Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2022/50 E. 2022/1380 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 1. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/50
KARAR NO : 2022/1380

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2019
NUMARASI : 2016/222 Esas 2019/514 Karar

D22
YAZILMA TARİHİ : 30/09/2022

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı; davalıların murisi Mehmet Aydoğan ile kardeş olduklarını ve ortak olarak şirket kurduklarını, bu şirketin geliri ile alınan taşınmazların ve aracın davalıların murisi olan ağabeyinin kendisinden büyük olması nedeni ile güvendiği için davalıların murisi adına tescil ettirildiğini, bu taşınmaz ile aracın 1/2 payının kendisine ait olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile 1/2 payının kendi adına tescilini, aracın başkasına satılmış olması nedeni ile bedelinin yarısının kendisine ödenmesini Asliye Hukuk Mahkemesinden talep ve dava etmiştir.
Davalılar; murisleri Mehmet Aydoğan ile davacı arasındaki şirket ortaklığının 2007 yılında sona erdiğini ve davacıya hakkettiği tüm paranın, muris tarafından sağlığında ödendiğini, hatta davacı adına da taşınmazlar alındığını ileri sürerek davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; davacının, dava konusu taşınmazlar ile aracın davalıların murisi ile ortak oldukları şirketin geliri ile alındığı hususunda ticari defter ve kayıt sunmaması nedeni ile davasını ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafça; dava dilekçesinde sadece tarafların limited şirket ortaklığına dayanmadıklarını, bu tüzel kişiliğin tasfiyesinden sonra adi ortaklık şeklinde ortaklıklarının ve bu ortaklığın geliri ile taşınmaz alımlarının devam ettiğini, bu süreçte edinilen mal varlığının da davalıların murisi adına kaydedildiğini, tanık beyanları adi ortaklık ilişkisini ispatladığından davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek istinaf yoluna başvurulmuştur.
Somut dosyada davacı tarafın herhangi bir şahsi hakka veya inanç sözleşmesine dayanmadığı, davalıların murisi Mehmet Aydoğan ile önce tüzel kişilik statüsündeki E.M.F Emlak, Tur…. Ltd.Şti ve sonrasında ise adi ortaklıkta ortak olduklarını, bu şirket ve ortaklığın geliri ile taşınmaz ve araç aldıklarını, tüzel kişilik adına kaydının yapılmayıp, davalıların murisi adına tescil edildiğini ileri sürerek 1/2 payının kendi adına tescili talebinde bulunduğu görülmüştür.
Bilindiği üzere; adi ortaklık iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. (TBK. 620/1 md.) Diğer bir anlatımla, adi ortaklık; birbirini tanıyan, birbirlerinin kabiliyet ve şahsiyetlerine güvenen, eşit ve aynı durumda olan gerçek veya tüzelkişilerin, müşterek amacın gerçekleştirilmesini sağlayacak vasıtaları (sermaye paylarını veya emeklerini) ortaklığa getirme konusunda karşılıklı ve uygun irade beyanlarının birbirine ulaşmasıyla teşkil eden bir kişi topluluğudur. Adi ortaklık ilişkisi 6098 Sayılı TBK’nun 639. maddesinde sayılan sona erme sebeplerinden birinin gerçekleşmesi ile sona erer.
Kural olarak adi ortaklık ilişkisinin geçerliliği herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak uyuşmazlık çıktığında adi ortaklık ilişkisinin varlığını ispat yükü iddia edene düşer. Bu iddiayı ileri süren taraf adi ortaklık ilişkisi bir sözleşme olduğundan iddiasını 6100 Sayılı HMK’nun 200. maddesi gereğince senet (kesin delille) ispat etmelidir. Ancak senetle ispatı gereken adi ortaklık sözleşmesi bunun hakkında bir delil başlangıcı var ise 6100 Sayılı HMK’nun 202. maddesi gereğince ve 203/1. fıkrasında gösterilen istisnai hallerde tanıkla ispat edebilir.
Bu durumda; davacının 25/03/2019 tarihli dilekçesi ile adi ortaklık iddiasında bulunduğu görüldüğünden, ilk derece mahkemesinin sadece limited şirket yönünden araştırma yapıp adi ortaklık yönünden herhangi bir değerlendirme yapmaması nedeni ile bu yönden de değerlendirme yapması gerektiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, davacının istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılıp yukarıda belirtilen hususlarda yeniden yargılama yapılmak ve sonucuna göre bir verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacının istinafının kabulü ile,
Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/222 Esas, 2019/514 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/(1)-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
3-İstinaf yoluna başvuran tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafça yapılan istinaf giderlerinin ilk derece mahkemesinde yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
5-HMK’nun 359/4. maddesi gereğince kararın tebliğ işlemleri ile HMK’nun 302/5 maddesi gereğince gerekli harç işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/09/2022 tarihinde, HMK’nun 353/1-a ve 362/1-g. maddeleri gereğince KESİN olarak oy birliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır