Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/743 E. 2022/830 K. 22.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/743
KARAR NO : 2022/830
HAKİM : … …
KATİP : … …
DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16634-36435-13904] UETS
DAVALI : … – …
DAVA : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 20/07/2022
KARAR TARİHİ : 22/07/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/07/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle; Davacı müvekkili ile davalı arasında; Bursa İli Nilüfer İlçesi 30 Ağustos Zafer Mahallesi H21-C-02-C-4-D pafta, 6222 ada, 2 parselini teşkil eden taşınmazın imar durumuna göre davalının isteği doğrultusunda çizilecek projeye göre 64 adet daire ve 16 adet işyerinden oluşan bir sitenin davacı müvekkilince inşası konulu, 13.03.2018 tarihinde akdedilen “Kayapa Projesi Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi” isimli 22 maddelik bir inşaat sözleşmesinin mevcut olduğunu, söz konusu sözleşmenin işin teslimi isimli 14. Maddesinde özetle müteahhit müvekkilinin en geç 36 ay içerisinde yapı kullanma izin belgesini almaya hazır olacak biçimde işi bitirmeye ve mal sahibine teslime mecbur olduğunu ve mücbir sebep olmadığı takdirde inşaat ruhsatını 6 ay içinde alacağının belirlendiğini, tüm bu anlatılanlara rağmen davalı tarafın, 09.12.2021 tarihli Bursa 24.Noterliği kanalı ile göndermiş olduğu ihtarnamede sözleşmenin resmiyet kazanamadığını ve davacı müvekkilinin ruhsat almamasına bağlı olarak inşaata başlanamadığı gerekçesi ile sözleşmenin hükümsüz olduğunu, tarafları bağlamadığını ihtar ettiğini ancak söz konusu ihtarın haksız olduğunu, zira sözleşmenin 20. Maddesi uyarınca bir kusurun veya aksaklığın öncelikle davacı müvekkiline ihtarname kanalıyla bildirilmesi gerektiğini, davalı taraf sözleşmeyi haksız şekilde fesih ettiğinden dolayı ,müvekkilinin ödemiş olduğu mimari proje bedeli, belediye ve diğer resmi kurumlara yapılan ödemelerin davalı tarafça ödenmesi gerekirken bu bedellerin hiç birinin ödenmediğini, dava konusu edilen sözleşmedeki taşınmazın 1.500 m2 Zafer Seveş’e ait olduğunu, Zafer bey sözleşme feshi nedeniyle kendi alanına düşen kısmın tazmin bedelini ödediğini, banka dekontundaki açıklama kısmına da bu şekilde açıklama yazdığını dolayısıyla iş bu taşınmazın davalıya düşen kısmı için herhangi bir ödeme yapılmadığını ve iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, ihtiyat-i tedbir taleplerinin kabulüne ve de davanın kabulü ile şimdilik, ileride bilirkişi raporundan sonra artırılmak üzere ,fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla 100-TL’nin faizi ile birlikte belirsiz alacağın tahsiline karar verilmesini, yargılama masraf ve giderlerinin davalı tarafa bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
6100 Sayılı HMK’nın 1.maddesinde; görevin kamu düzenine ilişkin olduğu düzenlenmiş olup aynı yasanın 114/1-c maddesinde; görevin dava şartı olduğu belirtilerek, mahkemenin görevli olup olmadığını davanın her aşamasında mahkemenin kendiliğinden araştıracağı hükmüne yer verilmiştir.
Asliye Ticaret Mahkeme’lerinin görevini belirleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanu’nun 5. Maddesinin 1. Fıkrası “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevlidir.” düzenlemesini getirmiştir. Ticari davaların neden ibaret olduğunu düzenleyen aynı yasanın 4. Maddesi 1. Fıkrası ise” Her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda ve maddenin b,c,d,e,f, bentlerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır düzenlemesini getirmiştir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin, diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Somut olayda, davanın taraflar arasında akdedilen düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi ve arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklı alacak istemli dava olup, davalı arsa maliki olduğu, tacir olmadığı, dolayısıyla her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olmadığı anlaşıldığından davaya konu olayla ilgili yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın Görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.22/07/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır