Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1149 E. 2022/807 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2021/1206 – 2022/850
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1206
KARAR NO : 2022/850

B

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 18/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01/06/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilin maliki olduğu 2017 model 16 JMT 66 plakalı Porsche Macan markalı araçta müvekkilin kurallara uygun seyir halindeyken karşı taraf araç sürücüsü Veysel Bakar’ın müvekkilin aracına arkadan çarptığını, 16 T 0464 plakalı araç sürücüsü Veysel Bakar’ın iş bu kazada tam kusurlu olduğunu, 14/09/2018 tarihli maddi hasarlı trafik kazası tespit tutanağında kabul edildiğini, kazadan dolayı müvekkile ait aracın birçok parçasının değişmek zorunda kaldığını aracın değer kaybettiğini, 16 T 0464 plakalı aracın trafik sigorta poliçesini 59883309 poliçe no ile yapan ZMMS Halk Sigorta A.Ş.’nin müvekkilin aracında oluşan değer kaybında sorumluğu bulunduğundan davanın belirsiz alacak davası olması sebebiyle araçtaki değer kaybı tespit edildikten sonra alacak miktarı arttırılacağından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik müvekkile ait 2017 model 16 JMT 66 plakalı porsche macan markalı araçta oluşan değer kaybı nedeniyle 3.000,00 TL tazminatın ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 20/11/2020 tarihli talep arttırım dilekçesinde, belirsiz alacak davası olarak açılan davada bilirkişi raporu ile araçtaki değer kaybı belirli hale geldiğinden, 25.000,00 TL değer kaybının ihtarnamenin tebliğ tarihine göre tespit edilen temerrüt tarihi olan 21/12/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, değer kaybı yönünden açılan davada karayolları motorlu araçlar zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları A.1 amaç başlıklı maddenin 2. Bendine göre bu genel şartlar ekleriyle bir bütün olduğunu, sigorta teminat limitlerinin kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır şeklinde olduğunu, değer kaybı hesaplamalarında mini onarım ile giderilen basit kaporta plastik tampon parça onarımları, cam, radyo/teyp, lastik, hava yastığı, jant, mekanik, elektrik, elektronik ve döşeme aksamı hasarlarının teminat dışında olduğunu, bu sebeple plastik olan ön ve arka tampon hasarları değer kaybı hesaplamasında dikkate alındığını, değer kaybı hesaplamasında araç üzerinde bulunan saç aksamın baz alındığını, bu sebeple tampon, panjur, far gibi plastik parçalarının değer kaybı hesabında dikkate alınmayacağını, davanın aynı zamanda zamanaşımına uğradığını, tüm bu nedenlerle davanın reddine, mahkeme masraf ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dava dışı sürücü Veysel Bakar’ın meydana gelen trafik kazasında %100 kusurlu olduğu, davacı sürücünün kusurunun olmadığı, bilirkişiler tarafından tanzim edilen raporlarda davaya konu hususlar bilimsel, gerekçeli, ayrıntılı olarak açıklanmış,raporun mahkememizce hükme esas alınmaya yeterli olduğu kanaatine varılmakla birlikte davanın kabulüne, 25.000,00 TL maddi tazminatın (araç değer kaybı bedelinin) davalının temerrüde düşürülme tarihi olan 21/12/2018 tarihinden (davalı tarafa tebliğ edilen noter ihtarnamesinde ödemenin yapılmasına ilişkin verilen 15 günlük sürenin bittiği tarih hesaplanmak suretiyle) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, ıslahla talep edilen kısmın zaman aşımına uğradığını, değer kaybı ile ilgili kaza tarihinde geçerli zorunlu mali mesuliyet sigortası genel şartlarındaki hesaplama yönteminin uygulanması gerektiğini, Anayasa Mahkemesinin iptal kararının olayda uygulanmaması gerektiğini zira Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe yürümediğini, açılan davanın belirsiz alacak davası olmadığını, faiz başlangıcının ıslah edilen kısım için ıslah tarihi olması gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığından dava açılış tarihi itibariyle alacağın tamamı için zaman aşımının kesildiğini, Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı tesis edildiği dönemde derdest olan davalarda iptal edilen kanun hükümlerine ilişkin iptal hükmünün hukuki sonuçlarının uygulanması gerektiğini, araçtaki değer kaybının genel hükümleri göre tespiti ile faiz başlangıç tarihlerinin de hukuka uygun olduğunu beyan ederek davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazası nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybının tahsili istemidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık trafik kazası nedeniyle davacının aracında meydana gelen değer kaybı ile ilgili genel şartlardaki esasların uygulanıp uygulanmayacağı hususudur.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte olan 2918 sayılı Karayolları Trafik kanunun 90. Maddesindeki “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 Esas -2020/40 Karar sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresi Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi İptal kararından sonra genel şartlar ile ekindeki formüllere göre yapılan tazminat hesabının yasal dayanağı kalmamış olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Yargıtay 17.HD’nin 2017/1230 E- 2018/2590 K sayılı 15/03/2018 tarihli kararında vurgulandığı gibi değer kaybının hesabında aracın modeli, markası, özellikleri, yapılan onarım işlemleri, kilometresi, olay tarihindeki yaşı, tarafların iddia ve savunmaları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek kaza öncesi hasarsız ikinci el piyasa rayiç değeriyle kaza meydana geldikten ve tamir edildikten sonraki ikinci el piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı zararının hesaplanması ilke olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda hükme esas alınan raporda yukarıdaki açıklamalar dikkate alınarak araçta meydana gelen hasar ve aracın özellikleri dikkate alınarak yapılan piyasa araştırması neticesinde aracın hasarsız piyasa rayiç değeri ile hasarlı piyasa rayiç değeri tespit edilerek aradaki farkın değer kaybı olarak belirlenmiş olması nedeniyle bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından davalı sigorta vekilinin değer kaybı hesabında genel şartlardaki esasların uygulanması gerektiği hususundaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
Davalı vekilinin maddi tazminatta ıslahla talep edilen kısmın zaman aşımı süresinin dolduğunu beyanla itirazda bulunduğu görülmüştür.
Davacı vekili tarafından maddi tazminat istemli davanın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere açıldığı görülmüştür. Bu durumda davalının ıslaha karşı zaman aşımı talebi ile ilgili değerlendirme yapabilmek için öncelikle davanın belirsiz alacak davası mı yoksa kısmi dava mı olduğunun belirlenmesi gerekmektedir.
Belirsiz alacak davası niteliği gereği istisnai bir dava türü olmakla davasını belirsiz alacak davası olarak açan kişi bunu açıkça dilekçesinde belirtmelidir. (Hukuk Genel Kurulunun 07/07/2021 tarih 2021/485 E,2021/971 K )
Bu ilke ve açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili dava dilekçesinde “davanın HMK 107 maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açıldığı ”şeklinde beyanda bulunarak şimdilik 3.000 TL maddi tazminatı talebinde bulunmuştur. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığına dair bir beyan bulunduğundan sonuç itibariyle davanın belirsiz alacak davası şeklinde açıldığı anlaşılmıştır.
2918 sayılı KTK’nun 109/1. maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi), fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını kabul etmiştir.
Davacılar tarafından açılan dava, belirsiz alacak davası olup, alacağın tamamı için dava ile birlikte zaman aşımı süresi kesildiğinden alacağın belirli hale gelmesi durumda ıslah değil değer arttırım talebinde bulunulacak olup bu nedenle ıslaha karşı zaman aşımı itirazı yerinde olmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf istemi reddedilmiştir.
2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşmektedir.
Somut olayda davacının davalı sigortacılara dava tarihinden evvel müracaat ettiğine ilişkin tebliğ evrakı kapsamında davalı sigorta şirketinin ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren verilen 15 günlük süreden sonra temerrüte düştüğünün kabul edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davacı tarafından açılan davanın belirsiz alacak davası olması nedeniyle davacı vekili değer arttırım dilekçesi ile alacağın tamamı için temerrüt tarihinden itibaren faiz talep etmiş olup mahkemece hükmedilen miktarın tümü üzerinden temerrüt tarihinden itibaren faize karar verilmesi isabetli olup davalı sigorta vekilinin ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi hususundaki istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, istinafa konu kararda dosya kapsamına, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı Türkiye Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmekle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 11/12/2020 tarih ve 2019/230 – 2020/853 sayılı kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından HMK 353/1-b-1 hükmü gereğince davalı Türkiye Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 1.707,75-TL ilam harcının peşin alınan 426,94- TL’ den mahsubu ile bakiye 1.280,81.-TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf yargılama giderinin gideri yapan taraf üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Karar tebliği ve harç tahsil işlemlerinin İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a. hükmü uyarınca kesin olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

M