Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/166 E. 2023/174 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/166 Esas – 2023/174
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/166 Esas
KARAR NO : 2023/174

HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … ANONİM TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ
VEKİLİ : Av.
DAVALI : … YATIRIM VE İŞLETME ANONİM ŞİRKETİ – 0649049440700018 [25959-05329-55027] UETS
VEKİLİ : Av. MURAT YAKICI – [16536-35988-72801] UETS

DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
DAVA TARİHİ : 08/03/2022
KARAR TARİHİ : 20/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2023

Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 02/12/2022 tarih, 2022/102 Esas ve 2022/731 Karar sayılı görevsizlik kararı üzerine Mahkememize tevzii edilen Tazminat (Rücuen Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; müvekkili şirket tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigorta edilen 34 HS 0183 plaka sayılı Mercedes marka otomobilin 29/11/2020 tarihinde Balıkesir-Bursa Otoyolu üzerinde sigortalı Hüseyin Sarı’nın sevk ve idaresinde iken otoyolda oluşan çökmenin sebebiyet verdiği tek taraflı kaza neticesi hasarlandığını, kazanın meydana gelmesinde … Yatırım ve İşletme A.Ş.’nin tamamen kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle sigortalı otomobil üzerinden yapılan ekspertiz ile belirlenen 94.157,16-TL hasar bedelinin 22/03/2021 tarihinde ve 3.405,78-TL hasar bedeli 19/07/2021 tarihinde olmak üzere toplamda 97.562,94-TL müvekkili şirket tarafından ödendiğini, dava açmadan önce sigortalıya ödenen hasar tazminatının rücuen tahsili hususunda davalılara başvurulduğunu ancak bu başvurunun sonuçsuz kaldığını, ticari dava şartı arabuluculuk yoluna başvurulduğunu ve yapılan arabuluculuk görüşmeleri neticesi karşı taraf ile anlaşma sağlanamadığını beyanla, davalıların vergi kimlik numarası üzerinden yapılacak araştırma ile dava konusu borca yetecek kadar başkaca menkul ve gayrimenkullerin de üzerine 3. şahıslara devrinin önlenmesi için teminatsız olarak ihtiyati haciz vasfında ihtiyati tedbir konulmasına, ilgili trafik tescil müdürlüğü ve tapu kayıtları üzerine UYAP kanalı ile işlem yapılmasına, 94.157,16-TL hasar bedeli 22/03/2021 ödeme tarihinden ve 3.405,78-TL hasar bedeli 19/07/2021 ödeme tarihinden itibaren işleyecek faizi, dava masrafları ve avukatlık ücretiyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; Müvekkilinin kendi sorumluluk alanı içerisinde olan köprü ve otoyolların tamamında, trafik güvenliğinin sağlanması için yasaların kendisine yüklediği tüm sorumluluğu eksiksiz ve tavizsiz bir biçimde yerine getirdiğini, müvekkilinin işlettiği köprü ve otoyolların hiçbir bölgesinde, trafik güvenliği için gerekli, aydınlatma, uyarıcı tabela vs gibi işaretlendirme eksiği bulunmadığını, ayrıca sorumluluk bölgelerinde rutin bir şekilde devriye kontrolü yapıldığını, trafik güvenliğini tehdit eden bir unsur tespit edilmesi halinde ise derhal müdahale edildiğini, müvekkilinin otoyolu kullanıma hazır halde bulundurma sorumluluğu çerçevesinde yapmış olduğu eylemler ile dava konusu oluştuğu iddia edilen zarar arasında herhangi bir illiyet bağının bulunmadığını, dolayısıyla müvekkilinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, dava konusu olayda 34 HS 0183 plakalı araç sürücüsünün 29/11/2020 saat 17:51 civarında, otoyolda ve Bursa istikameti km+ 140’da kendi beyanına göre ve kabul manasına gelmemek kaydıyla tek taraflı olarak, yolda oluşan kısmi çökme neticesinde savrulduğunu ve bariyerlere çarparak maddi hasarlı kaza meydana geldiğini, oysa olay öncesi bu kesimde bulunan asfalt bozukluğunun rutin kontroller sırasında müvekkilinin çalışanları tarafından tespit edildiğini ve işbu bozukluğu gösteren ve araçların hızlarını düşürmeleri gerektiğini belirten uyarı levhalarının gerekli yerlere yerleştirildiğini, araç sürücüsünün kanun ve yönetmelik maddelerine uymadığını, uyarı levhalarınca belirtilmiş olan alana girerken hızını düşürmediğini, sürüş dikkatini arttırmadığını, araç sürücüsünün, kazanın oluşumunda tam kusurlu olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, dava dilekçesinde, aracın onarım bedeli olarak 97.562,94 TL tazminat talep edildiğini, bu miktarın fahiş derecede yüksek olduğunu, davacının faiz talebine itiraz ettiklerini, davacı tarafında hangi faiz oranının talep edildiği açıklanmadığını, ayrıca tüm itiraz ve beyanları saklı kalmak kaydıyla zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini beyanla davanın reddine, müvekkili lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELİNDİRME VE GEREKÇE;
Dava; kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısında ödeme yapan davacı sigorta şirketinin ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
HMK’nın 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1 maddesine göre mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Aynı maddenin 2 nolu bendine göre ise mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Diğer taraftan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesi uyarınca iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış, 5. maddesinde de ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. 4. madde hükmüne göre bir davanın ticari dava sayılması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması (mutlak ticari dava) gerekir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınması gerekir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda, her ne kadar davacı tacir olsa da, sigortalı tacir olmadığı gibi kasko sigorta poliçesine konu aracın da ticari araç olarak kayıtlı olmadığı, ayrıca davanın sigorta sözleşmesinden değil, davalının kusuru ile gerçekleşmesine sebebiyet verdiği iddia edilen haksız fiilden kaynaklandığı, sonuç olarak, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olmadığı gibi taraflar arasındaki ihtilafın Ticaret Mahkemeleri’nin görevini belirleyen TTK’nın 4. Maddesinde sayılan hususları kapsamadığı anlaşıldığından bu hususla ilgili yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup mahkememizin görevsiz olduğu sonuç ve kanaatine varılmakla; dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar vermek gerekmiş, dosya mahkememize Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/12/2022 tarih, 2022/102 Esas 2022/731 karar sayılı görevsizlik kararı ile gönderildiğinden ve her iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığı ortaya çıktığından mahkememiz kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi durumunda görev uyuşmazlığının halli ve merci tayini için dosyanın resen Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine karar verilerek
aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Dosya mahkememize Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 02/12/2022 tarih, 2022/102 Esas 2022/731 karar sayılı görevsizlik kararı ile gönderildiğinden ve her iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığı ortaya çıktığından mahkememiz kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi durumunda görev uyuşmazlığının halli ve merci tayini için dosyanın resen Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine,
2-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/02/2023

Katip 221345
¸e-imzalıdır

Hakim 150129
¸e-imzalıdır