Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/122 E. 2023/94 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2023/122 Esas – 2023/94
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2023/122 Esas
KARAR NO : 2023/94

HAKİM :
KATİP :

DAVACILAR : 1- ….. (TC. …..)
2- ……… ÖZEL GÜVENLİK HİZMETLERİ SANAYİ TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – ……. UETS
DAVACILAR VEKİLİ : Av. …….. UETS
DAVALI : ……. (TC. ……) ….. Nilüfer/ BURSA
DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 01/02/2023
KARAR TARİHİ : 02/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 02/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ……… Ltd. Şti., şirket sahibi müvekkili ….. ve davalı ……. arasında 01.11.2022 tarihinde uzlaşma, sulh ve ibra protokol tutanağı taraf ve taraf avukatları tarafından imzalandığını, sözleşmenin ana konusu rekamet yasağının taraflar arasında işlerlik kazandırması, tarafların birbirlerinin müşteri çevreleriyle iletişime geçilmemesi olmasına karşın; imzalanan işbu protokol defalarca kez davalı ve davalı tarafın sahibi olduğu şirket tarafından ihlal edildiğini, bu hususa ilişkin olarak 18.01.2023 tarihinde icra takibi yapılmaması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiş ve Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 20.01.2023 tarihinde 2023/44. D. İş ve 2023/44 K. Sayılı ilamı ile müvekkiller aleyhine icra takibi yapılmaması adına ihtiyati tedbir kararı verildiğini, davalı ……. müdür olarak görev aldığı müvekkili şirketteki tüm görevlerinden 22.09.2022 tarihinde istifa ederek ayrıldığını, ardından 28.09.2022 tarihinde şirkete ait daireye kendi anahtarları ile girememesi ve kilitlerin değiştirildiğini görmesi üzerine ise müvekkili arayarak tehditte bulunmuş ve hakaretler etmiş olduğunu, müvekkilini karalayacak girişimlerde bulunduğunu, bunun üzerine 30/09/2022 tarihinde Bursa 10. Noterliği 36222 ve 36298 yevmiye nolu ihtarnameler keşide edilerek müvekkili şirkete ticari olarak zarar verdiği ayrıca şirket sahibi müvekkili hakkında da gerçek dışı beyanlarda bulunduğu ile ilgili hususlar detaylı şekilde kendisine iletildiğini ve ihtar edildiğini, karşılıklı olarak ihtarnamelerin devam ettiğini, müvekkili ….. ile davalı ……. arasında duygusal ilişki olduğunu ve bu ilişkisinin iş ilişkisi ile birlikte yürütüldüğünü, davalı tarafın planı çerçevesinde ve müvekkili gerek duygun durumunu gerekse de ticari hayatını hedef alacak şekilde davalı tarafından yapıldığını, protokolün imzalanması süresinde ise; protokolün müvekkiller arasından ana konusu; müvekkili ….. aleyhine yapılan suç duyurularının geri çekilmesi, ardından müvekkilin de suç duyurularını geri çekmesi, …….’in ibra edilmesi tarafların birbirlerinin müşteri çevrelerini rahatsız etmemesi, haksız rekabet teşkil edecek davranışlarda bulunmaması ve müvekkiller tarafından protokol bedeli olarak 4 taksit şekilde toplamda 105.000-TL’nin davalı …….’e ödemesi kararlaştırıldığını, müvekkil ilk taksit ödemesini davalı tarafa yaptığını, protokolün imzalanması sonrası süreçte; davalı taraf, 01.11.2022 tarihli protokolün imzalanması akabinde, 03.11.2022 tarihinde ……. Özel Güvenlik Ve Koruma Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi isminde bir şirket kurduğunu, işbu şirket müvekkili şirketle aynı alanda faaliyet göstermesi nedeniyle tek başına dahi rekabet yasağına aykırılık oluşturacakken; davalı taraf kurduğu bu şirkete ait, www albayrakguvenlik.com.tr adı ile bir site açmış ve siteye ait “Referanslar” kısmında müvekkili şirketin hali hazırda sözleşmesi devam eden ve hizmet verdiği şirketleri/ site yönetimlerini yayınladığını ve protokolün açıkça ihlal edildiğini, ayrıca davalı taraf kurduğu şirket adına müvekkili şirketin hizmet verdiği yerlerle telefon görüşmeleri yapmış ve bazı projelere de teklif sunduğu, taraflar arasında yapılan görüşmelerde; protokolün hükümsüz kaldığını, uygulamaya koyulmayacağını, müvekkili şirkete tekrar müdür olarak gelebileceğini ileten davalı taraf ile müvekkili şirket arasında 17.12.2022 tarihli belirli süreli iş sözleşmesi imzalandığını ve davalı tarafın şirkete müdür olarak atandığını, iş sözleşmesinin müdürün sorumlulukları kısmında 1.4 maddesinde açıkça yazıldığı üzere, “Müdür, görevi nedeniyle sahip olacağı işverenin ve işyerinin sırlarını üçüncü şahıs ve kurumlara veremez, müdürün bu hükümlere ve rekabet yasağına aykırı hareket etmesi halinde işverinin her türlü tazminat hakkı saklıdır” denmiş olmasına karşın davalı taraf bu hususlara riayet etmediğini, anılan tüm nedenlerle; davalı taraf ile müvekkiller arasında imzalanan 01.11.2022 tarihli protokolün iptaline, müvekkiller tarafından ödenmiş olan 25.000,00-TL’lik bedelin iadesine, yargılama giderleri ve vekaletin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 01/02/2023 havale tarihli dilekçesinden özetle ihtiyati tedbir kararı üzerine 01/02/2023 tarihinde Bursa Arabuluculuk Merkezine başvurduğunu bildirdiği görülmüştür.
GEREKÇE;
6102 Sayılı TTK’nın 5/A maddesinde “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde ifade ile arabulucuya dava açılmadan başvurulması gerektiği ifade edilmiştir. Madde metninden dava açılmadan önce arabulucuya başvuru yapılmasının yeterli olduğu, başvuru ile birlikte dava açılmasının mümkün olduğu düşünülebilecekse de 6325 Sayılı Kanunu’nun 18/A-2 maddesi hükmü ve arabuluculuğun temel amacının birlikte değerlendirilerek bu hususta bir sonuca varılması gerekmektedir. 6325 Sayılı Kanunu’nun 18/A-2 maddesinde ”Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” şeklinde ifade edildiği üzere dava dilekçesi ile birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya onaylı örneğinin davacı tarafından ibraz edilmemesi halinde bir haftalık kesin süre verilmesinin ardından tutanak sunulmadığı takdirde davanın usulden reddedileceği ifade edilmiştir. Madde metninde dava açılırken anlaşamamaya ilişkin son tutanağın düzenlenip ibraz edilmesi gerektiği belirtilmiş olup son tutanağın ibraz edilmesine ilişkin bir haftalık kesin sürenin dava açmadan önce düzenlenmiş son tutanağın dosyaya ibrazına ilişkin usulü bir düzenleme olduğu anlaşılmaktadır. Dava açılmadan arabulucuya başvurunun yeterli görülmesi halinde arabuluculuğun amacına aykırı hareket edilmiş olacaktır. Arabuluculuk faaliyetinin temel amacının tarafların alternatif çözüm yöntemleri ile mahkeme dışında anlaşması olduğu, gerek mahkemelerin iş yükünün azaltılması gerekse de alternatif çözüm yöntemleri ile tarafların kendi iradeleri ile uyuşmazlığı çözmeleri hedeflenerek bazı davalarda arabuluculuk sürecinin denenmesinin zorunlu tutulduğu göz önüne alındığında arabuluculuk süreci tamamlamadan dava açılması halinde zaten dava açıldığı tarafların kabulünde olduğundan arabuluculuk sürecinin başarıya ulaşması mümkün olmayacaktır. Bu bağlamda arabulucuya dava tarihinden önce başvuru yeterli olmayıp, dava tarihinden önce tarafların arabulucuya başvurması ve anlaşamamaya ilişkin son tutanağın düzenlenmesi gerekmektedir. Yukarıda açıklandığı üzere dava tarihinde aynı zamanda arabulucuya başvuran davacının anlaşamamaya ilişkin arabuluculuk son tutanağını ibraz etmediği, davacı vekilinin 01/02/2023 havale tarihli dilekçesinden de anlaşıldığı üzere henüz arabuluculuk görüşmelerinin yapılmadığı, son tutanağın düzenlenmediği anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın 6102 Sayılı TTK’nun 5/A maddesi, 6325 Sayılı Kanunun 18 (A) 1-2 maddesi gereği davanın dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcı, peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde Bursa Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde, İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 02/02/202
Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır