Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/650 E. 2022/1135 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/650 Esas
KARAR NO : 2022/1135

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … … …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … (TC. …) …
VEKİLİ : Av. … –

DAVA : Tazminat (Rekabet Yasağından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/09/2020
KARAR TARİHİ : 03/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/12/2022
Mahkememizde görülen Tazminat Rekabet Yasağından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili Bursa İş Mahkemesi’ne sunduğu dava dilekçesinde özetle;davalı …’ın müvekkili işyerinde 09/01/2017 tarihinde çalışmaya başladığını, 10/03/2020 tarihinde ise istifa ederek işten ayrıldığını, davacı işe girerken yapılan sözleşmeye göre davalının davacı firmanın ve müşterilerinin ticari, sınai, teknolojik sırları ile iş ve hizmet mahsullerini, yöntemlerini kullanarak işveren ile aynı sektörde faaliyette bulunan rakip firmalarda çalışmamayı, bilgi aktarmamayı ve satmamayı kabul ve taahhüt ettiğini, ancak buna aykırı olarak istifasının üzerinden 2 yıl geçmeden rakip firmada çalışmaya başladığının tespit edildiğini, ayrıca davalının, davacı işyerinin sağladığı mesleki ve kişisel gelişimine katkıda bulunmak amacıyla bir aydan uzun süren bir eğitim programından yararlandığı takdirde altı aydan az olmamak kaydıyla eğitim süresinin iki katı sürede işverenin mecburi hizmet talebini karşılamayı da taahhüt ettiğini, ancak istifa ederek mecburi hizmet yükümlülüğüne de aykırı davrandığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 30.000TL rakip firmada işe başladığı tarihten itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından ikame edilen iş bu dava hukuki dayanaktan yoksun ve kötüniyetli olup, vekil eden tarafından kabulünün mümkün olmadığını, iş bu davanın açılmasında görevli olan mahkeme, iş mahkemeleri olmayıp, Ticaret Mahkemeleri olduğunu, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, davacı firma, vekil edene karşı iş akdinin sona ermesinden sonra, başkaca rakip firmada çalıştığı gerekçesiyle, kabul etmemekle birlikte haksız rekabet eylemi sebebiyle cezai şart olarak kararlaştırılan tazminatın ödenmesi talepli dava ikame etmiş olup, iş bu hususta görevli mahkeme, yüksek mahkeme kararlarında da belirtildiği üzere asliye ticaret mahkemesi olduğunu, davacı, dava dilekçesi 1. Sayfasında, fazlaya dair istem haklarını saklı tutarak, brüt 12 aylık ücretin şimdilik 30.000 tl. ‘sinin tahsilini talep ettiğini ancak davalının aylık brüt ücretinin 5.105,54 TL.. Olduğunu yazmak suretiyle belirsiz alacak davası açtığını belirttiğini, dava değeri belirli olduğu halde davacının belirsiz alacak davası açmasında hukuki yararı bulunmadığını, bu nedenle, hukuki yarar yoklugundan davanın reddi gerektiğini, esasa ilişkin ise; vekil eden davacı şirkete 01/07/2017 tarihinde evlilik nedeniyle işten ayrıldığını, vekil eden davacı şirkette vergi asistanı olarak görev yapmış olup , Şirket bünyesinde çalıştığı süre boyunca şirketin gizli bilgilerine ulaşabilecek düzey ve pozisyonda yer almadığını, SMMM belgesine henüz sahip olmaması nedeniyle şirket için kilit noktada yer alan bir çalışan olmadığını, vekil eden, işten ayrılmasını müteakip hemen sonrası pandemi sürecinin baş göstermesi, evlilik nedeniyle hak kazanılan tazminat tutarımın ilgili ay sonunda ödenmemiş olması, eşinin çalıştığı şirketin kısa çalışma ödeneği yöntemine geçmesi ekonomik olarak da sıkıntı çekmesine sebep olduğunu, SMMM belgesine haiz olmaması sebebiyle herhangi bir şirkette çalışması mümkün olmadığından, hayat şartları da göz önünde bulundurulur ise yapabildiği ve bildiği işte çalışmaya devam etmiş olduğunu, vekil edenin yapmış olduğu görevin; Vergi Usul Kanunu, KDV Kanunu, Kurumlar Vergisi Kanunu gibi herkes için ortak olan Kanunları esas alarak şirket kayıt yapısını denetlemek olduğunu, temel dayanağın kanunlara dayanması ve yapılan şirket incelemelerinin tamamen resmi kayıt ve evraklar üzerinden yapılıyor olması şirket içerisinde herhangi bir ticari, sınai ve teknolojik sırrın oluşmaması anlamına gelmekle birlikte çalıştığı süre boyunca elde ettiği tüm deneyimler işi yapabilmek için öğrenilen ve her yerde yazan ve mevcut olan standart bilgiler olduğunu, yapılan iş gereği denetim için müşterilere gidilmekte olup, kendilerinden talep edilen belge ve bilgiler doğrultusunda kontrol sağlanmakta olduğunu, müşteri ile yapılan özel bilgi gerektiren konular denetimlere katılan SMM’ler tarafından görüşülmekte olduğunu, vekil eden hiçbir zaman bu vasıfta bir çalışan olmadığını, davacı şirket tarafından, vekil edene mesleki gelişimi, eğitimi için hiçbir eğitim verilmemiş ve masraf yapılmamış olup, iş bu talebin dayanağı bulunmadığını, bu nedenle iş bu talebin reddini talep ettiklerini, davacı şirket, vekil edenin davacı firmaya ait ticari sırları rakip firmaya aktardığı ve haksız rekabette bulunduğu iddiasında bulunmuş olup, kabul edilmediğini, davacı firma , hangi ticari sırların vekil eden tarafından çalıştığı firmaya aktarıldığını ve bu eylemin davacıyı nası , ne kadar zarara uğrattığını açıklaması talep edildiğini, işçinin rakip bir işletmede çalışması her durumda haksız rekabet teşkil etmediğini, taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesi incelendiğinde, davalı işçinin, şirketin işine rakip herhangi bir işe veya faaliyete doğrudan veya dolaylı olarak girmeyeceği konusunda 2 yıl süreli bir yasak getirildiğinin anlaşıldığını, davalının eylemleri nedeniyle davacının zarara uğradığına dair somut veri bulunmamakla birlikte; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler karşısında da, iş sözleşmesi ile davalının Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde 2 yıl süreyle davacı şirketin işine rakip bir işte çalışmayacağı şeklinde çalışma yasağı getirilmesi ve başlıbaşına Anayasa ile güvence altına alınan çalışma hürriyetinin açık bir ihlali niteliğinde olduğunu, anılan bu sebeplerle; İş bu davaya bakmakla görevli mahkeme, iş mahkemeleri olmadığından, iş mahkemesinin görevsizliğine karar verilmesi ile, dosyanın görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine, davanın hukuki yarar dava şartı yokluğundan usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise, haksız ve yasal dayanaktan yoksun olarak ikam edilen iş bu davanın esastan reddi ile, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Bursa 17. İş Mahkemesi’nin 25/09/2020 tarihli tensip tutanağı ile davacıya 30.000TL’lik cezai şart bedelinin ne kadarının rekabet yasağından ne kadarının eğitim masrafları ile mecburi hizmet yükümlülüğünden kaynaklı olduğunu bildirmesi için süre verilmiş, davacı vekili mahkemeye sunduğu 02/10/2020 tarihli beyan dilekçesi ile “davanın 20.000,00 TL’sinin rekabet yasağından, 10.000,00 TL’sinin eğitim masrafları ile ilgili mecburi hizmet yükümlülüğünden kaynaklı olduğu” bildirilmiştir. 10.000,00 TL’lik Eğitim masrafları ile mecburi hizmet yükümlülüğünden kaynaklı cezai şart bedeli talebi dosyamızdan tefrik edilerek yapılan yargılama sonucunda 16.10.2020 tarihli, 2020/214 Esas 2020/54 Karar sayılı kararı ile, rekabet yasağına aykırılık nedeniyle 20.000,00 TL cezai şart istemine yönelik davanın görevsizlik nedeniyle reddine karar verilerek dosyanın mahkememize tevzi edildiği görülmüştür.
Dosyanın Mahkememizin 2020/886 Esassına kaydedilip yapılan yargılama sonucunda, 17.03.2020 tarihli, 2020/886 Esas 2022/278 Karar sayılı karar ile, somut olayda davacı işveren ile davalı işçi arasında rekabet yasağına ilişkin düzenlenmiş olan sözleşme maddesi uyarınca tarafların talep edebilecekleri cezai şarta ilişkin davaların görülme yeri iş mahkemeleri olduğundan, Yargıtay uygulamasındaki bu görüş değişikliği dikkate alınarak mahkememizin davaya bakmaya görevli olmadığı anlaşılarak, görevsizlik kararı vermek gerekmiş, dosya mahkememize Bursa 17. İş Mahkemesinin 16/10/2020 tarihli 2020/214 esas 2020/54 karar sayılı görevsizlik kararı ile gönderildiğinden ve her iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığı ortaya çıktığından mahkememiz kararının istinaf edilmeksizin kesinleşmesi durumunda görev uyuşmazlığının halli ve merci tayini için dosyanın resen Bursa Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi’nin 18.05.2022 tarih ve 2022/1243 Esas 2022/1110 Karar sayılı ilamı ile özetle; rekabet yasağına ilişkin TBK’nın 444 vd. maddelerinde düzenlenen hükümler, doğrudan hizmet sözleşmesinin bir unsuru olarak görülemeyeceği gibi rekabet yasağının işçi-işveren arasındaki hizmet sözleşmesinin ve buna bağlı olarak iş ilişkisinin sona ermesinden sonra hüküm ifade edecek mahiyette olması, işçinin tek taraflı bir taahhüdü suretiyle de oluşturulması mümkün bulunmakla, rekabet yasağının ihlali halinde ortaya çıkacak uyuşmazlıkların iş ilişkisinden yahut hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı kabul edilemeyeceği belirtilerek Mahkememizin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verilerek dosyanın mahkememize gönderilmesi sonucu dosyanın Mahkememiz yukarıdaki esasına kaydedildiği görülmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, rekabet yasağı sözleşmesi ile karalaştırılan iş akdinin feshinden sonra işçinin rekabet etmeme yasağına aykırı davranışları iddiasına dayalı cezai şartın tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Mahkememizce; SGK’ya müzekkere yazılarak, davalının SGK hizmet dökümünün dosyaya celbedildiği görülmüştür.
Mahkememizce; BTSO ya müzekkere yazılarak, davalının çalıştığı Çolakoğlu Yeminli Mali Müşavirliği ve davacı şirkete ait sicil dosyasının dosyamız içerisine celp edildiği görülmüştür.
Tarafların tanık deliline dayandığı anlaşılmakla, mahkememize tanıkların dinlenmesine karar verilmiştir.
Davacı Tanığı …;” Ben davacı şirkette Mali İşler sorumlusu olarak çalışıyorum. Personel iş sözleşmelerimizde bizim rakip firma ve kendi müşterilerimizle işten ayrıldıktan sonra iki yıl içinde çalışma yasağı vardır. Davalı da bu sözleşmeyi imzalamıştır. Rakip Yeminli Mali Müşavirlik firmasında çalışmaya başlamıştır. Rakip Yeminli Mali Müşavirliğin ismini şuan da hatırlamıyorum. Bizim firmamızda Yeminli Mali Müşavirliktir. Davalı … Hanım bizde çalıştığı süre boyunca önce vergi asistanı olarak başlamıştı. Sonra kıdemli asistan, sonra da uzman yardımcısı oldu. Bizde aldığı eğitimlerle sıfırdan başlayarak kendini yetiştirdi. Davalı müşteri verileri, sözleşme bilgileri, tüm yazışmalara, raporlara hakimdi. Herşeye ulaşabiliyordu. Davalı rakip firmada işe başladığından beri şuana kadar herhangi bir zararımız olmadı. Ama olabilir…” Şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davacı Tanığı … :”Ben davacı şirketin ortağıyım. Ben davalı bizim şirkette çalıştığı dönemde birlikte vergi denetimlerine gittik. Bu süreçte birlikte çalıştık. Kendisi firmamızla ilgili bilgilere sahiptir. Sözleşmesinde iki yıl rakip firmada çalışamayacağına dair ibare vardır. Kendisinin rakip firmada çalıştığını öğrendik. Davacı şirket Yeminli Mali Müşavirlik ve Denetim şirketidir. Davalı da başka bir Yeminli Mali Müşavirlik şirketinde çalıştığını öğrendik. İsmini hatırlamıyorum. Davalı rakip firmada çalışmaya başladığı dönemden itibaren firmamızda bundan kaynaklı herhangi bir zarar benim bilgim dahilinde olmadı. her firmanın muhasebe konusunda vergi tekniği konusunda farklı uygulamaları var. Her firmanın ölçeği farklıdır. Kimisi Türkiye içerisinde ilk beşyüz sanayi kuruluşu içerisine girmiş firmalardır. İçeriğinde vergi rekortmeni olan firmalar da mevcuttur. Kimisi de küçük firmalardır. Her firmada öğrenebileceği bilgi birikimi farklıdır. Davalının bizim müşteri çevremizi rakip firmaya çekme olasılığı her zaman vardır. İşe alma sürecinde fiilen bulunmuyorum. Sözleşme imzalanmadan kişinin şirkete alınacağını sanmıyorum. Denetçinin firmalarda oluşmuş knowhow ‘dan haberi olup bilgi sahibi olduğu için bunu rakip firmalarda kullanma ihtimali vardır… ” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davacı Tanığı …:” Ben davacı şirkette muhasebe müdürü olarak çalışmaktayım. Davalı bizim şirkette vergi denetimi bölümündeydi. Davalının vergi bölümünde tam pozisyonunu bilmiyorum. İşe girerken bizim sözleşmemizde rakip firmalarda iki yıl çalışmayacağına dair hüküm var. Aksi takdirde tazminat ödeyeceğimiz bize imzalattırılır. Davalının rakip firmada çalıştığını duydum. Hangi firmada çalıştığını bilmiyorum. Davalı ile aynı bölümde çalışan kişiler müşterilerimizle ilgili tüm verilere server sisteminden ulaşabilmektedir. Davalı rakip firmada çalıştıktan sonra şirketin müşteri kaybı vs gibi herhangi bir zararı olup olmadığını bilmiyorum. Server üzerinden alınan bilgiler kopyalanabilir, dağıtılabilir ve paylaşılabilir. Server sistemi üzerinden bilgilerin korunup korunmadığı ile ilgili bir bilgim yoktur…” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davalı Tanığı …: ” Ben daha önce davacı şirkette yönetici asistanıydım. Artık çalışmıyorum. Davalıyı da şirkette çalıştığım dönemden tanırım. Davalı davacı şirkette çalıştığı dönemde denetim görevlisiydi. Denetim görevlileri şirketin sır olan her bilgilerini bilmez. Server programı herkesin erişebileceği ortak bir programdır. Sadece denetçilere özel bir program değildi. Davalı müşterileri denetlemeye giderdi. Müşterilerin knowhow bilgilerine sadece ortaklar ulaşabilir bizler ve denetçiler ulaşamazdı. İlk işe girerken zaten bize verilen bilgisayarlar ona göre ayarlanır. Ben ofisteki bilgisayarların bakım işlerine baktığım için davalının da bilgisayarının bu şekilde programlandığını biliyorum. Ben yönetici asistanıyım ama müşterilerle toplantılar kapalı kapılar ardında yapılırdı. Bizler alınmazdık. Denetçiler de bu toplantı da olmazdı…” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Davalı Tanığı Yusuf Can Öztürk; ” Ben 2017 yılında davacı şirkette 1,5 yıl denetim asistanı olarak çalıştım. Şuan davacı şirkette çalışmıyorum. Davalıyı da şirkette çalıştığım dönemden tanırım. Biz davalıyla aynı görevdeydik. Bizim maksimum ulaşabileceğimiz bilgi müşterilerin finansal tablolarıydı. Sadece kendi içimizdeki serverlere ulaşabiliyorduk. Şirketlerin serverlerine ulaşamıyorduk. Bizim bu sektörde bakabileceğimiz ve ulaşabileceğimiz işler şirketlerin finansal tablolarıdır. Onun dışında herhangi bir bilgiye sahip olamayız. A sektöründe çalıştığımız dönemde kazandığımız tecrübe ile b sektöründe çalıştığımız tecrübe farklıdır. Halka açık şirketlerde finansal tablolar herkese sunulur herkes görür…” şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Mahkememizce; dosyanın haksız rekabet konusunda uzman bilirkişiye tevdi ile, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında inceleme yapılarak, davalı işçinin çalışmaya başladığı şirketin fiili olarak faaliyet alanının tespit edilerek davacı şirkete rakip olup olmadığı, davalı işçinin davacı bünyesinde iken yaptığı işi yapıp yapmadığı irdelenerek TBK 444 ve devamı maddelerinde düzenlenen rekabet yasağı koşullarının mevcut olup olmadığı, davacının taraflar arasındaki sözleşme kapsamında bu nedenle cezai şart talep edip edemeyeceği hususlarında inceleme yapılmak üzere rapor düzenlenmesine karar verildiği, bu nedenle dosya tüm ekleri ile birlikte konusunda uzman bilirkişi Şenay Zaliolğu Turan’a teslim edildiği, bilirkişinin 26.01.2022 tarihli raporunu dosyaya ibraz ettiği görülmüştür.
26/01/2022 Tarihli Bilirkişi Raporunda Özetle; Davalı davacı işyerinden ayrıldıktan sonra rekabet yasağı süresi içinde davacı ile aynı ilde (Bursa) ve aynı faaliyet alanında faaliyet gösteren bir işletmede çalışmaya başlaması gibi koşullar gözünde bulundurulduğunda davacı şirket ile davalı arasında imzalanmış 09.01.2017 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesinin 8. Maddesinde düzenlenen rekabet yasağının ihlal edildiği kanaatinin oluştuğu, bahse konu iş sözleşmesinde düzenlenen cezai şart tutarı olan 6 aylık brüt maaş karşılığının (5.105,54 x 6) 30.633,24.-TL olduğu, bu tutara ilişkin hakkaniyet indirimi ve uyarlama konusunun takdirinin Sayın Mahkemeye ait olduğu yönünde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin Rekabet Yasağı Hükümlerini içeren 8. Maddesi hükümlerine göre davalı işçi Burçin Başol’un işyerinden ayrıldıktan sonra, Bursa ve İstanbul sınırları dahilinde, 2 yıl süre ile iş verene ait faaliyet içinde ve iş konusunda kendi namına ve işverenle rakip bir teşebbüsle ortak veya diğer bir sıfat ile ilgili olarak çalışmasının yasak olduğu düzenlenerek yasağa aykırılık halinde 6 aylık brüt ücreti tutarında cezai şartın ödenmesi rekabet yasağı kapsamında belirlenmiş olup, davacı tarafça bu madde hükmüne dayanılmaktadır.
Dosyaya getirtilen SGK dökümüne göre, davalının davacı şirkette 09.01.2017 tarihinde, 4311.07 meslek kodu( muhasebe meslek elemanı) ile çalışmakta iken 10.03.2020 tarihinde davacı şirketten ayrıldıktan sonra dava dışı 1372273 işveren sicil nolu Erkan
ÇOLAKOĞLU unvanlı işyerinde 01.04.2020 tarihinde, 4311.10 meslek kodu (muhasebe ve vergi uygulamaları meslek elemanı) ile işe başladığı, davalının 1363383
işveren sicil nolu “Çolakoğlu Yeminli Mali Müşavirlik A.Ş.” unvanlı iş yerinde 4311.10 meslek kodu ile işe başlama tarihi ise
01.09.2020 olduğu anlaşılmıştır.
6098 sayılı Kanun 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır.
Her ne kadar SGK kayıtları ve alınan bilirkişi raporu ile davalının davacı işyerinden ayrıldıktan sonra rekabet yasağı süresi içinde davacı ile aynı ilde ve aynı faaliyet alanında faaliyet gösteren bir işletmede çalışmaya başladığı tespit edilmişse de, taraf tanıklarının anlatımları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davalının davacıda vergi/asistan görev ünvanı ile işe başladığı, bu hali ile davalının işverenin ticari sırlarına vakıf, işveren için çok önemli görevler üstlenen ve rakip firmalarda çalışmasının davacı için zarar doğurma riski teşkil eden bir konumda olduğunun davacı tarafça ispatlanamadığı, davalı işçinin müşteri portföyünü yeni çalıştığı şirkete yönlendirdiği yönünde davacı taraf tanıklarınca dahi bir beyanda bulunulmadığı, salt işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra aynı sektörde başka bir işyerinde çalışmaya başlaması davacı bakımından rekabet yasağına aykırı davranış olarak değerlendirilemeyeceği, davacı şirketin müşteri çevresi veya üretim sırlarının rakip firmaya taşındığına ilişkin bir iddia ve delil dosyaya sunulmadığı, kaldı ki davalının davacı şirketteki pozisyonu itibariyle belirtilen etkiyi yapması da mümkün olmadığından,rekabet yasağı hükümlerinin işçi aleyhine tek taraflı olarak ve çalışma özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde düzenlenemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE
2-Harçlar yasası gereği alınması gereken 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 512,33-TL harçtan mahsubu ile bakiye 431,63-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
5-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
6-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/11/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır