Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/617 E. 2023/679 K. 10.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2023/617
KARAR NO : 2023/679
HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16937-39967-…….] UETS
DAVALI : … – …

DAVA : Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/072023
KARAR TARİHİ : 10/07/2023
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında 16.03.2019 tarihinde belirsiz süreli iş akdi imzalandığını, müvekkil şirkette “yurt dışı projeler sorumlusu” olarak çalışmaya başladığını. 16.03.2019 tarihinde müvekkili şirket ile davalı arasında “Sanayi Sınırlarının Korunması ve Rekabet Yasağı” taahhütnamesi imzalandığını. Davalının taahhütnamenin 4. Maddesinin devamında, iş akdinin herhangi bir şekilde sona ermesini müteakip 2 yıl süre ile Bursa ilinde haksız rekabet oluşturabilecek çalışmalarda bulunmayacağını taahhüt ettiğini. Davalının 26.07.2021 tarihinde istifa ettiğini, ihbar süresinin sonunda da 06.09.2021 tarihinde işten istifa nedeniyle çıkışının verildiğini. Davalının işten ayrılmadan önce … Kalıp Makina Endüstri Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi kurduğunu ve istifa ettikten sonra da müvekkili şirkete rakip olarak kurmuş olduğu firmada çalışmaya devam ettiğini. Bu nedenle müvekkili ile davalı arasında akdedilen 16.03.2019 tarihli iş sözleşmesi ve Sanayi Sırlarının Korunması ve Rekabet Yasağı Taahhütnamesi ile TBK 444. Maddesi ve devamında düzenlenen “Rekabet Yasağı Sözleşmesine” dayalı olarak 50.000-TL cezai şartın 14.06.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Asliye Ticaret Mahkeme’lerinin görevini belirleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrası “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.” düzenlemesini getirmiştir.
Ticari davaların neden ibaret olduğunu düzenleyen aynı yasanın 4. Maddesi 1. Fıkrası ise” Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda ve maddenin b,c,d,e,f, bentlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır düzenlemesini getirmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesinde; görevin kamu düzenine ilişkin olduğu düzenlenmiş olup aynı yasanın 114/1-c maddesinde; görevin dava şartı olduğu belirtilerek, mahkemenin görevli olup olmadığını davanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştıracağı hükmüne yer verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden davalının davacı şirkette işçi olarak çalıştığı, bir başka anlatımla davacı ile davalı arasında işçi-işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı vekili dava dilekçesinde Şu durumda taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmakta olup işverenin işçisi aleyhine yapmış olduğu iş sözleşmesinden dolayı cezai şart olan 50.000,00 TL’nin istemine ilişkin bu davaya bakma görevi 5521 sayılı kanunun 1. maddesi uyarınca İş Mahkemelerine aittir.
Bu hususta tartışmalı kararlar mevcut ise de, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin yeni kararları ile “…Şu halde, İş Mahkemeleri Kanunu ile işçi ve işveren arasında iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden doğan uyuşmazlıkları çözme görevinin iş mahkemesine verilmiş olması, Türk Ticaret Kanunu’nun 5.maddesinde yer alan “aksine hüküm bulunmadıkça” ibaresinin karşılığıdır. Başka bir anlatımla, İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi, Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinde belirtilen ticari davalara bakma görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu belirten 5.maddedeki ‘aksine hükmü’ öngören bir düzenlemedir….
Uyuşmazlığın kaynağı iş sözleşmesi olduğundan Türk Borçlar Kanununun 444 ve devamı maddelerine dayalı olarak İş Kanunu kapsamında işçi sayılan kişinin, rekabet yasağı sözleşmesinin ihlali nedeniyle açılan cezai şartın tahsiline ilişkin davalarda iş mahkemeleri görevlidir. Dairemizin önceki kararlarında işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonrası dönem bakımından rekabet yasağına ilişkin olarak cezai şart ve tazminat davaları bakımından ticari dava olduğu belirtilmiş ise de; konunun yeniden değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmakla,yukarıda belirtilen açıklamalar uyarınca görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu belirlendiğinden bu karardan dönülmesi gerektiği anlaşılmıştır.
Somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şart ve tazminata ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan davalı tarafın bu yöndeki temyiz itirazlarının yerinde değildir.” şeklinde önceki kararlarından döndüğü ve artık işçi işveren arasındaki cezai şart ve haksız rekabete ilişkin uyuşmazlıklarda iş mahkemelerinin görevli olması gerektiği kabul edilmiştir.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin kararı yerindedir. Nitekim hatalı karardan dönülmüş olması da gayet isabetli olmuştur. Çünkü haksız rekabette öngörülen cezai şarta ilişkin indirim yapılıp yapılamayacağı, işçi aleyhine bu yönde bir cezai şart hükmünün sözleşmedeki geçerliliği, işçi lehine yapılması gereken yorumlamaları yapma görevi İş Mahkemelerine verilmiştir. Dolayısıyla Ticaret Mahkemelerinde yapılacak değerlendirmeler tacirler arasındaki uyuşmazlıklara yönelik bulunduğundan ve genellikle görülen davalarda güçsüz pozisyonda olan bir taraf bulunmadığından bu değerlendirmeleri sağlıklı yapması da beklenemez. Fakat işçiler genellikle işveren karşısında korunmaya muhtaçtırlar. Dolayısıyla işçi-işveren arasındaki ilişkideki ceza şarta ve haksız rekabet ilişkisine Ticaret Mahkemesi’nin değil İş Mahkemesi’nin bakması kadar hukuka ve hakkaniyete uygun bir durum söz konusu olamaz. Aksi durum mahkemeler arasındaki görev ilişkisini özümseyememiş olmak anlamına gelir. Hakkaniyete aykırı kararların çıkmasının yolunu açar. Ki bu durum da istenilenin aksinedir.
Dolayısıyla taraflar arasındaki uyuşmazlıkta taraflardan biri işçi diğeri de işveren olduğundan ve davacı vekilinin dava dilekçesindeki beyanından davalının iş akdi devam ederken HENÜZ İŞTEN AYRILMADAN ÖNCE haksız rekabete konu şirketi kurduğu beyanı ile haksız rekabet nedeniyle cezai şart istenmekte olduğu anlaşıldığından, davaya bakma görevi İş Mahkemelerine ait olduğundan mahkememizce aşağıdaki şekilde görevsizlik kararı verilmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, davanın Görev yönünden USULDEN REDDİNE,
HMK’nın 20. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili BURSA NÖBETÇİ İŞ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE;
Yargılama, harç ve giderlerinin 6100 sayılı HMK’nun 331/2. Maddesi uyarınca görevli mahkemece DİKKATE ALINMASINA,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 10/07/2023

İş bu kararın gerekçesi 10/07/2023 tarihinde yazılmıştır.

Katip …
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı