Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/595 E. 2023/658 K. 23.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/595 Esas – 2023/658
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2023/595
KARAR NO : 2023/658

HAKİM :…..
KATİP : ….
DAVACI : … SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ ….
VEKİLİ :Av. …… – [16223-22376-…] UETS
DAVALI :TÜRK TELEKOMÜNİKASYON ANONİM ŞİRKETİ – ….
DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 22/06/2023
KARAR TARİHİ : 23/06/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı … ‘in maliki olduğu ‘VOLKSWAGEN T-ROC 1.5 TSI 150 DSG STYLE’ marka “…” plakalı araç müvekkil sigorta şirketi nezdinde 112355783 numaralı genişletilmiş Kasko Sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu, 07.09.2022 günü müvekkil şirket sigortalısı … plakalı aracı ile Bursa ili, Mudanya İlçesi, Bademli Mah. Ali Akman Cad. No:2 mevkinde seyir halinde iken taşıt yolu üzerinde bulunan Türk Telekom’a ait rögar kapağının yerinden çıkarak sigortalı aracın lastik ve jant kısımlarına çarpması sonucu sigortalı araçta hasar meydana geldiği, müvekkil şirket, sigortalısına uğradığı zarara karşılık poliçe kapmasında 07.11.2022 tarihinde 88.035,41-TL hasar tazminat bedeli ödediği, müvekkil sigorta şirketi, yapılan söz konusu ödeme ve zararın tespiti amacıyla, alanında uzman ekspertizlere inceleme yaptırmış, inceleme sonucunda, müvekkil şirket sigortalısının beyanında belirtilen hadiseye uygun olduğu kanaatine varıldığı, kazanın oluşumunda borçlu %100 kusurlu ve sorumlu olarak tespit edildiği, müvekkil şirketin söz konusu alacak talebi Türk Ticaret Kanunun 1472. maddesi gereğince Kanundan kaynaklama “Halefiyet” ilkesine dayanmakta olduğu, müvekkil şirket, alacağı nedeniyle borçlu aleyhine Mudanya İcra Müdürlüğü’nün 2023/… E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı/borçlu, borcunu ödemediği gibi yasal takibe haksız ve kötü niyetli olarak itiraz etmiş ve takibin durduğu, araçta meydana gelen hasar nedeniyle müvekkil şirketçe ödenen tazminatı rücusu maksadı ile 01.01.2019 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6102 numaralı TTK’na eklenen 5/A maddesi gereğince arabuluculuk merkezine başvurulmuşsa da davalı/borçlu taraf ile yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını belirterek, Mudanya İcra Müdürlüğü’nün 2023/… E. sayılı icra dosyasına yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına; asıl alacağa 07.11.2022 ödeme tarihinden itibaren adi kanuni faizi işletilmesine, davalı kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELİNDİRME VE GEREKÇE;
Dava; kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısında ödeme yapan davacı sigorta şirketinin ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nın 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1 maddesine göre mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Aynı maddenin 2 nolu bendine göre ise mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Diğer taraftan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesi uyarınca iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış, 5. maddesinde de ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. 4. madde hükmüne göre bir davanın ticari dava sayılması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması (mutlak ticari dava) gerekir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınması gerekir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda, her ne kadar davacı taraf tacir olsa da, sigortalı tacir olmadığı gibi kasko sigorta poliçesine konu aracın da ticari araç olarak kayıtlı olmadığı, ayrıca davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı, sonuç olarak, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olmadığı gibi taraflar arasındaki ihtilafın Ticaret Mahkemeleri’nin görevini belirleyen TTK’nın 4. Maddesinde sayılan hususları kapsamadığı anlaşıldığından bu hususla ilgili yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup mahkememizin görevsiz olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla; dava dilekçesinin görev yönünden usulden reddine karar verilerek
aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 23/06/2023

Katip ….
e-imza

Hakim …
e-imza