Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/732 E. 2022/1226 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/732 Esas – 2022/1226
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :2022/732 Esas
KARAR NO :2022/1226
HAKİM :Yasin Sencer GÜNEY 153211
KATİP :
DAVACI :… SİGORTA ANONİM ŞİRKETİ –

VEKİLİ :Av.
DAVALI :BURSA SU VE KANALİZASYON İDARESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ –

VEKİLİ :Av.
DAVA :İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ :18/07/2022
KARAR TARİHİ :29/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :29/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle; müvekkil şirketin alacağı nedeniyle, BUSKİ Genel Müdürlüğü aleyhine Bursa 2. İcra Müdürlüğü’nün 2022/5180 E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu taraf, borcu ödemediği gibi 26.05.2022 tarihinde söz konusu yasal takibe “Kurumumuzun böyle bir borcu yoktur.” gerekçesi ile haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, müvekkil şirket sigortalısı olan …’e ait Beka Mak İzmir Yolu Başköy Kavşağı 25. Kilometre Bursa adresindeki evinde 12.01.2021 şiddetli yağmur suyu mahallede ki giderlerin tıkalı olması nedeniyle su konuta girmiş ve hasar meydana geldiğini, olay günü sigortalı tarafından BUSKİ aranmış ve giderleri açılması istenmişse de; BUSKİ yetkililerince rizikonun bulunduğu sokaktaki alt yapının yetersiz ve problemli olduğunu mevcut planda tesisatın komple değişmesi gerektiği ancak ödenek beklediklerini belirtildiğini, müvekkili şirket, işbu su basması hadisesi sonucunda sigortalısına uğradığı zarara karşılık 28.01.2021 tarihinde poliçe kapsamında toplam 8.895,00-TL hasar tazminat bedeli ödediğini, yapılan söz konusu ödeme ve zararın tespiti amacıyla alanında uzman ekspertizlere inceleme yaptırdığını, inceleme sonucunda, meydana gelen hasarın, giderlerin tıkalı olması nedeniyle meydana geldiğinin tespit edildiğini, müvekkili şirketin söz konusu alacak talebi kanundan kaynaklama “Halefiyet” ilkesine dayandığını, davalı/borçlu tarafın hiçbir dayanak ve gerekçe göstermeden kanundan kaynaklanan halefiyet hakkını kabul etmemesi ve müvekkil şirkete borçları olmadığını ileri sürerek takibe konu borcu ödememek ve tahsilatı geciktirmek amacıyla borca itiraz etmeleri tamamen kötü niyetli olduğunu, dava şartı nedeniyle arabuluculuk merkezine başvuruda bulunduklarını, yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamadığını, belirterek davalı/borçlunun Bursa 2. İcra Müdürlüğü’ nün 2022/5180 E. sayılı icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağa ödeme tarihinden itibaren TTK 1530 ticari temerrüt faizi işletilmesine, davalı/borçlunun kötü niyetli itirazı nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı Vekili Dilekçesinde Özetle;2577 S. İdari Yargılama Usulü Kanununun İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı başlıklı 2. maddenin 2. bendinde “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları,” şeklinde belirtildiğini, Genel Müdürlüklerine atfedilecek hiçbir kusuru kabul etmemekle birlikte, aleyhlerine açılan dava konusunun hizmet kusurundan kaynaklanması halinde, görevli mahkemenin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununa göre İdare Mahkemesi olduğunu, meydana geldiği iddia edilen olayın hizmet kusurundan kaynaklanmadığı, haksız fiilden kaynaklandığı değerlendirildiğinde ise görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olacağını, dava, EVİM GARANTİDE PLUS SİGORTA POLİÇESİ’nden kaynaklanan ve halefiyete dayanılarak icra marifetiyle rücuen tazminat istemine karşı yapılan itirazın iptaline ilişkin olarak açılan itirazın iptali davası olduğunu, davacının sigortalısı …’ e ait evde meydana gelen su basması neticesinde meydana geldiği iddia olunan olay davacının sigortalısının ticari işletmesi ile ilgili olmadığını, sigortalısına halef olan davacının davasını asliye ticaret mahkemesinde değil, asliye hukuk mahkemesinde açması gerektiğini, davacının sigortalısına ait Beka Mak İzmir Yolu Başköy Kavşağı 25. Kilometre/BURSA adresindeki evine 12.01.2021 tarihinde su basması sebebiyle sigortalıya ödenen 8.895,00-TL nin (Harca esas değer 10.999,40-TL olarak belirtilmiştir) tahsili amacıyla icra takibi açıldığını, takibe itiraz ettiklerini, açılan haksız davayı kabul etmediklerini, davacı taraf dava dilekçesinde her ne kadar Beka Mak İzmir Yolu Başköy Kavşağı 25. Kilometre BURSA adresindeki eve su bastığını belirtmişse de dava dilekçesi ekindeki evraklardan (Ekspertiz raporu ve Sigortalı …’ e ait dilekçe) meydana geldiği iddia olunan olayın Soğukkuyu Mahallesi 12. Doğan Sokak No:25/1 Osmangazi/ BURSA adresinde olduğunun görüldüğünü, delil olarak gösterilen ekspertiz raporunun Görüş ve Kanaat başlıklı kısmında “12.01.2021 tarihinde yağan yağışlardan sonra sigortalı olan ve binanın su basman altında zemin katta bulunan konutun zeminden çıkan yağmur suları daire içerisine sirayet ederek, salon, açık mutfak ve antredeki bina ve eşya değerlerinde hasara sebebiyet vermiştir. Olay sonrası sigortalı BUSKİ’ ye başvurmuş ve BUSKİ ekipleri rizikonun bulunduğu sokaktaki alt yapının yetersiz ve problemli olduğunu, mevcut planlarında sokaktaki tesisatın komple değişmesi gerektiği ancak ödenek bekledikleri bilgisine ulaşılmıştır. Hasarın oluş şekli itibari ile BUSKİ’ ye rücu hususunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde belirtildiğini, müvekkil İdare ekipleri tarafından rizikonun bulunduğu sokaktaki alt yapının yetersiz ve problemli olduğunu, mevcut planlarında sokaktaki tesisatın komple değişmesi gerektiği ancak ödenek bekledikleri şeklinde bir beyanda bulunmadığını, salt sigortalının tek taraflı beyanına göre düzenlenen ekspertiz raporu davacının davasını ispatlamaya yetecek düzeyde olmadığını, davacı taraf gereken araştırmayı yapmadan tek taraflı beyanlara göre, somut bir delil olmadan sigortalısına yaptığı ödemeyi haksız olarak istemekte haksız olduğunu, sigortalıya ait taşınmazda oluşan zararın meydana gelmesinde kurumun hiçbir kusurunun söz konusu olmadığını, dava konusu olayın meydana geldiği düşük kattaki dairede su basman altından dairenin zeminine su sızması dairenin fen ve sanat kuralarına uygun olamadığına karine teşkil ettiğini, ayrıca ilgililer tarafından dairenin imar mevzuatına uygun yapılmadığını su basmasını engelleyecek önlemler alınmadığını, kamu hizmeti gören genel müdürlüklerinin kişilerin kendi kusurlarından kaynaklanan bu tür olaylarda sürekli muhatap alınması ve tazminat ödemek zorunda kalması yasa, usul ve hakkaniyete aykırı olacağını, aynı zamanda bir kamu zararına da neden olduğunu, davacı tarafından talep edilen bedelin fahiş olup, faiz talebini de kabul etmediklerini, müvekkili İdare bir kamu kurumu olduğunu, temerrüt faiz talebinin kabul edilemez olduğunu belirterek davanın REDDİNE ve %20 den aşağı olmayacak şekilde davacı tarafa kötüniyet tazminatı hükmedilmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava; davacı tarafından, davalı aleyhine Bursa 2. İcra Müdürlüğü’nün 2022/5180 Esas sayılı dosyası ile başlatılan takibe, itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
Hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı olan Arabulucuk Bürosuna Banka
tarafından başvurulmuş, Bursa Arabuluculuk Bürosu’nun 2022/73882 Dosya numarasından
Arabulucu Engin KARAMAN tarafından yürütülen süreç, “anlaşamama” ile sonuçlanmıştır.
Bursa 2.İcra Dairesi’nin 2022/5180 esas sayılı dosyasının UYAP üzerinden dosya arasına alınmıştır.
UYAP üzerinden davacı sigorta şirketinin ödeme yaptığı …’in SGK ve vergi kaydı dökümlerinin dosya arasına alındığı, Ticaret Sicil Gazetesi’nden tacir kaydının bulunup bulunmadığına ilişkin yapılan sorgulamada tacir kaydının bulunmadığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre;
HMK’nın 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1 maddesine göre mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Aynı maddenin 2 nolu bendine göre ise mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Diğer taraftan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesi uyarınca iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış, 5. maddesinde de ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. 4. madde hükmüne göre bir davanın ticari dava sayılması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması (mutlak ticari dava) gerekir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınması gerekir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Somut olayda; davacının sigortalısına ait Beka Mak İzmir Yolu Başköy Kavşağı 25. Kilometre/BURSA adresindeki evine 12.01.2021 tarihinde su basması sebebiyle sigortalıya ödenen 8.895,00-TL nin (Harca esas değer 10.999,40-TL olarak belirtilmiştir) tahsili amacıyla icra takibi başlattığı, davacı sigorta şirketinin, sigortalının haklarına halef olarak iş bu davayı açtığı, dolayısıyla sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerektiği, sigortalının tacir sıfatını taşımadığı, dolayısıyla her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olmadığı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinden kaynaklanmadığı anlaşılmakla uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizce dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde Görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
4-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair; davacı ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 29/11/2022

Katip 127096
¸e-imzalıdır

Hakim 153211
¸e-imzalıdır