Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1186 E. 2022/843 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1186
KARAR NO : 2022/843

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2020/11
KARAR NO : 2020/517
KARAR TARİHİ : 21/09/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 10/12/2020
DAVACILAR : 1-… – …
2-… – …
VEKİLLERİ : Av.
İ : 02/06/2022

Davacılar tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde, mülkiyeti dava dışı Mehmet Akıncı’ya ait, sürücüsü müvekkillerin murisi Ferman Şahin olan ve davalı … şirketine ZMMS trafik sigorta poliçesi ile sigortalı 16 P 4867 plaka sayılı aracın 08/07/2015 tarihinde tek yanlı geçirdiği trafik kazası sonucu sürücü Ferman Şahin’in öldüğü, oğlu …’in yaralanıp malul kaldığı, müvekkili …’in eşinin ölümü ile desteğinden yoksun kaldığından; fazlaya ait talep ve haklar saklı tutularak 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının, maluliyeti nedeni ile … için 100,00 TL maddi tazminatın 18/12/2015 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava ettiği ve davacı tarafın 21/09/2017 tarihinde talebini ıslah ederek davacı … yönünden 108.889,89 TL, … yönünden 117.815,05 TL talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davanın, şirketin merkezinin bulunduğu yer itibariyle İstanbul Anadolu Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, yetki itirazında bulunduklarını bildirdirdiklerini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sürücünün alkol ve ehliyet durumunun araştırılması gerektiğini, bu belgeler ibraz edilmeden talepte bulunulamayacağını, sigorta genel şartları uyarınca sürücünün kendi kusurundan ölmesi sonucunda destekten yoksunluk tazminatı talep edilemeyeceğini, müteveffanın %100 kusur ile kazaya sebebiyet vermesi karşısında tam kusura denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, poliçenin 290.000 TL ile sınırlı sorumluluk gerektirdiğini, bu sorun ve zararın ispat edilmesini istediklerini ileri sürmüştür.
Mahkemece, davacı …’in tek taraflı trafik kazasında murisi vefat ettiğinden ve murisin kusurundan kaynaklı olarak ortaya çıkan zarardan mirasçı …’in talep hakkı bulunmadığından bu davacı yönünden davanın reddi ile kaldırma kararı doğrultusunda TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak güncel verilerle davacı …’in maluliyet tazminatı zararının 86.104,10 TL olduğu anlaşıldığından bu miktar üzerinden bu davacının davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkili …’in murisin eşi olması nedeniyle vefatı ile talep ettiği destekten yoksun kalma tazminatının mirasçılık sıfatından bağımsız doğrudan yoksun kalan kişi üzerinde doğan bir hak olması ve 2918 sayılı kanun değişikliğinden önce gerçekleşen kaza nedeniyle murisin kusurunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, davanın reddine karar verilen müvekkili Selfinaz aleyhine maktu vekalet ücreti hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu, müvekkili … hakkında tanzim edilen raporunda TRH 2010 yaşam tablosuna ve 1,8 teknik faize göre yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, genel şartarda getirilen cetvelin müvekkili yönünden uygulanmasının mümkün olmadığını, PMF 1931 yaşam tablosunun kullanılarak hesaplama yapılması gerektiğini ve müvekkili hakkında tanzim edilen maluliyet raporunda oranın eksik belirlendiğini beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle maddi manevi tazminat davasıdır.
Uyuşmazlık, 08.07.2015 tarihinde meydana gelen kazada, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartların uygulanıp uygulanmayacağı, buna göre davacının destek tazminatı isteyip isteyemeyeceği ve diğer davacının maluliyet oranı ile yapılan tazminat hesabı noktasındadır.
Davacıların murisi ile davalı … şirketi arasındaki poliçenin tanzim tarihi 29/06/2015 olup kaza 08.07.2015 tarihinde meydana gelmiş ve dava 18.12.2015 tarihinde açılmıştır.
Karayolu Trafik Kanunu’nun 91. maddesi gereği, KTK 85. maddesinde belirtilen bir motorlu aracın işletilmesinin bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olması durumunda, poliçe limiti dahilinde işletenin sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere, mali sorumluluk sigortası yaptırılması zorunludur.
Türk Ticaret Kanunu’nun 1425. maddesine göre sigorta poliçesi genel ve varsa özel şartları içerir.
Yeni Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genel şartlar C.10. maddesi ile de 12/8/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları yürürlükten kaldırılmıştır. Yeni Genel Şartlar C.11 maddesine göre, Genel Şartlar yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır. Bunun doğal sonucu olarak artık eski genel şartların, yeni genel şartların yürürlük tarihinden sonra düzenlenen poliçelerde uygulanma imkanı bulunmamaktadır.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’nın uygulanmasının, Karayolları Trafik Kanunu’nun 95. maddesinde belirtilen “tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran hallerin zarar görene karşı ileri sürülemeyeceği” ilkesine aykırı olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu ilkenin uygulanabilmesi için her iki tarafın özgür iradesi ile poliçe düzenlendikten sonra zarar görenin aleyhine tazminatın kaldırılması yada azaltılmasını gerektirecek değişikliklerin yapılması durumunda geçerli olacaktır. Oysa 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları, yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen poliçelerde geçerli olacağından, poliçenin düzenlendiği tarih itibarı ile Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası’nın kapsamı tüm taraflarca bilinmektedir. Sigortacı, işletenin sorumluluğunu poliçe ve genel şartlar kapsamında üstlendiğine göre, sonradan bir değişiklikten bahsetmek mümkün olmayacaktır.
Kaldı ki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1423. maddesine göre sigortacı, sigorta sözleşmesine ilişkin tüm bilgileri, sigortalının haklarını, sigortalının özel olarak dikkat etmesi gereken hükümleri, gelişmelere bağlı bildirim yükümlülüklerinden oluşan aydınlatma yükümlülüğünü sigortalıya karşı yerine getirmese dahi sigortalı, sözleşmenin yapılmasına 14 gün içinde itiraz etmemiş ise sözleşme poliçede yazılı şartlar ve poliçenin ayrılmaz bir parçası olan genel şartlar kapsamında yapılmış olur.
01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın amacı A.1 maddesinde; “Karayolları Trafik Kanunu uyarınca motorlu araç işletenlerine yüklenen hukuki sorumluluk için düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasına yönelik ilgililerinin hak ve yükümlülüklerine ilişkin usul ve esasların düzenlenmesidir.” şeklinde belirlenmiştir.
Sigortanın kapsamı ise, Genel Şartlar A.3. maddesinde; “Sigortacı, poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında, üçüncü şahısların ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermiş olmasından dolayı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre sigortalıya düşen hukuki sorumluluk çerçevesinde Genel Şartlarda içeriği belirlenmiş tazminatlara ilişkin talepleri, kaza tarihi itibariyle geçerli zorunlu sigorta limitleri dahilinde karşılamakla yükümlüdür. Sigortanın kapsamı üçüncü şahısların, sigortalının KTK çerçevesindeki sorumluluk riski kapsamında, sigortalıdan talep edebilecekleri tazminat talepleri ile sınırlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kapsama giren teminat türlerinin tanımlandığı A.5. maddesinin (ç) bendinde ise; Destekten Yoksun Kalma (Ölüm) Teminatı “Üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla ölenin desteğinden yoksun kalanların destek zararlarını karşılamak üzere bu genel şart ekinde yer alan esaslara göre belirlenecek tazminattır.” şeklinde ifade edilmiştir. Genel Şartlar A.6. maddesinin (c) bendinde; “İlgililerin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri” ve (d) bendinde “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri” Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının teminatı dışında kalan hallerden sayılmıştır.
Somut olayda, davacılar vekili, sürücü desteğin, sevk ve idaresindeki araçla 08/07/2015 tarihinde kusurlu olarak yapmış olduğu tek taraflı trafik kazasında vefatı nedeni ile aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuştur.
Kaza yapan davacıların murisine ait araca ilişkin poliçenin teminat başlangıç ve bitiş tarihleri 29/06/2015-29/06/2016 tarihleri olup, davalı … şirketinin sorumluluğunun kapsamı ise 01/06/2015 tarihinde, yani poliçenin teminat başlangıç tarihi olan 29/06/2015 tarihinden önce yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları’na göre belirlenecektir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları A.3. maddesine ve A.5. maddesinin (ç) bendine göre, üçüncü kişinin ölümü dolayısıyla oluşan destek zararları, destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı kapsamındadır.
Bunun sonucu olarak, sigortacının destek zararlarından sorumlu olması için, motorlu aracın işletilmesi sırasında ölen kişinin mutlaka üçüncü bir kişi olması gerekir. Eldeki davada ise, murisin (desteğin) üçüncü kişi olarak kabulü mümkün değildir.
Yine Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendine göre, destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle asli kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü murisin tam kusuruna isabet eden destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında bulunmamaktadır.(Aynı yönde HGK’nun 20/04/2021 tarih, 2020/17-191 Esas ve 2021/514 Karar sayılı ilamı) Bu nedenle desteğin davaya konu trafik kazasında % 100 kusurlu olduğu ve davacıların desteğinin idaresindeki trafik sigortalı araç nedeni sigorta şirketinden destek tazminatı talep etme hakkı bulunmadığından davacılar vekilinin bu husustaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir ( Yargıtay 4 HD 14/12/2021 tarih 2021/6640 E 2021/10265 K)
Yargılama sırasında yanlardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturur. Taraflardan biri bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınır ve sonuncu rapor, önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, önceki rapor itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden itiraz eden taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereği, mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verilir. (Yargıtay 17 HD. 2014/17879 E.- 2017/2082 K. sayılı ilam).
Somut olayda davacı … vekili kaldırma öncesi Adli Tıp 3.İhtisas Dairesinden alınan maluliyet raporunun tarafına tebliği ile birlikte rapora herhangi bir itirazda bulunmadığından bu husus davalı lehine kazanılmış hak teşkil ettiği gibi, ilk derece mahkemesi tarafından bu maluliyet oranına göre tanzim edilen aktüerya raporundaki miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olmasına rağmen davacı tarafça ilk kararın istinaf edilmemesi nedeniyle bu yönüyle maluliyet oranı davacı yönünden kesinleşmiş olduğundan davacı vekilinin maluliyete ilişkin istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
02/01/2020 tarih ve 30996 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesinin 4. fıkrasına göre “Maddi tazminat istemli davanın tamamen reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur”, şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Somut olayda davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan iş bu davada davacılar ile davalılar arasındaki ilişki HMK 57/1-a maddesi uyarınca ihtiyari dava arkadaşlığı olup, HMK 58. maddesi uyarınca ihtiyari dava arkadaşlığında, davaların birbirinden bağımsız olduğu ve dava arkadaşlığından her birinin diğerinden bağımsız hareket ettiği düzenlenmiştir.
Maddi tazminat davasının tamamen reddine karar verilmesi halinde tarifenin 13/4 maddesi uyarınca tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne hükmedileceği kabul edilmiş olup ihtiyari dava arkadaşı olan davacı tarafından davalıya karşı açılan maddi tazminat davasının tamamen reddi halinde karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/4 maddesi uyarınca tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken nisbi vekalet ücreti takdir edilmesi nedeniyle davacı … vekilinin istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Aktüerya bilirkişice kaldırma öncesi ve sonrası yapılan hesaplama hukuka aykırıdır. Zira, mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda; kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın, tazminatın hesaplanması gerekecektir. (Yargıtay 17 HD. 2019/3292 E. – 2021/1848 K. sayılı ilam).
Davacı … vekili, TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faize göre yapılan hesaplamayı kabul etmediklerini, yaşam tablosu olarak PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınarak prograsif rant yöntemine hesaplama yapılması gerektiğini beyanla istinaf isteminde bulunmuştur. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve son Yargıtay uygulamaları gereği TRH 2010 yaşam tablosuna ve prograsif rant yöntemine göre hesaplama yapılması davacının lehine ve bu husus kaldırma sebebi ise de; davacının istinaf dilekçesi ile açıkça PMF 1931 yaşam tablosunun dikkate alınarak prograsif rant yöntemine hesaplama yapılmasını talep ettiği anlaşılmakla taleple bağlılık ilkesi gereği kaldırma önceki alınan raporda PMF 1931 yaşam tablosuna göre hesaplama yapılmış olması ve davacının rapora itirazda bulunmayarak dava değerini raporda belirtilen miktarda ıslah ettiği ve raporun hükme esas alınacak nitelikte olması nedeniyle davacı … yönünden ilk raporda belirtilen miktar üzerinden talebin kabulüne karar vermek gerektiğinden davacı … vekilinin istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinafa başvuranların sıfatı, istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda belirtilen nedenlerle kabulü ile yanlışlığın yeniden yargılamayı gerektirmemesi nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1. fıkrası (b-2) bendi gereğince kararının düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2020 tarih ve 2020/11 – 2020/517 sayılı kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince DÜZELTİLEREK YENİDEN ESAS HAKKINDA HÜKÜM KURULMASINA,
a)Davacı …’in davasının reddine,
b)Davacı …’in davasının kabulü ile 108.889,89 TL maddi tazminat alacağının dava tarihi olan 18/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya ödenmesine,
c)Alınması gerekli 7.438,27 TL harçtan başlangıçta alınan 27,70 TL peşin harç ile 773,63 TL ıslah harcı toplamı olan 801.33 TL nin mahsubu ile bakiye 6.636,94 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
d)Davacı … tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 27,70 TL peşin harç ve 773,63 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 829,03 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
e) Davacı tarafından yapılan 229,6 TL davetiye gideri, 105,4 posta masrafı ve 600 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 935 TL yargılama giderinin haklılık durumuna göre 449.10 TL sinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 94,4 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre 49,06 TL’ sinin davacı …’den alınarak davalıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına,
e)Davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 14.294,54 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile bu davacıya ödenmesine,
f)Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.400,00 TL maktu vekalet ücretinin davacı …’den tahsili ile davalıya ödenmesine,
g)Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
2-Davacı tarafından yatırılan 54,40- TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Harç tahsil, iade ve gider avansı iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Karar tebliğ işlemlerinin Dairemizce yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 361/1 hükmü uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır