Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/189 E. 2023/581 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/189 Esas – 2023/581
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2023/189
KARAR NO : 2023/581

HAKİM : ..
KATİP : ….

DAVACI : … SAC DEMİR İNŞAAT KİMYA GIDA İTHALAT İHRACAT SANAYİ VE TİCARET A.Ş. -…
VEKİLİ : Av. ….. – [16818-18064-…..] UETS
DAVALI : … ANONİM ŞİRKETİ – … [25999-56551-…] UETS
VEKİLİ : Av. . – [16775-77787-….] UETS
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/02/2023
KARAR TARİHİ : 08/06/2023
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekilinin mahkememize verdiği dava dilekçesinde özetle; Davalı … Sigorta ile müvekkili firmanın kardeş firması … Ltd. Şti. müvekkilim firmayı da kapsayacak şekilde 15/02/2021 – 15/02/2013 tarihlerini içine alan ekli iş yeri mali mesuliyet sigortası sözleşmesi yapıldığını. Poliçe kapsamında olacak şekilde işçi Kadir Kocaözağa tarafından müvekkili aleyhine 25/08/2012 tarihine geçirdiği iş kazası nedeni ile Bursa 2. İş Mahkemesi 2016/844E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, yapılan yargılama neticesine dosyanın karara çıktığını ve gerekçeli kararın davalı tarafa tebliğ edildiğini. Dosya karara çıktıktan sonra Kadir Kocaözağa tarafından müvekkili aleyhine Bursa 8. İcra Müdürlüğü 2020/… E. Sayılı dosyasından icra takibi yapıldığını. Ödeme emrinin tebliğ tarihinin üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen davalı kurumca icra dosyasına ödeme yapılmadığını ve alacaklı tarafından müvekkilini iş yerine hacze gelindiğini. Müvekkili firmanın işlerinin aksamaması için icra tehdidi altında 26/10/2021 tarihinde icra dosyasında 499.873,67-TL ödeme yapıldığını ve dosyanın infazen kapandığını. Bu ödemenin davalı sigortanın poliçe sorumluluğu altında olduğunu. Yapılmış olan ödemeyi davalı sigorta firmasına rücu etmek amacı ile Bursa 12. İcra Dairesi 2021/… E. Sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını. Ancak davalı şirketin itiraz ederek takibi durdurduğunu. Akabinde Bursa 12. İcra Dairesi 2021/… E. Sayılı dosyada borçlu tarafından yapılan haksız itiraza karşı itirazın iptali davasının Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/178 Esas sayılı dosyasında açıldığını bu davanın ilk derece mahkemesi tarafından kabul edildiğini. Bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı tutulmak üzere şimdilik munzam zarar karşılığı 1.000-TL’nin (BELİRSİZ ALACAK DAVASI ) zarar tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faiziyle davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın zaman aşımına uğradığından reddedilmesinin gerektiğini, davacı tarafça munzam zarar talebinde bulunulmasının hukuken mümkün olmadığını. Munzam zarar konusu şartların hiçbir şekilde gerçekleşmediğini. Müvekkili şirkete yapılan hasar bildiriminin akabinde müvekkili şirketçe geniş çaplı bir inceleme ve araştırma başlatıldığını, bunun neticesinde iyi niyet prensipleri uyarınca davacı tarafa tazminat ödemesi yapıldığını. ödenen tazminat tutarı hakkında davacı taraf ile mutabık kalındığını. Bu hususa ilişkin ibraname akdedildiğini. Müvekkili şirket ile davacı arasında herhangi bir sorumluluk sigorta poliçesi akdedilmediğini. Tüm bunlara rağmen davacı tarafça eksik ödeme olduğundan bahisle bu davanın ikame edildiğini. Bu nedenle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davacının işveren sorumluluk sigortacısı olan davalı ile aralarındaki poliçeye istinaden rizikonun meydana gelmesi akabinde davacının yapmış olduğu ödemenin davalı tarafından geç ödenmesi sebebi ile uğramış olduğu munzam zararın kısmen 1.000,00 TL olarak davalıdan tahsiline ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında işyeri mali mesuliyet sigortası mevcuttur. Dava dışı davacı işçisinin geçirdiği iş kazası sebebiyle davacı tarafından dava dışı işçiye ödeme yapılmış ve poliçe kapsamında davalıdan talep edilmesine rağmen riziko bedeli davalıca ödenmemiş, akabinde dava açılmış ve dava neticesinde davacı lehine verilen karar akabinde davalı tarafından tehiri icra kararı alınmak suretiyle istinaf edilmiş ve tediye ertelenmiştir.Davacı ise paranın ödenmesi geciktiği için munzam zarara uğradığını, başvuru ile geciken ödeme arasında enflasyonun, altının değerinin, dövizin değerinin ciddi manada arttığını bu sebeple munzam zararının tahsilini istemektedir.
Davacıya 08.06.2023 tarihli duruşmada munzam zarar iddiasının somut dayanağı sorulmuş, davacı vekili beyanında munzam zararın yalnızca enflasyon ve diğer yatırım araçlarının artması kaynaklı olduğunu söylemiştir.
Davacı munzam zararını somut olarak ortaya koyan bir delile dayanmamaktadır.
TBK’nın 122. maddesi “Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür.
Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder.” hükmünü haizdir. Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir.
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır.
Üzerinde durulması önem arz eden bir diğer husus ise, aşkın (munzam) zararın ispatı olup esasen aşkın zararın ispatına ilişkin yükümlülük, bu zararın varlığını iddia eden alacaklının üzerindedir. Bu bağlamda aşkın (munzam) zarar alacaklısı, TBK’nın 122. maddesine dayalı olarak tazminat talebinde bulunabilmesi için öncelikle kaynağı ne olursa olsun evvela bir alacağı olduğunu, borçlunun temerrütte bulunduğunu, illiyet bağını ve bu alacağını tahsil edememesinden veya geç ödeme yapılmasından doğan ve duruma göre malvarlığında azalma veya engellenen kazançlardan oluşan zararını kanıtlamak durumundadır.
Aşkın (munzam) zararın talebinde varlığı iddia olunan zararın, yine alacaklı tarafından yasal ispat vasıtalarıyla somut, inanılır ve açık bir biçimde ispatlaması gerekir. Başka bir anlatımla alacaklı tarafça aşkın (munzam) zarar olgusu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 194. maddesi gereğince ispata elverişli şekilde somutlaştırılarak ileri sürülen iddianın ispatı için gerekli tüm deliller somut olarak ortaya konulmalıdır. Bu itibarla salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı olarak ileri sürülen aşkın (munzam) zarar talebi, alacaklının bu sebeple zarara uğradığını açık ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK’nın 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın kanıtı olarak ileri sürülemez ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzluklar alacaklı zararı olarak kabul edilemez. Dolayısıyla TBK’nın 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlanması gerekir. Başka bir anlatımla yüksek enflasyon, dolar kurundaki artış, serbest piyasadaki faiz oranlarının yüksek oluşu, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, davacıyı ispat yükünden kurtarmayacağı gibi herhangi bir ispat kolaylığı da sağlamaz. Bu itibarla ülkenin içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan hareketle ileri sürülen soyut ve varsayıma dayalı zarar iddiaları hükme esas alınamaz (Uygur, s. 816).
Uğranıldığı iddia olunan zararın, yetkili merciin belirlediğinden fazla ve bu nedenle TBK’nın 122. maddesine dayanılarak aşkın (munzam) zarar istenilmesi hâlinde ise artık açılmış olan davaya özgü somut vakıalara dayanılması gerekir. Bunlar da yasal, elverişli ve geçerli delillerle, geçerli ispat kuralları dairesinde kanıtlanmalıdır. Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır.
Tüm bu açıklamalar ışığında, davacının uğramış olduğu munzam zararı, somut, geçerli sebepler ortaya koyarak ispatlayamadığı, tek başına ekonomik durumlardaki değişimlerin, enflasyon artışının, döviz ve diğer yatırım araçlarındaki yükselişin, munzam zarar iddiasının ispatlanması için geçerli vasıtalar olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, davanın reddine karar vermek gerekmiş, açılanan nedenlerle aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken harç peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca taktir ve tayin olunan 1.000,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 3.120,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, bu hususta harç tahsil tezkeresi düzenlenmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 sayılı HMK’nun 333. Maddesi uyarınca taraflara İADESİNE,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okundu, usulen anlatıldı. 08/06/2023

İş bu kararın gerekçesi 18/07/2023 tarihinde yazılmıştır.

Katip ….
✍e-imzalı

Hakim …
✍e-imzalı