Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1217 E. 2022/883 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1217 – 2022/883
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1217
KARAR NO : 2022/883

B
azminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 20/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, 01/06/2018 tarihinde 16 LSZ 64 plakalı aracın gerçekleşen kazada davacının babası ve erkek kardeşinin vefat ettiğini, teminat kapsamında oluşan zararların giderilmesi için davalı şirkete başvurulduğunu, davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığını, müvekkilinin babasının ve kardeşinin desteğinden yoksun kaldığını, fazlaya ilişkin dava sebepleri ve hakları saklı kalmakla birlikte; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’unun 107. maddesi uyarınca; bu aşamada dava değerinin tam olarak belirlenebilmesinin mümkün olmadığını belirterek toplanacak delillere göre uzman bilirkişi tarafından yapılacak hesaplama sonrasında alacağın değerinin tam olarak belirlenmesi halinde harcın tamamlanacağını, poliçe ile sınırlı olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00-TL destekten yoksun kalma, ferdi kaza, hukuksal koruma ve vefata bağlı tüm teminatlar kapsamında oluşan zararlarının olay tarihi olan 01.06.2018 tarihinden itibaren ticari işlere uygulanacak avans faizi ile birlikte davalı taraftan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, hak sahiplerine 28/09/2018 tarihinde 70,871.00-TL ve 05/10/2018 tarihinde 161,618.00-TL olmak üzere toplam 232.489,00-TL tazminat ödemesi yapıldığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun son bulduğunu, Yargıtay içtihatları ile kardeşlerin birbirine destekliği varsayımsal olarak kabul edilmemekle, yalnızca belli şartlarda ve somut olarak desteklik ilişkisinin ispatlanması halinde kardeş bakımından destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanıldığı kabul edildiğini, bununla birlikte somut uyuşmazlıkta ilgili koşullar mevcut olmadığından davacı kardeşin maddi tazminat taleplerinin reddi gerektiğini, davacı aynı zamanda diğer müteveffanın çocuğu olmakla, kaza tarihi itibariyle reşit olduğundan Yargıtay kararları gereğince destek tazminatına hak kazanmadığını, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın adli tıp trafik ihtisas dairesine gönderilmesi gerektiğini, mütevefanın gelirinin resmi belgelerle kanıtlanması aksi taktirde asgari ücret olarak alınması gerektiğini savunarak, davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinafa başvuru dilekçesinde, destekten yoksun kalmanın parasal olarak bakım olarak indirgendiğini, oysa yerleşik kararlarda da belirtildiği üzere destek olma ölçütünün nafaka yükümlülüğüne indirgenemeyeceğini, yine aktüeryal hesaplamalarda fiili çalışma çağı sonrasına dair de hesaplamalar yapılmakta olup güncel değerlendirmelerde evden çıkıp ekmek almanın dahi aileye destek olduğunun kabul edildiği ve hesaplamalarda bu unsurların dikkate alındığını, ancak Yargıtay yerleşik kararları uyarınca destek kavramının nafaka ile ilişkilendirilemeyeceği belirtilmiş olup bu aşamada destek olmanın yardım nafakası yükümlülüğü şartlarına bağlanamayacağını savunarak, kararın kaldırılmasına destekten yoksun kalma, ferdi kaza, hukuksal koruma ve vefata bağlı tüm teminatlar kapsamında oluşan zararlarının 01.06.2018 tarihi itibariyle işletilecek ticari işlere uygulanacak avans faizi ile 6100 sayılı yasanın 107. m çerçevesinde tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE :
Dava,trafik kazası sonucu meydana gelen ölüm nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Desteğin çocuklarının bakım ihtiyacından ne zaman kurtulacaklarını tayin etmek çocuğun yaşadığı yöreye sosyal çevreye, çocuğun özelliklerine, cinsiyetine ailenin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Davacıların her biri için destekten yoksun kalacakları sürenin, çocuklar için, yaşları, okuldaki eğitim durumları, içinde yaşadıkları sosyal ve ekonomik koşullar değerlendirilerek, ayrı ayrı belirlenmesi, yüksek öğrenim yapacaklar ise, öğrenimlerinin sona erdiği tarih, yapamayacaklar ise yerleşik ve kabul gören uygulamaya göre, erkek çocukları için 18 yaşın, kız çocukları için 22 yaşın, desteğin sona ereceği yaş olarak kabulü dikkate alınarak denetime elverişli şekilde belirlenmesi suretiyle destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması gerekmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik içtihatları incelendiğinde normal şartlarda erkek çocukların 18, kız çocuklarının 22 yaşına kadar destek tazminatı alacakları, çocukların yüksek okul okuyor olması ya da okuması ihtimali varsa 25 yaşına kadar destek alabileceklerdir.(Yargıtay 17.HD 2019/2401- 2021/613 sayılı ilam )
Diğer yandan, kardeşlerin ise birbirine karşı kural olarak bakım görevi yoktur. Ancak, bir kardeşin diğer kardeşe eylemli ve düzenli olarak yardım etmesi halinde, bu kardeş diğerinin desteği sayılır.TMK’nın 364. maddesi hükmüne göre, herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan kardeşlerine nafaka vermekle yükümlü olup, desteğin refah içinde olması ve destek tazminatı talep eden kardeşin de yardım edilmediğinde yoksulluğa düşeceğinin ispat edilmesi durumunda; kardeş, destek tazminatı talep edebilir.
Somut olayda, davacı 2702.1992 doğumlu ve kaza tarihi 01.06.2018 tarihinde 26 yaşında olup, davacının kaza öncesi babası ve kardeşi ile aynı evde ikamet etmekte ve bekar ise de, kardeşinin bakımına muhtaç olmadığı, destek ile birlikte oturmak ve bekar olmak tek başına destekten yoksun kalma tazminatı isteme hakkı doğurmaz. Davacının bir rahatsızlığının, çalışmalarını engelleyen bir özür veya sağlık sorunu olmadığı, Yüksekokul mezunu olduğu, SGK kaydına göre de, çalıştığının anlaşılmasına göre, babası ve kardeşinin ölümünden dolayı destek alacaklısı olduğunu ispat edememiştir ayrıca gözetildiğinde mahkemece destekten yoksun kalma tazminat talebinin reddine karar verilmesi yerinde olup, davacıların bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.( benzer yönde Yargıtay 17. HD, 2014/19195 E.- 2017/2606 K. Sayılı ilamı)
HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına ve istinaf konusu yapılan nedenlere ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesin kararı usul ve yasaya uygun olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf taleplerinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/09/2020 tarih ve 2018/1361-2020/464 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30.-TL’nin mahsubu ile bakiye 21,40.-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yargılama giderinin istinafa başvuran taraflar üzerinde bırakılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 6100 sayılı HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 20/05/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.