Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1039 E. 2022/634 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 13. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
13. HUKUK DAİRESİ K A R A R

DOSYA NO : 2021/1039
KARAR NO : 2022/634

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2017/990
KARAR NO : 2018/1255
KARAR TARİHİ : 08/10/2018
İSTİNAF BAŞVURU TARİHİ : 11/12/2018
DAVACI : …
VEKİLİ : Av. … –
inat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
B.A.M. KARAR TARİHİ : 14/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/04/2022

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davanın yapılan yargılaması sonunda mahalli mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonunda, incelemenin duruşma açılmadan karar verilmesi mümkün hallerden olduğu anlaşılmakla dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde, davalı tarafından müvekkili aleyhine Bursa 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1199 esas sayılı D.iş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı alınarak Bursa 3.İcra Müdürlüğünün 2015/4478 esas sayılı dosyasında icra takibine konulduğunu, bu dosyadan 13/05/2015 tarihinde yapılan haciz sırasında müvekkili şirket tarafından Yapı Kredi Finansal Kiralama A.Ş. ‘den finansal kiralama sözleşmesi ile kiralanan 1 adet hundayi marka forkliflitin haciz ve muhafazasının yapıldığını, haciz sırasında bunu söylemelerine rağmen dikkate alınmayarak forkliftin haczedildiğini, daha sonra Bursa 5.İcra Hukuk Mahkemesinin 2015/411 esas sayılı dosyasında takibe konulan bonolardaki imzanın müvekkiline ait olmadığının anlaşıldığını ve bu nedenle takibin iptal edildiğini, buna ilişkin kararın kesinleştiğini, fokliftin hacizli olduğu süre içinde finansal kiralama şirketinin fatura düzenlemeye devam ettiğini belirterek haksız ihtiyati haciz sebebiyle uğranılan 57.757,55 TL maddi tazminat, 10.000,00 TL yoksun kalınan kar ve iş kaybı ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı süresi içerisinde her hangi bir cevap dilekçesi ibraz etmemiştir.
Mahkemece, somut olayda, haczin haksız olduğu anlaşılmakla birlikte davalının kusuru olmadığını, haksız hacizlerde maddi tazminat isteminde kusur aranmamakta ise de manevi tazminat için kusur aranacağı, davalının ihtiyati hacze konu bonoyu cira yoluyla elden çıkardığı, dolayısıyla bu senetteki imzanın keşideciye ait olmadığı belirlenemediğinden alınan ihtiyati haciz kararında kusurlu olduğundan bahsedilemeyeceğinden manevi tazminattan sorumlu olmadığı, dosyadaki kanıt ve belgeler, alınan asıl ve ek bilirkişi raporu ile tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından davacı aleyhine ihtiyati haciz kararı alınarak mahallinde uygulanan haczin haksız olduğu, davacının, 57.757,56 TL tutarında maliyete katlandığı, haciz dönemi boyunca 15.355,00 TL kardan mahrum kaldığı, tüm maddi zararı toplamının 73.112,56- TL olduğu anlaşılmakla oluşan maddi zarardan davalının sorumlu olduğuna kanaat getirilerek davacının davasının maddi tazminat yönünden 73.112,56 TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde, davacının finansal kiralama şirketine ait malın haczedilmesi nedeniyle şikayet istihkak ve haczedilmezlik başvurusunda bulunmadığından dolayı kusurun davacıya ait olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, kira bedeli hesaplanırken kira sözleşmesinin değerlendirmeye tabi tutulmadan doğrudan davacı tarafça ibraz edilen faturalar kapmamında değerlendirme yapıldığını, kira sözleşmesinde aylık kira bedellerinin ne kadar olduğu, ne kadar süre muhafaza altında kaldığı, kira sözleşmesindeki bedel ile faturadaki bedellerin birbiri ile örtüşüp örtüşmediğinin tespit edilmediğini, finansal kiralama sözleşmesinin dosya içerisine getirtilmediğini, haczedilen menkul malın yerine başka bir muadilinin kiralanmadığı, bu menkul nediyle doğan iş gücü açığını kapatmak için ek iş gücü alımı yapılmadığını, kiralama şirketine ödediğini iddia ettiği kira bedelinin müvekkili tarafından ödenmesine karar verilmesi halinde davacının kullanmadığı dönemde bu taşınırı hiç kiralamamış gibi olacağını, davacının kullanmadığı dönemde kira bedeli başkası tarafından ödenen menkulle ilgili bir zarara uğramayacağını, müvekkilinin davacının taşınırın benzerini kiralamak zorunda kalması halinde katlandığı külfetin sadece kiralama şirketine ödediği bedelle sınırlı olacağını ancak ikame araç kiralandığının da davacı tarafça ispat edilmesi gerektiğini, bu nedenle davacının mahrumiyetle ilgili bir zararının olmadığını, haciz tutanağında taşınırın değerinin 20.000,00 TL olarak takdir edildiğini bu miktarın takdir edilen maddi tazminattan çok fazla olduğunu, bununla ilgili olarak kiralama sözleşmesindeki satın alma klozunun değerlendirilmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE:
Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Dairemizce, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen gözetilerek inceleme yapılmıştır.
Dava şartı niteliğindeki görev sorunu, kendiliğinden ve öncelikle irdelenmelidir. (HMK m.114, m.115 ).
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesine göre ticari davalara, ayrı asliye ticaret mahkemesi olan yerlerde o yerdeki asliye ticaret mahkemesinde bakılır.
6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca, dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ve şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
Dava, haksız ihtiyati haciz nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Davanın tarafları arasında ticari bir ilişki bulunmayıp davacı taraf limited şirket olması sebebiyle tacir ise de dosya kapsamı itibariyle davalının tacir olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Davanın ticaret mahkemesinde görülmesi için her iki tarafın da tacir olması ve her iki tarafın da ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir. Bu durumda yapılacak araştırma ile davalının tacir olduğunun anlaşılması halinde görevli mahkeme asliye ticaret mahkemesi iken davalının tacir olmaması halinde uyuşmazlığın haksız fiil hükümlerine göre çözümlenmesi gerekeceğinden uyuşmazlığın, bu niteliği itibariyle görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacağından davanın görev dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilecek iken davalının tacir olup olmadığı araştırılmaksızın davaya asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakılmış olması nedeniyle kamu düzenine aykırı hareket edildiği anlaşılmakla sair istinaf sebepleri incelenmeksizin davalı vekilinin istinaf isteminin kamu düzeni bakımından kabulü gerekmiştir.( Yargıtay 4. HD 16/11/2020 tarih 2019/1833 E 2020/3928 K)
6100 sayılı HMK 355 maddesi gereğince istinafa başvuranın sıfatı, istinaf konusu yapılan nedenler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1. fıkrası (a-3) bendi gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/10/2018 tarih ve 2017/990 – 2018/1255 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
Gerekçede yapılan açıklamalar göz önünde bulundurularak yargılama yapılmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Davalı tarafından yatırılan 1.248,58-TL (35,90 TL maktu ve 1.212,68 TL nisbi) nisbi istinaf karar harcının talep halinde iadesine,
3-Karar tebliğ ve harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına,
4-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yargılama sonunda verilecek gerekçeli kararda dikkate alınmasına,
5-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, duruşma açılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı HMK’nun 353/1-a hükmü uyarınca kesin olmak üzere 14/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


Başkan

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Üye

e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır