Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1190 E. 2022/852 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1299
KARAR NO : 2022/1006

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/1494
KARAR NO : 2020/606
KARAR TARİHİ : 20/10/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 11/12/2020
DAVACI : … – …
VEKİLİ :
U : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23/06/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin maliki olduğu 16 LCD 35 plakalı aracı ile Ankara Gölbaşı/Konya yolunda seyir halindeyken davalı …’ın maliki olduğu 06 EV 6359 plakalı araçla kontrolsüz şekilde tali yoldan müvekkilinin seyir halinde bulunduğu ana yola çıkarak müvekkiline çarptığını, söz konusu trafik kazası sebebiyle müvekkilinin aracının hasar gördüğünü, davalı şahsın % 100 kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracını tamiri için yetkili servise başvurduğunu, müvekkilinin aracının yüksek bedelli bir onarım geçirdiğini, kazadan önce müvekkilinin aracında herhangi bir değişen parçası bulunmadığını, kaza nedeniyle araçta değer kaybı da meydana geldiğini, davalı şahsa ait ve kazaya karışan 06 EV 6359 plakalı araç üzerine alacaklarını teminat altına almak, 3. Kişilere temlikini önlemek, Mahkemece verilecek hükmü anlamlı kılmak amacıyla ve hükmün kesinleşmesine kadar devam etmek üzere ihtiyati tedbir ve-veya ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkilinin aracında oluşan yaklaşık değer kaybı için 1.000 TL, aracın tamir süresince kullanılamaması nedeniyle oluşan zarar için şimdilik 100 TL olmak üzere şimdilik toplam 1100 TL’ nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 07/09/2018 tarihinde ibraz ettiği ıslah dilekçesi ile değer kaybı talebini 10.000,00 TL ve ikame araç bedelini 478,40 TL olarak arttırmıştır.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davacının talebi üzerine müvekkili sigorta şirketi nezdinde 2018 T 31399/1 no.lu hasar dosyası açıldığını, değer kaybının tespitinin yapılabilmesi için gerekli evrakların müvekkil sigorta şirketine sunulmadığını, söz konusu bilgi/belgeler sunulmadan müvekkil sigorta şirketinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, KTK.86. madde gereğince araç işleteninin ve sürücünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacağını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla değer kaybı talebinin ödenmesi yönünde karar verilmesi halinde ilgili talebin teminat limitlerine uygun olarak sigortalının kazadaki kusur ve hasar durumuna göre değerlendirilmesi gerektiğini, 26 Nisan 2016 Tarihli ve 29695 Sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartlarına göre hesaplama yapılmasını, sigortalının maddi araç başına sigorta limiti 36.000,00 TL olduğunu, yapılan ödeme düştükten sonra 26.098,67 TL teminatlarının kaldığını, müvekkil şirketin ancak kalan bu teminat tutarı ile sorumlu olduğunu, müvekkil şirkete müracaat tarihinden öncesinde müvekkili şirketin temerrüdünün söz konusu olmayacağını, sigortacı yönünden sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü belgelerin ibrazından itibaren (8) işgünü içinde, böyle bir başvuru olmadığı takdirde dava tarihinde muaccel hale geldiğinden bu tarihlerden öncesi için faiz sorumluluklarının da bulunmadığını, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davanın ya haksız fiilin olduğu yer mahkemesinde ya da genel yetki kuralı çerçevesinde müvekkilinin ikametgahı mahkemesi olan Ankara Mahkemelerinde açılması gerektiğini, bu nedenle mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Ankara Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesini, müvekkilim kazanın oluşuna göre yolun sağında beklemekte olduğu, davacının asgari bir dikkat ile bu kazayı önleyebileceğini, yargı denetiminden geçmeyen kusur oranını kabul etmediklerini, şayet araç daha önceden kazaya karışmışsa araçta önceden değer kaybı oluşacağından bu hususun müvekkilime yöneltilmesi söz konusu olmayacağını, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalının hızını aracın yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara göre düzenlemeyerek davacının aracına çarpmasında davalının %100 oranında kusurlu olduğu, davalı … yönünden kaza nedeniyle davacının aracında 10.000TL değer kaybı hesaplandığı ve davalı … yönünden Kara yolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartlarına göre yapılan hesaplama uyarınca 2.897,00 TL değer kaybı hesaplandığından sigorta şirketi yönünden bu miktarla sınırlı olmak üzere tahsiline, davacının işgücü kaybı-mahrum kalınan zarar talebi yönünden, dava konusu trafik kazası sebebiyle davacının aracının çalışamadığı 10 günlük süre ve aracın engelli araç olup yıpranma payı, bakım masrafları mahsubundan sonra tespit edilen ikame araç bedeli 478,40 TL’ nin …’dan tahsiline karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, kusur raporunun hatalı olduğunu, davacının kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığından dolayı kusurlu olduğunu, bilirkişilerin değerlendirme yaparken kaza tespit tutanağını dikkate almadıklarını, değer kaybı hesaplamasının da hatalı olduğunu, değer kaybı ile ilgili iki kademeli hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere genel şartlardaki formüle göre yapılan hesaplamaya itibar edilmesi gerektiğini, diğer hesaplama yönteminin bilimsellikten uzak olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; maddi hasarlı trafik kazasından kaynaklı değer kaybı ve ikame araç bedelinin tahsili istemidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık kazadaki kusur durumu, kaza nedeniyle araçta oluşan değer kaybı hesaplama yöntemi ve ikame araç bedelidir.
Davalı … vekili davalının kavşaklardan geçerken hızını azaltma kuralına uymadığından dolayı kusurlu olduğu ve müvekkilinin kazada kusuru bulunmadığını beyanla istinaf isteminde bulunmuştur.
Mahkeme tarafından talimat ile yapılan keşif sonrası bilirkişiden alınan raporda davacının hızını azaltmadığından dolayı kazanın oluşumunda % 20 davalının ise kendisine dur levhası bulunmasına rağmen ilk geçiş hakkını vermediğinden % 80 kusurlu olduğunun tespit edildiği ve tarafların rapora itirazı üzerine mahkeme tarafından başka bir bilirkişiden rapor alındığı görülmüştür. Alınan ikinci raporda davalının kendisine dur levhası bulunmasına ve ilk geçiş hakkı davacıya ait olmasına rağmen yola girerek davacının aracına çarpmasından dolayı kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu ve davacının kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığının tespit edildiği görülmüştür. Alınan ikinci raporda tarafların aralarında tanzim ettikleri maddi hasarlı kaza tespit tutanağı, sigorta bilgi ve gözetim merkezi ile her iki sigorta şirketi tarafından yapılan kusur değerlendirmesi ve kazanın oluş şekli ile araçlarda oluşan hasar dikkate alınarak değerlendirme yapıldığı ve yapılan kusur tespitinin yerinde olduğu anlaşılmakla hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Araçta kaza sebebiyle oluşacak değer kaybı, aracın kaza sonrası onarımından sonraki değeri ile hasarsız değeri arasındaki farkı ifade eder. Anayasa Mahkemesi’nin 09/10/2020 tarihli 2019/40 E.,2020/40 K. sayılı ilamıyla, 2918 sayılı KTK 90 maddesinin 1. cümlesindeki ‘…ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…’ ibaresi ve 2. Cümlesindeki ”…ve genel şartlarda…” ibaresi iptal edilip, yürürlüğü durdurulmuş olduğu, 7327 sayılı Kanun 18. Maddesi ile 09/06/2021 tarihinde, 2918 sayılı KTK 90/1 maddesi 1. Cümlesinden sonra eklenen ”a)Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı dikkate alınarak” ibaresi de göz önüne alındığında değer kaybının bu kriterlere göre hesaplanacağı, başka bir ifade ile aracın kaza öncesi rayiç değeri ile onarım sonrası rayiç değeri arasındaki fark, kaza sonucu oluşan değer kaybıdır.
2918 Sayılı Yasanın Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonraki son hali “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanunda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindedir. Anayasa Mahkemesi İptal kararından sonra genel şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının yasal dayanağı kalmamıştır.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Makine Mühendisi bilirkişi tarafından davalı … yönünden genel şartlardaki değer kaybı formülüne göre hesaplanama yapılmış ve diğer davalılar yönünden ise yukarıdaki yargıtay kararı kapsamında aracın özellikleri dikkate alınarak hasarsız ikinci el değeri ile hasarlı ikinci el değeri arasındaki fark belirlenmiştir. Mahkeme tarafından sigorta şirketi yönünden genel şartlardaki formüle göre hesaplanan miktardan diğer davalı yönünden ise tüm miktardan sorumlu tutulacak şekilde karar verildiği görülmüştür.
Anayasa Mahkemesi İptal kararından sonra genel şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının yasal dayanağı kalmamış olduğundan tüm davalıların aracın özellikleri dikkate alınarak hasarsız ikinci el değeri ile hasarlı ikinci el değeri arasındaki farktan sorumlu tutulması gerekirken sigorta şirketinin genel şartlardaki formüle göre yapılan hesaplama uyarınca belirlenen tazminattan sorumlu tutulması doğru değil ise kararın davacı tarafça istinaf edilmemesi ve bu hususun davalı … şirketinin lehine olması nedeniyle kaldırma sebebi yapılmamıştır.
Mahkeme tarafından alınan ikinci bilirkişi raporu ile makine bilirkişisi tarafından araçta meydana gelen hasar ve aracın özellikleri dikkate alınarak yapılan piyasa araştırması neticesinde aracın hasarsız piyasa rayiç değeri ile hasarlı piyasa rayiç değeri tespit edilerek aradaki farkın değer kaybı olarak belirlenmiş olması nedeniyle bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı …’ın bu husustaki istinaf isteminin yerinde olmadığı görülmüştür.
Araç mahrumiyet bedeli, ihtiyaçları için aracı kullanamamaktan doğan bu süre içinde davacının aynı nitelikteki araç için (ikame araç) ödemesi gereken bedeldir. (Yargıtay 17. HD 2016/2072 E- 2018/11712 K sayılı ilam), bilirkişi raporunda araçtaki hasarın niteliğine göre, araç onarım süresi 10 gün olarak ve emsal araç kiralama bedeli günlük 60,00.-TL olarak belirlenmiş ve yıpranma payı bakım masrafı ve genel masraflar düştükten sonra bakiye miktar tespit edilmiş olup, gerek onarım süresi, gerekse emsal araç kiralama bedelini hasarın niteliğine ve piyasa şartlarına uygun düştüğü anlaşılmakla bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, istinafa konu kararda dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 20/10/2020 tarih ve 2018/1494 – 2020/606 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı … vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 715,78.-TL ilam harcının peşin alınan 178,94 TL’den mahsubu ile bakiye 536,84.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç tahsil işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 08/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır