Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1129 E. 2022/809 K. 10.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1129
KARAR NO : 2022/809

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/1016
KARAR NO : 2020/563
KARAR TARİHİ : 06/10/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 01/12/2020
DAVACILAR :… – …
( …’ya velayeten)
… – …
VEKİLİ : Av. … – [16255-52381-81621]UETS
DAVALI : 1 -… – …
VEKİLİ :
-… – …

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 10/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın reddine dair verilen karara süresi içinde davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı …’e ait diğer davalı …’in kullandığı 39 LM 815 plaka sayılı aracın sebep olduğu 30/11/2015 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle …’nın yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü olan …’in tamamen kusurlu olduğunu, kaza sonrasında müvekkilinin hayat fonksiyonlarını etkileyecek şekilde kırık ve yüzde sabit iz niteliğinde olacak şekilde yaralandığını, yukarıda açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 30/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, fazlaya ilişki hakları saklı kalmak kaydı ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 30/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, dava şartının yerine getirilmediğini, sigortalı aracın sürücüsünün kusuru yoksa işletene düşen bir sorumluluğun da bulunmadığını, tedavi masraflarının yine 01/06/2015 yürürlük ve 04/05/2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ile poliçe teminatı kapsamından çıkarıldığını, geçici işgöremezlik tazminatının da poliçe kapsamında olmadığını, yukarıda açıklanan nedenlerle dava şartı noksanlığı sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesini, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde müvekkili şirketin temerrüde düşmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesine, aleyhlerine hüküm kurulması halinde yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde, kazayı elinde olmayan nedenlerle yaptığını, halen olayın etkisinden kurtulamadığını, maddi imkanının da olmadığını belirtmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde, davacının davasısının yersiz ve maddi delilden yoksun olduğunu, müvekkilinin bu kazada bir kusuru olmadığını, davacının fahiş miktardaki bu talebi kanunlara aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller, trafik kazası sonucu yaralanan davacı …’nın sürekli maluliyetinin bulunmadığı gibi, kaza tarihinde 18 yaşından küçük olup gelir getiren bir işte çalıştığının iddia ve ispat edilemediğinden, tedavi müddeti boyunca mahrum kaldığı herhangi bir kazancı olmadığından geçici iş göremezlik zararı bulunmadığı, sürekli ve geçici iş göremezlik zararının ispat edilmediğinden maddi tazminat davasının reddi ile manevi tazminat istemi yönünden de, olayın meydana geliş şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, olay nedeniyle duyulan acı ve elemin derecesi ve B.K.nun 47.maddesindeki özel haller dikkate alınmış bulunduğuna göre; Adli Tıp Kurumu raporları ile birlikte değerlendirildiğinde kaza tarihinde 18 yaşından küçük olması ve gelir getiren bir işte çalıştığına dair belge bulunmadığından manevi yönden de davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, müvekkilinin kaza nedeniyle yüzünde oluşan sabit izden dolayı ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklı kaybı ile tedavi giderlerinin davalıdan tahsili ile müvekkilinin kaza nedeniyle yaşadığı üzüntü ve elem nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi nedeniyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Ş. Vekili istinafa cevap dilekçesinde, davacının kaza tarihinde çocuk olup aktif çalışma yaşında olmadığını, 28/05/2020 tarihli ATK raporunda davacının iyileştiği ve vücut engellilik oranın bulunmadığının belirlendiğini, geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin müvekkili şirketten talepte bulunulmasının mümkün olmadığını beyan ederek davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava; trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle iş göremezlik kaybı ve tedavi gideri ile ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının kaza tarihinde 11 yaşında olması nedeniyle yaşı itibariyle, kazanç getiren herhangi bir işte çalışması söz konusu olamayacağı ve bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğine göre; davacı çocuk için geçici işgöremezlik tazminatı koşulları bulunmadığından bu tazminat kalemi bakımından ilk derece mahkemesinin kararında isabetsizlik bulunmamaktadır
Davacı vekili maddi tazminat olarak tedavi süresinde yapılan giderler ve müvekkilinin yüzünde oluşan sabit iz nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan tazminat talebinde bulunmuştur. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 54.maddesi gereğinde “Bedensel zararlar; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından yada yitirilmesinden doğan kayıplar, ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” olarak sayılmıştır. Yani bedensel zarara uğrayan kişi çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğinin sarsılmasından doğan kayıpları zarara sebep olan sorumlulardan talep edebilecektir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır. Hatta bu kişiler ihlâl fiili neticesinde işlerinden tamamen de çıkarılabilirler.
Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle bazı kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin, vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir sinema sanatçısının, halkla ilişkiler bölümünde çalışan bir kişinin yüzünde sabit bir iz kalması bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını imkânsızlaştırabilecek, zorlaştırabilecek ya da kariyer olarak yükselmelerine engel olabilecektir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur. ( Yargıtay 17. HD 2019/4863 E 2020/4292 K)
Somut olayda, davacı vekili müvekkilinin kaza nedeniyle yüzündeki izden dolayı ekonomik geleceğin sarsıldığını beyanla tazminat talep etmiş ancak mahkeme tarafından davacının kaza nedeniyle yüzünde sabit iz olup olmadığı hususunda ATK’ dan rapor aldırılarak sabit iz bulunup bulunmadığının tespit edilmediği görülmüştür. Davacı …’ın yerel mahkemenin karar tarihinde 16 yaşında bir erkek çocuğu olduğu anlaşılmış olup bu durumda adı geçen davacının eğitim durumu, okuldaki başarısı, ailesinin eğitim durumu, gelir durumu, ileride evlenme ihtimali, ileride edineceği mesleği gibi hususlar göz önüne alındığında, öncelikle davacının kaza nedeniyle yüzünde sabit iz olup olmadığı hususunda ATK’ dan rapor aldırılarak sabit iz bulunup bulunmadığının tespiti ile sabit iz bulunması halinde yüzünde sabit iz kalacak şekilde yaralanmış olmasının etkileri değerlendirilip gerekli araştırma yapılarak davacının yaralanması nedeni ile ekonomik geleceğinin sarsılması sonucu oluşan zararın uzman bilirkişi tarafından belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yönüyle ekonomik geleceğinin sarsılıp sarsılmadığı hususunda olumlu olumsuz her hangi bir değerlendirme yapılmadan sürekli maluliyeti bulunmadığından eksik inceleme ile maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir. (Yargıtay 17. HD 27/05/2019 tarih 2016/14748 E 2019/6839 K)
Davacı taraf, dava dilekçesinde tedavisi ile ilgili tedavi süresi boyunca yol masrafı yapmak ve refakat edilmek zorunda kalındığını beyanla tazminat talep etmiş ve mahkeme tarafından bu talebe ilişkin bir değerlendirme yapılmadan sürekli maluliyeti bulunmadığından eksik inceleme ile maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davaya konu kazadaki yaralanması nedeniyle, davacının tedavi sürecinde yapılan tüm giderlerinin belgeye bağlanması mümkün olmadığı gibi, hayatın olağan akışına göre de davacı taraftan bu yönde bir belgelemenin beklenmesi hakkaniyetle bağdaşmayacaktır. Tedavi sürecinde yapılması muhtemel yol ve ulaşım giderleri, belgeye bağlanamamış tıbbi malzeme, ilaç vs. giderleri olması kaçınılmazdır.
Bu durumda mahkemece; konusunda uzman adli tıp bilirkişisinden, davacının kazadaki yaralanması ile tedavisinin mahiyeti, tedavi süresi ve şekli ile tedavi belgeleri dikkate alınmak suretiyle, tedavi sürecinde yapılması muhtemel ve belgelenmemiş tedavi giderlerinin miktarı ile ilgili ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli bir rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu taleple ilgili olumlu olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmadan karar verilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilmiştir.( Yargıtay 17.HD 08/07/2020 tarih 2019/4660 E 2020/4502 K)
TBK’ nın manevi tazminat başlıklı 56. Maddesinde bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, manevi tazminat talep edileceği düzenleme altına alınmış olup dosya içerisindeki tedavi evrak ve belgelerinden davacı …’nın davalının kusurlu eylemi nedeniyle kazadan dolayı yaralanmasının bulunduğu anlaşılmakla manevi tazminat talep etme hakkı bulunduğu gözetilerek olayın özelliklerine göre uygun bir miktar manevi tazminata hükmetmek gerekirken davacının kaza tarihinde 18 yaşından küçük olması ve gelir getiren bir işte çalışmaması gerekçe gösterilerek manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi hatalı olduğundan davacı vekilinin bu husustaki istinaf isteminin kabulü gerekmiştir.
Bu durumda mahkeme tarafından yapılması gereken davacının ekonomik geleceğin sarılmasından doğan kaybı ile ilgili yüzünde kaza nedeniyle sabit iz olup olmadığının tespiti için ATK’ dan rapor aldırılması ile sabit iz kaldığının tespit edilmesi halinde ekonomik geleceğin sarsılıp sarsılmadığı hususunda bilirkişi heyetinden rapor aldırılması ve tedavi süresinde yol giderleri bakımında uzman adli tıp doktorundan rapor alınarak maddi tazminat kapsamında talep hakkı bulunup bulunmadığının belirlenmesi ile kazadaki yaralanması ile ilgili uygun bir miktar manevi tazminata hükmetmek gerekmekte olup davalı … yönünden tedavi yol giderleri ile manevi tazminatın poliçe teminat kapsamı dışında olduğu gözetilerek hüküm kurulmasıdır.
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkrası (a-6) bendi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/10/2020 tarih ve 2017/1016 – 2020/563 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davacı tarafından yatırılan 54,40- TL maktu istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 10/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır