Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1121 E. 2022/930 K. 27.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1120
KARAR NO : 2022/890

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …

KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/991
KARAR NO : 2020/81
KARAR TARİHİ : 30/01/2020
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 23/10/2020 (Davalı …), 11/11/2020 (Davacı ve Davalı …)

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16261-62983-22282] UETS
DAVALILAR : 1-… – …
2-… – …
VEKİLİ : Av. … – [16259-52574-76641] UETS
DAVALI : 3-…
VEKİLİ : Av. … – [16320-23151-73765] UETS
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 25/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/06/2022

Davacı tarafından, davalılar aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahal mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen karara süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde, 19/08/2017 tarihinde davalı araç sürücüsünün kullanımında bulanan 35 MRK 26 plaka sayılı aracın davacıya çarptığını, bu çarpmanın etkisiyle davacının yaralandığını ve malul kaldığını, bu maluliyeti nedeniyle de maddi tazminat alacaklarının doğduğunu, davalı araç sürücüsünün … olduğunu, araç malikinin de … olduğunu , davalı … şirketinin kazaya neden olan ZMMS sigorta şirketi olduğunu, sigorta şirketine 19/02/2018 tarihinde başvuruda bulunulmasına rağmen ödeme yapılmadığını, kazada davalı araç sürücünün kusurunun bulunduğunu bu sebeple maluliyete ilişkin maddi tazminat ve manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın bir takım eksik belgelerle kendilerine müracaat ettiğini, bu sebeple başvuru şartının yerine gelmediğini, poliçe limitinin 330.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davalı araç sürücüsünün kazada kusurlu olduğunun belirlenmesi ve yine davacının kalıcı sakatlığının bulunup bulunmadığının da tespitinin gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı yönünden davalının sorumluluğunun bulunmadığını, uygulanması gereken faizin de yasal faiz olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalılar Haluk ve Kemal’in davaya cevap vermedikleri anlaşılmıştır.
Mahkemece, maddi tazminat davasının kabulü ile 49.606,63 TL maddi tazminat alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, alacağa davalı … şirketi yönünden temerrüt tarihi olan 04/03/2018 tarihinden itibaren davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 19/08/2017 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 15.000,00 TL manevi tazminat alacağının kaza tarihi olan 19/08/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Davalı …Ş. vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin poliçe teminatı kapsamında olmadığı, kazanın bir iş kazası olduğu, davacının işvereninin vermiş olduğu işi görmekte iken meydana geldiği, bu hususun dosya kapsamından açıkça anlaşıldığı, maddi gerçekliğin ortaya çıkarılması için kazanın iş kazası sayılıp sayılamayacağı, davacıya SGK Tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı ve aylık bağlanıp bağlanılmadığının tespit edilmesi gerektiği, yargılama kapsamında alınan maluliyet raporunun yönetmeliğe aykırı olduğu, söz konusu raporun kazazedeye fiziki muayene yapılmadan, yönetmelikte kurulda bulunması gereken uzmanlar bulunmadan ve düzenlenme usullerine riayet edilmeksizin hazırlandığı, bu nedenle söz konusu raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, dosyanın maluliyet tespiti için ATK’ya sevki gerektiği, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar Haluk ve Kemal vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, davacının asli kusurlu olduğu, gerek kusur oranı tayininde gerekse de maluliyet oranı tayininde yapılan hatalı değerlendirmeler neticesinde hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının çok yüksek olduğu, hüküm altına alınan tazminatın müvekkillerinin sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alındığında fahiş olduğu ve davalı müvekkillerin fakirleşmesine sebep olacağı, bu nedenlerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davalı müvekkiller yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf kanun yolu başvuru dilekçesinde, hükme esas alınan bilirkişi raporunun eksik inceleme neticesi tanzim edildiği, dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusuru bulunmadığı, müvekkili …’nin, Yenikent İlkokulu önünde yaya geçidi üzerinden karşıdan karşıya geçtiği esnada 35 MRK 26 plakalı aracın davacıya çarpması neticesi kazanın meydana geldiği, hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunun usul ve yasaya aykırı olduğu, dilekçe ekinde ibraz ettiği AYM kararı ile de sabit olduğu üzere PMF tablosuna göre hesaplama yapılması gerekirken hükme esas alınan hesap raporunun TRH tablosuna göre hazırlandığından usul ve yasaya aykırı olduğu, hükmedilen manevi tazminat tutarının düşük olduğu, kararın bu yönüyle de hatalı olduğundan, yerel mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME ve GEREKÇE
Dava, haksız fiil sebebiyle maddi ve manevi tazminat talebine yöneliktir.
Taraflarca delil listesinde dayanıldığı halde Bergama 3 Asliye Ceza Mahkemesi 2018/43 E Sayılı dosyası celbedilmemiş olup, UYAP ortamında yapılan kontrolde Bergama 3 Asliye Ceza Mahkemesi 2018/43 E -2020/632 K sayılı dosyasında, davalı (sanık) Haluk hakkında, 5237 sayılı TCK 89/1, 89/2-b ve 62/1 maddesi gereğince ceza tayin edildiği, hükme esas alınan 04/11/2019 tarihli trafik bilirkişi raporunda, davalı …’un asli, müteveffanın tali kusurlu olduğunun bildirildiği, taraflarca istinaf yoluna başvurulduğu, İzmir BAM 14 CD 2021/939 E-2021/1824 K sayılı ilamı ile 5271 sayılı CMK 251 maddesi kapsamında(sair hususlar incelenmeksizin) bozma kararı verildiği anlaşılmıştır.
6098 sayılı TBK 74 maddesi gereği hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Hukuk hakimi ancak ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa ile bağlı olup, zarar verenin kusurunun bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hakimini bağlamaz.5271 sayılı CMK 231/5 maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşmiş mahkumiyet niteliğinde değildir.
03/01/2019 tarihli trafik bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde davacının %30, davalı sürücünün %70 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, ATK Trafik İhtisas Dairesi 22/07/2021 tarihli raporunda da aynı kusur değerlendirmesini yapmış olup, ceza dosyasındaki kusur raporu ve kaza tespit tutanağı göz önüne alındığında, kusur raporuna itibar edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Taraf vekillerinin bu yöne işaret eden istinaf sebepleri ayrı ayrı yerinde değildir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir (Yargıtay 4 HD, 2021/6772 E- 2021/9565 K sayılı ilam).
Somut uyuşmazlıkta, kazanın 19/08/2017 tarihinde meydana geldiği, göz önüne alındığında davacı hakkında düzenlenecek maluliyet raporunun Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında düzenleneceği açıktır. Nitekim Uludağ Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı 22/08/2019 tarihli raporu, davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri kapsamında E cetveline göre % 11 oranında maluliyeti bulunup, iyileşme süresinin 9 ayı bulacağı bildirilmiş olup, usul ve yasaya uygun maluliyet raporuna itibar edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalılar vekillerinin bu hususa ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir.
Geçici iş görmezlik tazminatı, uğranılan kaza nedeniyle günlük işlerini yapamayan veya yapmakta zorlanan (daha fazla güç sarfeden) kişilerin talep edebileceği (efor tazminatı) tazminat türüdür. Geçici iş göremezlik zararı; kazanç getiren bir işte çalışması yahut çalışma imkanı bulunmakla beraber, yaralanması nedeniyle iyileşme süresi içerisinde çalışamaması nedeniyle uğranılan zararlara karşı talep edilebilecektir. 6098 Sayılı TBK 54 maddesinde çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar ile kazanç kaybı, bedensel zararlar kapsamında sayılmış olup, geçici iş görmezlik zararları da bu kapsamdadır. Sürücü ve işletenin, zarar görenin geçici iş görmezlik zararlarından sorumlu olması nedeniyle, aracın sigortalı olması halinde 2918 Sayılı KTK 90 maddesi gereğince, sigortacının sorumluluğu TBK hükümlerine göre belirleneceğinden ve geçici iş göremezlik zararları da 2918 Sayılı KTK 92 maddesinde sigorta teminatı dışında tutulmadığından, geçici iş göremezlik tazminatından sigorta şirketi sorumlu tutulabilecektir. 2918 Sayılı KTK 98 maddesi gereğince geçici iş görmezlik zararlarının tedavi giderleri kapsamında olduğundan bahisle, SGK’nın sorumluluğunda olduğu ileri sürülmüş ise de, genel şartlara atıf yapan kanuni düzenleme Anayasa Mahkemesi’nce iptal edildiği gibi, geçici iş göremezlik zararı tedavi gideri olmayıp, 2918 Sayılı KTK 98 maddesinde geçici iş göremezlik zararlarının SGK’nın sorumluluğunda olduğuna ilişkin düzenleme de yer almamaktadır. 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenlemede; trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin karşılanacağı belirtilmiş olup, geçici iş göremezlik ödemeleri yasa kapsamı içerisinde bulunmamaktadır. (Yargıtay 17 HD 2020/11295 E- 2021/780 K sayılı ilam). Davalı … AŞ vekilinin, geçici iş görmezlik tazminatından sorumlu olmadıkları yolundaki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davalı tarafça, meydana gelen kazanın iş kazası olduğu ileri sürülmekte olup, davacıya SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmamıştır. SGK ya müzekkere yazılarak, davaya konu kazaya ilişkin olarak iş kazası yönünden araştırma yapılıp yapılmadığı ve olayın iş kazası olarak kabul edilip edilmediği; olayın iş kazası olarak kabulü suretiyle, davaya konu kazadaki kalıcı maluliyeti nedeniyle davacıya sürekli işgöremezlik (kalıcı maluliyet) geliri bağlanıp bağlanmadığı; gelir bağlanmış ise, rücuya tabi olup olmadığı ve rücu istemli dava açılıp açılmadığı; bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin ne olduğu hususlarının sorulması; bağlanan gelir rücuya tabi ise 5510 sayılı Kanun 21. maddesi değerlendirilerek tazminatın belirlenmesi gerekmektedir (Yargıtay 17 HD 2020/9710 E- 2021/437 K sayılı ilam) . Davalılar vekillerinin bu yoldaki istinaf sebebi ayrı ayrı yerindedir.
Çalışma gücünün kaybına ilişkin zarar talebi, kişinin tüm yaşamı boyunca katlanacağı, geleceğe yönelik zararının da giderimi amacını taşıyan bir talep olduğundan, kişinin hak kazanacağı tazminat miktarının doğru belirlenebilmesi bakımından, çalışma gücü kaybına yol açan kaza tarihindeki gerçek ve net gelirinin doğru belirlenmesi önemlidir. Kişinin herhangi bir işi yoksa, geliri asgari ücret kabul edilerek, raporun hazırlandığı tarihteki net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır.Eğer davacının gelirinin asgari ücret üzerinde olduğu, başka bir ifadeyle her hangi bir işyerinde çalıştığı ya da bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde edildiği iddia ediliyorsa bunun ispat edilmesi gerekir. Davacı asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise SGK’dan trafik kazasının olduğu tarihteki davacının ücret ve gelirlerini gösterir tüm belgeler getirtilmelidir.Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın belirli bir meslek icra eden kişilerden ise SGK kayıtları olup olmadığı da araştırılarak ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır.(Yargıtay 17 HD 2020/1280 E-2021/2056 K sayılı ilam)
Somut olayda, davacı tarafça dosyaya sunulan bordrolara göre, davacının aylık geliri asgari ücretin 1,065 katı olarak belirlenmiş olup, davacı vekilince, davacının asgari ücretin çok üzerinde gelir elde ettiği, deneyimli şöför olduğu ileri sürülmüş ve yapılan kolluk araştırmasında davacının aylık 4000,00 TL-4500,00 TL gelir elde ettiği belirtilmiş ise de, kolluk araştırmasını destekleyici delil bulunmadığı, davacı tarafça ibraz edilen bordrolar kapsamında, aylık gelirin, asgari ücretin 1,065 katı olarak değerlendirilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.
Aktüerya bilirkişice kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; 2918 sayılı KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; tazminat hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, TRH 2010 yaşam tablosu, progresif rant yöntemi kullanılarak, bilinmeyen devirdeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp, %10 iskonto edilmesi suretiyle, teknik faiz dikkate alınmaksızın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 17 HD 2019/3292 E-2021/1848 K sayılı ilam). Taraf vekillerinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde ise de, dosya aktüerya bilirkişiye tevdi edilerek PMF 1931 yaşam tablosu ve prograsif rant yöntemi ve teknik faiz uygulanmaksızın TRH 2010 yaşam tablosuna göre prograsif rant yöntemi dikkate alınarak alternatifli şekilde rapor alınmalı, davacı vekilinin istinaf dilekçesinde PMF tablosu esas alınarak rapor alınması talebi göz önünde tutulmalıdır.
6098 sayılı TBK 56/2 maddesi gereği, haksız fiil sebebiyle bedensel zarar ya da ölüm halinde, zarar gören veya ölenin yakınları da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi tazminat, kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi dengesindeki bozulmanın giderilmesi için yasanın öngördüğü telafi şeklidir. Davacının maluliyet oranı,meydana gelen kazada kusur durumu, tarafların sosyal-ekonomik durumları, kaza tarihinde paranın alım gücü göz önüne alındığında, davacı lehine hükmedilen manevi tazminat bir miktar az olmuştur. Davacı vekilinin bu yoldaki istinaf sebebi yerinde olup, davalı … ve … vekilinin bu yoldaki istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK 355.maddesi gereğince istinaf yoluna başvuranın sıfatına, kamu düzenine ve istinaf konusu yapılan nedenlerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, hükmün esasını etkileyecek tüm deliller toplanmadan karar verilmesi nedeniyle karar usul ve yasaya aykırı olup taraf vekillerinin istinaf başvurularının bu sebeplerle ayrı ayrı kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin ayrı ayrı KABULÜ ile Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2020 tarih ve 2018/991-2020/81 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde ilk derece mahkemesince yatıranlara iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imza

Üye

e-imza

Üye

e-imza

Katip

e-imza