Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BURSA BAM 10. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
10. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/58
KARAR NO : 2022/1076
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/06/2021
NUMARASI : 2019/5 Esas, 2021/652 Karar
DAVACI : … – …
VEKİLİ :: 06/07/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/07/2022
İlk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1/4 oranda maliki olduğu, Yıldırım ilçesi, Sinandede mahallesi, 4395 ada, 2 parselle ilgili olarak davalı ve davalının ortağı ile Bursa 9. Noterliğinin 20954 yevmiye numaralı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, yapılacak inşaatta komşu 3 nolu parselde yapılacak B blok 20 nolu dairenin müvekkiline verileceğini, aynı sözleşme kapsamında müvekkilinin 20.000 TL’lik bonoyu imzalayarak davalıya verdiğini, vade tarihinin boş bırakıldığını, sözleşme imzalandıktan sonra müvekkilinin evinin yıkıldığını, daire teslim süresinin 32 ay olmasına ve 40 ay geçmesine rağmen ruhsat alınamadığını ve inşaata başlanmadığını, müvekkilinin 30/01/2017 tarihinde davalı ve ortağına tebliğ edilen ihtarname ile kat karşılığı inşaat sözleşmesinin fesh ettiğini bildirdiğini, bedelsiz kalan 20.000 TL’lik senedin iadesini talep ettiğini, müvekkilinin sözleşmenin feshinden sonra uğramış olduğu zararların tazmini için bursa 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/64 Esas sayılı dosyasında tazminat davası açtığını, bu aşamalardan sonra davalı …’ın sözleşme gereği kendisine teslim edilen senedin boş kısımlarını doldurarak 30/07/2017 tarihinde müvekkiline karşı icra takibi başlattığını belirterek icra takip işleminin tedbiren durdurulmasına, davanın kabulü ile müvekkilinin davalıya borcu olmadığının tespitine, sözleşme gereği verilen senedin iptaline, davalı tarafından alacağı olmadığı halde icra takibi yapılmış olması nedeniyle davalı aleyhine % 20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında hizmet alım satımına ilişkin ticari bir ilişki olduğunu, senedin evin yıkım gideri karşılığı verildiğini, bononun teminat amacıyla verildiği iddiasının ispat yükünün davacı tarafa ait olduğunu, bu durumun tanıkla ispatının mümkün olmadığını, takibin tedbiren durdurulması talebinin hukuken mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince; Sözleşmenin geçerli olarak kurulduğu ve davaya fesih davası olarak devam edildiği takdirde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin arsa sahipleri tarafından haklı olarak feshedildiğinin kabul edilmesi halinde arsa sahibi davacı menfi ve müspet zarar talep edebilecektir.
Sözleşmenin geçersizliğinin tespiti halinde ise taraflar karşılıklı olarak verdiklerini geri alacaklarından davacı arsa sahibi sadece yüklenicinin mal varlığında artı değer sağlayan bir işlemi varsa bu işlemin bedelini talep edebileceği her iki inceleme neticesinde verilen kararların dava dosyası açısından beklenmesinin usul ekonomisi ve adil yargılanma ilkesi gereğince faydasız olacaktır. Arsa payı kaşılığı inşaat sözleşmesinin feshi veya geçersizliği halinde karar verilmesi halinde bile sözleşmenin yapıldığı andan itibaren ve her hangi bir karara gerek olmaksızın kendiliğinden geçersiz olduğu dolayısıyla sözleşmenin geçersizliği nedeniyle herhangi bir hükmüne dayalı olarak sözleşmeden doğan edimlerin ifası istenemeyeceği, diğer fesih halinde ise tarafların karşılıklı olarak verdiklerini geri alacaklarından davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi gerekçeli kararının yeterli açıklıkta olmayıp birbiriyle çelişen ifadeler içerdiğini, senede karşı, uyuşmazlığın belirlenen sınırın altında kalması durumunda dahi tanık dinletilemeyeceğini, davacı yanın senetle ispat zorunluluğu bulunmakta iken dosyaya borcun ödendiğine dair herhangi bir yazılı delil sunmadığını, hatta ispata ilişkin herhangi bir delil sunulmadığını, fakat buna rağmen ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiğini, davacı tarafın müvekkili ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapmış olduğunu, bu sözleşmenin ifası için gerekli olan muvafakati vermediğinden belediyeden ruhsat alınmadığını ve sözleşmenin ifa edilemediğini, müvekkilinin sözleşmenin ifa edileceği düşüncesi ile davalının taşınmazından harfiyat yapmış olup gayrimenkulü inşaat yapmaya uygun hale getirdiğini, Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin 4. maddesine göre gayrimenkulün boş ve kusursuz olarak teslim yükümlülüğü davacıya ait olmakla, davacı yanın müvekkilinin yaptığı giderlere karşılık olmak üzere dava konusu senedi verdiğini, davacı yanın davasında haksız olduğunu ve davasının reddi gerekmekte iken davanın kabulüne karar verildiğini bildirerek, ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının kabulüne, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf sebepleri ile sınırlı dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
Dava, arsa sahibi tarafından yüklenici aleyhine açılan senete karşı menfi tespit istemidir.
Davacı arsa sahibi senetin sözleşme gereğince arsa sahibine verilecek dairenin kısmi bedeli olduğunu, arsa karşılığı daire teslim borcu yerine getirilmediğinden senedin bedelsiz olduğunu ileri sürmüş, davalı yüklenici ise senetin inşaat yapılacak taşınmaz üzerindeki evin yıkım ve hafriyat bedeli olduğunu ileri sürmüştür.
Taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, sözleşme gereğince davacı arsa sahibine bir daire verileceği, taşınmaz üzerinde eski evin yüklenici tarafından yıkılarak molozların taşındığı, arsa sahipleri ile yüklenici arasındaki ihtilaflar nedeniyle inşaata başlanmadığı, gecikme nedeniyle arsa sahibi tarafından sözleşmenin fesih ve kira mahrumiyeti istemli açılan davanın bir başka dava dosyasında devam ettiği ihtilafsızdır.
Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya düşer. Ancak kambiyo senedi niteliğinde bulunan bonolardan kaynaklanan alacaklarda ispat yükü borçlu bulunmadığını iddia eden davacı borçluya düşer. Bono ödeme vaadinde bir kambiyo senedi olup, bağımsız borç ikrarını içerir, sebepten mücerrettir.
Taraflar arasındaki arsa payı karşılığı inşaat sözleşme belgesinde, davaya konu senetin düzenlenme sebebi ile bir açıklama yoktur. Senet metninden de böyle bir anlam çıkmadığına göre senetin teminat seneti olduğunu kabule imkan yoktur. O halde kambio senetleri mücerret borç ikrarını içerdiğine göre senet düzenleme sebebi ve alacak karinesi, seneti elinde bulunduran senet alacaklısı lehinde olup, senet borçlusu davacı tarafından aksi miktarına göre yazılı deliller ile ispat edilmedikçe senet alacaklısının ileri sürdüğü temel ilişki gereğince senetin tanzim olunduğunun kabulü gerekir Bu bağlamda davacı arsa sahibi tarafından senetin teslim edilecek dairenin kısmi bedeli usulen yazılı deliler ile ispat olunmadığından karine olarak senetin yüklenici iddiasındaki gibi evin yıkım bedeli nedeniyle düzenlendiğinin kabulü gerektiği, kaldı ki arsa payı karşılığı inşaat sözleşme 4. maddesinde davacıya ait arsanın boş ve kusursuz teslim edilmesi şartının evin yıkım karşılığı senet tanziminin oluşan uygun olduğu ve eski evin yıkım işinin yüklenici tarafından yerine getirildiğinin anlaşılmakla davacısı tarafından yazılı deliller ile ispatlanmayan davanın reddi gerekir iken anılan şekilde hüküm kurulmasına ilişkin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiş, HMK 353/1.b-2 maddesi gereğince yeniden hüküm kurularak davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/06/2021 tarihli, 2019/5 esas, 2021/652 sayılı kararına ilişkin davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurulmasına,
Davanın Reddine,
a-Alınması gereken 80,70 TL harçtan başlangıçta alınan 452,92 TL peşin harcın mahsubu ile fazla alınan 372,22 TL harcın davacı tarafa iadesine,
b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirmekle hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
d-Taraflar tarafından kullanılmayan artan gider avanslarının hükmün kesinleşmesine müteakip taraflara iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının karar kesinleştiğinde talepleri halinde iadesine,
2-İstinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yapılan istinaf giderlerinin yerel mahkemece yapılacak yargılama sonunda yargılama gideri olarak dikkate alınmasına,
3-HMK’nun 359. maddesinin 3. fıkrası gereği kararın tebliğ işlemlerinin Dairemiz tarafından yapılmasına,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere 06/07/2022 tarihinde oybirliğiyle ile karar verildi.
Başkan … Üye … Üye … Katip …