Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2022/2346 E. 2022/1577 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA BAM 1. HUKUK DAİRESİ
T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/2346
KARAR NO : 2022/1577

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07.12.2021 Tarihli Ara Karar
NUMARASI : 2021/1020 Esas

DAVACI : Menfi Tespit, İstirdat (Kambiyo Senedinden Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ : 27.10.2022
YAZILMA TARİHİ : 31.10.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit, İstirdat davasında ilk derece mahkemesince verilen ara karara davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :
Davacı vekili bila tarihli dava dilekçesi ile; Müvekkilinin eski eşi Çağrı Kentsü aleyhine Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2021/2655 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkiline ekte sundukları 89/1-2 ve 3. haciz ihbarnamelerinin konutunda tebliğ edildiğini ancak müvekkilinin gün içerisinde çalışıyor olması ve covid-19 sürecinde ailesine destek olması sebebi ile resmi ikametgahında bulunmadığından tebligatlardan haberdar olamadığını ve yasal süresinde itiraz edemediğini, müvekkilinin banka hesaplarına bloke konması üzerine 22.11.2021 tarihinde konudan haberdar olduğunu ve icra dosyasına sunulan vekaletname sonrası izah ettikleri eski eşinin icra dosyasından çıkartılan ve gıyabında tebliğ edilen 89/1-2 ve 3.ihbarnameler sonucu haksız borçlandırıldığını tespit ettiğini, ancak ne var ki icra dosyası incelendiğinde senet görüntüsünde duyulan şüphe ve yaşanan şok üzerine müvekkilinin eski eşini arayarak durumu sorması sonrasında, eski eşi tarafından iş bu senette tahrifat yapıldığı, durumun çıplak gözle de anlaşıldığı bu hususta Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/60187 Hz. nolu evrakı ile yapılan şikayetin soruşturmasının devam ettiği, böyle bir borcun bulunmadığı, bu senetteki tahrifatların kötü niyetli 3.kişiler tarafından yapılarak senedin icraya konulduğu bildirdiğini, senet incelendiğinde çıplak gözle dahi durumun anlaşılmakta olduğunu, tarihlerde oynama ve tahrifat yapıldığının görüldüğünü, müvekkilinin icra dosyası borçlusu olan Çağrı Kentsü ile boşanmış olduğunu, gerek boşanma öncesi gerekse boşanma sonrasında nafaka alacağı dışında müvekkilinin icra dosyası borçlusu eski eşine herhangi bir borcu ve bu icra dosyası kapsamında haczedilebilecek bir alacağının bulunmadığını, alacaklı davalı yanın borçlu olduğunu iddia ettiği Çağrı Kentsü’nün savcılık şikayeti sonrası alacağı tahsil etmek amaçlı müvekkiline yöneldiği ve haksız şekilde 32.701,19TL. tahsil etmiş olması sebebi ile istirdat davası halen bakiye görünen 59.382,66TL.’nın tahsilini durdurmak amaçlı menfi tespit davası açılmak durumunda kalındığını ve tedbir talep etme gereğinin doğduğunu, savcılık dosyasının varlığı ve de çıplak gözle senette yapılan tahrifat çok net bir şekilde anlaşılabildiğinden teminata hükmetmeksizin ivedi tedbir kararı verilmesini aksi halde telafisi mümkün olmayacak zararlar doğacağını, zira istirdat istemlerine konu tutarın dahi tahrif edilmiş senedi MK.md.2’ye aykırı olarak şekilde kötü niyetli takibe koyarak tahsil eden davalıdan dava kazanıldığında tahsil imkanı bulunmayacağından ivedi şekilde tedbir taleplerinin teminatsız şekilde kabul edilmesini talep gereğinin doğduğunu, iş bu nedenle Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2021/2655 Esas sayılı dosyası üzerinden müvekkilinin borçlandırılarak tahsil edilen tutarlar bakımından istirdat, bakiye borç bakımından ise menfi tespit davası taleplerinin kabulü için iş bu davanın açıldığı iddiasıyla ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik; davalı tarafından haksız tahsil edilen 32.701,19TL.’nin istirdatı ile haksız tahsil tarihinden işleyecek faizinin tahsiline, davalı tarafından haksız başlatılan icra takibi sebebi ile bakiye tahsil edilmemiş borç miktarı olan 59.382,66TL. bakımından menfi tespit taleplerinin kabulüne karar verilmesi, davalı aleyhine harca esas değerin %20 oranında icra inkar/kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi istemi ile açılan davada, öncelikle telafisi mümkün olmayacak zararlar doğmaması için teminatsız tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ :
İlk derece mahkemesince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01.12.2021 tarihli ara kararı ile; İcra takibinden sonra açılan menfi tespit yolu ile de olsa İİK’nun 72/2.maddesi hükümlerine göre ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceğinden, esasen davacı icra takibinin tarafı olmayıp 3.kişi konumundan bulunduğundan yerinde görülmeyen ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSUNDA BULUNAN TARAF :
Ara karara davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili istinaf sebebi olarak;

a)Yerel mahkemenin 07.12.2021 tarihli ön inceleme tensip tutanağında müvekkilinin borçlu değil 3.kişi olarak nitelendirilerek müvekkili bakımından talep ettikleri tedbir taleplerinin hatalı irdelenme sonucu reddedildiğini, işbu değerlendirmenin hatalı olmaması bakımından icra müdürlüğünden yeniden müvekkilinin borçlu olduğuna ilişkin belgeler sunulmuş ise de tedbir istemleri yeniden reddedildiğinden müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için işbu itirazın yapılması gereğinin doğduğunu, zira bu halde tedbir kararı alınmadan açılan davadan beklenen yarar sağlanamayacak ve haksız olarak sahte senede dayalı yapılan tahsilatların iade alınabilmesinin davalı yandan mümkün olmayacağını, bu gibi hallerde hakkaniyetin sağlanması bakımından gerekirse hakimin hukuk yaratması beklenirken; haksız verilen red kararına karşı istinaf yoluna başvurma gereği doğduğunu,
b)Ekli İcra Müdürlüğü belgeleri ile müvekkilinin borçlu olarak dosyaya kayıtlı olduğu huzurdaki davanın istirdat ve menfi tespit davası olması, sadece menfi tespit davası olmaması sebebiyle de müvekkilinin hesabından çekilen tutarlar ve tedbir kararı verilmemesi sebebiyle yaşadığı mağduriyetinin de yerel mahkeme tarafından gözönüne alınmadığını,
c)Yine ekte sundukları Sursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ibraz edilen bilirkişi raporu çerçevesinde açık şekilde senette tahrifat yapıldığı, düzenleme vade ve tarihleri ile tutarlarının değiştirildiğinin sabit hale geldiğini, çıplak gözle dahi anlaşılan bu duruma karşın mahkemenin tedbir taleplerini reddederek adeta kötü niyetli davalıya karşı müvekkilini korumasız icra baskısı ile bırakmasının kabul edilebilir olmadığını,
ç)Tedbir kararı verilmemesi halinde; tamamen kasti ve MK.2’ye aykırı hareket eden borçlu/davalıdan haksız tahsil edilen tutarların iade alınabilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili kesinlikle davayı kazanacak olsa bile haksız malvarlığından meydana gelen eksilmeyi tazmin edemeyeceğini,
d)İşbu nedenle müvekkili hakkında icra takibinin borçlu sıfatını haiz tarafı olduğunun kabulü ile müvekkili bakımından ivedi olarak teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini, yerel Mahkemenin kararının kaldırılmasına kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiğini, ileri sürmüştür.
G E R E K Ç E : Dava, menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.
Mahkemece 01.07.2021 tarihli ara karar ile davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, ara karara davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
6100 sayılı HMK’nun “İncelemenin kapsamı” başlıklı 355-(1) maddesi ile; “İnceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu re’sen gözetir.” hükmünü amir olup, bu amir hüküm uyarınca davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni bakımından yapılan incelemede;
6100 sayılı HMK’nun “İhtiyati tedbirin şartları” başlığını taşıyan 389-(1) maddesi; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, yine aynı Kanunun “İhtiyati tedbir talebi” başlığı taşıyan 390-(3) maddesi ise; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmünü amirdir.

Belirtilen yasal düzenleme uyarınca HMK.’nun 389-(1) maddesindeki şartların mevcut olması halinde mahkeme uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecektir.

Bilindiği üzere gerçekte var olmayan bir borç ya da geçersiz bir hukuki ilişki nedeniyle icra takibine maruz kalması muhtemel olan veya icra takibine maruz kalan bir kimsenin (borçlunun) gerçekte borçlu bulunmadığını ispat için açacağı dava, menfi tespit olarak adlandırılmaktadır.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'(İİK)nun “Menfi tespit ve istirdat davaları” başlıklı 72. maddesi:“Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.” düzenlemesini içermektedir.
Anılan maddeden anlaşıldığı üzere borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir ve takip konusu alacağın borçlusu olmadığının tespiti isteyebilir.
Borçlu, belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar ve bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi iptal edilir ve borcu ödemekten kurtulur.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Yine icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya ödenmemesini isteyebilir.” hükmünü düzenlemiştir.
Anılan yasal düzenlemeler ışığında somut olaya bakıldığında; menfi tespit ve istirdat isteğine ilişkin olduğu, 6100 sayılı HMK’ nın 389. maddesine göre uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebileceği, Bursa 14.İcra Müdürlüğü’nün 2021/2655 Esas sayılı Kambiyo Senetlerine Özgü haciz yolu ile başlatılan icra takibi menfi tespit davasının açıldığı 03.12.2021 tarihinde önce 23.03.2021 tarihinde açılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesi ile, çıplak gözle senette yapılan tahrifat çok net bir şekilde anlaşılabildiğinden teminata hükmetmeksizin ivedi tedbir kararı verilmesini aksi halde telafisi mümkün olmayacak zararlar doğacağını, zira istirdat istemlerine konu tutarın dahi tahrif edilmiş senedi MK.md.2’ye aykırı olarak şekilde kötü niyetli takibe koyarak tahsil eden davalıdan dava kazanıldığında tahsil imkanı bulunmayacağından ivedi şekilde tedbir taleplerinin teminatsız şekilde kabul edilmesini talep gereğinin doğduğunu ileri sürerek, öncelikle telafisi mümkün olmayacak zararlar doğmaması için teminatsız tedbir kararı verilmesini talep etmiş ise de, talep ettiği tedbirin türünü belirtmemiştir. Bu nedenle ve davacının takibin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir isteğinde bulunduğunun kabulü halinde de icra takibinin başlatılmasından sonra açılan menfi tespit davalarında takibin durdurulmasına yönelik olarak tedbir kararı verilemeyeceğinden ihtiyati tedbirin şartları oluşmamış olup, mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddi ara kararında sonucu itibariyle bir isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Yine 6100 sayılı HMK.’nun 355-(1) maddesi uyarınca dosyada kamu düzeni bakımından yapılan incelemede ise;
İhtiyati tedbir talepleri maktu harca tabi olup, davacı tarafından dava dilekçesi ile ihtiyati tedbir talebine ilişkin olarak talep tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca yatırılması gereken maktu tedbir harcı yatırılmamıştır. Mahkemece verilen tedbir ara kararı ile de tedbir harcının tahsiline dair hüküm kurulmak suretiyle harç eksikliğinin giderilmemiş olması doğru görülmemiştir.

Tüm bu nedenle davacı vekilinin yerinde olmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK.’nun 353-(1)-b/1 maddesi uyarınca esastan reddi ile, alınması gereken maktu tedbir harcının davacı taraftan tahsiline karar verilmesi gerektiği görüşü ile, heyetin takdirine.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davacı vekilinin T.C. Bursa 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/1020 Esas 07.12.2021 tarihli ara kararına istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK.’nun 353-(1)-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,

2- Alınması gereken 80,70TL.maktu istinaf karar harcının alınan 59,30TL.maktu ve 1.572,57TL.nispi istinaf karar harcı toplamı 1.631,87TL.’ndan mahsubu ile fazla alınan 1.551,17TL.’nın isteği hainde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4-Kararın taraflara tebliği ile harç iadesi işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27.10.2022 günü 6100 sayılı HMK’nın 362-(1)-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.


Başkan

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Üye

¸e-imzalıdır

Katip

¸e-imzalıdır