Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/283 E. 2022/1309 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2022/283 Esas – 2022/1309
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/283
KARAR NO : 2022/1309

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

DAVACI :
VEKİLİ : Av.

DAVALILAR :1-
VEKİLİ : Av.

: 2-
VEKİLİ : Av.
DAVA : Ticari Şirket (Sermaye Artırımından Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/03/2022
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Sermaye Artırımından Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkil … ile kardeşi …’nun, Minareliçavuş Mahalle Alkanlar Sok. No: 6 Nilüfer/Bursa adresinde faaliyet gösteren Bursa Ticaret Sicili Müdürlüğü nezdinde 22616 ticaret sicil numarası ile kayıtlı … Makine Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’nin (“Şirket”) ayrı ayrı % 50 oranında kurucu ortakları olduğunu, Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/52 E. sayılı dosyası ile devam eden ortaklığın feshi davası dosyasında Mahkememiz Heyeti tarafından SMMM … Yönetim Kayyumu olarak atanmış olup işbu husus 19.07.2021 tarihli 10372 sayılı ticaret sicili gazetesinde tescil ve ilan edildiğini, şirket bünyesinde kurucu ortak sıfatıyla yer alan müvekkil …’nun şirketin sermaye artırımı yoluna giderek finansal faaliyetlere ilişkin sermaye ihtiyaçlarının karşılanmasının şirketin elinde bulunan (12 adet makine ) siparişlerinin yapılması teslim edilmesi firma faaliyetlerinin sağlıklı ve dışa bağımlı olmadan sürdürebilmesi için şirket adına en uygun çözüm olacağı kanaatine vardığını, sermaye artırımı şirketin borçlanmasının önlenmesinde, karlılığın artırılmasında, şirket sermayesinin güçlenmesinde ve şirketin kredibilitesinin artmasında önemli rol oynamakta olduğunu, zira şirket kayyumuna noter kanalıyla bildirildiği üzere üzere şirketin mevcut durumda toplam 600.000 Euro’ya yaklaşan 12 adet siparişi bulunmakta ve ilave yeni siparişlerde beklenmekte olduğunu, gerek mevcut siparişlerin malzeme alımları (9665), gerekse imalat sürecindeki genel giderler (9615-20 işçilik, elektrik vs) için gerekli olan sermaye şirkette bulunmamakta olduğunu, işbu sebeple siparişlerin zamanında ve gecikmeden yerine getirilebilmesi adına sermaye artırımı yapılması suretiyle şirkete acilen sermaye girişi yapılması gerektiğini, nitekim … Makine şirketine atanan yönetim kayyumu tarafından hazırlanan 21.10.2021 tarihli kayyum raporunun sonuç bölümünde; “Şirketin sermaye rayiç değerlere göre hesaplanan özvarlığının (-) olduğu, dolasıyla şirketin TTK md. 376 ve İİK. Md. 179 hükümleri kapsamında bulunduğu, borca batık olduğunu, Sermaye ve Yedek Akçeler toplamının en az yarısının yitirildiğini, şirketin özvalıklarının (-) 8.756.954,72 TL olduğunun tespit edildiğini, şirketin mali anlamda iflasın eşiğine geldiğini, işbu tablonun düzeltilebilmesinin tek yolunun müvekkilin sermaye artırım talebinin kabulü olduğu aşikar olduğunu, sermaye artırımının, mevcut siparişlerin yapılmasına olanak sağlamakla birlikte şirketin borçlanmasının önlenmesinde, karlılığın artırılmasında, şirket sermayesinin güçlenmesinde ve Şirket’in kredibilitesinin artmasında önemli rol oynamakta olduğunu, TTK 411. madde uyarınca sermaye artırımının görüşülmesi adına Bursa 6. Noterliği’nin 10.01.2022 tarih ve 00158 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirket kayyumu …’a olağanüstü genel kurulun toplanması talepli ihtarname keşide edildiğini, müvekkil ve diğer şirket ortağı …’nun talepleri ve belirlenen gündem maddeleri doğrultusunda 02.02.2022 tarihinde saat 15:00’da şirket merkez adresi olan Minareli Çavuş Mah. Alkanlar Sk. No: 6 Nilüfer/BURSA adresinde, Bursa Ticaret İl Müdürlüğü’nün 28.01.2022 tarih ve 71405014 sayılı yazısıyla görevlendirilen Bakanlık temsilcisi Sevil Karapınar gözetiminde, … Makine şirketinin olağanüstü genel kurul toplantısı yapıldığını, genel kurul toplantı tutanağında görüldüğü üzere müvekkilin; Şirket sermayesinin 2.200.000,00 TL’den 8.000.000,00 TL’ye çıkarılması, artırılan sermayenin öncelikle şirketin ortaklara olan borçlarından karşılanması, kalanının ise nakit olarak 6 (altı) ay içinde ödenmesi, yönündeki talebi oylanmışsa da … tarafından red oyu kullanıldığından sermaye artırımı kararı alınamadığını, ilerleyen süreçte yönetim kayyumu …’ın 25.02.2022 tarihinde vermiş olduğu geçici beyannamede de belirtildiği üzere kendisi tarafından gerçekleştirilen ve tutanağa bağlanan fiili stok sayım tutanağına göre şirketin 31.12.2021 tarihli stok tutarı 726.334,68 TL olarak hesaplandığını, şirketin 2021 hesap dönemi 4. Geçici vergi dönemine ilişkin olarak verilen 2021 hesap dönemi bilanço-gelir tablosu ile işbu sayım tutanağı bir arada değerlendirildiğinde, fiili durumunda aksine beyan edilen stok tutarının 10.553.127,99 TL olduğunu, bu bağlamda aynı tarihli fiili sayım yapılarak belirlenen stok tutarı ile beyan edilen tutar arasında (10.553.127,99-726.334,68) – 9.826.793,31 TL tutarında fark bulunduğunu, bir başka ifadeyle şirket stokları gerçek olmayan bir şekilde 9.826.793,91 TL tutarında fazla beyan edildiğini, şirketin stoklarının fiili sayım rakamlarına uygun hale getirilmesi durumunda ise şirketin öz kaynak toplamı (25.851,91 — 9.826.793,91) – (9.800.942,00) TL zarar şeklinde hesaplanacağını, vergi Usul Kanunu’nun 186 ıncı maddesi uyarınca hesap dönemi sonunda envanter yapmak zorunlu olup yapılan sayımın sonuçları ile muhasebe kayıtlarında görünen değerlerin birbiriyle karşılaştırılması, aralarında bir farklılık bulunması halinde bu farkın nereden kaynaklandığının araştırılması, nedenin tespit edilmesi durumunda ise aradaki farklılığın usule uygun bir yol ile giderilmesi gerekmekte olduğunu, TTK’nun 376. Maddesine göre şirket aktiflerinin şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması halinde, yönetim kayyımı raporunda tespit edildiği üzere şirket borca batık sayılmakta olduğunu, Açıklanan nedenler ışığında, sermaye tamamlama/sermaye artırılma yoluna gidilerek kamu, gerçek ve tüzel kişi, 3. şahıslar ve çalışanların mağduriyet yaşamaması adına sermayenin 8.000.000,00 TL artırılması talepli dava ikame etme gereği hasıl olduğunu, şirketin fiili stok sayım tutanağı ile şirket bilançosunun incelenmesi neticesinde ortaya çıkan borca batıklık durumunun giderilerek, şirketin mali anlamda işler hale gelebilmesinin tek yolunun sermaye artırım yönündeki taleplerinin kabulü olduğunu belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı Davalı … Makine AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı …’nun huzurdaki davayı açma yetkisi bulunmamakta olup aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerekmekte olduğunu, dava dilekçesi incelendiğinde, davacı ortağın taleplerine şirket yönetim kayyımı tarafından 21.10.2021 tarihinde hazırlanan kayyım raporunun sonuç bölümünde müvekkil davalı şirketin TTK m.376 ve İİK m.179 hükümleri kapsamında olduğu, borca batık olduğu, sermaye ve yedek akçeler toplamının en az yarısının yitirildiği şirketin öz varlıklarının (-)8.756,954,72 TL olduğu şeklindeki açıklamaları ile yine şirket kayyımı …’ın 25.2.2022 tarihli geçici beyannamede şirketin fiili sayım ile belirlenen stok tutarı ile beyan edilen tutar arasında 9.826.793,31 TL fark olduğu, şirketin stoklarının fiili duruma uygun getirilmesi halinde şirket zararının 9.800.942,00 TL olduğu şeklindeki açıklamalarının gerekçe gösterildiği anlaşılmakta ve bu açıklamalar doğrultusunda TTK m.376 hükmüne şirketin sermayesinin 8.000.000 TL’ye artırılması talepli işbu davanın açıldığını, TTK m.376 hükmünde yer alan “(1) Son yıllık bilançodan, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşılırsa, yönetim kurulu, genel kurulu hemen toplantıya çağırır ve bu genel kurula uygun gördüğü iyileştirici önlemleri sunacağını, son yıllık bilançoya göre, sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılan genel kurul, sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirket kendiliğinden sona ereceğini, şirketin borca batık durumda bulunduğu şüphesini uyandıran işaretler varsa, yönetim kurulu, aktiflerin hem işletmenin devamlılığı esasına göre hem de muhtemel satış fiyatları üzerinden bir ara bilanço çıkartacağını, bu bilançodan aktiflerin, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılamaya yetmediğinin anlaşılması hâlinde, yönetim kurulu, bu durumu şirket merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine bildirir ve şirketin iflasını ister. Meğerki, iflas kararının verilmesinden önce, şirketin açığını karşılayacak ve borca batık durumunu ortadan kaldıracak tutardaki şirket borçlarının alacaklıları, alacaklarının sırasının diğer tüm alacaklıların sırasından sonraki sıraya konulmasını yazılı olarak kabul ettiğini ve bu beyanın veya sözleşmenin yerindeliği, gerçekliği ve geçerliliği, yönetim kurulu tarafından iflas isteminin bildirileceği mahkemece atanan bilirkişilerce doğrulanmış olsun. Aksi hâlde mahkemeye bilirkişi incelemesi için yapılmış başvuru, iflas bildirimi olarak kabul olunur.” şeklindeki düzenleme ve TTK m.376 hükmünün uygulanmasına ilişkin Usul ve Esaslar hakkındaki 30536 sayılı Tebliğ’de yer alan düzenlemelerde, şirketin sermayesinin karşılıksız kalması ve borca batık olması halinde izlenecek yol belirlenmiş olup müvekkil şirket ortaklarından biri olan davacı …’nun TTK m.376 hükmüne göre tek başına “sermayenin artırılması talebinde bulunma hakkı bulunmadığını, şirketin yönetim organı olarak görev yapan kayyım …’ın kayyım raporunda şirket sermayesi ile yedek akçelerinin en az yarısının yitirildiğini, borca batık olduğunu belirtmesi ve şirketin 9.800.942,00 TL’lik zararının bulunması halinde, TTK m.376 hükmü ve uygulanmasına ilişkin tebliğ hükümlerine göre, gerekli tüm işlemlerin şirketin yönetim organı tarafından yürütülmesi gerekmekte olduğunu, müvekkilinin davalı şirkette yönetim organı/ kurulu görevi 14.7.2021 tarihinden itibaren yönetim kayyımı … tarafından yapılmakta olduğundan TTK m.376 hükmü ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin tebliğ hükümlerindeki tüm tedbirler yönetim kayyımı tarafından yapılması gerektiği kanuni bir zorunluluk olup dava dilekçesinde bahsi geçen 2.2.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı ile davacı …’nun sermaye artırımına ilişkin taleplerinin kabul edilmemesi akabinde TTK m.376 hükmüne göre şirketin sermaye artırımı talepli huzurdaki davayı açma yetkisi bulunmadığını, bu nedenle, öncelikle yapılacak yargılama neticesinde işbu davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesini, hukuki yarar yokluğu nedeniyle işbu davanın HMK m.114 hükmü gereği reddi gerekmekte olduğunu, müvekkil şirketin %50 ortağı olan davacı …, müvekkil şirket hakkında Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/52 esas sayılı dosya ile şirketin feshi talepli dava açmış olup diğer ortak …’da davacının açtığı şirket feshi davasına şirketin feshi talepli karşı dava açtığını, yargılamaların yine mahkememizin 2021/52 esas sayılı dosya üzerinden devam etmekte olduğunu, bir taraftan davacı ortağın şirketin feshi talepli dava açıp diğer taraftan TTK m.376 hükümlerine göre sermaye artırımı talebinde bulunmasında hukuki yararları bulunmamakta olduğunu, dava dilekçesinde dayanak yapılan kayyım raporundaki açıklamalar TTK m.376 hükmünün uygulanması için yeterli olmadığını, davacının sermaye artırımı talebinin temel dayanağı olan şirket kayyımı …’ın 21.10.2021 tarihli kayyım raporu ile 25.2.2022 tarihli geçici beyannamesinde yer alan davalı müvekkil şirketin “Sermaye rayiç değerlere göre hesaplanan öz varlığın (-) olduğu, dolayısıyla şirketin TTK m.376 ve İİK m.179 hükümleri kapsamında bulunduğu, borca batık olduğu, sermaye ve yedek akçeler toplamının en az yarısının yitirildiği, şirketin öz varlıklarının (-) 8.756.954,72 TL olduğu tespit edilmiştir.” şeklindeki açıklamalar esasında kendi içerisinde çelişkili olduğunu, TTK m.376 hükmü ve uygulanmasına ilişkin 30536 s. Tebliğ hükümlerinde, 3’li bir düzenleme yapılmış olup; şirketin sermaye ve yedek akçelerinin en az yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kalması hali; şirketin sermaye ve yedek akçelerinin en az üçte ikisinin zarar sebebiyle karşılıksız kalması hali; sermaye ile Kanuni akçeler toplamının tamamının karşılıksız kalması (BORCA BATIK OLMASI)nın sonuçları ve çözümleri ayrı ayrı belirtildiğini, dava dilekçesinde ise, dayanak yapılan kayyım raporunda şirketin sermaye ve yedek akçelerinin en az yarısının zarar sebebiyle karşılıksız kalması hali mevcut olduğu söylenirken diğer taraftan şirketin borca batık olduğunun belirtildiğini, şirketin borca batık olmasının hukuki karşılığının, sermaye ile kanuni akçeler toplamının tamamının karşılıksız kalması olup bu durum mevcut ise, en az yarısının yitirildiğine dair kabul ile çelişki arz edeceğini, mahkememiz tarafından işbu davanın usulden reddine dair taleplerinin reddi ve işbu davanın esasına girilmesine dair karar verilmesi halinde, mahkemece şirketin mali durumunun TTK m.376’da düzenlenen 3 durumdan hangisi olduğunun tespiti gerekmekte olup şirket sermaye ve yedek akçelerinin en az yarısının yitirilmesi hali ile borca batık olması halinde uygulanacak yöntemler farklı olduğunu, TTK m.376 hükmünde belirtilen esasların sağlanmadığını, şirketin mali durumunun TTK m.376 hükmünde düzenlenen 3’lü durumdan hangisi içerisinde yer aldığına dair netlik bulunmamakta olup öncelikle bu çelişkinin giderilmesi gerekmekte olduğunu, şirket kayyım raporunda belirtilen ve her iki durumunda davalı şirkette bulunduğu söylenen şirket sermaye ve yedek akçelerinin en az yarısının yitirilmesi hali ile borca batık olması halinde uygulanacak yöntem ve yönetim organı tarafından yapılması gereken işlemler birbirinden farklılık arz etmekte olduğunu, şirket sermaye ve yedek akçelerinin en az yarısının yitirilmesi halinde TTK m.376/1 hükmü ve uygulanması hakkındaki usul ve esasların düzenlendiği tebliğin m.6 hükmünde yer alan ve yönetim organı tarafından yapılması gerekli işlemler yapılmadığını, yine şirketin borca batık olması (şirket sermaye ve yedek akçelerinin toplamının tamamının karşılıksız kalması) halinde TTK m.376/3 ve tebliğin 12.maddesinde düzenlenen ve yönetim organı tarafından gerçekleştirilmesi gereken işlemler yapılmadığını, gerek şirket sermaye ve yedek akçelerinin en az yarısının yitirilmesi halinde TTK m.376/1 ve tebliğin m.6 hükmündeki tedbirler; gerekse şirketin borca batık olması halinde TTK m.376/3 ve tebliğin m.12 hükmündeki tedbirlerin yerine getirilmesi görevi şirketin yönetim organının bir görevi olup şirket ortağı davalının TTK m.376 hükmünde belirtilen tedbirlerden biri olan sermaye artırımı talepli dava açma yetkisi bulunmadığını, özellikle, TTK m.376/3’te düzenlenen borca batıklık olması halinin mevcut olması ve 3.fıkrada sayılan “Kanunun 473 ile 475.maddelerine göre sermaye azaltımı yapılması, sermayenin tamamlanması veya sermayenin artırılmasına” genel kurul tarafından karar verilmemesi halinde yönetim organının şirketin iflası için mahkemeye başvurması gerektiğini, bu nedenle, iş bu dava ile şirket ortaklarından birinin tek başına TTK m.376 hükmü ve uygulanmasına dair tebliğdeki hükümlere göre sermaye artırımı talepli dava açma yetkisi olmadığını, davacı ortak tarafından açılan bu dava, TTK m.376 ve uygulanmasına dair 30536 s. Tebliğe aykırı nitelikte olup karşılığı bulunmadığını, davacı … ve diğer ortak … bakımından açılan sorumluluk davaları mevcut olup bu davaların neticeleri ortakların şirkete olan borçları ile şirketin ortaklara olan borçlarının tespiti bakımından ve şirketin mali durumunun tespiti bakımından önem arz etmekte olduğunu, dava dilekçesinde davacı ortak, sermaye artırımında artırılan sermayenin öncelikle şirketin ortaklara olan borçlarından karşılanmasını; kalanın ise, nakit olarak 6 ay içinde ödenmesini talep etmişse de; bu talebin TTK m.376 hükmüne ve uygulanmasına dair tebliğin m.10/1-b hükmünde yer alan “zarar sonucu ortaya çıkan kayıp kadar azaltılması yoluna gidilmeden sermaye artırımına karar verilebilir, bu şekilde yapılacak sermaye artırımında, tescil edilecek sermaye ile kanuni yedek akçelerin toplamının en az yarısının öz varlık içerisinde korunmasını sağlayacak tutarın sermaye artırımının tescilinden önce ödenmesi zorunludur.” şeklindeki düzenlemeye aykırı nitelikte olduğunu, müvekkil şirketin davacı ortağa olan borcu nazara alındığında, bu taleplerinin kabulü halinde tebliğin 12.maddesinde şartın sağlanmayacağı açıktır. Kanun koruduğu hukuki değer bellidir. Şirket ortağı Davacının , şirket alacağına karşılık sermaye artırımı talebi dayandığı TTK 376.maddeye açık aykırı olup, şartları oluşturmamakta olduğunu belirterek fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak kaydıyla; davacı şirket ortağı tarafından haksız ve mesnetsiz şekilde açılan işbu davanın öncelikle aktif husumet yokluğu ve hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine; TTK m.376 hükmü ve bu hükmün uygulanmasına ilişkin 30536 sayılı tebliğde belirtilen şekil, yöntem ve şartlar sağlanmadığından işbu davanın esastan reddine; yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; …’nun dilekçesinde şirketin öz sermayesini kaybettiğini, bekleyen siparişleri olduğunu, siparişlerin tamamlanması için sermayesinin arttırılması gerektiğini iddia ederek bu amaçla olağanüstü genel kurul toplandığını ancak karar çıkmadığını belirtmiş ve mahkemeden şirketin sermayesinin 2.000.000 TL’den 8.000.000 TL’ye arttırılmasını talep ettiğini, dosyaya sunulan ticaret sicil kayıtlarından da görüleceği üzere müvekkil … davacı kardeşi … ile birlikte Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 22616 sicil numaralı 2.200.000 TL sermayeli … Makine ve Tic. A.Ş.’nin %50 oranında ortağı olduğunu, ancak Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/52 Esas sayılı dosyasından verilen karar ile tarafların yönetim yetkileri kaldırılarak şirkete … yönetim kayyumu olarak atandığını, davacının daha önce asılsız iddia ve vakıalara dayanarak müvekkilimiz aleyhine davalar açmış ve 4 kere şikayette bulunduğunu, davacı ilk olarak Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/544 Esas sayılı dosyası ile Vakıfbank 0009638 seri numaralı 10.04.2020 tarihli 75.000 TL ve Finansbank 0332007 seri numaralı 30.04.2020 tarihli 6.500 USD bedelli çeklerin müvekkilin şahsi işleri için keşide edildiğinden bahisle dava açtığını, iş bu çeklerin şirketin finansman ihtiyacının karşılanması için şirket çalışanı Demir Kurtuluş’a teminat amacıyla keşide edildiği sabit olduğunu, bu davada …’nun gerçeğe aykırı beyanları uyarınca tensip zaptı ile müvekkilinin temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verilmişse de cevap ve itirazlarımız üzerine 24.11.2020 tarihli duruşmasında müvekkilin temsil yetkisinin iadesine ve şirkete denetim kayyumu atanmasına karar verildiğini, davacının daha sonra Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/753 D. İş sayılı dosyası ile … Makine Ve Tic.A.Ş.’nin %100 iştiraki olan Farina Italia Ltd. Şti firmasındaki temsil yetkisinin kaldırılması için başvurmuş ve talebinin kabulüne karar verildiğini, …’nun daha sonra müvekkilinin Farina Italia Ltd. Şti’inden haksız şekilde para çektiği iddiasıyla Bursa 2. Asliye ticaret Mahkemesi’nin 2020/593 Esas sayılı dosyası ile de dava açtığını, bu dosyada da tensip ile daha önce verilen tedbir kararı uyarınca müvekkilin temsil yetkisinin kaldırılmasına karar verildiğini, ancak daha sonra itirazları üzerine iş bu tedbir kararının da kaldırıldığını, müvekkili hakkında verilen tedbir kararlarının kaldırılması üzerine davacının bu kez Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/544 Esas sayılı dosyasına konu çekler ile aynı anda kesilen diğer iki çeki bahane ederek Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/788 Esas sayılı dosyası ile yeni bir dava açtığını ve bir kez daha müvekkilinin temsil yetkisinin kaldırılmasını talep etmiş ancak iş bu talepleri reddedildiğini, görüleceği üzere …’nun müvekkilinin şirketler üzerindeki denetimini ve ekonomik özgürlüğünü elinden almak adına her türlü yola başvurduğunu, tüm bunların yanında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na müvekkil hakkında Güveni Kötüye Kullanma suçundan şikayette bulunduğunu ve malvarlığına tedbir konulmasını istediğini, ancak davacının Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2020/67021 sayılı dosyasında da umduğunu bulamadığını ve tedbir talepleri reddedildiği gibi müvekkili hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, benzer şekilde davacının müvekkilinin tamir ettirmek amacı ile şirket binasından çıkardığı bir bilgisayar kasası ile ilgili olarak hırsızlık suçlamasıyla şikayette bulunmuşsa da Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/42092 sayılı dosyasından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davacının ayrıca aynı içerikteki şikayet dilekçesini iki kere vermek suretiyle Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2022/11994 Esas ve 2022/15021 sayılı dosyaları ile asılsız iddia ve iftiralarla müvekkili aleyhinde soruşturma başlatılmasına neden olmuşsa da 2022/15021 sayılı dosyadan kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin karar verildiğini, davacının ayrıca Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/924 Esas sayılı dosyasıyla Genel Kurul Toplanması amacıyla başvuru yaptığını ve mahkeme tarafından 25.06.2021 tarihinde genel kurul toplanması amacıyla …’e yetki verildiğini ve bu tarihte toplanan genel kurulda mali tabloların kabul edilmediğini ve şirket yönetimi ibra edilmediğini, Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/52 Esas sayılı dosyasıyla şirketin feshi ve müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması için dava açtığını, iş bu davaya verilen cevap dilekçesi ile tarafılarınca da karşı dava açıldığını, mahkememiz tarafından talepleri doğrultusunda SMMM …’ın yönetim kayyumu olarak atandığını, taraflarınca Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/262 Esas sayılı dosyası ile davacı tarafından hisselerinin tamamı eşine ait olan ancak kendisi tarafından yönetilen Burnet Ltd. Şti. lehine yapılan haksız kazandırmaların şirkete iadesi amacıyla dava açılmış olup iş bu davanın da halen derdest olduğunu, davacının ayrıca Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/726 Esas sayılı dosyasıyla genel kurul toplanması talebiyle dava açmışsa da işbu dava da dava şartları oluşmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, hisselerinin tamamı eşine ait olan ancak … tarafından yönetilen Burnet Makine San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne lehine 01.05.2020 tarihli alt kiracılık tesis edildiğini, davacı yanın bu sayede makine üretimine elverişli hiçbir demirbaş ve çalışanı olmamasına rağmen salt … Makine Ve Tic. A.Ş.’e ait ekipman ve çalışanlar kullanılmak suretiyle aynı iş kolu ve ürün gamında üretim yapmakta olduğunu, davacının huzurdaki dosya ile de şirketi bilerek içine soktuğu durumdan çıkması için müvekkilinin ortaklık hissesini düşürecek şekilde sermaye artış talebinde bulunmakta olduğunu, davacı tarafın bu süre içerisinde … Makine ve Tic. A.Ş.’ye bir çok defa para göndermişse de bu paralar siparişler için değil şirketin vadesi gelmemiş banka borçlarının kapatılması için kullanıldığını, şirketin sermayesini kaybettiği ve 3. kişilere karşı taahhütlerini yerine getirmek için sermaye artışının gerekli olduğu iddiası gerçeklerle bağdaşmadığı gibi sermaye artışından kaynaklanacak gelirin de siparişlerin tamamlanmasında kullanılacağı iddiası da hayatın olağan akışına uymadığını, davacının şirketi zarara uğrattığına ilişkin davamız ile şirketin feshi ile ortaklıktan çıkarma talepli davalar görülürken davacının şirkete olan borçlarını ödemeden şirket sermayesinin arttırılması yönündeki talebi iyiniyet kuralıyla bağdaşmamakta olup davanın reddi gerektiğini, davacı tarafın dava dilekçesi ile şirket sermayesinin arttırılmasını talep etmişse de türk ticaret kanunu uyarınca anonim şirketlerde şirket sermayesinin taahhüt yolu ile arttırılması genel kurul kararına bağlı olup mahkeme kararı ile arttırılmasının mümkün olmadığını, Türk Ticaret Kanununda esas sözleşme değişikliği yapmaya ilişkin olarak genel hükümler düzenlendikten sonra alacaklıları ve pay sahiplerini korumak için sermayenin artırılması ve azaltılması için özel hükümler düzenlendiği, Anonim şirketlerde sermaye artımı konusu Türk Ticaret Kanununda düzenlendiğini, TTK 456-472. maddeleri sermaye artırımına ilişkin hükümlerden oluşmakta olduğunu, davacı kendisi tarafından tutulan finansal kayıtları kabul etmemekle birlikte müvekkilinin iş bu kayıtların düzeltilmesine yönelik tekliflerini de hiç bir gerekçe öne sürmeksizin reddetmekte olduğunu, … MAKİNE VE TİC. A.Ş. bir aile şirketi olup bu sebeple yıllardır şirket kayıtlarına gereken özen gösterilmemiş, müvekkilinin de kardeşine duyduğu güven nedeniyle bu konuda detaylı araştırma yapma ihtiyacı hissetmediğini, taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlık ve müvekkiline karşı açılan davalar neticesinde yapılan araştırma ve inceleme sonrasında şirket kayıtlarının hatalı olduğu şirketin aile üyelerinden ve yakınlarından aldığı borçların ödemeleri için çekilen meblağların müvekkiline borç olarak kaydedildiğini, müvekkil tarafından yatırılan paraların … tarafından yatırılmış gibi gösterildiğinin açık olduğunu, bununla birlikte mizanlarda yer alan ve müvekkilin uhdesinde görünen bir çok çıkış işlemi şirketin nakit ödemelerinde, yurtdışı fuar masrafkarında kullanıldığı bu yolla müvekkilin şirkete borçlu göründüğü anlaşıldığını, bu doğrultuda tarafımızca yeminli mali müşavir Ali Kahve tarafından şirket defter ve kayıtları ile banka hesapları üzerinde ekte sunulan 07.04.2022 tarihli özel rapor düzenlenmiş olup raporda görüleceği üzere bilirkişi raporunda yer alan mizanların gerçeğe aykırı olduğu ve hatalı tutulduğunun sabit olduğunu, Yerleşik yargıtay içtihatları ve açık kanun hükümleri uyarınca huzurdaki davada hukuki yarar bulunmadığından ve dürüstlük ilkesine aykırı olduğundan davanın reddedilmesi gerektiğini belirterek aktif husumet yokluğundan ve hukuki yarar yokluğundan kötüniyetle açılan davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise davacının 25.06.2021 tarihli olağan genel kurulda faaliyet raporunu ve finansal tabloları kabul etmediği ve sermaye arttırımının pratik bir yararının bulunmadığı ve mahkeme kararı ile ortaklar adına sermaye taahhüdünde bulunulamayacağı göz önüne alınarak tmk’nın 2 maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı doğrultusunda davanın reddine, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, davalı şirketin sermaye artırımına mahkemece karar verilip verilemeyeceğine ilişkindir.
Mahkememizce dava dilekçesinin bir örneğinin davalı şirket ortağı, davalı şirket kayyumu ve davalı şirket vekiline tevdiine, davacı ve davalı şirket ortakları … ile … tarafından birbirlerine karşı açılan yöneticilikten azil ve kayyum tayini talepli davalar ile şirketin feshi ve tasfiyesi talepli olarak açılan 2021/52 Esas sayılı dosyalarının bu dosya içerisine getirtilerek inceleme konusu yapılmasına karar verilmiştir.
Mahkememizce yapılan değerlendirmede, davalı şirketin %50 ortağı olan davacı … hakkında davalı şirket hakkında Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/52 esas sayılı dosya ile şirketin feshi talepli dava açılmış olup diğer ortak …’da davacının açtığı şirket feshi davasına şirketin feshi talepli karşı dava açtığı, yargılamaların yine mahkememizin 2021/52 esas sayılı dosya üzerinden devam etmekte olduğu, bir taraftan davacı ortağın şirketin feshi talepli dava açıp diğer taraftan TTK m.376 hükümlerine göre sermaye artırımı talebinde bulunmasında hukuki yararları bulunmamakta olduğu, gerek şirket sermaye ve yedek akçelerinin en az yarısının yitirilmesi halinde TTK m.376/1 ve tebliğin m.6 hükmündeki tedbirler; gerekse şirketin borca batık olması halinde TTK m.376/3 ve tebliğin m.12 hükmündeki tedbirlerin yerine getirilmesi görevi şirketin yönetim organının bir görevi olup şirket ortağı davalının TTK m.376 hükmünde belirtilen tedbirlerden biri olan sermaye artırımı talepli dava açma yetkisi bulunmadığı, özellikle, TTK m.376/3’te düzenlenen borca batıklık olması halinin mevcut olması ve 3.fıkrada sayılan “Kanunun 473 ile 475.maddelerine göre sermaye azaltımı yapılması, sermayenin tamamlanması veya sermayenin artırılmasına” genel kurul tarafından karar verilmemesi halinde yönetim organının şirketin iflası için mahkemeye başvurması gerektiği, bu nedenle, iş bu dava ile şirket ortaklarından birinin tek başına TTK m.376 hükmü ve uygulanmasına dair tebliğdeki hükümlere göre sermaye artırımı talepli dava açma yetkisi olmadığı, davacı ortak tarafından açılan bu davanın, TTK m.376 ve uygulanmasına dair 30536 s. Tebliğe aykırı nitelikte olup karşılığı bulunmadığı, davacı … ve diğer ortak … bakımından açılan sorumluluk davaları mevcut olup bu davaların neticeleri ortakların şirkete olan borçları ile şirketin ortaklara olan borçlarının tespiti bakımından ve şirketin mali durumunun tespiti bakımından önem arz etmekte olduğu anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK nın 456. maddesi” (1) İç kaynaklardan yapılan artırım hariç, payların nakdî bedelleri tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz. Sermayeye oranla önemli sayılmayan tutarların ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez. “şeklinde düzenlenmiştir. TTK’nın 462/3 maddesine göre, “Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde, bu fonlar sermayeye dönüştürülmeden, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılamaz. Hem bu fonların sermayeye dönüştürülmesi hem de aynı zamanda ve aynı oranda sermayenin taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırılabilir…”TTK 456/3.maddesine göre sermaye artırımı kararı, genel kurul ve yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren 3 ay içinde tescil edilmediği takdirde genel kurul veya yönetim kurulu kararı ve alınmışsa izin geçersiz hale gelir. maddeleri gereğince davacının sermaye artırım yönündeki taleplerinin genel kurul veya yönetim kurulunca yerine getirilebileceği mahkememizce yerine getirilemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi gereği alınması gereken 80,70.-TL maktu harç peşin alındığından yeniden alınmasına YER OLMADIĞINA,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Asgari Avukatluk Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara İADESİNE,
Dair, davalı … Makine AŞ ve Davalı … vekillerinin yüzünde, davacı yanın yokluığunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/12/2022

Başkan 37332
e-imza
Üye 125958
e-imza
Üye 153211
e-imza
Katip 104191
e-imza