Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1120 E. 2023/858 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO :2022/1120
KARAR NO :2023/858

BAŞKAN :… …
ÜYE :… …
ÜYE :… …
KATİP :… …

DAVACI :… -TC Kimlik no- …
VEKİLİ :Av. … – [16454-54048-…] UETS

DAVALILAR :1- … -TC kimlik no- …

2- … – …

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/11/2022
KARAR TARİHİ : 04/10/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/10/2023
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacı … ile davalı …’in aralarında anonim şirket pay devri unsuru kapsamında 11.09.2018 tarihinde Bursa 13. Noterliğinde 21752 sayılı yevmiye numarası ve 19.10.2018 tarihinde Bursa 13. Noterliğinde 24795 yevmiye numarası ile sözleşme ilişkisi kurduklarını, fakat davacı …’in yanıltılması ise sözleşmenin hile ile kurulması söz konusu olduğundan sözleşmenin hüküm teşkil etmemesi gerekmekte olduğunu, bu nedenle ortaklık ilişkinin hiç kurulmamış olduğunun tespit edilmesinin söz konusu olduğunu, Türk Borçlar Kanunu m.36/fıkra 1 gereğince taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı olmasa bile sözleşmeyle bağlı değildir.” hükmü yer almakta olduğunu, bu sebeple davalının davacıyı irade sakatlığına uğratmasının, kasten yanlış bir kanaat uyandırması, aldatmayla beraber sözleşme yapmaya yöneltmek için yanlış beyanlarda bulunması gibi durumlar söz konusu olduğu üzere davacı ile davalının yapmış oldukları sözleşme hüküm teşkil etmediği üzere, davacı sözleşmeye bağlı olmadığını ve ortaklık ilişkisi kurulmadığını, davalı …’in Bursa 13. Noterliği’nin 11.09.2018 tarihli 21752 yevmiye numaralı senede bağlanmamış anonim şirket pay devri sözleşmesi ile ticaret merkezi Hasanköy Mahallesi Dededibi Cd. No:3/1 Gürsu/Bursa adresinde bulunan, Bursa Ticaret Sicili Müdürlüğünün 90690 sicil numarasında tescilli … ünvanlı Gökdere Vergi Dairesi’nin … vergi sicil numarasında kayıtlı şirketin 300 adet sermaye payını 30.000 TL bedel ile davacı …’e devrettiğini, akabinde Bursa 13.Noterliği’nin 19.10.2018 tarihli 24795 yevmiye numaralı senede bağlanmadığını anonim şirket pay devri sözleşmesi ile ticaret merkezi Hasanköy Mahallesi Dededibi Cd. No:3/1 Gürsu/Bursa adresinde bulunan, Bursa Ticaret Sicili Müdürlüğünün 90690 sicil numarasında tescilli … ünvanlı Gökdere Vergi Dairesi’nin … vergi sicil numarasında kayıtlı şirketin 700 adet sermaye payını 70.000 TL bedel ile davacı …’e devrettiğini, fakat davacı …’na ait petrol şirketi hissesini alacağını düşünürken, davalı … petrol şirketi hissesini davacı …’e aldatma yoluyla devrettiğini, ortaya çıkan bu ihtilaflar neticesinde müvekkilinin, sözleşme ilişkisi ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığını düşündüğünü, akabinde durumla ilgili bilgi almak istediğinde ise şirket muhasebecisinin: “şirketle alakalı noter işlemlerinin gerçekleşmediğini, tescil işleminin gerçekleşmediğini” müvekkile bildirdiğini, akabinde Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden müvekkil davacıya davet yazısı geldiğini, müvekkilinin söz konusu davet yazısını öğrenmek üzere vergi dairesine gittiğini, orada herhangi bir yetkisi ve ilişkisi olmadığını düşündüğü hatta adını dahi bilmediği şirketin ortağı olduğunu öğrendiğini, keza müvekkilinin bu durumu 25.04.2022 tarihli Bursa Gökdere Vergi Daire Müdürlüğüne yazmış olduğu dilekçesinde “… Pet. En. Gıda San. A.Ş (… VERGİ NO) alakalı şirketle ilgili herhangi bir yetkim, hissem olmadığını beyan ederim. Şirketle alakalı noter işlemlerinin gerçekleşmediğini, tescil edilmediğini şirket muhasebecisi tarafıma bildirmiştir. Şirkete dair hiçbir faaliyet olmamıştır. 2018 tarihinden itibaren inşaat firmalarında çalışmaktayım. Bilgilerinize arz ederim.” şeklinde olarak ifade ettiğini, bu nedenle müvekkilinin şirkete yönelik olarak herhangi bir ekonomik faaliyeti olmadığını ve bundan bir kazanç elde etmediğini, belge ve dokümanlar ile bu durumların ispatlanacağını, müvekkilinin söz konusu tarihlerde yalnızca bir işçi olduğunu, bu nedenle basiretli bir tacir gibi davranmasının da mümkün olmadığını, keza davalının davacı müvekkile devretmiş olduğu şirketin borca batık, iflas eşiğinde, gelir gider dengesi açığı çok fazla olan, uzun bir süredir borçlarından ötürü pek fazla faaliyet gösteremeyen, ekonomik olarak kötü bir durumda ve vergi borçları olan bir şirket olduğunu, davacı ile davalı arasında ortaya çıkan ihtilaftan ötürü müvekkil sözleşme ilişkisi ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığını düşünürken bir anda borca batık bir şirketin hisselerini almış olduğunu öğrendiğini, netice itibarıyla davacının söz konusu bu özelliklere sahip bir şirketin hisselerini almasının hayatın olağan akışına aykırılık teşkil etmekte olduğunu, müvekkilinin kendi iradesi ile böyle bir durumda olan şirketten pay almasının da mümkün olmadığını, Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün vergi incelemeleri ve davet mektubu neticesinde müvekkilini aldatıldığını öğrendiğini, müvekkil … petrol şirketi hissesini almak isterken, davalı … PETROL Şirketi’nin hissesini davacıya devrettiğini, bu nedenle davalının, davacı müvekkilini aldattığını ve herhangi bir bilgisi olmayan, borca batık, iflas eşiğinde olan, bir şirketin hissesini devrettiğini, bu hususta davacı müvekkilinin aldatıldığını ve mağdur edildiğini, sözleşmenin hukuka aykırı bir şekilde kurulduğunu ve beraberinde müvekkilinin irade sakatlığı söz konusu olduğunu, taraflardan birinin, diğerinin aldatması (hilesi) ile sözleşme yapması hâlinde, yanılması esaslı olmasa bile sözleşmeyle bağlı sayılmayacağı Türk Borçlar Kanunu’nun açık hükmü gereği olduğunu, sözleşme ilişkisi kurulurken davalı …’in, sözleşmeye konu şirketin herhangi bir borcu olmadığı, kar marjının yüksek olduğu, piyasa koşullarında iyi bir yere sahip olduğu gibi gerçeğe aykırı ve aldatıcı beyanlarda bulunarak müvekkil davacıyı sözleşme ilişkisini kurmak için yanılttığını, sözleşmenin davacı ve davalı arasında irade sakatlığı (aldatma) yolu ile kurulmuş olmasından ötürü sözleşme hüküm teşkil etmediğini, bu nedenle ortaklık ilişkisi hiçbir şekilde kurulmadığını, davacı müvekkilinin sözleşme ve bunun neticesinde ortaklık ilişkisi unsurlarının bulunmaması nedeniyle herhangi bir yükümlülüğü ve borcu bulunmadığını, müvekkil … petrol şirketi hissesini almak isterken, davalı … petrol şirketinin hissesini davacıya devrettiğini, davacı ve davalı aralarında farklı bir şirket ile anlaşma sağlamış iken davalı taraf davacıyı yanıltarak borca batık olan bir şirketin hisselerini devrettiğini, davalının …’in davacı …’i irade sakatlığına uğrattığının aşikar olduğunu, davacı ile davalının arasında uyuşmazlık söz konusu olduğundan, müvekkil sözleşme ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığını düşünmekte olduğunu ve bu nedenle ticaret sicil müdürlüğüne herhangi bir kayıt yapmadığını, keza şirketin muhasebecisi ile iletişime geçerek söz konusu olay itibarıyla şirketle bir ilişkisinin olup olmadığını sorduğunu ve şirketin muhasebecisinin de herhangi bir ortaklık ilişkisinin kurulmadığını davacıya bildirdiğini, dolayısıyla davacı müvekkilinin de herhangi bir sözleşme ve ortaklık ilişkisinin kurulmadığını düşündüğünü, davacı müvekkilinin açıklanan bu nedenler neticesinde kandırıldığını, aldatılmaya uğradığını ve mağdur edildiğini, aldatılan müvekkilinin zor duruma düşürülerek mağdur edildiğini ve iş hayatının bundan olumsuz bir şekilde etkilendiğini, borca batık bir şirketin hissesini devir alarak zarara uğratıldığını ve haksız bir şekilde borcun külfeti altına girdiğini, hukuka aykırı olarak kurulmuş olan bir sözleşmenin hüküm teşkil etmemesi gerekmekte olduğunu, bu nedenle sözleşmenin geçersizliği ve anonim şirket ortaklık ilişkisinin kurulmadığı tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulüne, davalılardan …’in aldatma (hile) yolu, irade sakatlığı ile yanlış beyanlarda bulunarak davacıyı sözleşme kurmaya sevk etmek üzere, hukuka aykırı olarak kurulmuş olan bir sözleşmenin hüküm teşkil etmemesi gerektiğini, bu nedenle sözleşme ilişkisinin geçersizliğine ve anonim şirket ortaklık ilişkisinin kurulmadığının tespit edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalılara yapılan usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap verilmemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, anonim şirket hisse devir sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, şirket hisse devrinin hile nedeni ile sakat olup olmadığı, iptali gerekip gerekmediğine ilişkindir.
Mahkememizce davalı şirkete ait ticari defter ve dayanağı kayıtların nerede olduğu konusunda davacı vekili tarafından mahkememize bilgi verildiğinde (mahkememizce de bu konuda vergi dairesi müdürlüğünden, tespit edilecek şirketin son mali müşavirinden araştırma yapılarak) şirkete ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak şirkete ait kuruluş sermayesinin tamamının ödenip ödenmediği, pay devrinin pay defterine işlenip işlenmediği, yap devri tarihleri sonrasında davacı tarafından şirketle ilgili idari yada mali konulardan herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı genel kurul toplantısı düzenlenip düzenlenmediği, düzenlendi ise alınan kararların neden ibaret olduğu, yönetim kurulunun oluşturulup oluşturulmadığı konularında rapor düzenlenmesinin istenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu amaçla bilirkişiden alınan 27/05/2023 tarihli raporda; davalı şirketin 12.02.2016 tarihinde Bursa Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil edilmiş olduğu, şirket adresinin Hasanköy Mah. Dededibi Cd. No:3/1 Gürsu Bursa olduğu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden dava dosyasına gelen cevap yazılarına göre; davalı şirketin 07.03.2021 tarihine kadar münferiden temsile yetkilisinin … olduğu, Bursa 13.Noterliği 11.09.2018 tarih 21752 yevmiye no (Senede Bağlanmamış Anonim Şirket Pay Devri) ile 300 adet Payın 30.000 TL bedelle … tarafından, …’e devrolunduğu Bursa 13.Noterliği 19.10.2018 tarih 24795 yevmiye no (Senede Bağlanmamış Anonim Şirket Pay Devri) ile 70 adet Payın 70.000 TL bedelle … tarafından, …’e devrolunduğu, davalı şirket ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapma imkanı olmaması sebebiyle mevcut dava dosyası ve Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen cevap yazıları doğrultusunda inceleme ve değerlendirmeler yapılmış, davalı şirketin kuruluş sermayesinin 100.000 TL olduğu, davalı şirket tarafından Gökdere Vergi dairesi verilen 2018-2019-2020 yılları Kurumlar Vergisi Beyannamelerine göre; davalı şirketin ödenmiş sermayesinin 25.000 TL olduğu, davalı şirketin ödenmemiş sermayesinin 75.000 TL olduğu, davalı şirketin (01.01.2018-30.09.2018) dönemi Net Satışlarının 562.992,10 TL olduğu, davalı şirketin 2018 yılı Net Satışlarının 640.444,20 TL olduğu, davalı şirketin 2019 yılı Net Satışlarının 57.095,16 TL olduğu,davalı şirketin 2019 yılı Net Satışlarının 0,00 TL olduğu, davalı şirketin 2018-2019-2020 yılları resmi satışlarına göre; Davalı … tarafından, Davacı …’e hisse devri yapılan tarihten sonra davalı şirketin faaliyetinin olmadığının anlaşıldığı, davalı şirketin Bilançolara göre 2018 yılı Özkaynak tutarının 88.840,48 TL olduğu, davalı şirketin Bilançolara göre 2019 yılı Özkaynak tutarının- 98.437,56 TL olduğu, davalı şirketin Bilançolara göre 2020 yılı Özkaynak tutarının ” 97.537,56 TL olduğu, davalı şirketin mevcut resmi bilançolara göre borca batık olmadığı, davalı şirketin Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne borcunun olup olmadığı, ancak Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden öğrenilebileceği, Gökdere Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından dava dosyasına gelen cevap yazısında; davalı şirketin 31.12.2020 tarihi itibariyle vergi mükellefiyet kaydının resen terk olduğu, şirketler Bağlı olduğu Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne her yıl Yılık Kurumlar Vergisi Beyannamesi verileceğini, kurumlar Vergisi Beyannamesi verilirken Beyannamede Kurum Ortaklarına ve Yönetim Kuruluna İlişkin Liste Kısmı bulunmakta olup bu kısım doldurulmakta olduğunu, davalı Şirket Mali Müşaviri Nursefa Okcu tarafından 2018-2019-2020 yılları Kurumlar Vergisi beyannameleri vergi dairesine gönderilmiş olup beyannamelerde davalı …’in Müdür, Kanuni Temsilci ve Şirketteki hisse Oranının % 100 olduğu belirtilmiş, dolayısıyla davalı şirket resmi defter kayıtlarında Davalı …’in şirket ortağı olarak gözüktüğünün bildirildiği anlaşılmıştır.
TBK 39.maddesinde; “Yanılma veya aldatma sebebiyle yada korkutma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği yada korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır” düzenlemesi mevcuttur. Yasa maddesinde belirtilen süre hak düşürücü süre olup, öncelikle ve re’sen nazara alınması gerekir. Bu kapsamda mahkememizce HMK’nun 142. Maddesi uyarınca davalının bu yöndeki iddiası öncelikli olarak ele alınmıştır.
Buna göre; davacı tarafından Bursa 13.Noterliği 11.09.2018 tarih 21752 yevmiye no (Senede Bağlanmamış Anonim Şirket Pay Devri) ile 300 adet Payın 30.000 TL bedelle … tarafından, …’e devrolunduğu Bursa 13.Noterliği 19.10.2018 tarih 24795 yevmiye no (Senede Bağlanmamış Anonim Şirket Pay Devri) ile 70 adet Payın 70.000 TL bedelle … tarafından, …’e devrolunduğu, davalı … tarafından, Davacı …’e hisse devri yapılan tarihten sonra davalı şirketin faaliyetinin olmadığının anlaşıldığı, davalı şirketin bilançolara göre 2018 yılı özkaynak tutarının 88.840,48.-TL olduğu, davalı şirketin bilançolara göre 2019 yılı Özkaynak tutarının 98.437,56.-TL olduğu, davalı şirketin bilançolara göre 2020 yılı Özkaynak tutarının 97.537,56.-TL olduğu, davalı şirketin mevcut resmi bilançolara göre borca batık olmadığı, davalı şirketin Vergi Dairesi Müdürlüğü’ne borcunun olup olmadığı, sorulmuş ve cevabi yazıda davalı şirketin 31.12.2020 tarihi itibariyle vergi mükellefiyet kaydının resen terk olduğu anlaşılmış, bu deliller ışığında; davacı tarafça 5 yıllık devir süreci içerisinde hile ve baskının devam ettiğine dair somut delil dosyaya sunamadığı, dolayısıyla TBK 39. Maddesinde belirtilen bir yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra iş bu davanın açıldığı anlaşılmakla hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle;
1-Davanın hak düşürücü süre nedeni ile REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi gereği alınması gereken 269,85.-TL maktu harçtan peşin yatırılan 170,78.-TL harcın mahsubu ile bakiye 99,07.-TL harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca yatıran tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzünde, davalı tarafların yokluğunda, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/10/2023

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza