Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/710 E. 2023/165 K. 15.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/710
KARAR NO : 2023/165

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … -TC Kimlik no- …
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALI : … – …
VEKİLİ : Av. … – [16825-28234-12738] UETS
DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 05/07/2022
KARAR TARİHİ : 15/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil mirasçı …’ın, muris Mehmet …’ın vefatı ile birlikte davalı şirkette hissedar haline geldiğini, TTK 494/2 maddesi uyarınca murise ait payların mülkiyeti ve paya bağlı malvarlığı hakları müvekkil mirasçıya derhal geçtiğini, Müvekkil …’ın babası 59428198332 T.C. kimlik numaralı Mehmet …’ın, 14.10.2017 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak çocukları … ve müvekkilin kardeşi … Cansu … kaldığını, Beşiktaş 6. Noterliği’nin 00223 yevmiye nolu ve 03.01.2022 tarihli mirasçılık belgesinden de anlaşılacağı üzere; muris Mehmet …’ın 2 (iki) pay olarak belirlenen mirasının 1 (bir) payı …’a, 1 (bir) payı da kardeşi … Cansu …’a paylaştırıldığını, muris Mehmet …’ın … Gemicilik Ltd. Şti. nezdinde hissedarlığı bulunmakta olup; bu hissedarlığa karşılık şirkette 1320 adet payı bulunmakta olduğunu, bu doğrultuda muris Mehmet …’ın vefatıyla müvekkil kardeşi ile birlikte, … Holding A.Ş.’de ve bağlı bulunan tüm grup şirketlerde hissedar haline geldiğini, şirketin diğer hissedarları olan Ali Rıza … ile Yüksel …’ın ise müvekkilin öz amcaları olduğunu, muris Mehmet …’ın vefatı ile birlikte murise ait şirket paylarının mülkiyeti ve paya bağlı malvarlığı hakları, halihazırda Türk Ticaret Kanunu’nun 494/2. maddesi gereğince herhangi başka bir işleme gerek olmaksızın derhal müvekkil mirasçı ve dava-dışı kardeşine geçmiş durumda olduğunu, Türk Ticaret Kanunu 494/2. maddesinde payların mülkiyetinin ve paylardan kaynaklanan malvarlığı haklarının derhal mirasçılara geçeceğini, oy hakları ve genel kurula katılma hakkının ise şirketin onayı ile mirasçılara geçeceği hüküm altına alındığını, davalı sicil müdürlüğünün, kendisine sunulan dava konusu işleme ilişkin inceleme yükümlülüğüne uygun davranmamış olup; gerçekleştirdiği tescil ile dava dışı şirketin hukuka aykırı işlemlerini kanuna aykırı olarak gerçekleştirmesine imkan tanıdığını, müvekkilin miras yoluyla elde ettiği hisselerle ilgili olarak müvekkil tarafından şüphelilere Bakırköy 41. Noterliğinden ihtarname gönderilmek suretiyle her bir şirket yönünden murisin pay sahibi olduğu hisselerin mirasçılar adına devrinin yapılması hususu ihtar edildiğini, … Gemicilik Ticaret Ltd. Şti. tarafından gönderilen cevabi ihtarnamelerde Beyoğlu 17. Noterliği 16.03.2018 tarihli 4360 yevmiye numaralı ihtarname ile muris Mehmet …’ın … Holding A.Ş.’de bulunan hisselerinin gerçek değerinin müvekkil hissesine tekabül eden kısmının 35.700-TL olduğu ve bu rakam üzerinden satın alınacağı ve mirasçıların pay defterine hissedar olarak yazılmayacakları ihtar edildiğini, ancak müvekkili tarafından işbu ihtara cevaben Beşiktaş 6. Noterliği aracılığı ile gönderilen ihtarname ile cevap verilerek; ihtarnamede yer alan şirket gerçek değeri olduğu iddia edilen bedelin, gerçek değerin çok altında olması sebebiyle bu bedele açıkça itiraz edildiği ve şirketlerdeki paylar için TTK 493/4 madde kapsamında yapılan fiyat teklifinin açıkça reddedildiği muhatap şirkete açık ve net bir şekilde ihtar edildiğini, şirket tarafından müvekkil mirasçıya yapılan fiyat teklifinin, şirket gerçek değerinin çok altında olması sebebiyle, müvekkil tarafından hisselerin gerçek değerinin tespitine yönelik olarak, emredici hüküm mahiyetindeki TTK madde 493/5 hükmü gereği Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/520E. sayılı dava açıldığını, işbu dosyanın halen istinaf aşamasında olduğunu, söz konusu şirkette müvekkilin mirasçı sıfatıyla pay sahibi olduğuna ilişkin olarak davalısı … Gemicilik Ticaret Ltd. Şti. olan Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/520E. ve 2022/89K. sayılı kararında; “Eldeki uyuşmazlıkta paylar miras yolu ile davacılara geçmiştir. TTK hem Anonim şirketlere ilişkin olarak hem de Limited şirketlere ilişkin olarak 793 ve 596. Maddelerinde şirkete payların geçişini onaylamayı reddetme hakkı tanımıştır. Bunu da 3 aylık süreye tabi tutarak gerçek değeri ile devralmayı da teklif etme şartına bağlı kılmıştır.” ifadeleriyle muris Mehmet …’a ait olan şirket paylarının vefatı ile mirasçısı müvekkile geçtiği, şirketin ancak TTK madde 493/4’te düzenlenen istisna uyarınca hisselerin gerçek bedellerini ödemek suretiyle müvekkile ait hisseleri satın alabilecekleri hükme bağlandığını, Hal böyle iken, şirket tarafından mülkiyeti artık müvekkile miras yoluyla geçmiş olan hisselere dair mülkiyetin talep edilmesi halinde TTK madde 493/4 hükmü gereği ancak hisselerin gerçek rayiç değerinin müvekkile ödenmek suretiyle hisselerin mülkiyetini elde edebilecekleri tartışmasız olduğunu, taraflar arasındaki bu ihtilafın yargıya da taşındığını, basına düştüğünü, şüpheliler Ali Rıza … ve Yüksel … müvekkilin öz amcaları olmalarına rağmen, müvekkilinin miras yoluyla hak kazandığı hisselerine ve bedellerine ulaşamaması için bu güne kadar sürekli haksız, hukuka aykırı ve kötü niyetli davranışlarını sürdürdüklerini, şirketin diğer hissedarları ve yönetim kurulu üyeleri olan bu kişilerin, kendi öz kardeşlerinin vefatı üzerine yeğenleri olan müvekkilin şirketteki hisselerinin gerçek değerine ulaşamamaları için ellerinden geleni ısrarla yaptıklarını ve bir dizi suça konu işlemle de nihayetinde sahtecilikle hisseleri ketmederek, müvekkilin hisselere dair mülkiyet hakkını elinden usulsüz şekilde aldıklarını, huzurdaki davaya konu olay incelendiğinde, müvekkil tarafından haricen edinilen duyumlar üzerine Gemlik Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde 24.05.2022 tarihinde yapılan araştırma ve anılan tarihte elde edilen belgeler üzerinde yapılan incelemeler neticesinde, müvekkile ait hisselerin resmi belgede sahtecilik yapılarak ve sicilde de tescil ettirilerek … Gemicilik Ticaret Ltd. Şti. yönetim kurulu üyeleri tarafından mülkiyetlerinin ketmedildiğinin öğrenildiğini, oysaki müvekkilinin miras hakkı uyarınca intikal eden şirket payına ilişkin gerçek değer kendisine ödenmediğini, mülkiyetin … Gemicilik Ticaret Ltd. Şti.’ye geçtiği konusunda herhangi bir kesinleşmiş mahkeme kararı da hiçbir şekilde bulunmadığını, buna rağmen, müvekkil ait paylar ve paya bağlı malvarlığı hakları usulsüz ve hukuka aykırı genel kurulu kararları ile ketmedilmek suretiyle ihlal ederek, mülk edindiklerinden ve ayrıca ilgili kararların TTK ve ilgili mevzuata aykırı şekilde tescil ve ilan edilmiş olması nedeniyle bu durumu öğrenmemizle birlikte söz konusu hukuka aykırı tescil işlemine yönelik olarak dava açma zorunluluğu doğduğunu, iş bu hukuka aykırı işlemin batıl ve/veya yok hükmünde olduğunun tespiti için Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/582 Esas sayılı davasının ikame edildiğini ve işbu davada 06.06.2022 Tarihli Ara Karar kapsamında ihtiyati tedbir kararı ile şirket hisselerinin 3. Kişilere devrinin önlenmesine karar verildiğini, iş bu 06.06.2022 Tarihli tedbir kararı 10.06.2022 Tarihinde ilgili davanın davalısı şirkete tebliğ edilmiş ise de ihtiyati tedbir kararına uyulmadığını ve müvekkile ait şirket hisselerinin 3. Kişilere devrinin gerçekleştiğini, 13.06.2022 tarihli 02 Sayılı Genel Kurul Kararı incelendiğinde; “Şirket ortaklarından ****** mersis numaralı … Gemicilik Tic. Ltd. Şti. 34.000 TL sermaye karşılığı 1360 adet payını hukuki ve mali yükümlülükleri ile Yılmar Holding A.Ş.’ye devrettiğini, gerçekleşen pay devrine bağlı olarak şirketin son ortaklık yapısının Yılmar Holding A.Ş. : Beheri 25,00 TL değerinde 1360 adet paya karşılık gelen 34.000 TL, Ali Rıza … : Beheri 25,00 TL değerinde 1320 adet paya karşılık gelen 33.000 TL Yüksel … : Beheri 25,00 TL değerinde 1320 adet paya karşılık gelen 33.000 TL.” şeklinde hukuken kabul edilemeyeceğini ve her yönüyle hukuka aykırı keyfi bir yorumla yönetim kurulu alınarak müvekkile ait şirket paylarının dava dışı şirkete aktarılması suretiyle ketmedildiği görülmekte olduğunu, somut olayda bu aşamaya kadar detaylı bir biçimde izah edildiği üzere Gemlik Ticaret Sicil Müdürlüğünün 28.06.2022 tarihli ilanı ile tescil edilen hususların tamamı resmi belgede sahtecilik, hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma, nitelikli dolandırıcılık olmak üzere çok sayıda suç teşkil eden mahiyette olduğu gibi, Anayasal mülkiyet ve miras hakkını da açıkça ihlal etmekte olduğunu, dava konusu edilen işlemlerin, murisin vefatı üzerinden beş yıl sonra gerçekleştirilmiş olup; davalı Sicil Müdürlüğü tarafından bu işlemlere açık bir şüphe duyularak yaklaşılması gerekmekte iken; anlaşılması güç biçimde davalı yanca işlemler hiçbir şekilde kanun koyucunun verdiği denetim yükümlülüğüne uygun şekilde irdelenmeksizin hukuka aykırı şekilde ve aynı zamanda dava dışı şirket yetkililerinin suça konu işlemlerinin hukuken vücut bulmasına imkan verecek şekilde gerçekleştirildiğini, bu sebeple, davalı yanca yapılan tescil işlemi, aynı zamanda TTK’nın emredici hükümlerine aykırı olması sebebiyle esasen yokluk ve butlan niteliğindeki batıl yani hukuken tamamen geçersiz işlemlerin de hukuka aykırı şekilde tescil edilmesi sonucunu da doğurduğunu, nitekim müvekkiline yapılan herhangi bir hisse bedeli ödemesi yahut hisse devrine dair kesinleşmiş herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın mülkiyeti müvekkile ait hisseler bu tescil işlemi ile dava dışı şirketlere ve sonrasında gerçekleştirilen işlemlerle dava dışı şirketin diğer hissedarı ve ortağı olan müvekkilin öz amcalarının hakim hissedarı oldukları diğer şirketlerine devredilerek, hisseler bu şekilde ketmedilmiştir. Hal böyle iken, Sayın Mahkemece haklı ve hukuka uygun itirazımızın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, şirket hisselerinin miras yolu ile intikaline ilişkin işlemin çözümünün bir mahkeme kararına dayandığı ve böylelikle geçici tescil yapılması gerektiğine yönelik yargıtay içtihatları da dikkate alınarak ivedilikle ve öncelikle tedbir talebimizin ve nihayetinde huzurdaki haklı davanın kabulü gerekmekte olduğunu belirterek yolsuz ve haksız şekilde tesis edilen kamu düzenine ve kanunun emredici hükümlerine aykırılık içeren Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 28.06.2022 tarihli 10608 sayılı 200 sayfa numarasında tescil edilen işlemin emredici kanun hükümlerine aykırı olması sebebiyle haklı ve hukuka uygun itirazlarımızın kabulüyle tescil işleminin iptaline ve kaldırılmasına, söz konusu yokluk/butlan hükmündeki kararı tescil eden işlemin telafisi imkansız zararlara neden olmasının önüne geçilmesi amacıyla icrasının ve yayınlanmasının ivedilikle durdurulmasına yönelik olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine ve bu kararın sicilde yayınlanmasına, yargılama gideri vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili davaya cevap dilekçesi ile, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 494 üncü maddesinin ikinci fıkrasında “Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.” hükmüne, Üçüncü fıkrasında ise “Şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.” hükmüne yer verildiğini, miras yoluyla pay geçişlerinin pay defterine işlenebilmesi için mirasçıların belgesi ile şirkete başvurması gerekmekte olduğunu, başvuru üzerine şirketin, mirasçıların şirkette pay sahibi olmalarını onaylayabilir ya da payların gerçek değeri ile devralmayı önererek onay vermeyi reddedebileceğini, onay verilmesi halinde mirasçıların şirkette pay sahibi olur ve pay sahipliğine bağlı her türlü haktan yararlanabileceğini, onayın verilmemesi ve bu yöndeki kararın mirasçılara bildirilmesi üzerine paylara ait mülkiyet hakkı dahil olmak üzere pay sahipliğine bağlı haklar şirkete geçeceğini, şirketin ret kararını, mirasçıların şirkete yapacakları bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde alması gerekmekte olduğunu, aksi halde, mirasçılar pay sahibi olarak kabul edilecektir. Bu süre içinde mirasçıların pay sahibi olup olamayacaklarına ilişkin şirket bir karar verene kadar payların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhal; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte mirasçılara geçeceğini, dava konusu olayda şirketin; ilgili bildirimin yapılması üzerine, süresi içinde, usulüne uygun olarak, pay geçişini reddettiklerini mirasçılara bildirdiğini, mirasçıların pay geçişi sebebiyle, şirkete göndermiş olduğu ihtarname, şirketin almış olduğu yönetim kurulu kararı ve süresinde vermiş olduğu kararı bildirmiş olduğu ihtarname suretinin dilekçe ekinde yer aldığını, somut olayda; mirasçıların 13.12.2017 tarihli ve 36790 sayılı mirasçılık belgesi ile şirkete 25.12.2017 tarihli bir ihtarname göndererek kendilerinin pay defterine kaydedilmelerini talep ettiği, buna karşılık şirket tarafından 12.03.2018 tarihli ve 2018/02 sayılı Genel Kurul Kararı ile mirasçıların pay defterine kaydedilmesi ve pay senetlerinin mirasçılara devredilmesi taleplerinin reddedilmesi kararı alındığı, 16.03.2018 tarihli ihtarname ile mirasçılara bildirildiği anlaşılmakta olduğunu, davacı taraf her ne kadar ilgili kanunun 494/2 maddesi gereği işlem yapılması ve derhal geçişin sağlanması gerektiğini iddia etmiş olsa da TTK’nun 493. Maddesinin 4. Fıkrası gereği “…şirket, payların gerçek değerini ödeyerek devralmayı önererek onay vermeyi reddedebilir.” denilmiştir. Olayda şirket usulüne uygun olarak payların gerçek değerini ödemeyi teklif ederek , ilgili pay geçişini reddetmiştir. Bunun sonucu olarak, TTK 494. Maddesi “Devir için gerekli olan onay verilmedikçe, payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm haklar , DEVREDENDE kalır. ” şeklinde olduğunu, bu bağlamda; davacı tarafın kendince bazı kanun maddelerini yok saymak suretiyle, doğrudan lehe yorumlanabilecek maddeyi , davasına konu etmesi de ; davanın hukuksuz ve kanuna aykırı olduğunun göstergesi olduğunu, ilgili işlemin bu kapsamda kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, her ne kadar davacı yan bazı doktrinler ve kararlar ile dilekçesini desteklemiş olsa da davacı tarafın dilekçesinde yer vermiş olduğu doktrin ve kararlardan da anlaşılacağı üzere ; ilgili şirketin yapmış olduğu iş ve işlemler kanunlar çerçevesinde olduğunu, bu haliyle davalı müvekkil Gemlik Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvuru yapan … GEMİCİLİK TİC. LTD.ŞTİ. ‘nin taleplerinin incelendiğini ve görevini gereken titizlikle yapan müvekkil ticaret sicil müdürlüğünün, yine de herhangi bir hataya veya hak kaybına mahal vermemek sebebiyle , bağlı oldukları Bakanlığa konu ile ilgili çeşitli zamanlarda görüş sorduğunu ve görüşlerin kıyas yolu ile uygulandığını, bakanlıkça ilgili tescil işlemlerinin yapılmasında bir sakınca olmadığı yönünde cevap verildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde defalarca , birçok hatalı işlem yaptığını ve hatta suç işlemekle itham etmiş olduğu müvekkil Gemlik Ticaret Sicil Müdürlüğü, davacının da , ilgili şirketin de haklarını korumak sebebiyle iş ve işlemlerini üstün titizlikle yürüttüğünü, aksine davacının dilekçesinde belirttiği şekilde iş ve işlemler yürütülmüş olsa idi , bu kez davalı müvekkil usule aykırı ve kanunsuz hareket etmiş olacağını, bu kapsamda şirketin, Kanunun 493/4 maddesi gereği olarak, 494/3 maddesinde öngörülen süre içinde mirasçıları ret etme hakkını kullandığı, hakkın kullanılmasıyla birlikte paylara ait mülkiyet hakkı ve pay sahipliği hakkının şirkete geçtiği değerlendirilmektedir. Ancak şirketin iktisap ettiği paylar şirkete hiçbir pay sahipliği hakkı sağlamayacağından dolayı şirket genel kurul toplantı nisabının hesaplanmasında bu paylar dikkate alınmayacağı değerlendirilerek Gemlik Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından talep edilen diğer tescil işlemleri de bu hususlar dikkate alınarak gerçekleştirildiğini, 28/06/2022 tarihli dilekçe ve ekleri ile Gemlik Ticaret Sicili Müdürlüğüne yapılan tescil başvurusu müdürlük tarafından incelendiğinde şirketin 02 sayılı Genel Kurul Kararının tescili ve ilanını talep edildiği görülmüştür. Tescile dayanak belgelerin Gemlik Ticaret Sicili Müdürlüğünce incelenmesi neticesinde, Vefat eden Şirket ortağı Mehmet …’ın ortağı olduğu Gemlik Ticaret Sicili Müdürlüğüne bağlı … HOLDİNG ANONİM ŞİRKETİ için daha önce alınan Bakanlık görüşü değerlendirildiğini, kıyas yolu ile başvuruda bulunan şirkette de uygulanabileceği Sicil Müdürlüğü tarafından değerlendirildiğini, şirket ortaklarından Mehmet …’ın vefatı üzerine ortaklık paylarının mirasçılarına intikalinin şirket tarafından gerçek değer önerilmek suretiyle 6102 sayılı Kanunun 493 üncü maddesi çerçevesinde reddedilmesi karşısında, paylara ait mülkiyet ve pay sahipliği haklarının şirkete geçtiğini, bu noktada mirasçıların mahkemeden gerçek değerinin tespitinin istemesinin mülkiyetinin geçişine engel teşkil etmeyeceği ve davalı şirket defter/kayıt ve belgelerini bilirkişi incelemesine açmadığı için davacıların hisselerinin değerinin tespit edilememesi sebebiyle açılan değer tespiti davasının reddine yönelik mahkemece verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek bulunmaksızın Müdürlüğe ulaşan talebin karşılanabileceği, diğer bir görüşte de “müteveffa Mehmet …’a ait şirket sermayesinin kanunda öngörülen yüzde onluk asgari iktisap tutarını aşan kısmın 385 ve 386. Maddeleri uyarınca iktisap tarihinden itibaren en geç 6 ay içinde elden çıkarılması ya da sermaye azaltılması yoluyla payların yok edilmesi gerekmektedir.” şeklinde bildirim yapıldığını, bahsi geçen görüş kıyas yoluyla, dava konusu başvuruya da uygulanmış; şirket başvuru evrağı ve ekleri incelenmiş, ilgili işlemin yapılmasında kanunen bir sakınca görülmemiştir. Tescil işlemi esnasında yahut öncesinde müvekkil ticaret sicil müdürlüğüne herhangi bir ihtiyati tedbir kararı tebliğ edilmediğini, tescil tarihi 28/06/2022 olup, bahsi geçen ihtiyati tedbir kararı 07/07/2022 tarihinde alınmış ve aynı tarihte müdürlüğe tebliğ edildiğini ve müdürlükçe tedbir şerhi işlendiğini, bu bağlamda; tescil tarihinde herhangi bir ihtiyati tedbir kararı olmadığından; yapılan tescil işleminin usule ve kanuna uygun olduğu açık olduğunu, her ne kadar davacı tarafça tescil işleminin geçici tescil yapılması gerektiği iddia edilmiş olsa da, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 32 nci maddesi geçici tescil düzenlemesine yer vermiş olup buna göre, “Çözümü bir mahkeme kararına bağlı bulunan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraksanan hususlar, ilgililerin istemi üzerine geçici olarak tescil olunur. Ancak, ilgililer üç ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat etmezlerse geçici tescil resen silinir. Mahkemeye başvurulduğu takdirde kesinleşmiş olan hükmün sonucuna göre işlem yapılır” hükmüne göre, bahsi geçen işlemin geçici tescil talep edilmemesinden sebeple tescil işlemi Bakanlığında uygun görüşü esas alınarak Kanun ve Yönetmeliklere uygun olarak gerçekleştirildiğini, davacı tarafça, davalı müvekkil Gemlik Ticaret Sicili Müdürlüğüne yapılan suçlamalar tamamen gerçek dışıdır. Gemlik Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından yapılan tüm işlemler Kanun ve yönetmeliklere uygun olarak, gerekli incelemeler yapılarak gerçekleştirilmekte olduğunu, Gemlik Ticaret Sicili Müdürlüğünün taraflı hareket etmesinin mümkün olmadığını, dava dilekçesinde belirtilen ve usulsüz olarak tescil edildiği iddia edilen tüm işlemler, kanuna ve ilgili yönetmeliklere uygundur. Davacı iddialarını ispatla yükümlüdür. Dilekçemiz ekinde sunduğumuz tüm evraklardan anlaşılacağı üzere, müdürlükçe yapılan işlem gerekli dikkat ve özen gösterilerek yapılmış usulüne uygun işlemler olduğunu, ayrıca, davaya konu edildiği öne sürülen “payların gerçek değerinin tespiti” davasının, müdürlükçe tescili istenilen işlem açısından , ileri sürüldüğü gibi duraksamasına sebebiyet verecek nitelikte bir dava değildir. İlgili Kanun maddesi (TTK 494/1) gereği ” devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm haklar devredende kalır.” şeklinde olduğunu, bu kapsamda, müdürlükten talep edilen işlemler , usulüne uygun şekilde sonuçlandırıldığını, 6100 sayılı HMK’nın 190. Maddesi ve 4721 sayılı TMK’nın 6. Maddesi gereğince iddia eden, iddiasını ispat yükümlülüğü altındadır. Bu bağlamda dava dilekçesindeki iddiaların ve suçlamaların tamamının soyut ve gerçeklikten uzak olduğu açık olup davacı taraf, iddialarını somut delillerle ispat edemediği sürece kabul edilmesi mümkün olmadığını, Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne karşı açılan işbu haksız davayı kabul etmediklerini belirterek davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davacı murisi Mehmet …’ın dava dışı şirketteki hisselerinin akıbeti ile ilgili dava dışı şirket tarafından hisse devirlerine ilişkin olarak alınan genel kurul kararlarının tescilinin davalı … Odasınca tescilinin kanun, yönetmelik ve usul hükümlerine göre uygun olup olmadığı ve tescilin iptali gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 28.06.2022 tarihli 10608 sayılı 200 sayfa numarasında tescil edilen işlemde hukuka aykırılık olup olmadığı, tescil işleminin dayanağı olan şirketçe alınmış yönetim kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmasının ticaret sicil müdürlüğünün yapmış olduğu işlemi de hukuka aykırı kılıp kılmadığı, davacının yönetim kurulu kararının yokluğuna ilişkin açmış olduğu derdest davada elde edilecek sonuç dikkate alındığında eldeki davada hukuki yararının olup olmadığı tartışılacak hukuksal olgulardır.
Tescil TTK’nın 27 ve devam maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre tescil kural olarak istem üzerine yapılır, ancak ayrık hallerde resen veya ilgili kurumun bildirimi üzerine de tescil yapılabilir. Tescil istemi ilgililer temsilcileri veya hukuki halefleri tarafından yetkili sicil müdürlüğünde yapılır. Tescil istemi dilekçe ile yapılır, tescil edilmiş hususlarda her türlü değişiklik de tescil olunur, tescilin dayadığı olgular veya işlemler tamamen veya kısmen sona erer, yada ortadan kalkarsa sicildeki kayıtta kısmen yahut tamamen silinir. Her iki halde de 27.ve 30.madde hükümleri geçerlidir.
TTK 32.maddesine göre Sicil Müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür. Tescil edilecek hususların gerçeği tam olarak yansıtmaları üçüncü kişilerde yanlış izlenim yaratacak nitelik taşımamaları ve kamu düzenine aykırı olmamaları şarttır.
Çözümü bir mahkeme kararına bağlı olan veya sicil müdürü tarafından kesin olarak tescilinde duraklama hususlar geçici olarak tescil olunur. Ancak ilgililer 3 ay içinde mahkemeye başvurduklarını veya aralarında anlaştıklarını ispat etmezler ise geçici tescil resen sayılır.
TTK 34.madde itirazı düzenlemiş olup, ilgililer tescil, değişiklik veya silinme istemleriyle ilgili olarak sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı tebliğden itibaren 8 gün içerisinde sicilin bulunduğu Ticaret Mahkemesinde itirazda bulunabilirler.
Ticaret sicil yönetmeliği madde 21 ‘e göre; Tescil, kural olarak istem üzerine yapılır. Resen ya da yetkili kurum veya kuruluşun bildirmesi üzerine yapılacak tescillere ilişkin hükümler saklıdır. Tescil edilecek bütün kayıtların, sicildeki değişikliklerin ve kayıt silme işlemlerinin doğrulayıcı belgelere dayanması esastır. Kayıtların dayanağı olan belgeler yazılı şekilde veya elektronik imzalı olarak elektronik ortamda müdürlüğe verilir. Müdürlük, ihtiyaç duyulması halinde tamamlayıcı diğer belgelerin de müdürlüğe verilmesini isteyebilir.
İnceleme yükümlülüğü yönetmeliğin 34.maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Buna göre; Müdür ve müdür yardımcıları, ile tescile yetkili personel tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını aşağıdaki hususları da dikkate alarak inceler; Tescili istenen olgunun kanuni olarak sicile kaydı gerekli bir olgu olup olmadığı, tescil isteminin Kanun ve bu Yönetmelikte öngörüldüğü şekilde ve ilgililer tarafından yapılıp yapılmadığı, tescil için Kanun, bu Yönetmelik ve ilgili diğer mevzuatta öngörülen belgelerin ve harç makbuzunun bulunup bulunmadığı, tescil edilecek olgunun şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığı, tescil edilecek olgu bir ticaret şirketinin organ kararına dayanmakta ise, kararın şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine uygun alınıp alınmadığı, tescil edilecek olguların gerçeği tam olarak yansıtıp yansıtmadığı, üçüncü kişilerde yanlış bir izlenim yaratacak nitelik taşıyıp taşımadığı ve kamu düzenine aykırı olup olmadığı, ticaret şirketinin tescilinde, özellikle şirket sözleşmesinin, Kanunun emredici hükümlerine aykırı olup olmadığı, Kanunun bulunmasını zorunlu kıldığı hükümleri içerip içermediği, tescil edilecek olgunun Bakanlığın veya diğer resmi kurumların iznine ya da uygun görüşüne tabi olması halinde, söz konusu iznin veya uygun görüşün alınıp alınmadığı.
Dava konusu işlemler dava dışı … Gemicilik Ltd Şti ‘nin 13/06/2022 tarihli 02 sayılı Genel Kurulda davacılar murisi vefatından sonra dava dışı şirketin mirasçılara karşı kaçık kılavuzu olarak nitelendirilen pay devrine onay vermeyi red hakkını kullanması sonucunda payların pay defterine kaydedilmesine karar verilmiştir. Alınan bu karar dava dışı şirketin yetkili temsilcileri tarafından Ticaret Sicil Müdürlüğüne başvurularak tescil ve ilan edilmiştir.
Davalı kurum tarafından dava dışı şirketin almış olduğu karar buna ilişkin tüm belgelerin sunulması tescil talebinin yetkili organlar tarafından yapılması, sicil müdürlüğünün TTK’nın 32.maddesi uyarınca ve yönetmeliğin ilgili maddeleri uyarınca gerekli incelemeleri yaparak ve aynı zamanda ilgili Bakanlıktan görüşte sorarak tescil işlemini gerçekleştirmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu yönüyle davanın reddi gerekir.
Ancak tescil edilen hususun temeline dayanak Genel Kurul kararına ilişkin davacı tarafça açılan bu kararın yoklukla malul olduğuna ilişkin dava dosyasında verilecek karar ve ortaya çıkan yeni sonuca göre bu durumun tescil ve ilan zorunluluğu ortaya çıkaracaktır. Davacı eldeki davada Genel Kurul kararının yoklukla malul olgusuna da dayanmıştır. Ancak bu inceleme davanın açıldığı ilgili mahkemede değerlendirilecektir, sonucunda yokluk bulunduğu saptanırsa sonucuna göre karar verilecek ve karar sonrasında ortaya yeni durumda tescil ve ilan edilecektir.
TTK’nın 31.maddesine göre; tescil edilmiş hususlarda her türlü değişiklik de tescil olunur, tescilin dayadığı olgular veya işlemler tamamen veya kısmen sona erer, yada ortadan kalkarsa sicildeki kayıtta kısmen yahut tamamen silinecektir. Tescile neden olan dava dışı şirketin Genel Kurul kararı mahkememizin 2022/582 esas sayılı dosyasında yoklukla malul olduğu tespit edildiği takdirde tescile ve eldeki davaya konu işlemde ortadan kalkacağından mahkemenin verdiği bu karar üzerine yine davacının eldeki dosyada talep ettiği sonuç gerçekleşecektir.
Gerek TTK gerekse Ticaret Sicil yönetmeliği madde 29/2 uyarınca Ticaret Sicil Müdürlüğü mahkemece verilen kararı tescil ve ilan edecektir. Dolayısıyla davacının sicilden silinmesini istediği Genel Kurul Kararı hukuka aykırı olup olmadığı sicilden ilgili işlemin kaldırılarak mahkemece verilen hükme göre yeni durumun tescil ve ilanı gerçekleşeceğinden bu işlemlerin gerçekleştirilebilmesi dava dışı şirketin işleminin yoklukla malul olup olmadığı yahut ortadan kaldırılması gerekip gerekmediğinin belirlenmesine bağlıdır, nitekim davacı Genel Kurul Kararının yoklukla malul olduğunun tespitine karar verilmesini talep ettiği dava dosyasında ”hukuka aykırı hisse devrine ilişkin tüm kayıtların iptaliyle düzeltilmesine, adına yapılacak tescilin ticaret sicilinde tescil ve ilanı olmak üzere gerekli işlemlerin yapılarak gerekli müzekkerelerin yazılmasına karar verilmesini” talep etmiştir. İlgili yargılamada hüküm kurulacaksa bir de eldeki dava dosyasında anılan Genel Kurul Kararının yoklukla malul olduğu gerekçesine dayalı olarak Ticaret Sicil Müdürlüğünce yapılan tescil işleminin iptalini istemekte davacının hukuki yararı bulunmamaktadır.
TTK’nın 34. Maddesinin 2.fıkrasına göre; üçüncü kişilerin menfaatlerine aykırı durum ortaya çıktığı takdirde itiraz edenle birlikte üçüncü kişilerin de dinlenebileceği , bunlar mahkemeye gelmezse dosya üzerinden karar verileceğini hüküm altına almış ise de, eldeki davada davanın reddine karar verildiğinden kabul kararı verilmemiş bulunduğundan dava dışı şirket yetkililerinin beyanlarının alınmasına gerek duyulmamıştır.
Açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 179,90-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 80,70.-TL harçtan mahsubu ile bakiye 99,20.-TL harcın davacıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı taraf kendisini vekaletnameli vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T.’ye göre hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ÖDENMESİNE,
5-Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/02/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza