Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/364 E. 2022/871 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/364 Esas
KARAR NO : 2022/871

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … (TC. …)
VEKİLİ : Av. … – …. UETS
DAVALI : … (TC. …) …
VEKİLİ : Av. … – … UETS

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 25/03/2022
KARAR TARİHİ : 08/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23.06.2018 tarihinde müvekkili ile davalı …’ın vekaleten dava dışı 3. Şahıs … adına imzaladığı satış sözleşmesi yapıldığını, sözleşme içeriği incelendiğinde müvekkilden tanesi 10.000,00-TL’ den olmak üzere 12 adet dokuma tezgahı alınmış toplamda 120.000,00-TL’ ye satış yapılmış ve peşinat olarak 20.000,00-TL bedelli çek verilmiş olduğunu, geri kalan 100.000,00-TL için ise 30.05.2019 vade tarihli senet verildiğini, söz konusu sözleşme ve 23.06.2018 düzenleme – 30.05.2019 vade tarihli senet dava dışı 3. şahıs … adına davalı … tarafından imzalanmış olduğunu, davalı … işbu sözleşme ve kambiyo senedini dava dışı 3. şahıs … adına vekaleten imzaladığı müvekkile ve söz konusu sözleşme yapıldığında müvekkilin yanında bulunan tanıklara bizzat söylediğini, vekaleti daha sonra sunacağını beyan ettiği ancak müvekkili vekaleti sunması için defalarca aramasına rağmen ulaşamadığını, çek bedeli müvekkili tarafından bankadan tahsil edilmiş olmasına rağmen, sözleşmeden belirtilen davalı … tarafından vekaleten imzalanan kambiyo senedi ise vadesi gelmiş olmasına rağmen ödenmediğinden dava dışı 3. Şahıs … aleyhine Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/… D. İş sayılı dosyası ile teminat yatırılarak ihtiyati haciz kararı alındığını, ihtiyati haciz kararı doğrultusunda Bursa 14. İcra Müdürlüğü’ nün 2019… Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, ihtiyati haciz kararı doğrultusunda 28.06.2019 tarihinde dava dışı 3. şahıs …’ın işyerine hacze gidildiğini, 28.06.2019 tarihli haciz tutanağı incelendiğinde müvekkilin satmış olduğu 23.06.2018 tarihli sözleşmeye konu dokuma tezgahlarının müşteki …’ a ait işyerinde olduğunu, …’ın çalışanları tarafından verilen beyanlarda dokuma tezgahlarının kullanıldığının açıkça belirtildiğini, söz konusu dokuma tezgahları haczedilerek yediemin deposuna teslim edildiğini, dava dışı 3. Şahıs … dokuma tezgahları haczedilip yediemine teslim edildikten sonra Bursa 5. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2019/… Esas sayılı dosyası ile imzaya itiraz davası açtığını ve takibin iptaline karar verildiğini, işbu yargılama aşamasında müvekkili dolandırılmış olduğunu düşündüğünden davalı … hakkında Bursa 15. İcra Müdürlüğü’ nün 2021/…Esas sayılı dosyası ile 23.06.2018 tarihli sözleşme uyarınca sözleşmeyi imzaladığı için icra takibi başlatılması talimatı vermiş ve Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın 2019/63042 Soruşturma sayılı dosyası ile resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından davalı …’dan şikayetçi olduğunu, şikayet hakkında 19.03.2020 Tarih ve 2020/17834 Karar ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, müvekkilin şikayeti neticesinde dava dışı 3. Şahıs … tarafından da müvekkili hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan şikayette bulunulduğunu, yürütülen kovuşturma aşaması neticesinde Bursa 22. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2021/199 Esas sayılı dosyası ile yargılama süreci başlatıldığını, davalı … tarafından söz konusu savcılığın 2019/63042 Soruşturma sayılı dosyasındaki ifadesinde ve Bursa 22. Asliye Ceza Mahkemesi’ nin 2021/199 Esas sayılı dava dosyasının 25.11.2022 tarihli duruşmasında dava dışı 3. Şahıs olan oğlu … adına vekaleten imza attığını, imza atmasındaki amacının çocuğunun iş ilişkisinden kaynaklandığını, makineleri alma amacı ile olduğunu açıkça ikrar ettiğini, 23.06.2018 tarihli taraflar arasında imzalanan satım sözleşmesine istinaden dava dışı 3. Şahıs …’ın babası olan davalı … tarafından dokuma tezgahlarının vekaletsiz iş görme hükümlerine göre alındığı, dokuma tezgahlarının teslim edildiği, işyerinde bizzat kullanıldığı, satım sözleşmesi karşılığı dokuma tezgahlarının bedelinin ödenmediğinin açıkça ortada olduğunu, davalı icra takip dosyasına sunduğu 17.01.2022 tarihli itiraz dilekçesinde borcu kötüniyetli olarak reddetmiş olup, müvekkile borçlu bulunmadığı iddialarına ilişkin somut herhangi bir dayanak ileri sürmediğini, anılan bu sebeplerle; davanın kabulüne, davalının icra takibine yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına, borç konusu alacağın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizin tahsiline, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekaleti ücretin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olup, Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevsiz olduğunu, bu nedenle uyuşmazlığın öncelikle görev yönünden reddi gerektiğini, itirazın iptali davası, takibin durması tarihinden itibaren bir yıl içinde açılması gerektiğini, bu süre hak düşürücü süre olup mahkemece re’sen nazara alınması gerektiğini, davacı vekili dava dilekçesi ekinde müvekkilin davaya konu sözleşmeyi dava dışı …’a vekaleten imzaladığının dile getirildiğini, dava dilekçesinde geçen iddiaları kabul etmemekle birlikte müvekkilin dava dışı bir kişiye vekaleten akdedeceği bir sözleşmeye istinaden müvekkilden talepte bulunulması, müvekkili aleyhine icra takibi yapılması, devamla itirazın iptali davası açılması usul hükümlerince mümkün olmadığını, böyle bir durumda mahkemece başkaca bir incelemeye gerek kalmaksızın davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, Türk Borçlar Kanunun ”Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde -İfada sıra” başlıklı 97. Maddesinde ; ” Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir. ” düzenlemesine yer verildiğini, zikredilen yasal düzenlemeye uygun olarak Yargıtay emsal bir kararında (15. Hukuk Dairesi, Esas: 2009/6674, Karar: 2010/1099 ); ”… karşılıklı edimleri içeren sözleşmelerde kendi edimini yerine getirmeyen taraf diğer taraftan edimini yerine getirmesini isteyemez…” düzenlemesine atıf yaptığını, dava dilekçesine konu iddiaları kabul anlamına gelmemekle birlikte, iddia edilen sözleşme uyarınca müvekkile teslim edilmiş herhangi bir makina bulunmadığını, bu nedenle davacının, alacaklı olduğundan bahisle müvekkile karşı icra takibi yapması mümkün olmadığını, her ne kadar davacı, sözleşmeye konu makinaların dava dışı …’a ait iş yerinde olduğunu iddia etmiş ise de; bir kere, davacının dayandığı sözleşmeye göre ifanın davacı dışında birine yapılacağına dair herhangi bir hüküm olmadığını, ikincisi, dava dışı kişiye teslim edildiği söylenen makinalar ile sözleşmeye konu olduğu söylenen makinaların aynı makina olduğunun ispat yükü davacıya ait olduğunu, anılan bu sebeplerle; davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, vekalet ücreti harç ve yargılama giderlerinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava; Bursa 15. İcra Müdürlüğü’nün 2021/…Esas sayılı icra takibine, itirazın iptali davası olup yasal süresi içerisinde açılmıştır.
HMK’nın 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1 maddesine göre mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Aynı maddenin 2 nolu bendine göre ise mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Diğer taraftan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesi uyarınca iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış, 5. maddesinde de ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. 4. madde hükmüne göre bir davanın ticari dava sayılması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması (mutlak ticari dava) gerekir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
2007/12362 sayılı Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayicinin Ayırımına İlişkin Bakanlar Kurulu Kararı 1/a maddesinde “Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunun tespit edeceği ve Resmî Gazete’de yayımlanacak esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedeni çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usulde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre deftere tabi olanlar ile vergiden muaf bulunanlardan 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) ve (3) numaralı bentlerinde yer alan nakdi limitlerin yarısını, (2) numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve sanatkâr sayılmaları ile esnaf ve sanatkâr siciline ve dolayısıyla esnaf ve sanatkarlar odalarına kaydedilmeleri,” şeklinde düzenlemenin bulunduğu, bu düzenleme gereği VUK 177 inci maddesindeki vergi beyannamesinin verildiği yılın yeniden değerleme oranına göre tahlil edilmesinin gerektiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve bu Kararın (a) bendinde belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları ile ticaret siciline ve dolayısıyla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bünyesindeki odalara kaydedilmeleri kararlaştırıldığı, 213 Sayılı vuk 177. maddesi parasal hadlerin, 2018 yılında; VUK 177/1’e göre yıllık alış 190.000; VUK 177/1’e göre yıllık satış 260.000; VUK 177/2’e göre yıllık gayrisafi iş hasılatı 100.000; VUK 177/3’e göre yıllık iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı (1 ve 2 birlikte yapılması halinde) 190.000 olduğu, 2019 yılında; VUK 177/1’e göre yıllık alış 230.000; VUK 177/1’e göre yıllık satış 320.000; VUK 177/2’e göre yıllık gayrisafi iş hasılatı 120.000; VUK 177/3’e göre yıllık iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı (1 ve 2 birlikte yapılması halinde) 230.000 olduğu, 2020 yılında; VUK 177/1’e göre yıllık alış 280.000; VUK 177/1’e göre yıllık satış 390.000; VUK 177/2’e göre yıllık gayrisafi iş hasılatı 140.000; VUK 177/3’e göre yıllık iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı (1 ve 2 birlikte yapılması halinde) 280.000 olduğu, 2021 yılında; VUK 177/1’e göre yıllık alış 300.000; VUK 177/1’e göre yıllık satış 420.000; VUK 177/2’e göre yıllık gayrisafi iş hasılatı 150.000; VUK 177/3’e göre yıllık iş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarının toplamı (1 ve 2 birlikte yapılması halinde) 300.000 olduğu, davacının 2018,2019,2020,2021 ve 2022 yıllarına ait gelir vergisi beyannamelerinin olmadığı görülmüştür.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde; dosyaya celp edilen Bursa Ticaret ve Sanayi Odası ve vergi dairesi kayıtlarından davacı taraf tacir olmayıp, taraflar arasında dokuma tezgahı satımına yönelik temel ilişki bulunduğu, sonuç olarak, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olmadığı gibi taraflar arasındaki ihtilafın Ticaret Mahkemeleri’nin görevini belirleyen TTK’nın 4. Maddesinde sayılan hususları kapsamadığı anlaşıldığından bu hususla ilgili yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/09/2022 08/09/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır