Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/184 E. 2022/712 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2022/184 Esas
KARAR NO : 2022/712

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … (TC. …) …
VEKİLİ : Av. … – [16357-53268-70636] UETS
DAVALI : … (TC. …) …
VEKİLİ : Av. … – [16729-27083-43396] UETS
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 15/02/2022
KARAR TARİHİ : 09/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :20/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı, sözleşmeye bağlanmış ve sözleşmeye dayanılarak ibra edilmiş bir alacağı bu sözleşme ve ibrası yokmuş gibi ilamsız takip yolu ile icraya koydurmuş olduğunu, davalı 02.08.2016 tarihli sözleşme ile ibra ettiği alacağı Bursa 19. İcra Dairesinin 2021/… sayılı dosyası ile ilamsız takip yolu ile icraya başvurarak müvekkil …’DAN istemekte olduğunu, davalı ilamsız ödeme emrini müvekkilin bulunmadığı adresine muhtarlık kanalı ile tebliğ ettirdiğini ve müvekkili tarafça itiraz edildiğini, dosyanın istinaf aşamasında olduğunu, müvekkili … ibraz edilen 02.08.2016 tarihli sözleşme gereğince davalı … adına 175.000 TL ödemede bulunduğunu, ödeme yapılan sözleşme … ile … ve … arasında yapıldığını, sözleşmeye göre … işveren, Ayata’lar ise yükleniciler olduğunu, sözleşmenin 2. Sayfasında bulunan 9. Maddenin devamında açıkça ödemelerin yazıldığını, ödemeler 14 bent halinde yazıldığı, her bentte tarih, miktar ödeme yapılan banka adı ve ödeyen … adının yazılı olduğunu, ödenen miktar toplam 175.000 TL olup, talep edilen miktardan 14.000 TL de fazla olduğunu, ilamsız takip ödeme emrinde de aynı tarih aynı miktar ve aynı banka isimleri yazılı olduğunu, bu talepte de 14 bent halinde müvekkili Zafer’den 161.300 TL istenmekte olduğunu, her iki listedeki tarih ve miktarlar aynen birbirlerini tuttuğunu, sözleşmenin 9. Maddesinin son cümlesinde “Yükleniciler yukarıda dökümü yapılan toplam 300.000 TL ödemenin kendilerine yapılmış olduğunu gayri kabili rücu olarak kabul ederler” denildiğini, 175.000 TL dışındaki kısım …’lara … tarafından ödendiğini, bu sözleşme davalı … ile yükleniciler … ve … arasında gayri kabili rücu olarak kabul edilerek ibra edildiğini, bu sözleşmeye geç ulaşıldığından davayı şu anda açabildiklerini, davalının ilamsız takiplerde ödeme emrinde borcun sebebi kısmında gösterilip istediği 161.300 TL alacak 02.08.2016 tarihli sözleşme ile karşılaştırıldığında aynı tarihler aynı miktarlar 14 madde halinde yazıldığını, gerek ibraz edilen 02.08.2016 tarihli sözleşmedeki 14 madde ödeme ve gerekse de ödeme emrindeki 14madde halinde istenen alacak tarih ve miktar olarak aynen uyuştuğunu, … ve …’nin ifadesine başvurularak müvekkilin böyle bir borcunun bulunmadığının tespitini istemenin zorunlu olduğunu, davalı ile müvekkili arasındaki parasal ilişki, ibraz edilen Bursa 24. Noterliğinden verilme 20.05.2015 tarih ve 7107 sayılı vekâletname ve aralarında yaptıkları 23.05.2015 tarihli sözleşmeden kaynaklandığını, davalı, muhtarlığa yaptırdığı tebligatla kesinleştirdiği ilamsız takiple müvekkilin şirketinde dolar üzerinden ihraç ettiği mallara İİK md. 99 ve 97/a ve TTK 133. maddelerine aykırı olarak haciz yaptırarak İİK md. 87’e bakılmaksızın 161.300 TL sözde alacağa karşılık 2.200.000 TL ihraç malı tekstil kumaşlarını muhafaza altına aldırdığını, istihkak davası Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/20 Esas sayılı dosyasında derdest olduğunu, tedbir talebinin 243.000 TL teminat karşılığı kabul edildiğini ve tarafından icra dosyasına 243.000 TL teminat olarak yatırıldığını, böylece mallar İcra Dairesi tarafından müvekkili tarafa teslim edildiğini, ayrıca istihkak iddiası ilgili Mahkemece kabul edilmiş olup kararın dosyada olduğunu, davalı bununla da yetinmemiş müvekkilin 12 yıl önce boşandığı eşinin evindeki eşyalara da boşanma kararının gösterilmesine karşın haciz yaptırmış olduğunu, bu nedenle, 02.08.2016 tarihli sözleşmenin 9. Maddesindeki müvekkil … tarafından … ve …’YE ödenen 14 madde halindeki 175.000 TL alacak ile ilamsız ödeme emrinin arka sayfasındaki borcun sebebi kısmında yazılı 14 madde halinde istenen 161.300 TL alacağın karşılaştırılarak ve tanık …’NIN da dinlenmesinden sonra oluşacak sonuca göre iptal kararı verilmesini talep ettiğini, anılan bu sebeplerle; Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı takip dosyasına borçlu olunmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, mevcut hacizler ve teminatların varlığı göz önüne alınarak tedbir kararı verilmesine, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekaleti ücretin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; Somut olayda bahsi geçen kişilerin TTK ilgili madde hükümlerine göre tacir sıfatı bulunmayıp, söz konusu uyuşmazlık ise bir ticari işletmenin uygulamasından kaynaklanmadığı, görülen davada görev itirazı mevcut olup, görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, alacaklı müvekkili …’nin davacı …’dan asıl alacak 161.300 TL’lik alacağını tahsil etmek amacı ile 05.08.2021 tarihinde borçlu aleyhinde Bursa 19. İcra Müd. 2021/… E. Dosyası ile icra takibinde bulunulmuş, iş bu dosya 23.08.2021 tarihli tebligat ile davacının dosyaya itiraz etmemesi üzerine kesinleştiğini, mezkur sayılı icra takibinin konusu 23.05.2015 tarihli taraflar arasında tanzim edilen sözleşme (EK-1) gereği … tarafından davacı …’a yapılan ödemelerin iadesi istemi olduğunu, bu sözleşmeye göre müvekkili, … tarafından 2B arazisi kapsamında bulunan Bursa İli,Osmangazi İlçesi,Yiğitali Köyü 113 Ada,23 parsel ve 158 Ada,1 parselde … adına hak sahipliği belgesi alınması ve bunların alacaklı adına hazineden satın alınması için Bursa 24. Noterliğinden verilen 20.05.2015 tarih ve 7107 yevmiye nolu düzenleme şeklinde vekaletname ile 23.05.2015 tarihli sözleşmede talep edilen işleri yapmak karşılığında danışmanlık ücreti olarak peyder pey toplamda 161.300 TL davacı-borçluya verildiğini, yani özetlemek gerekirse müvekkil … her nasılsa, tekstil işi ile uğraşan borçlu … tarafından, hazineye ait 1. Derecede doğal sit alanı olan bir 2B arazisinin maliki olabileceğine inandırılmış ve … bu işlemler için danışmanlık ücreti adı altında alacaklıdan 161.300 TL aldığını, ilerleyen süreçte …, geçmiş dönemde … ile gayri resmi ortak olan … ile … arasında 24.02.2016 tarihli ayrı bir sözleşme imzalandığını, (EK-2), bu aşamada bahsi geçen kişilere 70.000-TL ödeme yapılmış ve nihayet davacının ibra olduğunu iddia ettiği 02.08.2016 tarihli son sözleşme (EK-3) imzalanmış şimdiye kadar yapılan tüm bu ödemelerin haricinde … … ve …’ye toplamda 600.000 ödeme yapacağını taahhüt etmiş olduğunu, taraflar arasında yapılan bu sözleşmeler neticesinde atılan adımlar sonucunda müvekkili …’ye Bursa Valiliğinin 32878466-300-(16060104367)-20815 numaralı ve 23.11.2016 tarihli (EK-4) “İlimiz,Osmangazi ilçesi, Yiğitali Mahallesinde bulunan mülkiyeti Hazineye ait 113 Ada 22 Parsel ve 113 Ada 23 Parsel no.lu taşınmazların, 6392 sayılı kanunun kapsamında satışı hakkında bilgi talep etmektesiniz. Söz konusu parseller kullanıcısı tarafından muvafakatname ile başka şahıslar adına devredilmiş olup taşınmazlar 1. Derecede Doğal Sit alanında kaldığından 6392 sayılı kanunun 6. Maddesi 12. Fıkrası gereğince taşınmazların satışı mümkün olmamaktadır.” yazısının tebliğ edildiğini, bu yazı ile birlikte alacaklı taraf sözleşmeler gereği yapılacak işlemlerin bir sonuca ulaşamayacağı yani bahsi geçen gayrimenkule sahip olamayacağını anlamış ve davacı … aleyhine ona ödediği ücretlerin iadesi talepli icra takibi başlattığı, sözleşmelere bağlı tarafların taahhütleri; 23.05.2015 tarihli … ile … arasındaki sözleşme konusu; 1/a)Bursa İli Yiğitali Köyü 113 Ada,23 Parsel, 1/b)Bursa İli Yiğitali Köyü 158 Ada, 1 Parsel, 2)02.08.2016 tarihli … ve … ile … arasındaki sözleşme konusu, 2/a)Bursa İli Yiğitali Köyü 113 Ada,22 Parsel, 2/b)Bursa İli Yiğitali Köyü 113 Ada,23 Parsel, 2/c)Bursa İli Yiğitali Köyü 113 Ada,23 Parsel, 2/d)Bahsi geçen parseller için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Turizm Bakanlığından,turizm imarı çıkartılması, 2/e)İlgili belediyelerden inşaat ruhsatlarının alınması, 2/f)Parseller üzerinde yapılacak otel,motel,restaurant vb. Sosyal tesisilerin tamamının projelendirilmesi işlemleri, görüldüğü üzere taraflar arasında yani … ile … arasındaki sözleşme konusu ada 113,parsel 23 ve ada 158,parsel 1 olmak üzere iki farklı adadaki iki parsel olduğu halde … ve … ile … arasındaki iki sözleşmenin konusu Ada 113,parsel 23 dahil olmak üzere aynı adada parsel 22 ve 24’ü kapsamakta ancak ada 158,parsel 1 hususunda herhangi bir taahhüt bulunmadığını, dolayısıyla her iki sözleşmede ada 113 parsel 23’deki gayrimenkulün bulunması … ve …’nin, …’ın taahhütlerine iştirak ettiğini ve …’a yapılan ödemelerin, kendi hizmet bedellerinin mahsubuna muvafakat ettikleri anlaşılmış olduğunu, 02.08.2016 tarihli sözleşmede,bir önceki sözleşmede ödenen hizmet bedellerinin yeni yapılan sözleşmeye mahsup edileceğini bildiren tek taraflı bir irade beyanı mevcut olup bu ifade bir ibraname özelliği taşımadığını, 23.05.2015 tarihinde … ile … arasında imzalanan sözleşme gereği Yiğitali Köyü sınırları içerisinde bulunan 113 Ada, 23 Parsel ve 158 Ada,1 Parselin … adına alınması hususunda danışmanlık hizmeti vermek üzere anlaşıldığını, aynı sözleşmenin 7. Maddesinde ise sahiplik belgesi alınamadığı takdirde danışman …’a ödenen hizmet bedelleri defaten …’ye iade edilecektir beyanının mevcut olduğunu, 02.08.2016 yani davacının ibra olduğunu iddia ettiği sözleşmede ise 113 Ada 22/23/24 parsellerin … adına alınmasının yanı sıra, bu parseller üzerinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Turizm Bakanlığından; turizm imarı çıkarılması, ilgili belediyelerden inşaat ruhsatı alınması için takip ve aracılık hizmetleri vereceğinin taahhüt edildiğini, sayın Mahkemenizce 02.08.2016 tarihinde yapılan … ile … ve … arasında yapılan sözleşme incelendiğinde … ile birlikte hareket edeceklerini taahhüt ettikleri, daha önce …’a yapılan ödemelerin ise sözleşmeye göre gerçekleştirilecek işlemlere mahsup sayılacağına muvafakat ettiklerinin anlaşılacağını, yani bu sözleşme içeriği bir ibraname olmayıp, aynı taahhüde daha sonra iştirak ederek ve içeriğini genişleterek … ile birlikte hareket edeceklerini (ve ettiklerini) zımni olarak kabul etmiş olduklarını, 02.08.2016 tarihli sözleşme … ile … ve …’nin birlikte hareket ettiklerini gösteren bir taahhütname olup ibra niteliği taşımadığını, Bursa 3. İcra Hukuk Mah. 2022/20 E. Sayılı derdest olan dosya istihkak davası niteliğinde olduğunu, dosyada davacı … ise mezkur sayılı dosyada davalı niteliğinde olduğunu, davacı vekili Av. … ise söz konusu dosyada …’ın değil istihkak iddiacısı Turkuaz Mikro Tekstil Elk. Tic.San. Ltd.Şti.’nin vekili olduğunu, toplam dosya bakiyesinin %120’si olan 243.000 TL ise bu dosyada davalı sıfatında olan … adına değil, davacı-istihkak iddiacısı sıfatında bulunan tüzel kişi Turkuaz Mikro Tekstil Elk. Tic.San. Ltd.Şti. adına yatırıldığını, yani davacının Sayın Mahkemenizden yatırılan %120 teminat gösterilerek talep edilen tedbir kararı kabul edilebilir bir karar olmadığını, bunun yanı sıra İİK 72/3 maddesi gereği, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile de olsa icra takibinin durdurulması kararı verilmediğini, ayrıca davacının dava dilekçesindeki beyanı gibi istihkak iddiaları Sayın Mahkemece kabul edilmemiş olup böyle bir durum olsa Bursa 3. İcra Hukuk Mah. 2022/20 E. Sayılı derdest olmaması gerektiğini, anılan bu sebeplerle; tarafların tacir olmaması, söz konusu ihtilafın ticari işletme faaliyetinden kaynaklanmamasından ötürü Sayın Mahkemece görevsizlik kararı verilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise davanın reddine karar verilmesine, davacı tarafın tedbir talebinin reddine karar verilmesine, davalı lehine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE;
Dava; davacı aleyhine Bursa 19. İcra Müdürlüğü’nün 2021/… Esas sayılı dosyasında, taralar arasında tanzim edilen 23.05.2015 tarihli sözleşme gereğince ödenen danışmanlık hizmeti ücretinin iadesine yönelik takip nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olduğu anlaşılmıştır.
Mahkememizce; Bursa 19. İcra Müdürlüğünün 2021/… esas sayılı dosyasının uyap sistem üzerinden mahkememiz dosyasına celbedildiği görülmüştür.
Mahkememizce; Bursa 3. İcra Hukuk Mahkemesinin 2022/20 Esas sayılı dosyası, uyap sistemi üzerinden mahkememiz dosyasına celbedildiği görülmüştür.
Davacı vekilinin, ihtiyati tedbir talebi mahkememizin 25/02/2022 tarihli ara kararı ile değerlendirilmiş olup, ” İİK’nun 72/3 maddesi kapsamında; icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile de olsa icra takibinin durdurulmasına karar verilemeyeceğinden, davacı vekilinin yerinde görülmeyen icra takibinin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine” karar verilmiştir.
Mahkememizce, BTSO’ya müzekkere yazılarak taraflara ait kayıtların mahkememiz gönderilmesi istenildiği, 17/02/2022 tarihli yazı cevabı ile; tarafların gerçek kişi ticari işletme kaydına rastlanılmadığı yönünde cevap verildiği görülmüştür.
HMK’nın 114/1-c maddesine göre “mahkemenin görevli olması” dava şartıdır. Aynı Kanun’un 115/1 maddesine göre mahkeme dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Aynı maddenin 2 nolu bendine göre ise mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Diğer taraftan Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişki, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/3. maddesi uyarınca iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce re’sen incelenir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde ticari davalar sayılmış, 5. maddesinde de ticari davalara Asliye Ticaret Mahkemesinde bakılacağı belirtilmiştir. 4. madde hükmüne göre bir davanın ticari dava sayılması için her iki tarafın tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması (nispi ticari dava) ya da tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın maddede 6 bent halinde sayılan davalardan olması (mutlak ticari dava) gerekir. Yine, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Somut olayda, taraflar arasında, 23.05.2015 tarihli, danışmanlık hizmeti verilmesine yönelik sözleşme imzalandığı, akdedilen sözleşme gereğince, davacının Bursa İli, Osmangazi ilçesi, Yiğitali Köyü (Mahallesi) sınırları içerisinde bulunan 113 Ada, 23 Parsel ve 158 Ada, 1 parseller için 1. Derecede sahiplik belgesinin davalı adına alınması ve hazineden satın alınması konusunda danışmanlık hizmeti vermek üzere davacı ile anlaşıldığı, davaya konu uyuşmazlığında iş bu sözleşme kapsamında, sözleşmede talep edilen işlerin davacı tarafından gerçekleştirilmediği iddiasından kaynaklı, davacıya yapılan 161.300,00 TL’lik ödemenin iadesine ilişkin takip nedeniyle borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, dosyaya celp edilen Ticaret ve Sanayi Odası kayıtlarından tarafların tacir olmadığı, her ne kadar gelen yazı cevabından tarafların şirket ortaklığı bulunsa da, taraf gerçek kişinin şirket ortaklığının tek başına tacir olduğunu göstermeye yeterli olmadığı,kişisel faaliyeti olarak tacir olduğuna veya ticaret sicile kayıtlı gerçek kişi tacir olduğuna dair dosyada bir belgeye rastlanmadığı, sonuç olarak taraflar tacir olmayıp, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan bir dava olmadığı gibi taraflar arasındaki ihtilafın Ticaret Mahkemeleri’nin görevini belirleyen TTK’nın 4. Maddesinde sayılan hususları kapsamadığı anlaşıldığından bu hususla ilgili yargılama yapma görevi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne ait olup mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
2-Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.09/06/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır