Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1253 E. 2022/1011 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1253
KARAR NO : 2022/1011

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/423
KARAR NO : 2020/454
KARAR TARİHİ : 29/09/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 26/01/2021
DAVACI : … – …
VEKİLİ
TARİHİ : 23/06/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 26/08/2014 tarihinde Yalova Bursa karayolu Yeniköy Mahallesi yol kavşağında içinde Sevil Şen ve sürücü …’nin bulunduğu 16 CCM 67 plakalı aracın İlyas Yılmaz’ın kullandığı 34 TD 7923 plakalı kamyonet ve müvekkili …’nun kullandığı 16 BV 164 plakalı araçlara çarptığını, müvekkilinin aracının da arkada karşıya geçmek için sırasını bekleyen 34 TD 7923 plakalı kamyonete çarptığını, …’nin kullandığı 16 CCM 67 plakalı aracın hızlı geldiğini, cepte duran müvekkilinin arkasında geçiş için sırasını bekleyen araç arasına sıkışmasına ve vahim bir şekilde yaralanmasına sebep olduğunu, çarpmanın etkisi büyük bir kaza geçirdiğini, derhal ağır yaralı bir biçimde hastaneye kaldırıldığını, kaldırıldığı Bursa Devlet Hastanesinde iç kanama, 5 adet kaburga kırığı, sol ayakta kalçadan kırık tespit edildiğini ve 15 gün yoğun bakımda olmak üzere toplam 45 gün hastanede tedavi gördüğünü, müvekkilinin tedavi masraflarında bulunduğunu, davalı …’nin, alkol testinden kaçtığını, olay tanıklarının davalının alkollü olduğunu beyan ettiklerini, tüm bu acı ve elem dolu hastanede devam eden tedavi süresinde kendi başına hareket edemeyen müvekkilinin bakıcı tuttuğunu, ayrıca ağır bakımı bittikten sonra iyileşme sürecinde, zeytin işiyle uğraşmakta olan müvekkili …’nun zeytinlikleriyle ilgilenemediğini, bakımını yapamadığı, ücretli işçi tutarak işlerini gördürdüğünü, büyük kazanç kaybına uğradığını, zeytinliğine 6 ay boyunca ayak basamadığını, bakımı için işçi çalıştırmak zorunda kaldığını ve zeytinliklerine kendisinin göstereceği özen gösterilmediğinden yine kazanç kaybına uğradıklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 26/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte hastane ve devam eden tedavi sürecinde müvekkilinin duymuş olduğu acı ve elemden dolayı 50.000 TL manevi tazminat ile 1.000 TL tedavi masrafları ile geçici ve sürekli işgöremezlik tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 17/07/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile, bilirkişi raporu doğrultusunda geçici iş göremezlik tazminatının 2.683,20 TL’ye yükseltilmesine, 26/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan (davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davaya konu trafik kazasının oluşumunda davacının kullandığı aracın kontrolsüz olarak ana yola aniden çıkarak müvekkilinin kullandığı aracın şeridine girmesi, müvekkilinin duramayarak bu araca çarpması şeklinde gerçekleştiğini, müvekkilinin kaçınılmaz olarak duramadığını, müvekkilinin kazanın oluşumunda kusurlu olmadığını, müvekkilinin alkol muayenesinden kaçtığı ve alkollü olduğu yönündeki ifadelerinin asılsız olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde, davacının davasını Gemlik Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığını, davaya bakmaya müvekkili şirketin yargı çevresinde bulunduğu İstanbul Anadolu Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının maluliyeti ile kaza arasında illiyet bağının tespitini ve maluliyet oranının tespiti mevzuata göre maluliyet raporu tanzime tek yetkili İstanbul ATK 3.İhtisas kuruluna sevkedilerek maluliyet raporu alınmasını talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı limitle sınırlı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalıların zorunlu mali sorumluluk sigortacısı ve sürücüsü olduğu 16 CCM 67 plakalı araç, davacıya ait 16 BV 164 plakalı araç ve dava dışı 34 TD 7923 plakalı araç arasında zincirleme şeklinde meydana gelen 26/08/2014 tarihli trafik kazasında davalının %100 oranında kusurlu olduğu, davacının kusursuz olduğu, Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalının 30/07/2017 tarihli maluliyet raporunun yönetmelik hükümlerine uygun olduğu ve davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı, 3 aylık geçici iş görmezliğinin bulunduğu anlaşılmakla davacının maddi tazminat isteminin kabulü ile 2.683,20TL iş göremezlik tazminatı ile 3.500 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava trafik kazası nedeni ile meydana gelen yaralanmadan ötürü maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı gerçek kişi, kabul edilen manevi tazminat hükmünü istinaf başvurusuna konu etmiştir.
Uyuşmazlık takdir edilen manevi tazminat miktarının düşük olup olmadığı hususudur.
Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; kusur, zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 56.] maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yine Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesine göre; hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O hâlde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut hâlde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ve zarara yol açanın ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, ölüm ya da beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 02.10.2018 tarihli ve 2017/17-1098 E., 2018/1384 K.; 02.03.2021 tarihli ve 2020/17-41 E., 2021/182 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının yaralanması ve tedavi süreci, davalının kusur durumu, paranın alım gücü, tarafların ekonomik sosyal durumu gözetildiğinde, ilk derece mahkemesince, davacı lehine az manevi tazminata hükmedildiği anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Davacının kazadan sonra 15 gün yoğun bakımda kalmış olması ve eklem kemiklerindeki kırık nedeniyle tedavi süreci ile kazada kusurunun bulunmaması gözetilerek davacı lehine 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinafa başvuranların sıfatı, istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenlerle kabulü ile yanlışlığın yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kararının düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2020 tarih ve 2016/423 – 2020/454 sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
a)Davanın kısmen kabulüne, 2.683,20 TL maddi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 26/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihi olan 10/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine,
b-10.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’den kaza tarihi olan 26/08/2014 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
c)Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 866,39 TL harcın peşin alınan 870,96 TL ve ıslah harcı 28,00 TL olmak üzere toplam 898,96 TL’den mahsubu ile bakiye 32,57 TL ‘nin davacıya iadesine,
d)Davacı tarafından karşılanan toplam 866,39 TL peşin harç ile 27,70 TL başvurma harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
e)Davacı tarafından yapılan 334 TL davetiye gideri, 226,3 TL posta ve müzekkere gideri ile 750,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.310,3 TL yargılama giderinden kabul ve red oranlarına göre hesaplanan 315,45 TL nin 66,74 TL sinin davalı … ve Neova Sigorta A.Ş’den, bakiye 248,71 TL sinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
f)Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
g)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden maddi tazminat talebi yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye 13. Maddesine göre belirlenen 2.623,82 TL vekalet ücretinin davalılardan müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
h)Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminat yönünden AAÜT’ye 13/1 Maddesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ den alınarak davacıya verilmesine,
ı)Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden manevi tazminatın reddi yönünden AAÜT’ye 13 ve 10/2. Maddesine göre belirlenen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
i)Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-Karar tebliğ, harç iade, harç tahsil ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kararın niteliği gereği davacı üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 08/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır