında kusurlu olduğu, davacının ise %10 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, hükme esas alınması gereken kusur raporunun bu olduğu, mahkeme kararında çelişkinin giderilmesi için alınan raporun neye göre tercih edildiğine dair herhangi bir gerekçe ileri sürülmediği, kararının yerinde olmadığı, bu nedenlerle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi halinde gelirlerde meydana gelebilecek artışlara ilişkin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, mahkemece hatalı olan kusur raporunun hükme esas alınmış olması nedeniyle istinaf incelemesi neticesinde işbu kararın kaldırılarak mahkeme kararının gerekçesinin düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmesini, talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalının hesap raporundaki hesaplamaya itiraz etmemiş olması sebebiyle müvekkili yararına usulü müktesep hak doğduğu, dosya kapsamında yer alan 12.07.2018 tarihli Adli Tıp Raporunda açık bir şekilde; davaya konu trafik kazası neticesinde davacı müvekkilinde meydana gelen kırıkların iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 (dokuz)aya kadar uzayabileceğinin ifade edildiği, 2918 sayılı KTK.’nun 109/2.maddesi gereği, kaza nedeniyle açılan ceza davası bulunduğu, yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’da öngörülen ceza zamanaşımı süresi dikkate alındığında zaman aşımı süresinin dolmadığı, bu nedenlerle davalı … şirketinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmesini, talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Davacının maddi tazminat talebi, geçici ve sürekli maluliyet alacağı, bakıcı gideri ve tedavi gideri kalemlerinden oluşmaktadır.
13/10/2015 tarihinde meydana gelen kazaya yönelik birden fazla kusur raporu alınmış ise de, İTÜ Fen Heyeti raporunun hangi gerekçeyle hükme esas alındığı belirgin değildir. Davacı vekili ve davalı … AŞ vekilinin istinaf sebebi yerindedir.
6098 sayılı TBK 52 maddesi gereği zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmışsa hakim, tazminatı indirebilecek veya tamamen kaldırabilecektir. Zarar görenin kendi menfaatlerini korumak için makul bir insanda beklenen davranışta bulunmayarak, zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına müterafik (bölüşük) kusur olarak adlandırılır. Zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde 6098 sayılı TBK 52. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, öğreti ve Yargıtay uygulamalarıyla da benimsenmiştir. Yargıtay’ın yerleşik uygulaması gereği, müterafık kusur indirimi oranı %20 olup, hesaplanacak tazminattan bu miktarda indirim yapılması gerekir.
Somut olayda, 31/10/2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda, alternatifli hesaplara yer verilmiş olup, davalıların hangi eylemle zararın artmasına neden olduğu açıklanmaksızın, bilirkişi raporuna atıfla, hükmedilen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması isabetsiz olmuştur. Davacılar vekili ve davalı … AŞ vekilinin istinaf sebebi yerindedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.(Yargıtay 4 HD, 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam)
Davacılardan …’in yaralanmasına neden olan kazanın 13/10/2015 tarihinde meydana geldiği göz önüne alındığında,Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre rapor alınması gerektiği açık olup, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınması isabetsiz olmuştur. Üniversite Hastaneleri Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan veya ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre davacının maluliyet oranı ve iyileşme süresini gösterir rapor alınmalıdır. Davalı … AŞ vekilinin istinaf sebebi yerindedir.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nce düzenlenen 12/07/2018 tarihli maluliyet raporunda, davacı …’in, bakım ihitiyacı bulunup bulunmadığı yolunda değerlendirme yapılmadığı halde, 10/12/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda, davacının 6 ay süreyle bakıcı tutulduğunu iddia ettiğinden bahisle 6 aylık süre için bakıcı gideri hesaplanmış 31/10/2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda seçenekli olarak gösterilen miktar üzerinden bakıcı giderine hükmedilmesi isabetsiz olmuştur. Üniversite Hastaneleri Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan veya ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacı …’in bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığının, bu ihtiyacı varsa hangi sebeple ve hangi yaşamsal faaliyetleri için bakım ihtiyacının olduğu, bu ihtiyacın günlük kaç saatlik süre için söz konusu olduğu ve süresi hususlarında rapor alınmalıdır (Yargıtay 17 HD, 2021/1932 E- 2021/3168 K sayılı ilam). Davalı … AŞ vekilinin istinaf sebebi yerindedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile;2918 sayılı KTK 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, tazminatın, hesaplanması gerekecektir. (Yargıtay 17 HD, 2019/3292 E.,2021/1848 K. Sayılı ilam).Aktüerya bilirkişice kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde PMF 1931 yaşam tablosunun hükme esas alınması isabetsiz olup, TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi kullanılarak hesaplama yapılmalı, davalı … AŞ vekilinin istinaf talebi yerinde ise de, davacının bu yolda istinaf talebi bulunmamakla, karar verirken davalının usuli müktesep hakkkı gözetilmelidir.
6098 sayılı TBK 72 maddesi gereği, haksız fiilden kaynaklı tazminat davalarında zamanaşımı süresi tazminat yükümlüsünü öğrenme tarihinden itibaren 2 yıl ve eylem tarihinden itibaren 10 yıldır. 2918 sayılı KTK 109 maddesi ile motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin taleplerin zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü, öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve kaza gününden başlayarak 10 yıl içerisinde zaman aşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır. Ancak tazminat, ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımını öngördüğü bir fiilden kaynaklanıyorsa, ceza zamanaşımı uygulanacaktır.
Davacı …’in, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi 15/07/2018 tarihli raporunda maluliyet durumu, 31/10/2020 tarihli bilirkişi heyeti raporunda zarar miktarı belirlenmiş ve 11/11/2020 tarihli dilekçe ile bu miktar üzerinden dava ıslah edilmiş olup, zarar miktarının öğrenilmiş olması zamanaşımının işlemeye başlaması için zorunludur. Davacı …’in maddi zararının 31/10/2020 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu ile ile tespit edildiği, davacının da zararı bilirkişi raporunun tebliği ile öğrendiği, ıslah tarihine kadar 6098 sayılı TBK 72 maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı göz önüne alındığında, ıslaha konu talebin zamanaşımına uğradığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. (Yargıtay HGK 2014/4-896 E-2016/332 K sayılı ilam). Davalı … AŞ vekilinin istinaf sebebi yerinde değildir.
6098 sayılı TBK 56 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel zarar ya da ölüm halinde, zarar gören veya ölenin yakınları da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir. Davacılardan Müşerref lehine takdir edilen manevi tazminata yönelik gerekçe bulunmaması isabetsiz ise de, bu hususta istinaf talebi bulunmamakla yanlışlığa değinilmekle yetinilmiştir.
Kabule göre de, Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi 15/07/2018 tarihli raporunda, davacı …’in maluliyet oranı % 46,2 olarak belirlendiği halde, aktüerya bilirkişi raporunda %46,3 olarak değerlendirilmesi dahi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yapılacak iş, öncelikle 13/10/2015 tarihinde meydana gelen kazada taraflara izafe edilecek kusur oranını belirlemek, sonrasında da Üniversite Hastaneleri Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’ndan veya ATK 3. İhtisas Kurulu’ndan, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre, davacı …’in maluliyet oranı ve iyileşme süresini, iyileşme süresi bakım ihtiyacı bulunup bulunmadığını, bu ihtiyacı varsa hangi sebeple ve hangi yaşamsal faaliyetleri için bakım ihtiyacının olduğu, bu ihtiyacın günlük kaç saatlik süre için söz konusu olduğu ve süresi hususlarında rapor almak, sonrasında da, davacının maluliyet alacağı ve bakım alacağı bulunup bulunmadığı bulunuyorsa miktarını belirlemek, belirlenen tazminat miktarından, davalı şirketçe 01/08/2017 tarihinde yapılan 9.964,00 TL’yi güncelleştirerek mahsup edip, davacının müterafik kusuru bulunduğunun tespit edilmesi halinde de mahsup edilen miktardan, %20 oranında müterafik kusur indirimi yapıp, sonuç tazminatı, usuli müktesep hakları gözeterek belirlemekten ibarettir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup davacı vekili ile davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurularının bu sebeplerle ayrı ayrı kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekili ve davalı …Ş. vekilinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/12/2020 tarih ve 2017/1426 – 2020/828 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince iadesine,
3-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı …Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
4-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 23/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza