Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/727 E. 2022/1210 K. 24.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/727 Esas – 2022/1210
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

ESAS NO : 2022/727
KARAR NO : 2022/1210
HAKİM :
KATİP :

DAVACI : … BURSA TARIM HAYVANCILIK PEYZAJ ÇEVRE İNŞAAT SANAYİ TİCARET ANONİM ŞİRKETİ –
VEKİLİ : Av.
DAVALI :

VEKİLİ : Av.
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2022
KARAR TARİHİ : 24/11/2022
Mahkememizde açılan davanın açık muhakemesi sonunda ;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkiline Hal Rüsum alacağından kaynaklı borcu olduğunu, davalının bu borcunu ödemediğini. Bunun üzerine müvekkilinin icra takibi başlattığını. Davalı borçlunun, Bursa 6. İcra Müdürlüğü’nün 2022/2992 sayılı dosyası ile aleyhine yürütülen 1.206,04-TL miktarındaki (asıl alacak) icra takibi nedeniyle düzenlenen ödeme emrine itirazı üzerine takibin durdurulduğunu. Davalı tarafından, icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz edilmiştir. Davalının takip konusu borcun tamamından sorumlu olduğunu. Müvekkili tarafından yapılan tüm işlemlerin yasaya uygun olduğunu. İtirazların hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını. Bu nedenle itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE;
Dava, davalının Bursa Büyükşehir Belediyesinin iştiraki olan davacı şirketten hal hizmeti alması sebebiyle kesilen rüsum bedellerinin ödenmediği iddiası ile başlatılan Bursa 6. İcra Müdürlüğünün 2022/2992 Esas sayılı takip dosyasında başlatılan 1.206,04 TL tutarlı takibe yapılan itirazın iptaline ilişkindir.
İzmir 4. Ticaret Mahkemesi’nin 2015/1061 Esas ve 2016/129 Karar sayılı kararında “5957 sayılı yasanın 14. Maddesi incelendiğinde, idari para cezası öngörülen 5, 6, 13, 17. Maddelerinde tanımlanan aykırı hareketlerle ilgili idari para cezaların öngörülmüş olduğu görülmüştür. 14.maddesinde atıf yapılan kanun hükümleri incelendiğinde cezai hal rusumlarına ilişkin düzenlemelerin yer almadığı görülmüştür. Keza kanunda hal rusumü 8. Maddede düzenlenmiş, 14. Maddede de 8.maddeye bir atıfın bulunmadığı anlaşılmıştır. Yönetmeliğin 5. Maddesinin 2. Bendinde olduğu gibi, 5957 sayılı yasanın 10. Maddesinin 7. Bendinde de 14.madde dışındaki tüm uyuşmazlıkların hal hakem heyetinin görev ve yetki kapsamında olduğu belirtilmiştir.
Kanunda cezai hal rusumlarının bir idari ceza olduğu belirtilmediği gibi, öyretide de cezai hal rusumlarının idari ceza olmadığı kabul edilmektedir.
Buna göre cezai hal rusumlarının belirlenmesi ve bununla ilgili uyuşmazlıkların çözümü ve cezai hal rusümlerinin görüşülmesi konusunda da hakem heyetlerinin görevli olduğu anlaşılmakla esastan da davanın yerinde olmadığı kanaati oluşmuştur.
Dosya kapsamı tümüyle değerlendirilerek davacının davanısın reddine dair aşağıdaki hükmün kurulması usul ve yasaya uygun bulunmuştur. ” şeklinde verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2016/13447 E. , 2019/2412 K. Sayılı kararı ile
“Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan kararın ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 18/04/2019 gününde oy çokluğuyla karar verildi.” onama kararı verildiği görülmüştür.
Yine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26.Hukuk Dairesi’nin 28.09.2018 Tarih, 2017/1900 Esas ve 2018/1319 Karar sayılı kararında “Davacı, davalı hakkında “Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi” hakkındaki 5957 sayılı Kanuna bağlı olarak yayımlanan yönetmeliğin 23/3. maddesi ile adına tahakkuk eden rüsum bedelini ödemediğini, bu nedenle Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6217 sayılı dosyalarında ilamsız icra takibi yaptığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini istemiştir…Anılan yasal düzenlemelere göre; değeri elli bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda hal hakem heyeti kararlarına karşı yapılacak itirazı inceleme görevi, hal hakem heyetinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesine aittir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese bile mahkemece kendiliğinden (re’sen) göz önüne alınması gerekir. Eldeki davaya konu uyuşmazlık miktarının elli bin Türk Lirasının altında bulunması karşısında, davaya Asliye Ticaret Mahkemesince bakılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. HD. 2016/1327 E.- 2017/6707 K., 2014/13512 E.- 2015/11659 K.,2016/7484 E.-2018/1786K.)…” şeklinde bir gerekçe ile kararı başka yönden kaldırmıştır.
Dolayısıyla dava değeri itibariyle davacının öncelikle hal hakem heyetine başvurması gerekirken, bu dava şartı yerine getirilmeksizin doğrudan dava açmış olması hukuka uygun görülmemiş, davanın açıklanan nedenlerle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu harç peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına.
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 1.206,04 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
5-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00 TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA, BU HUSUSTA HARÇ TAHSİL TEZKERESİ DÜZENLENMESİNE,
6-Davacı tarafından yatırılan gider avansının, kullanılmayan kısmının HMK 333.Md. Uyarınca, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafına iadesine,
Miktar itibari ile kesin olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda açıkça okundu, usulen anlatıldı. 24/11/2022

İş bu kararın gerekçesi 24/11/2022 tarihinde yazılmıştır.

Katip 256544
✍e-imzalı

Hakim 190236
✍e-imzalı