Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1188 E. 2022/859 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1188
KARAR NO : 2022/859

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …

KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2019/212
KARAR NO : 2020/761
KARAR TARİHİ : 22/12/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 09/02/2021 (Davacı ve Davalı …)
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16449-44759-51861] UETS
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ : Av. … – [16882-88441-97574] UETS
DAVALI
USU : Tazminat (Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 18/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacı vekili ve davalı …Ş. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, 24.06.2018 günü, davalı … idaresindeki 16 FS 500 plaka sayılı aracı ile müvekkili (müteveffa) … idaresindeki 15 NAB 95 plaka sayılı araca çarpması sonucu yaralamalı ve araç hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, bu kazanın oluşumunda davalı-sürücü Enis Temizel’in asli-tam kusurlu olduğunu, kaza sonucu müvekkilinin sağ kolu kırıldığını, Bursa Çekirge Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen Sağlık Kurulu Raporunda %2 maluliyet oranına karar verildiğini, müvekkilinin kaza öncesinde annesine evde baktığını, annesi Cevriye Kır’ın kazanın hemen akabinde müvekkilinin kardeşine gitmek zorunda kaldığını, müvekkilinin annesinin maaşı ve aldığı kiralardan aylık en az 6.000,00.-TL geliri olduğunu, kaza sonucu, annesine bakamadığından ötürü bu gelirini kaybettiğini, tedavi giderlerinin karşılanmadığını, çektiği ağır üzüntü sebebiyle sıkıntılarını bir nebze ortadan kaldırmak için manevi tazminat istemelerinin zorunlu olduğunu, şimdilik 1.000,00.-TL maddi ve 30.000,00.-TL manevi tazminatın, davalı … şirketlerinin, poliçelerinden doğan sorumluluklarını aşmamak üzere sigorta şirketlerinden ve diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen, kaza tarihi olan 24/06/2018 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsilini, ihtiyati tedbir kararı verilerek davalı …’e ait 16 FS 500 plaka sayılı araç ve varsa başkaca araç üzerine haciz konulmasını veya ihtiyati tedbir niteliğinde şimdilik dava miktarı kadar ihtiyati haciz kararı verilmesini, talep etmiştir.
Davalı Anadolu Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde, davaya konu manevi tazminat talebi zamanaşımına uğradığını, maddi tazminat talepleri 16 FS 500 plakalı sigortalı aracın zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinden karşılanması gerektiğini, kusur durumunun tespitinin, talep edilen manevi tazminat talebi hakkaniyete uygun olmadığını, müterafik kusur durumu göz önünde bulundurulması gerektiğini, davacıların ceza yargılaması sırasında şikayetlerinden vazgeçmeleri ya da uzlaşma bildirimlerinin şikayetçi tarafından dosyaya sunulması gerektiğini, faizin hatalı talep edildiğini, müvekkil sigorta şirketi temerrüde düşmediğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili cevap dilekçesinde, dava konusu kaza sebebiyle davacı yana 04/09/2019 tarihinde 8.127,98.-TL tutarında tazminat ödemesi yapıldığını ve zararın tamamının karşılandığını, bu nedenle müvekkilinin temerrüde düşmediğini, talep edilen tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olup tedavi giderlerinin müvekkilinin şirkettinden talep edilmesinin mümkün olmadığını, tazminat hesabı yapılacak olması halinde, 01/06/2015 yürürlük tarihli Karayolları Motorlu Araçlar ZMMS Genel Şartları” ve “2918 sayılı karayolları trafik kanunu” uyarınca “TRH 2010” yaşam tablosunun esas alınması gerektiğini, davacının düzenli ve sürekli gelirinin olup olmadığının bilinmediği ve belgelendirilmemiş olması sebebiyle tazminat hesaplamasında asgari ücret esas alınması gerektiğini, gelir kaybı ve kâr mahrumiyeti gibi zarar verici olguya bağlı olarak oluşan yansıma veya dolaylı zararlar nedeniyle yöneltilecek tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili davaya cevap vermemiştir.
Davalı … vekili her ne kadar dilekçeleri başlığında davalılar … ve … vekili olduğunu belirtmiş ise de dosyada mübrez … vekaleti bulunmamaktadır. Davalı … davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, manevi tazminat talebi yönünden feragat nedeni ile reddine, maddi tazminat talebi hususunda davanın kısmen kabulü ile, davacının bakiye maluliyet alacağı olan 13.174,78.-TL ve hastane ve ilaç masrafları açısından 4.030,00.-TL tazminatın davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 19/06/2018 tarihinden, davalı ZMMS şirketi yönünden başvuru tarihini takip eden 8. gün olan 19/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının gelir kaybı alacağı talebinin reddine, karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, müvekkilinin kaza nedeniyle kolunun çok parçalı kırılması sebebiyle geçirdiği ameliyatlar sırasında, iyileşme sürecinde ve hali hazırda, yatalak annesini kaldıramadığını, annesine bakamadığı için annesinin erkek kardeşinin yanına gitmek durumunda kaldığını, annesinin iki maaş aldığı ve kira gelirlerinin en az 6.000,00.-TL olduğu ve gelir kaybının bilirkişi raporu ile ispatlandığını, örf ve adetlerimize göre, kendi evinde yaşlı ve hasta, anne veya babasına bakan çocuğun baktığı kişinin gelirlerinden birebir faydalanmakta, diğer deyişle bakım parası veya ücret almakta olduğu, bakım parasının üstelik bakıcının evinde 24 saat kalınarak gerçekleşiyorsa içeriğinde ana hatlarıyla yeme içme, sağlık giderleri ve bakanın 24 saat ücretini içerdiği, somut olayda yeme içmenin bir yük teşkil etmediği, sağlık giderlerinin devlet tarafından karşılandığı, ancak müvekkilinin mahrum kaldığı aylık 6.000,00.-TL’nin ise 24 saat bakım ücreti olduğu, ileride kısıtlanması halinde paranın tamamının annesi için kullanılması zorunlu olduğundan ret gerekçesinin de isabetli olmadığı, zira bakılanın kazadan evvel her gün 24 saat davacının evinde olduğu, kısıtlanması hali ile kaza öncesi bakımı arasında fiilen bir farklılık bulunmadığı, yargılama giderinin hatalı hesaplandığı, müvekkilinin Sağlık Kurulu raporu için Uludağ Üniversitesi’ne 323,00.-TL masrafı ödediği, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesi gerektiği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının istinaf nedenleri yönünden bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, ek hesap raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediği, kaza tarihinde emekli olan davacı için geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu, tedavi giderlerine ilişkin sorumluluğun SGK’ da olduğu, davacı tarafından tedavi sırasında yapılmış olduğu iddia edilen tedavi giderleri kapsamındaki faturaların SGK sorumluluğunda olup olmadığının araştırılarak hekim bilirkişiden ve SUT uzmanı bilirkişiden denetime elverişli rapor tanzim edilmesi gerektiği, müvekkili şirketin davacıya 04/09/2019 tarihinde yaptığı ödeme ile sorumluluğunu yerine getirdiği ve temerrüde düşmediği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının annesine baktığından kaza sebebiyle annesinin maaşından mahrum kaldığı iddiasının hukuka aykırı olduğu, bakıma muhtaç yaşlı yakınına baktığına, ancak kaza sebebiyle de bu gelirinden mahrum olduğuna, buradan hareketle de ölünceye kadar bakma sözleşmesinin somut olaya kıyasen uygulanması gerektiğine yönelik davacı taleplerinin mesnetsiz ve afaki talepler olduğu, annesinin bütün gelirini kendisinden tek bir kuruş harcamadan davacı kızına düzenli ve sürekli verdiği, annesine bakamamaktan dolayı ekonomik geleceğinin sarsıldığı iddialarının asılsız olduğu, yerel mahkeme kararının hukuka uygun olduğu, bu nedenlerle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı …’ın 02/05/2022 tarihinde vefat etmesi üzerine Bursa 35. Noterliği’nin 10/05/2022 tarih, 1565 yevmiye no.lu mirasçılık belgesine göre tek yasal mirasçısının … olduğu anlaşılmış ve davacı vekilinin mirasçı adına da davaya devam ettiğini belirtir dilekçesi ile vekaletname ibraz ettiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Yargıtay 4 HD, 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam).
Somut uyuşmazlıkta, kazanın 24/06/2018 tarihinde meydana geldiği, göz önüne alındığında davacılar hakkında düzenlenecek maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenleneceği açıktır. Nitekim; Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı ATK 3 İhtisas Kurulu 10/03/2020 tarihli raporunda, davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında E cetveline göre % 4 oranında maluliyeti bulunup, iyileşme süresinin 4 ayı bulacağı bildirilmiş olup, usul ve yasaya uygun maluliyet raporuna itibar edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı … AŞ vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde değildir.
Aktüerya bilirkişice kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17 HD, 2019/3292 E-2021/1848 K sayılı ilam). Davalı … AŞ vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde olup, davacının bu hususta istinaf yoluna başvurmadığı göz önüne alındığında, karar verirken usuli müktesep hak gözetilmelidir.
Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresini, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu hususu Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında kabul edilmiştir (Yargıtay 17 HD, 2016/12248 E- 2017/4236 K sayılı ilam)
Pasif devre zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem (devre) zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasında esas ücrete dahil edilemez. (Yargıtay 17 HD ,2015/8563 E- 2018/3277 K sayılı ilam)
Somut uyuşmazlıkta, kaza tarihinde 56 yaşında ve emekli olan davacının, maluliyet alacağı hesaplanırken, 5.803,64.-TL geçici maluliyet alacağı hesaplandığı, bakiye kalıcı maluliyet alacağının 13.174,78.-TL olarak hesaplandığı ancak, bakiye maluliyet alacağı içinde, geçici maluliyet alacağı bulunup bulunmadığı anlaşılmamıştır. Kaldı ki, dava dilekçesinde geçici iş görmezlik tazminatı talep edilmemiş olup, bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınarak, davacının kalıcı maluliyet alacağı hesaplanmalıdır. Davalı … AŞ vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir.
Davacının maddi tazminat taleplerinden biri de gelir kaybı alacağından oluşmaktadır. 6098 sayılı TBK 54.maddesi gereğince davacının uğradığını iddia ettiği cismani zararların tazminine ilişkin olup, sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali TBK 54 maddesinde özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda davacının, annesine baktığı, bakımı için de annesinin kira gelirlerini kendisinin aldığı, kaza sonrasında annesine diğer kardeşleri tarafından bakılması sebebiyle gelir kaybına uğradığı ileri sürülmüş ise de, davacının maluliyet oranı göz önüne alınarak, asgari ücret üzerinden maluliyet alacağının hesaplandığı, ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlarda zarar görenin çalışma süresinin de göz önünde bulundurulmasının gerektiği, davacının da yaşı itibariyle annesinin bakım görevini uzun süreli olarak devam ettiremeyeceği, annesinin kira gelirinin de düzenli gelir olarak değerlendirilemeyeceği göz önüne alındığında, davacının gelir kaybı alacağı talebinin reddedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde değildir.
6111 sayılı Kanun’la değişik 2918 sayılı KTK 98. maddesine göre; “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır.” hükmü getirilmiştir. 6111 sayılı Kanun gereği Kanun’un yayımlandığı tarihten önce ve sonra meydana gelen tüm trafik kazaları nedeniyle sunulan belgeli sağlık hizmet bedelleri SGK tarafından karşılanacaktır. Bu nedenle davacının dava konusu tedavi giderlerinden belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden SGK (belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı) sorumludur.
Öte yandan, Danıştay 15. Dairesi’nin 14/11/2013 tarihinde yürütmenin durdurulması kararı ve 16/03/2016 tarih, 2013/7713 E- 2016/1779 K sayılı kararı ile trafik kazaları nedeniyle ilgililere sunulan sağlık hizmet bedellerinin tahsiline ilişkin usul ve esaslara ilişkin Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. bendinde yer alan “…Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT) yer alan hükümler doğrultusunda” ibaresinin iptaline karar verilmiş, iptal edilen ibare yerine 31/12/2016 tarih ve 3. Mükerrer 29935 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik değişikliğiyle “…genel sağlık sigortalısı sayılanlar için belirlenen sağlık hizmeti geri ödeme usul ve esasları çerçevesinde…” ibaresine yer verilmiştir (Yargıtay 4 HD 21/12/2020 tarih ve 2020/3382 E – 2020/4482 K sayılı ilam).
Somut olayda, bu yolda değerlendirme yapılmamış, ibraz edilen fatura ve belgeler kapsamında, tedavi gideri alacağına hükmedilmiştir. Uzman doktor bilirkişiden, belge ve faturalar kapsamında, yapılan tedavilerin olayla uyumlu olup olmadığı, yapılan tedavilerin SGK’nın sorumluluğunda bulunup bulunmadığı yolunda rapor alınmalıdır. Davalı … AŞ vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerindedir.
Mahkemece yapılacak iş, aktüerya bilirkişiden ek rapor alınarak, davacının geçici ve sürekli maluliyet alacağını belirlemek, uzman doktor bilirkişiden yapılan tedavilerin olayla uyumlu olup olmadığı, yapılan tedavilerin SGK’nın sorumluluğunda bulunup bulunmadığı yolunda rapor almak ve istinaf yoluna başvuranların sıfatına göre usuli müktesep hak gözetilerek karar vermekten ibarettir.
Kabule göre de, davacı vekilince yargılama giderlerinin eksik hesaplandığı ileri sürülmüş ise de, gerekçeli kararda yargılama giderinin, hangi kalemlerden oluştuğu açık olmamakla istinaf sebebi bu aşamada incelenmemiştir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, mahkemece verilen hüküm davacı vekilinin istinaf talepleri yönünden usul ve yasaya uygun ise de hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle, karar davalı …Ş. vekilinin istinaf talepleri yönünden usul ve yasaya aykırı olup, davalı …Ş. vekilinin istinaf başvurusunun bu sebeplerle kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2- Davalı …Ş. vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/12/2020 tarih ve 2019/212 – 2020/761 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafından yatırılması gereken 80,70.-TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30.-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 21,40.-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı …Ş. tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde ilk derece mahkemesince yatırana iadesine,
5-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
6-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza