Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/376 E. 2022/386 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/376 Esas – 2022/386
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/376 Esas
KARAR NO : 2022/386

HAKİM : ….
KATİP :….

DAVACI :….
VEKİLİ : Av. UETS
DAVALILAR : 1- … TÜRK SİGORTA ŞİRKETİ -….] UETS
2- …KİRALAMA ANONİM ŞİRKETİ – ….UETS

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 29/03/2022
KARAR TARİHİ : 04/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili idarece sürücü olarak görevlendirilen …in sevk ve idaresinde bulunan, müvekkili idare adına ruhsata kayıtlı 26 …040 plaka sayılı araç ile …Kiralama adına ruhsata kayıtlı 34 …108 plaka sayılı araç arasında 27.08.2021 tarihinde maddi hasarlı trafik kazası meydana gelmiş olduğunu, kaza sonrası haksız ve hukuka aykırı olarak 27.08.2021 tarihli Kaza Tespit Tutanağı ile sürücü …in kural ihlalinde (sola dönüş kurallarına riayet etmemek) bulunduğu kanaati bildirilmişse de müvekkili idareye ait araç sürücüsüne atfedilen kusur oranı hukuki mesnetten yoksun olduğundan Bursa Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/ D. İş Nolu dosya ile kusur tespitine ilişki dava açılmış ve talebe mahkemece “ancak davaya bakan mahkemece isteneceğinden” bahisle kesin olarak reddedilmiş olduğunu, mevcut hatalı tutanaktan dolayı müvekkilin hasarı karşılanmamış, hasar karşılanmadığı gibi hem … Türk Sigorta Şirketi hem de …Kiralama A.Ş. tarafından müvekkili idareye ihtarlar çekilerek müvekkilin borcu olduğu ve ödeme yapması, yapmaması durumda yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, bu ihtarlarda farklı meblağlar talep edilmekle birlikte müvekkili belediyeden talep edilen farklı miktarlara ne şekilde ulaşıldığının anlaşılamadığını, müvekkili idareye gönderilen ihtar ve icra takibi öncesi son uyarı başlıklı yazılar hukuki mesnetten yoksun olup müvekkile yüklenmeye çalışılan borç ve kusurun kesinlikle kabul edilemeyeceğini, anılan bu sebeplerle; davanın kabulü ile, davacının davalılara bir borcunun olmadığının tespiti ve yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, 27.08.2021 tarihinde meydana gelen trafik kazası nedeniyle, kasko sigorta poliçesi gereği sigortalısına hasara ilişkin ödeme yapan davalı sigorta şirketinin ödediği bedelin rücuen tahsiline ilişkin ve davalı sigortalının kazanç kaybına yönelik talebin zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davacıdan tahsili istemine ilişkin gönderilen ihtarnameler gereğince borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.
HMK’nın 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1 maddesine göre mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Aynı maddenin 2 nolu bendine göre ise mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Diğer taraftan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesi uyarınca iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış, 5. maddesinde de ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. 4. madde hükmüne göre bir davanın ticari dava sayılması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması (mutlak ticari dava) gerekir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
TTK’nun “Halefiyet” başlığı altındaki 1472. maddesinde; “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Davacı sigorta şirketi, eldeki davayı sigortalısının halefi olarak açmış olmasına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınması gerekir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22/03/1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı ilamında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
TTK’nın 16/1 maddesinde, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere belediye tarafından kurulan kurum ve kuruluşların da tacir sayılacağı hükmüne yer verildiği, fakat kanun koyucu tarafından 16/2 maddesinde belediyenin bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendilerinin tacir sayılmayacağının hüküm altına alınmıştır
Dolayısıyla, somut olayda, her ne kadar davalı taraf tacir olsa da, davacı İnönü Belediye Başkanlığı’nın tacir olmayıp, uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmadığı gibi, davalı sigorta şirketinin Türk Ticaret Kanunu’nun 1472. Maddesinde düzenlenen halefiyet ilkesi gereği ve sigortalı davalının ise sorumlu olduğunu iddia ettiği davacıya karşı gönderdiği ihtarnameler gereğince açılan iş bu menfi tespit davasında, sigortalı ile davacı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyetinin nazara alınması gerektiği, bu kapsamda taraflar arasındaki uyuşmazlığın sigorta sözleşmesinden kaynaklanmadığı, haksız fiilden kaynaklandığı anlaşılmakla, uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden mahkememizce dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi 04/04/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır