Emsal Mahkeme Kararı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 2021/2106 E. 2021/1449 K. 07.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BURSA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
1. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO :

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

BAŞKAN :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2021
NUMARASI :

DAVACI :
DAVA : Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ : 07/10/2021
YAZILMA TARİHİ : 11/10/2021
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin davada ilk derece mahkemesince verilen ara karara davacı şirket temsilcisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARI :
Davacı şirket temsilcisi talep dilekçesinde; davalı hakkında açılan davanın asıl davalı olan ile babası ve annesinin şirketi Şti. hakkında açılan dava sonuçlanana kadar hüküm verilmesi hukuken mümkün olmadığından usul ekonomisi ilkesi uyarınca davalı adına şeklen kayıtlı olan hukuken taraflarına ait dava konusu taşınmazın tapu siciline dava devam ederken başka bir kişiye devredilmesinin engellenmesi için tedbiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir konularak bekletici sorun yapılmasını ve adına açılan davanın yargılamasının bekletilmesi için ara karar taleplerinin arzından ibaret olduğunu, huzurdaki davada vekalet yetkisi kötüye kullanılarak iradeleri dışında taraflarına ait taşınmazın yolsuz tescil nedeniyle asıl davada açılan dava devam ederken ihtiyati tedbir için takdir edilen teminatın şirketlerinin ödeyememesi nedeniyle usulden kaldırılan ihtiyati tedbir sonucu korumasız kalan dava konusu taşınmazın dava derdest iken ve taşınmazın tapu sicilinde davalıdır şerhi ile adındaki kişiye devredildiğini, söz konusu devir taraflarınca fark edilir edilmez yeni kaydi malik hakkında da Bursa 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde huzurdaki dava ile birleştirme talepli olarak dava açıldığını, hakkında açılan davanın huzurdaki dava ile birleştirildiğini, davalı hakkında hüküm verilmesi ilk davanın hükmüne bağlı olduğundan usul ekonomisi ilkesi de dikkate alınarak davalı hakkındaki yargılamanın asıl dava sonuçlanana kadar bekletilmesi hususunda ara karar talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 26/05/2021 TARİHLİ ARA KARARINDA;
Harçlar Kanunun öngördüğü 97,70 TL ihtiyati tedbir harcının yatırılması için davacıya iki hafta süre verilmesine ,
Davacı şirket temsilcisinin ihtiyati tedbir isteminin teminat mukabilinde kabulü ile; Bursa Parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydına dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değerinin %10’u olan 140.969,00 TL teminat karşılığında taşınmazın devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir konulmasına,
Teminat ve 1 nolu ara karardaki ihtiyati tedbir harcı yatırıldığında ihtiyati tedbirin infazı için tapu müdürlüğüne müzekkere yazılmasına, karar verilmiştir.
Davacı şirket temsilcisi itiraz dilekçesinde; huzurdaki davada davalılar yönünden bakıldığında iyiniyetli ve üçüncü kişi olmadığının gayet açık olduğunu, taşınmazlarının ilk satışında asıl davalı iradi temsilci ‘ın şirketlerini temsilen taşınmazlarını hiçbir bedel alınmadan ana ve babasının kurucu ortağı olduğu şirkete satış gibi göstererek devrettiğini, hukuken ilk satışta üçüncü kişi olmadığının açık olduğunu, bu hukuki sebep nedeniyle korunacak üçüncü kişi olmadığına göre ihtiyati tedbirin teminat karşılığı kabul edilmesinin davalı olarak hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkı ilkesi uyarınca itiraz yoluna başvurmak gerektiğini, çünkü HMK 392 maddesinin kanun koyucu tarafından iyiniyetli ve üçüncü kişileri korumak için konulduğunu, durum böyleyken iyiniyetli ve üçüncü kişileri korumak için konulan kanunun amacına uygun kullanılmadığının açık olduğunu, birleşen davada davalı ‘ın tapu siciline güven ilkesi gereği iyiniyetli olmadığının açık olduğunu, çünkü dava konusu taşınmaz üzerinde “davalıdır”şerhi bulunduğunu, her ne kadar konulan şerh satışa engel değilse de alıcının iyiniyetini ortadan kaldırdığını, durum böyle olunca davalı yönünden de ihtiyati tedbirin teminata bağlanmasının kanunun özüne ve sözüne aykırı olduğunu, bu nedenle itiraz etmek gerektiğini, mahkemenin ihtiyati tedbir kararı vermesi teminata bağlanmış dahi olsa davalarını yaklaşık olarak ispatladıklarına karine teşkil edeceğini, kanun uyarınca ihtiyati tedbirin kabulü davacının davasını yaklaşık olarak ispatlaması durumlarında verilebileceğinin belirtildiğini, fakat davalı ‘ın vekalet vermenin amacı ile bağdaşmayan bir işlemle üç milyon değerinde taşınmazımızı tapuda 400.000TL göstererek ve üstelik de babasında bulunan şirketlerine ait fatura koçanını da kullanarak alacak karşılığı almış gibi belgelendirdiğini, çünkü tapuda şirketlerini temsilen taşınmazın babası aracılığı ile babasının şirketine tescil edildiğini, huzurdaki davanın yüksek değerde bir dava olması ve yargılama sürecinde kabul edilen ihtiyati tedbir kabul kararlarının teminat yatırılamadığından icra edilememesinden hareketle bu defa adli yardım taleplerinin yüce mahkemece kabul edilerek hak arama hürriyeti ile adil yargılanma hakkı da gözetilerek karara bağlanmasını talep ettiklerini, dosya kapsamında davalarında haklı olduklarını gösteren delilller belgeler ve nihayetinde karine teşkil eden davalının resmi ikrarı ile satış tarihinden sonra kiraların taraflarına ödendiğine dair dekontlar, kiracı beyanlarının olması ve vekaletname ile taşınmazımızı satan asıl davalı ‘ın taşınmazın bedelini taraflarına ödediğine dair herhangi bir belge sunamamasından hareketle aslında davanın taraflarınca ispatlandığını, durum böyle olunca mahkemeden hukuki koruma taleplerinin kabul edilmesini talep ettiklerini, BAM bozma kararından sonra davalarını ıslah ederek taşınmazlarının kiralarının da taraflarına ödenmesini talep ettiğini, bu hususla ilgili olarak hakkaniyet ilkesi uyarınca mahkemeden hukuki koruma talep ettiklerini, dosya kapsamından hareketle dava açılmadan ve dava açıldıktan sonra kiraların şirketince toplandığının açık olduğunu, buradan hereketle şirketlerinin kira kaybının hesaplanarak kira kaybının teminat altına alınması ve bundan sonraki kira gelirlerinden hareketle haklarının korunması ve teminat altına alınmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece; davacı şirket temsilcisinin ihtiyati tedbir isteminin teminat mukabilinde kabulü ile; Bursa İli Nilüfer İlçesi Demirci Mah. 3990 Ada, 8 Parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydına dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değerinin %10’u olan 140.969,00 TL teminat karşılığında taşınmazın devrinin önlenmesine dair ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği,
Yargılama sonucunda davacının davasında haksız çıkması halinde davalıya ait taşınmazda dava süresince davalının tasarruf hakkı kısıtlandığından davalının zarara uğraması muhtemel olup ve Bursa BAM 1.Hukuk Dairesinin 2021/929 Esas ve 2021/724 Karar sayılı Kararında da vurgulandığı üzere haklılığın yargılama sonucu ortaya çıkacağından, teminat alınmasına yönelik mahkememizin ihtiyati tedbir ara kararının usul ve yasaya uygun olduğundan davacının teminata yönelik itirazın REDDİNE, karar verilmiştir.
İSTİNAF BAŞVURUSUNDA BULUNAN TARAF :
Ara karara, davacı şirket temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı şirket temsilcisi istinaf sebebi olarak; taraflarınca mahalli mahkemeden 25/05/2021 tarihli ara kararı ile kabul edilen tedbir talebinin teminatsız olarak kabulünün talep edildiğini, taraflarınca mahalli mahkemenin verdiği 25/11/2020 tarihli teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararında teminata itirazları üzerine mahalli mahkemenin 03/03/2021 tarihli ara karar ile itirazlarının reddine karar verildiğini ve bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmaları sonucunda Bursa BAM 1.Hukuk Dairesi’nin Esas ve 2021/724 Karar sayılı karar ile itirazın reddine karar verilmişse de istinaf mahkemesinin ara karar uyarınca belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapıldığını dosya kapsamı detaylı incelenmediğinden adil bir sonuca ulaşmadığının açık olduğunu, taraflarınca yeniden teminata itirazda bulunulduğunu, dosya kapsamı detaylı irdelendiğinde dosyada karşı taraf ve üçüncü kişi olmadığının hukuki karineler gereği açık olduğunu, asıl davalı ‘ın vekalet görevini kötüye kullandığı ve hesap verme yükümlülüğünü yerine getirmediği ve vekaleten sattığı taşınmazın bedelini taraflarına ödediğine dair herhangi bir dekont ve başka bir delil göstermemesinin karine gereği taşınmazlarının bedelini kesin olarak ödemediğine karine teşkil ettiğini, diğer davalı peynirci Bilal şirketinin üçüncü kişi olmadığını, çünkü taşınmazı vekil aracılığı ile üzerine geçirdiğini ve vekalet görevinin kötüye kullanıldığını bilmesi yada bilmesi gerektiğinin açık olduğunu, çünkü şirketin vekalet görevini kötüye kullanan ‘ın ana ve babasına ait olup taşınmazı tapuda satışın tarafının babası Bilal olduğunu, diğer davalı üçüncü kişi olsa da taşınmaz üzerindeki “davalıdır” şerhi ile iyiniyetinin ortadan kaldırıldığını, eş söylemle davalılar arasında iyiniyetli ve üçüncü kişinin olmadığının kesin karine olduğunu, dosya kapsamı irdelendiğinde davalarınca haklılıklarını ispatlayan birçok resmi belge ve beyan olduğunun görüleceğini, mahalli mahkemenin ulaştığı sonucun eksik ve yanılgılı değerlendirme ile ulaştığını, Bursa BAM 1.Hukuk Dairesinin 2021/929 Esas ve 2021/724 Kararı yönünden bakıldığında istinaf mahkemesinin belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı dosya kapsamının incelenmeyeceğinden hareketle verilen karar olması nedeniyle emsal karar alınmasının dosya kapsamı incelendiğinde isabetli olmadığını, yukarıda açıkladıkları nedenlerle, mahkemece verilen 17.06.2021 tarihli ara karara karşı istinaf dilekçelerini sunduklarını, istinaf başvurularının ve ihtiyati tedbirin teminata yönelik itirazın reddine kararının kaldırılmasını ve taleplerinin kabulüne karar verilmesi talebi ile istinaf kanun yoluna başvuruda bulunmuştur.
GEREKÇE:
Dava; vekalet görevinin kötüye kullanılması nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı tarafça dava konusu taşınmazın 3. kişilere temlikini önleyici mahiyette ihtiyati tedbir talep edilmiş, mahkemece 25/11/2020 tarihli ara karar ile dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değerinin %10’u olan 140.969,00 TL teminat karşılığında dava konusu taşınmazın devrini önleyici mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmiş, davacı tarafın teminata itirazı üzerine mahkemenin 03/03/2021 tarihli ara kararı ile davacının itirazının reddine karar verilmiş, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 28/04/2021 tarihli 2021/929 Esas 2021/724 Karar sayılı ilamı ile davacı temsilcisinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Davacı temsilcisi tarafından 25/04/2021 tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmaz davalı tarafından birleşen dosya davalısı ‘a temlik edildiğinden 3.kişiye devrinin önlenmesi açısından teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece 25/05/2021 tarihli karar ile dava konusu taşınmazın keşfen belirlenen değerinin %10’u olan 140.969,00 TL teminat karşılığında dava konusu taşınmazın devrini önleyici mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmiş, davacı tarafın teminata itirazı üzerine mahkemenin 17/06/2021 tarihli ara kararı ile davacı tarafın ihtiyati tedbirde teminata yönelik itirazının reddine karar verilmiş, davacı temsilcisi tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389 ve devamı maddeleri gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusunda ihtiyati tedbir kararı verilebileceği düzenlenmiş olup, dava konusu taşınmaz hakkındaki talebin tapu iptal ve tescil istemini içerdiği, dava konusu taşınmazın yargılama esnasında üzerindeki davalıdır şerhi ile 3. kişiye temlik edildiği, temlik edilen 3. kişi aleyhine birleşen dava açıldığı, taşınmazın yeniden 3. kişilere devri halinde telafisi güç zarar doğma ihtimali de gözönüne alındığında HMK’nın 392.maddesi uyarınca durum ve koşullar değerlendirilerek dava konusu taşınmazın yargılama esnasında temlik edildiği de gözetilerek teminatsız olarak dava konusu taşınmazın 3. kişilere devir ve temlikini önleyici mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğinden davacı temsilcisinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353-(1)-b/2 maddesi uyarınca kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve teminatsız olarak dava konusu taşınmazın devrini önleyici mahiyette ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesi gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı şirket temsilcisinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 7/06/2021 tarihli ihtiyati tedbirde teminata yönelik itirazın reddine ilişkin ara kararının 6100 sayılı HMK 353-(1)-b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
“Davacı şirket temsilcisinin ihtiyati tedbire teminat yönünden itirazının kabulü ile; Bursa İli, Nilüfer İlçesi, Demirci Mah., 3990 Ada, 8 Parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydına teminatsız olarak taşınmazın devrinin engellenmesi yönünden ihtiyati tedbir konulmasına,
İşbu ihtiyati tedbir konulmasına ilişkin ara kararın Dairemizce Nilüfer Tapu Müdürlüğüne bildirilmesine” şeklinde YENİDEN HÜKÜM TESİSİNE,
2-Davacı şirket temsilcisi tarafından yatırılan 59,30TL istinaf karar harcının talep halinde davacı şirket temsilcisine İADESİNE,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı gideri ile 16,50TL tebligat gideri toplamı 137,80TL’nin davalılardan alınarak davacı şirket temsilcisine verilmesine,
4-Kararın taraflara tebliği ile harç iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından YERİNE GETİRİLMESİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/10/2021 günü 6100 sayılı HMK.’nun 394-(5) maddesi gereğince KESİN olmak üzere oybirliği ile karar verildi.