Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1237 E. 2022/1629 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1237
KARAR NO : 2022/1629

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1366
KARAR NO : 2020/824
KARAR TARİHİ : 08/12/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 01/02/2021
DAVACI : 1- … – …
VEKİLİ : Av. … – [16435-34830-43673] UETS
DAVALI :v. … – [16961-69160-18307] UETS
DAVALI : 2- …
VEKİLİ – … – … – …
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 11/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/10/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 14/01/2015 tarihinde 16 KV 385 plakalı aracın sürücüsü davalı …’in dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesinde çarptığını, kazanın davalının kusurundan dolayı meydana geldiğini, müvekkilinin kaza tarihinde 16 yaşında olduğunu, müvekkilinin kazada yaralanması sebebiyle maddi zararın doğduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100,00-TL maddi tazminatın, davalı … bakımından temerrüt tarihinden, diğer davalılar bakımından kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ile davalı … .. Şti.’nden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … .. Şti. vekili cevap dilekçesinde, söz konusu olayın meydana gelmesinde davacı küçüğün üst geçiti kullanmayarak trafik lambalarının bulunduğu yoldan hem de yayalar için kırmızı, araçlar için yeşil ışık yanarken aniden karşıdan karşıya geçmeye çalıştığından tam kusurlu olduğunu, davacının babasının Mudanya CBS’ye verdiği ifadede olay günü kızının, arkadaşından kaçtığını ve üst geçitten iner inmez karşıya geçmeye çalışması sonucu kazanın meydana geldiğini belirttiğini, hastane kayıtlarına göre davacı küçüğün olay öncesinde Turner Sendromu sebebiyle tedavi gördüğünün anlaşıldığını, bu itibarla kusurun ve tazminat hesabının belirlenmesi sırasında davacı asilin fiziki özelliklerinin de göz önünde bulundurulması gerektiği, davacı tarafın maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde, kazanın kesin olarak yaya trafiğine yasak olan yol üzerinde ve yaya üst geçidinin hemen altında meydana geldiğini, kazada kendisine yeşil ışık yanarken davacının koşar halde sağındaki orta şeritten fırlayarak aniden önüne çıkması nedeniyle kazanın meydana geldiğini, davacının aniden yola fırlaması nedeniyle alabileceği bir tedbir bulunmadığını, kazada kusurunun olmadığını, davacının maddi tazminata ilişkin taleplerinin hangi zararlara karşılık olduğunun açıklanmadığını, davacının maddi tazminat talebinin açıklattırılmasına, ceza davasının bekletici mesele yapılmasına, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde, bahsi geçen 16 KN 389 plakalı aracın müvekkili şirkete ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, poliçeden doğan sorumluluklarının sigortalısının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda azami 290.000 TL ile sınırlı olduğunu, davacının kaza sonrasında müvekkili şirkete başvurusu sonucunda hasar dosyası oluşturulduğunu, tazminat ödemesi yapılabilmesi için maluliyet raporu ibraz edilmediği nedenle tazminat ödemesi yapılamadığını, SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulması gerektiğini, davacının olay tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının maddi tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 3.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 14/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve 3F Tur….Ltd.Şti.’nden müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, hükmedilen manevi tazminatın az olduğunu savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin kusura ilişkin istinaf istemi değerlendirildiğinde, dava konusu olayın gerçekleşme şekli, dosyada alınan Adli Tıp İhtisas dairesi raporuyla ATK Genişletilmiş Uzmanlar Kurulu raporunun birbirini teyit etmesi ve dosya kapsamından davalı sürücünün olay anında kendisine yeşil ışık yandığı halde kazanın meydana geldiğinin anlaşılması karşısında, kaza tespit tutanağında davalı sürücüye hatalı kusur izafe edilmesinin Adli Tıp raporlarıya çelişki oluşturmayacağı anlaşılmakla, kusura ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
Manevi tazminat miktarına yönelik istinaf istemine gelince, bilindiği gibi manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; kusur, zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.
Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 56.] maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarihli ve 1966/7 E., 1966/7 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hâl ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Yine Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesine göre; hâkimin özel hâlleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O hâlde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut hâlde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkân nispetinde iadesini amaçladığından hâkim, TMK’nın 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.
Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ve zarara yol açanın ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, ölüm ya da beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir. Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 02.10.2018 tarihli ve 2017/17-1098 E., 2018/1384 K.; 02.03.2021 tarihli ve 2020/17-41 E., 2021/182 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Yukarıda kabul edilen kusur oranı, tarafların ekonomik sosyal durumu, kazaanındaki paranın alım gücüne göre, takdir edilen manevi tazmant miktarı yerinde olup davacı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir.
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/12/2020 tarih ve 2015/1366-2020/824 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40.-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 11/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

E-imzalıdır.

Üye

E-imzalıdır.

Üye

E-imzalıdır.

Katip

E-imzalıdır.