Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1286 E. 2022/969 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1286
KARAR NO : 2022/969

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/160
KARAR NO : 2020/187
KARAR TARİHİ : 19/02/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 01/09/2020(Davalı …Ş.),02/09/2020(Davalı Bahadırkon Konfeksiyon), 07/09/2020 (Davalı …)
DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
3-… -…
VEK
R TARİHİ : 01/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/06/2022

Davacılar tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı …’in kullandığı 16 LHE 01 plakalı aracın davacılardan Eyyüp Sina Tügen’in kullandığı bisiklete tam kusurlu biçimde arkadan çarparak ağır yaralanmasına sebep olduğunu, yaralanma sebebiyle uzun süre tedavi gören davacının halen sağlığına kavuşamadığını, eğitimden uzak kaldığını, kafa travması sebebiyle zihin sağlığının dahi tehlikede olduğunu, ebeveyn olan diğer davacılar … ve …’in uzun süre çocuklarıyla ilgilenmek zorunda kaldıklarını, tedavi sürecinde ilave masraflar ettiklerini, davalı Bahadır Konf. Ltd. Şti’nin malik sıfatıyla, diğer davalı … A. Ş.’nin ise sigortacı sıfatıyla zararlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, davacı Eyyüp için şimdilik 10.000.TL maddi 100.000.TL manevi tazminatın, davacılar Hasan ve Halime için şimdilik ayrı ayrı 5.000.TL maddi 30.000.TL manevi tazminatın faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini, sigorta şirketinin maddi tazminattan sorumlu tutulmasını talep etmiştir.
Davacı vekili 27/11/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile davacı küçük için haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 425.851,55 TL maddi tazminatın tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen ( Davalı … Sigortanın 300.000.00TL si ile sınırlı olmak üzere – 290.000.00TL zorunlu mali sorumluluk poliçesi kapsamında – 10.000.00TL sinin ise kasko sigortası maddi tazminat güvencesi kapsamı ile sınırlı olmak üzere ) tazminine, 100.000,00 TL manevi tazminatın – genişletilmiş mali sorumluluk klozu kapsamında davalı … ve diğer tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı baba … için 30.000 TL manevi tazminat, davacı anne … için 30.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Bahadır Konf. Ltd. Şti. Vekili cevap dilekçesinde, kusurun davacı bisiklet sürücüsü Eyyüp Sina Tügen’de olduğunu, aniden aracın önüne çıktığını, arkadan çarpmanın söz konusu olmadığını, işleten sıfatları bulunmadığını, ortada ağır bedensel maluliyet olmadığından Eyyüp dışındaki davacıların tazminat isteyemeyeceğini, ceza davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, aracın kaskolu olduğunu, bu nedenle sigorta şirketinin zorunlu mali mesuliyet dışında kalan kısımdan da sorumlu olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, bisiklet yolunu kullanmayan ve aniden kamyonetin önüne çıkan davacı Eyyüp’ün kazada kusurlu olduğunu, istenen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, dava dilekçesinde maddi tazminat sebebinin açıkça yazılmadığını, tedavinin halen sürdüğünü ve tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde, davaya konu talebin zamanaşımına uğramış olduğunu, KTK’nın 97. Maddesi gereği davadan önce müvekkil şirkete başvuru yapılmadığı için davanın reddi gerektiğini, kaza sırasında sigortalı aracın işleteninin sigorta ettiren olup olmadığının araştırılmasını, sadece kazaya karışan Eyyüp Sina Tügen’in maddi tazminat talebinde bulunabileceğini, diğer davacıların aktif dava ehliyetleri bulunmadığından davanın hem maddi hem manevi tazminat yönünden reddi gerektiğini, davaya bakmakta yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, kazaya ilişkin maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için Adli Tıp Kurumuna sevk edilerek maluliyet durumu ve maluliyetin kaza ile illiyeti hakkında rapor alınması gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte sigortalı araç sürücüsünün kusurunun ve zararın da kaza ile illiyetinin tespiti halinde ortaya çıkan zarardan kaynaklanan tazminatın hesaplanması için dosyanın aktüer siciline kayıtlı aktüerya uzmanına gönderilmesini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, kazanın oluşumunda davacı bisiklet sürücüsünün kusursuz olduğu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunun 11/03/2019-4643 sayılı raporunda Eyyüp’ün meslekte kazanma gücünü %35,2 oranında kaybettiği, tedavisinin de oniki aya kadar uzayabileceğinin bildirildiği, davacılar … ve … başlangıçta ayrı ayrı 5.000.TL maddi tazminat talep etmişlerse de ıslah dilekçesinde bu taleplerini atiye terk ettiklerini beyan ettikleri, davayı atiye terk etmenin, ileride gerekirse tekrar açmak üzere davayı geri almak anlamına geldiğini ve davalıların muvafakatına bağlı olduğunu, ıslah dilekçesinin davalı taraflara tebliğ edildiğini ancak davalıların davayı geri alma beyanına karşı çıkmadıklarını bu durumda davacılar yönünden maddi tazminat davasının açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirse de kısa kararın okunması sırasında bu husus unutulduğu, davacı Eyüp için 80.000,00 TL, davacı … ve Halime için ayrı ayrı 25.000,00er TL manevi tazminata hükmedildiği, hükmedilen maddi tazminattan kasko sigortacısının da poliçe limiti ile sınırlı biçimde ve zorunlu sigorta limitini aşan kısım itibariyle sorumlu olduğu ancak davacı taraf bu talebini sınırlı biçimde ileri sürdüğünden ihtiyari sigortadan karşılanacak miktar taleple bağlı biçimde sınırlı tutularak karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, dosyada kusur incelemesi yapılmadığını, müvekkilinin taraf olmadığı ceza dosyasında alınan raporun kendilerini bağlamadığı gibi mahkeme tarafından alınan bu raporlara dahi itibar edilmeden kusur değerlendirmesinin hatalı olarak mahkemenin kendisinin yaptığını, bu durumun adli yargılama hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, mahkeme tarafından takdir edilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu, hükme esas alınan raporda davacının 18 yaşını ikmal edene kadar ve 18 yaşından sonra askerde olduğu dönemde kazancı bulunmayacağının dikkate alınmadığını, maluliyet raporunun kendilerine tebliğ edilmediğini, 18 yaşından küçük davacının geçici maluliyet tazminatına hak kazanamayacağını, davacının bisikletle seyir halinde iken koruyucu ekipman takmaması nedeniyle müterafik kusuru bulunduğunu, kararda harçların tahsili ile hazineye irat olarak kaydına karar verilmediği gibi sınırlı sorumlu müvekkilinin harçların tamamından sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, reddedilen maddi manevi tazminat talepleri nedeniyle müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu hususta hüküm kurulmadığını beyanla kararn kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Bahadırkon Konfeksiyon vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, dosyada kusuru incelemesi yapılmadığını, mahkeme tarafından ceza mahkemesinde alınan raporlara dahi itibar edilmeden yapılan kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, kusur için bilirkişiden rapor alınması gerektiğini, kazanın oluşumunda davacının kusurlu olduğunu, aracın işleteni olarak kaza anında aracın fiili hakimiyetinin …’de olması nedeniyle müvekkilinin işleten olarak sorumluluğu bulunmadığını, 18 yaşından küçük davacının geçici maluliyet tazminatına hak kazanamayacağını, kazaya karışan aracın zorunlu ve ihtiyari trafik sigortasının davalı … şirketine yaptırılmış olması karşısında müvekkilinin tazminattan sorumluluğu bulunmadığını, faizin müvekkili yönünden dava tarihinden itibaren başlaması gerekirken haksız fiil tarihinden başlatılmasını hatalı olduğunu, takdir edilen maddi manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, dosyada kusur incelemesi yapılmadığını , mahkeme tarafından ceza mahkemesinde alınan raporlara dahi itibar edilmeden yapılan kusur değerlendirmesinin hatalı olduğunu, kusur için bilirkişiden rapor alınması gerektiğini , kazanın oluşumunda davacının kusurlu olduğunu, maddi tazminat hesabının hatalı olduğunu, kaza tarihinde davacı çocuğun 14 yaşı ay olarak geçmesi nedeniyle 15 yaş olarak hesaplama yapılması gerekirken 14 yaş olarak hesaplama yapıldığını, 18 yaşına kadarki dönemin askerlik döneminin ve 60 yaş üzeri dönemin pasif dönem olarak kabul edilmesi gerektiğini, maddi manevi tazminat talepleri ile ilgili reddedilen kısım için müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmediğini , davacılar Hasan ile Halime’nin maddi tazminat taleplerinin atiye bırakmalarına muvafakatleri olmadığını, davacılar lehine manevi tazminat ile ilgili hükmedilen vekalet ücretinin yüksek olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının yüksek olduğunu beyanla kararn kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili istinafa cevap dilekçesinde, davalı Bahadırkon Kon. …. Ltd. Şt. Vekilinin istinaf başvurusunun süresinden sonra yapılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemece raporların aksine hüküm kurulduğu iddialarının gerçeği yansıtmadığını, hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının usul ve yasaya uygun miktarlar olduğunu, davacının geçirmiş olduğu kaza nedeniyle hayatının tamamında hissedeceğini, beyan ederek davalıların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kazadaki kusur durumu ile maddi ve manevi tazminat miktarıdır.
HMK’nın 266. ve devamı maddeleri gereğince “çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda; mahkeme tarafından kusur raporu alınmamış ceza mahkemesinde trafik bilirkişisi ve ATK’ dan alınan kusur raporunda ise, davalının asli davacının ise tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Mahkeme tarafından kusur raporu alınmadığı gibi ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarında belirlenen kusur durumunun aksine kazanın meydana gelmesinde tüm kusurun davalı araç sürücüsünde olduğunu, davacının ise kusuru bulunmadığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır . Kusur oranlarının belirlenmesi için bilirkişi raporu alınmadan, ceza yargılamasında alınan raporların aksine tüm kusurun davalıda olduğunun kabul edilerek karar verilmesi nedeniyle eksik inceleme ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır..
Bu durumda mahkeme tarafından ceza dosyası da dosya içerisine alınarak, tarafların kusur oranlarının belirlenmesi için İTÜ öğretim üyeleri veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan;ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmiş olması nedeniyle davalılar vekillerinin kusura ilişkin istinaf istemlerinin ayrı ayrı kabulü gerekmiştir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurunda kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
Somut olayda; davacının bisiklet sürücüsü olduğu ve kaza anında başında kask bulunduğu ancak dizlik bulunup bulunmadığının tespit edilmediği ve trafik kazası sonucu “kafasında şekil bozukluğu ”oluşacak şekilde kafa bölgesinden ve ”sol tibia ve fibula kırıklarına ” bağlı diz ve bacak bölgesinden sürekli maluliyet meydana geldiği anlaşılmaktadır. KTK’nun 78. maddesi ve Karayollari Trafik Yönetmeliği hükümlerine ve aracın özelliğine göre takılması gereken koruyucu ekipman olan dizlik takılıp takılmadığının araştırılması; kaza nedeniyle oluşan maluliyetin koruyucu dizlik halinde de oluşup oluşmayacağı ve dizlik takılmayışı ile oluşan maluliyet arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusunda uzman doktor bilirkişiden rapor alınması; koruyucu ekipmanların takılmamış olması ve maluliyetle illiyeti bulunduğunun saptanması halinde, Yargıtay uygulamaları da dikkate alınarak TBK md. 52 uyarınca tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmiş olması doğru olmadığından davalılar vekillerinin bu husustaki istinaf istemlerinin kabulü gerekmiştir.( Yargıtay 4.HD 13/10/2021 tarih 2021/21203 E 2021/6808 K)
6100 sayılı Kanun’un 280. maddesinde, bilirkişi raporunun birer örneğinin taraflara tebliğ edileceği; aynı Kanunun 281. maddesinde, tarafların bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebileceği hükme bağlanmıştır.
Dosya içeriğinden somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan maluliyet bilirkişi raporunun davalı … şirketine tebliğ edilmeden hüküm kurulduğu görülmekle bilirkişi raporunun tebliğ edilmemesi Hukuk Muhakemeleri Kanunu 280. maddesinin emredici hükmüne aykırı olup, aynı zamanda hukuki dinlenilme ve savunma hakkının da ihlali olduğundan davalı … şirketinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Davacının kaza tarihinde 14 yaşında olduğu ve yaşı itibariyle kazanç getiren herhangi bir işte çalışması sözkonusu olamayacağı ve bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğine göre; davacı çocuk için hesaplanan geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmemesi gerekirken alınan bilirkişi raporunda hesaplanan geçici iş görmezlik tazminatına hükmedilmesi nedeniyle davalılar vekillerinin bu husustaki istinaf istemleri kabulü ile davacı çocuk için kaza tarihinden itibaren efor kaybına uğrayacağı kabul edilip, maluliyet oranı üzerinden daimi iş göremezlik zararı hesap edilerek sürekli iş görmezlik tazminatına hükmedilmesi gerektiğinden davalılar vekillerinin bu husustaki istinaf istinaf istemlerinin reddi gerekmiştir
Davacı Eyüp Sina Tügen kaza tarihinde 14 yaşında olup davacının askerlik çağına geldiğinde askerlik vazifesinin zorunlu olduğu da dikkate alınarak askere gideceğinin ve bu dönemde herhangi bir gelirinin olmayacağından öncelikle davacının kazadan kaynaklanan %35,2 oranındaki maluliyetinin derecesi ve niteliğine göre, maluliyetinin askerliğe engel teşkil edip etmeyeceğinin (maluliyet raporu eklenerek yazılacak yazı ile) ilgili askerlik şubesinden sorulması ile anılan maluliyetin askerliğe engel teşkil etmediğinin saptanması halinde, askerlikte geçireceği sürede gelir elde edemeyecek olan davacı için askerlik süresi dahil edilmeden hesaplama yapılması için, bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verildiği anlaşılmakla davalılar vekillerinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir. ( Yargıtay 4.HD 26/05/2021 tarih 2021/2766 E 2021/1820 K)
Davalı … şirketinin maddi tazminattan ZMMS poliçesi kapsamında 290.000,00 TL’ den imms poliçesi kapsamında 10.000,00 TL’ den sorumlu tutulması nedeniyle hükmedilen harçtan da bu miktarla sınırlı olmak üzere davalılarla müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken tamamından diğer davalılarla birlikte müteselsilen sorumlu tutulması hatalı olduğundan davalı … vekilinin bu husustaki istinaf isteminin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
HMK 26. Maddesinde hakim tarafların talep sonuçları ile bağlıdır, ondan fazlasına veya başka birşeye karar veremez, duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebilir hükmü mevcuttur.
Davacılar vekili dava dilekçesi ile davalı … şirketinden ZMMS poliçesi kapsamında maddi tazminat talebinde bulunmuş ıslah dilekçesi ile talep sonucunu arttırırken davalı işletenin aynı davalı … şirketi nezdinde İMMS poliçesi bulunduğundan 10.000,00 TL maddi tazminatın ve manevi tazminatın İMMS poliçesi kapsamında davalı … şirketinden talep etmiştir. Davacılar vekilinin dava dilekçesi ile davalı … şirketinden ZMMS poliçesi kapsamında maddi tazminat talep etmiş olması nedeniyle ıslah dilekçesi ile davalı … şirketinin sorumluluk kapsamı genişletilemeyeceğinden taleple bağlılık kuralına aykırı olacak şekilde 10.000,00 TL maddi tazminat ile manevi tazminattan kasko poliçesi kapsamında davalı … şirketinin sorumlu tutulması doğru değil ise de; sigorta şirketi tarafından bu hususta istinaf sebebi bulunmadığından kaldırma sebebi yapılmamış yalnızca eleştirmekle yetinilmiştir.
1086 sayılı HUMK’da ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’da davanın atiye bırakılması şeklinde bir kavram ve müessese bulunmamaktadır.
Davanın atiye terki (bırakılması) deyimi, davanın geri alınması anlamına gelir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nun 123.maddesi (eski 1086 sayılı HUMK’nın 185/1. maddesi) uyarınca davanın geri alınması ancak karşı tarafın açık kabulü ile mümkündür. Davacının atiye terk (davayı geri alma) isteğine, davalının karşı çıkmaması ve açıkça rıza göstermesi gereklidir. Zımni muvafakat davayı geri almak için yeterli değildir.
Somut uyuşmazlıkta; davacılar vekili, ıslah dilekçesi ile müvekkilleri Hasan ve Halime yönünden maddi tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını beyan etmiştir.
Mahkemece davalıların, davacılar vekilinin davayı geri bırakma talebine muvafakat edip etmediği sorulmadan, mahkemece davacılar Hasan ve Halime’nin maddi tazminat talebi ile ilgili atiye bırakma nedeniyle herhangi bir hüküm tesis edilmediği görülmüştür.
Davalılara, davacıların davayı geri bırakma talebine muvafakat edip etmedikleri sorulmak kaydıyla karar verilmesi, açık muvafakat bulunmaması halinde davacılar yönünden yargılamaya devam edilerek karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile bu taleple ilgili olumlu olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olması nedeniyle davalı … vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirmiş olup talep edilen ve reddedilen maddi manevi tazminat miktarı ile ilgili davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmemesi nedeniyle davalı … vekili ile davalı … vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
İşletenin sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85. maddesi dayalı kusursuz sorumluluk olup sürücünün kusuru oranından üçüncü kişilerin uğradığı zarardan sürücü ile birlikte müteselsilen sorumluluk esastır. Bu durumda aracın fiili hakimiyeti işletende bulunmasa dahi işleten sürücünün kusurundan sorumlu olduğundan davalı Bahadırkon Konfeksiyon vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir
Trafik kazası nedeniyle üçüncü kişilerin uğradığı zarardan sürücü TBK 49 maddesi uyarınca haksız fiil hükümlerine göre, işleten KTK 85 maddesine göre tehlike sorumluluğuna göre ve sigorta şirketi de KTK 91 maddelerine göre sözleşme hükümlerine göre sürücünün kusuru oranında müteselsilen sorumlu olduğu ve müteselsil sorumlulukta TBK 162 maddesi uyarınca borçlulardan her biri alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olup 163.maddesine göre alacaklı borcun tamamını ya da bir kısmının ifasını dilerse borçluların hepsinden dilerse yalnız birinden isteyebileceğinden bu hususta seçimlik hak alacaklıya ait olduğundan davacıların aracın sürücüsüne, işletenine ve sigorta şirketine karşı aynı anda dava açmasına engel bulunmadığından davalıBahadırkon Konfeksiyon vekilinin tazminatın sigorta teminat limitinde kalması nedeniyle kendilerine yöneltilmeyeceğine ilişkin istinaf istemlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Haksız fiilden doğan tazminat alacaklarında kural olarak faiz başlangıcı olay tarihidir. Hükmedilen maddi tazminatın tamamı için olay tarihi olan tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekmekte olup mahkemenin bu husustaki takdirinde isabetsizlik bulunmadığından davalı Bahadırkon Konfeksiyon vekilinin bu husustaki istinaf istemlerinin yerinde olmadığı görülmüştür.
Maddi tazminat hesabı yönünden Yargıtay en son içtihatları kapsamda tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınarak hesaplamalarda 1,8 teknik faiz uygulanmaksızın progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi suretiyle tazminatın hesaplanması gerekmektedir.(Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 24/02/2021 tarih 2019/3292 esas 2021/1848 karar sayılı ilamı)
Somut olayda alınan raporun ise PMF 1931 tablosuna göre yapıldığı anlaşılmıştır. Yaşam tablosu olarak PMF 1931 tablosuna göre hesaplama yapılması istinaf eden davalıların sıfatına göre lehine olduğu gözetildiğinde bu husus kaldırma sebebi olarak değerlendirilmemiş ise de alınacak kusur raporuna göre yeni bir aktüerya bilirkişisinden rapor alınması halinde TRH 2010 tablosunun esas alınarak hesaplamalarda progresif rant yönteminin kullanılarak tazminat hesabı yapılması ile davalının kazanılmış haklarının korunması gerekecektir.
Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, tarafların kusuru zarar görenin ve zarara yol açanın ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, ölüm ya da beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 02.10.2018 tarihli ve 2017/17-1098 E., 2018/1384 K.; 02.03.2021 tarihli ve 2020/17-41 E., 2021/182 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Mahkeme tarafından gerçekleşen kaza nedeniyle kusur oranını tespiti için rapor alınacak olduğundan ve kusur oranının manevi tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınacak bir kriter olması nedeniyle şimdilik manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf istemlerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kabule göre de maddi ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmesi ile birlikte kabul edilen miktarlar dikkate alınarak hesaplanan karar ilam harcının davalılardan tahsiline karar verilmiş ise de, Hazine irat olarak kaydına ifadesinin yazılmaması nedeniyle infazda tereddüt oluşturulması da doğru olmamıştır.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili, davalı Bahadırkon kon. … Ltd. Şti. Vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkrası (a-6) bendi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili, davalı Bahadırkon Kon. … Ltd. Şti. Vekili ve davalı … istinaf taleplerinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2019 tarih ve 2016/160 – 2020/187 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-a)Davalı … Anonim Türk Sigorta Şirketi vekili tarafından yatırılan 54,40 TL maktu ve 9.438,10 TL nisbi istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
b)Davalı Bahadırkon Kon. .. Ltd. Şti. vekili tarafından yatırılan 11.712,00 TL nisbi istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
c)Davalı … vekili tarafından yatırılan 54,40 TL maktu ve 11.658,25 TL nisbi istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 01/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır