Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/195 E. 2023/235 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/195 Esas – 2023/235
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/195 Esas
KARAR NO : 2023/235

HAKİM :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ : Av.
DAVALI :

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/02/2023
KARAR TARİHİ : 03/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2023
Bursa 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 13/02/2023 tarih, 2023/73 Esas ve 2023/40 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine, Mahkememize tevzi edilen Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi özetle: Taraflar yukarıda yazılı icra dosyasına konu borcun temeline bakıldığında tarafların 3. kişi alacaklı firmadan (…. AVM) taksitle ürün aldıkları; buna bağlı olarak kanuna aykırı şekilde senet düzenlendiği ve esasen tüketici işlemine bağlı kefalete dayandığı anlaşıldığını, davalı taraf söz konusu işlemde müvekkile kefil olduğunu, söz konusu borç ödenmediği için alacaklı firma tarafından hem müvekkile hem davalıya karşı aynı anda kambiyo senetlerine mahsus takip yoluna başvurulduğunu, senet nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde düzenlenmemiştir bununla beraber kefilin sorumlu olacagı azami miktar ve kefalet tarihi sözlesmede belirtilmediğinden sözleşmenin davalı yönünden geçersiz olacağı da aşikardır dolayısyla senedin TKHK kanunu hükümlerine aykırı düzenlenmesine ve müteselsil kefil olmamasına karşın davalı taraf icra takibine karşı hiçbir itirazda bulunmamış veya kanunda belirtilen def’i ileri sürmediğini, (TBK m.591/3 vd.) 6502 sayılı TKHK’ da yer alan Temel İlkeler Kısmında (madde 4) tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatların her ne isim altında olursa olsun adi teminat kabul edileceği kanun metninden anlaşılmaktadır. Bu düzenlemenin amacı tüketici işlemlerinde kefil olan kişileri koruduğunu, bu doğrultuda tüketici işlemlerinde ancak adi kefaletin kararlaştırılabileceği kabul edildiğini, tarafların müteselsil kefalet kararlaştırmış olmaları halinde bile bu kefalet sözleşmesi adi kefalet hükmünde olacağı kararlaştırıldığını, söz konusu firma tarafından yapılan icra takibine müvekkilinin taşınır malına haciz işlemi uygulandığını, dolayısıyla kefile karşı takip yapılabilmesi için ancak araç satışından sonra mümkün olacağı açık olduğunu, davalı tarafından alacaklısı olduğu Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2021/4164 Esas sayılı icra dosyasının takip talebinden, davalı tarafın kefalet sebebiyle ödemiş olduğu bedellerin iadesi için 7.000 TL talep etmiş olduğu anlaşıldığı, ancak davalı tarafından esas icra dosyasına ait sunduğu makbuzlardan doysa borcunu kapatmak için toplam 5.422,49 TL ( son makbuz alacaklı firmanın yatırmış olduğu tutardır) ödemiş olduğu açık olduğunu, hiçbir manada kabul anlamına gelmemekle beraber son durumda davalı tarafın yaptığı ödemeden 1.577,15 TL fazla bedel talep ettiği anlaşıldığını, bu kişinin zarara kendi kusuru ile sebebiyet vermesi halinde zarara o kişinin kendisinin katlanması gerektiği, davacının olayda ağır kusurlu olduğunun kabulü zorunlu olduğunu, davalı taraf kendi kusuru nedeniyle esasen ödememesi gereken bir tutarı ödemiş hemde ödediği tutardan fazlasını müvekkilinden talep ettiğini, açıklanan nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili adına haksız yere başlatılan Bursa 9. İcra Müdürlüğünün 2021/4164 Esas sayılı takibin şimdilik ( 1.577,51 TL’lik kısmının ) iptaline, müvekkilinin ( şimdilik 1.577,15 TL’lik ) borçlu olmadığının tespitine, takibin haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle lehine % 20’den az olmamak üzere tazminata, kötü niyet sebebiyle vekalet ücretine, yargılama giderleri ve vekalet ücreti hükmedildiği takdirde karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
HUKUKİ NİTELİNDİRME VE GEREKÇE;
Dava; davacı aleyhine Bursa 9. İcra Dairesi’nin 2021/4164 Esas sayılı dosyasında, genel haciz yolu ile ilamsız takip nedeniyle kısmen borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
HMK’nın 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1 maddesine göre mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Aynı maddenin 2 nolu bendine göre ise mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Diğer taraftan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesi uyarınca iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış, 5. maddesinde de ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. 4. madde hükmüne göre bir davanın ticari dava sayılması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması (mutlak ticari dava) gerekir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un 3/1- k maddesinde, “tüketici”, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi olarak, 3/1-L maddesinde ise “tüketici işlemi”, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem olarak ifade edilmiştir.
Yine anılan Yasanın 73/1. maddesinde, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu, 83/2. maddesinde ise, taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği hükme bağlanmıştır.
Somut olayda, dava dışı …. Alışveriş Merkezleri Ticaret Limited Şirketi’nden taksitle alınan ürün karşılığında davacı tarafça düzenlenen ve davalının da kefil olarak imzasının bulunduğu 26/07/2018 vade tarihli 2.479,00 TL bedelli senet düzenlendiği, söz konusu senet gereğince dava dışı lehtar ….. Alışveriş Merkezleri Ticaret Limited Şirketi tarafından davacı ve davalı aleyhine İstanbul Anadolu 7. İcra Dairesi’nin 2019/33373 Esas sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip sonucu davalı tarafça ödemeler yapıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın da iş bu yapılan ödemenin davacıdan tahsiline yönelik Bursa 9. İcra Dairesi’nin 2021/4164 Esas sayılı dosyasından başlatılan takip nedeniyle kısmen borçlu olmadığının tespitine ilişkin olduğu anlaşılmakta olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın tüketicinin edimlerine karşılık olarak alınan şahsi teminatlar kapsamında, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4. Maddesi gereğince çözümlenmesi gerektiği, sonuç olarak taraflar tacir olmayıp, her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmadığı gibi davanın mutlak ticari bir dava da olmadığı, uyuşmazlığın tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğan uyuşmazlıklara ilişkin olduğu, bu nedenle söz konusu davada tüketici mahkemelerinin görevli bulunduğu, mahkememizin davaya bakmaya görevli olmadığı anlaşılarak, görevsizlik kararı vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme TÜKETİCİ MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın Görevli BURSA NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda miktar itibariyle kesin olmak üzere karar verildi.03/03/2023

Katip 221345
¸e-imzalıdır

Hakim 150129
¸e-imzalıdır