Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/861 E. 2022/1254 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/861 Esas – 2022/1254
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR
ESAS NO :2021/861 Esas
KARAR NO :2022/1254
HAKİM :
KATİP :
DAVACI :
VEKİLİ :Av.
DAVALI :….KİMYEVİ MADDELER
TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ – 0735021367200017 [25979-46272-36846] UETS
VEKİLİ :Av.
DAVA :Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ :28/10/2021
KARAR TARİHİ :02/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :06/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle; müvekkili ile davalı arasında 01.06.2020 tarihinde Taşımacılık Hizmet Sözleşmesi imzalandığını, taraflar arasında imzalanmış bulunan bu sözleşmeye göre müvekkili hizmet veren olarak davalıya (Sözleşemeye göre Hizmet Alan) taşımacılık hizmeti sunacağını, müvekkilin davalının belirlediği malları, belirlediği güzergaha taşıyacağını, bunun karşılığı fatura kesecek ve faturalar da davalı tarafından ödeneceğini, müvekkil ile davalı iş bu sözleşmenin imzalanmasından önceki tarihlerde de yine bu sistemle çalıştıklarını, o tarihlerde aralarında her hangi bir uyuşmazlık yaşanmadığını, müvekkilinin de 01.06.2020 tarihinde yeniden sözleşme imzaladığını, taraflar arasındaki sözleşme karşı taraf için mallarının taşınacağı garantisi sağlamakla birlikte müvekkili için ise iş garantisi sağladığını, müvekkilinin imzalanan bu sözleşmeye güvenerek sözleşme müddetince başka bir iş almayıp, davalının mallarını taşıdığını, taraflar arasında sözleşme imzalandıktan sonra davalı Haziran 2020 ile Mayıs 2021 tarihleri arasında müvekkili nakliyeye gönderdiğini, fatura kestiğini, fatura bedellerinin de ödendiğini, taraflar arasındaki imzalanan sözleşmenin 2. maddesinde göre sözleşmenin düzenlenme tarihinden 1 ay önce yazılı olarak feshedilmediği takdirde, sözleşme kendiliğinden 1 yıl yenilenmiş olacağını, sözleşmenin 9. maddesinde ise tarafların hiç bir sebep göstermeden sözleşmeyi feshedemeyeceğinin belirtildiğini, sözleşmedeki bu maddelere rağmen taraflar arasındaki sözleşme sonlanmış gibi hareket etmeye başlayarak müvekkile nakliye işi vermeyi kestiğini, Davacı müvekkili ise kendisinden sürekli iş geleceği beklentisi ile yeni bir iş alamadığını, maddi olarak zarara uğradığını, yeni bir nakliye anlaşması imzaladığı taktirde davalı ile aralarındaki mevcut sözleşmeyi ifa edemeyeceğini borcunu yerine getiremeyeceğini, bu nedenle sürekli davalı ile iletişimde kaldığını, kendisini oyalamalarına göz yumduğunu, ancak bir türlü yeni iş alamadığını, mağdur olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin yenilenmesi üzerinden aylar geçmiş olmasına rağmen davalı keyfi olarak, hiç bir bildirim de yapmaksızın müvekkile nakliye işi göndermeyi kestiğini, müvekkilinin mağdur olduğunu, davacı müvekkilinin, sözleşmenin yenilenmesinden 2 ay sonra 06.08.2021 tarihinde kendilerine ihtarname göndererek; sözleşmenin yenilenmiş olduğunu, sözleşme maddelerine uyulmaması halinde hak ve kazanç kaybının tazmini için yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, davalı ile bu haklı ihtara ne cevap sunduğunu, ne de bugüne kadar müvekkilin mağduriyetini giderecek bir işlemde bulunduğunu, müvekkilinin iş bu sözleşmeye güvenerek elde edeceğini düşündüğü karı elde edemediğini, doğan tüm zararın tazmini için yasal yola başvurma zarureti doğduğunu, ticari arabuluculuk yoluna başvurduklarını, arabuluculuk aşamasında anlaşma sağlanamadığını belirterek sözleşmenin devam edeceğine güvenerek oluşan zararının hesaplanarak Ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacı müvekkile ödenmesine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı Vekili Dilekçesinde Özetle;davacının sunmuş olduğu dava dilekçesindeki iddia ve talepler, gerçekler ile örtüşmediğini, hukuki herhangi bir altyapısı dahi bulunmadığını, hukuken bir “borç” oluşabilmesi için, borcun üç kaynağı bulunmaktadır. Borcun kaynakları; sözleşmeden doğan borç ilişkileri, haksız fiillerden doğan borç ilişkileri ve sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkileri olduğunu, müvekkilin davacıya karşı ödeme borcu bulunan bir sözleşmesel edim yükümlülüğü bulunmadığını, davacının, dava dilekçesinde, “Taşıma Hizmet Sözleşmesi”nden bahsettiğini, … Kimyevi Mad. Tic. ve San. A.Ş. (“Müvekkil Şirket”), kimyasal maddeler sektöründe faaliyet gösteren çok uluslu bir şirket olduğunu, kimyasal maddeler sektöründe faaliyet gösteren şirketlerin karayoluyla taşıma yaptırırken, ilgili tüm tedbirleri almaları zorunlu olduğunu, Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınması Hakkında Yönetmelik “MADDE 5 (3) Tehlikeli maddelerin taşınmasında yer alan taraflar, hasar ve yaralanmaları önleyebilmek ve gerekirse bunların etkisini en aza indirebilmek için öngörülebilen risklerin yapısını ve boyutunu göz önünde bulundurarak bu Yönetmeliğe ve ADR hükümlerine uygun tedbirleri almak zorundadırlar.” hükmü uyarınca müvekkili Şirketin, karayolu taşımasında alacağı en küçük bir destekte bile, ilgili destek alabilecek olduğu kişilerden, ADR hükümlerine ve ilgili yönetmeliğe uygun hareket edeceğinin taahhüdü içeren yazılı beyanlar almak zorunda olduğunu, müvekkil şirket’in hacmi de göz önünde bulundurulduğunda, müvekkil şirketin pek çok nakliyeci ile çalıştığını, bunların hiçbir şekilde, davacı tarafa herhangi bir münhasır taşıma yetkisi vermediğini, davacı tarafa herhangi bir asgari taşıma işi taahhüdü sunmadıklarını, böyle bir sözleşmesel yükümlülük içermediğini, hatta ücret dahi belirlemediklerini, davacı, dava dilekçesinde, müvekkil Şirketin sözleşmesel yükümlülüklerini ihlal ettiğini belirttiğini, ancak görüldüğü üzere müvekkil Şirketin böyle bir sözleşmesel edim borcu dahi bulunmadığını, dolayısıyla; ADR hükümlerine ve ilgili yönetmeliğe uyum taahhüdü altında bulunan davacının iddialarının tamamen asılsız olduğunu, sözleşmeden veya başkaca bir borç kaynağından kaynaklanan herhangi bir borç bulunmadığını, müvekkil şirketin mahrum kalınan kâr sorumluluğu bulunmadığını, müvekkil şirketin, davacıya belli bir miktarda taşıma yaptırma veya sadece kendisine iş yaptırma gibi bir sözleşmesel yükümlülük altında kesinlikle olmadığını, hiçbir zaman böyle bir taahhütte bulunmadığını, ADR yükümlülüklerine uygun taşıma yapabileceğini kabul eden taşımacılardan teklif aldığını, hangi sürede hangi kaliteyle hangi işi ne kadar uygun fiyata gerçekleştirebiliyor ise onunla çalıştıklarını, her ay davacıya iş göndermek zorunda olmadıklarını, böyle bir sözleşmesel edim borcu altına da hiçbir zaman girmediklerini, davacının dilekçesinde bahsetmiş olduğu ihtarname müvekkili şirkete 12.08.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnamede herhangi bir rakamdan veya hangi sözleşmesel yükümlülüğün ihlal edildiğinden de söz edilmediğini, davacı tarafından aradan sadece 8 gün geçince, 20.08.2021 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu, başka bir şehirden (Çorlu, Tekirdağ) gerçekleşen olayın bu kadar kısa sürede incelenip, cevap hazırlanılıp, tebliğ edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de ihtarnameye cevap vermediğini, davacının, taşıma işleri sırasında, gerekli güvenlik prosedürleri ve gereksinimlerine uyacağını beyan eden yükümlülüklerine aykırı davrandığını, müvekkil şirketin, kendi alanında ülkedeki sayılı firmalardan biridir ve sözleşmesel yükümlülüklere bakınca da, iş kapasitesi göz önüne alındığında da, hiçbir şekilde davacıya münhasır taşıma yetkisi vermediğini, davacının ihtarname gönderilmeden önce müvekkil şirketin Çorlu’da bulunan deposunda, depo sorumlusuna karşı, sırf kendi verdiği ücret ve zaman skalasının müvekkil şirketin o spesifik işine uygun olmaması sonucu depo sorumlusunun kendisine o işi sağlamamasından ötürü, ağza alınmayacak sözler sarf ettiğini, söz konusu depo sorumlusuna kısa mesaj ile “o parayı sizin ölünüzden çıkaracağım, siz görürsünüz” minvalinden mesajlar gönderdiğini hayatı ile tehdit ettiğini, tanığının mevcut olduğunu, belirterek davanın tümden reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Tanık Aydın PIRILTI;”Davalı şirketin Çorlu’da bulunan şubesinde depo sorumlusu olarak 2001 yılından beri çalışmaktayım tüm depoya giren ve çıkan ürünlerin tarafımca kontrolleri sağlanmaktadır, kimyasal ürünlerin taşınması işlemini daha öncesinde farklı biri yapmaktaydı, biz ürünler taşınmadan önce kendisi arar bugün şu kadar ürün var ne kadara taşınır diye sorardık oda bize fiyat verirdi, taşıma işi yapanla aramızda bir sözleşme yoktu, daha sonrasında daha önce taşıttığımız kişi artık taşıma işi yapmadığını söylediğinde davacı Kadir Karaköse’yi bize gönderdi, ihtiyacımız olduğu süre boyunca kendisini çağırdık yaklaşık 4-5 yıl boyunca ihtiyacımız olduğunda çağırmaya devam ettik, fakat hiçbir zaman aramızda bir sözleşme tanzim edilmedi, daha önceki çalıştığımız taşımacıyla işlemleri nasıl yürütüyorsak onuda ne zaman mal taşınacaksa arayıp fiyat alırdık, standart olan yerler de mevcut olduğundan bazen fiyatı bizde belirlemiş oluyorduk, bu süre zarfında Kadir Karaköse haricinde başka kişilere de nakliyeyi vermişliğimiz oldu, dava konusu olaya ilişkin yine bir nakliye işi olduğunda Kadir Karaköse’yi aradık fakat fiyat bize yüksek geldiği için başka birisiyle anlaştık, oda bu duruma sinirlendi, hatta gelip tehditlerde dahi bulundu buna dair tarafıma mesaj attı, Kadir Karaköse ödemeleri aylık alırdı, ne kadar gidip geldiğini ben notlardım ona göre de ay sonunda faturasını keserdim, Mayısın 6’sında 2021 yılından sonra kendisini bir daha hiç çağırmadık söz konusu taşıma yaptıklarından dolayı bütün ödemeleri de aldı, herhangi bir borcumuz kalmadı, bildiklerim bundan ibarettir, tanıklık ücreti istemiyorum, “şeklinde beyanda bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı olan Arabulucuk Bürosuna davacı
tarafından başvurulmuş, Bursa Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/89520 Dosya numarasından
Arabulucu Özlem BALİ tarafından yürütülen süreç “anlaşamama” ile sonuçlanmıştır.
Tüm dosya kapsamına göre;
Dava konusu ihtilaf, davacı ile davalı arasında akdedilen 01/06/2020 tarihli sözleşme uyarınca sözleşmenin yenilendiği ancak davalının davacıya iş vermemesi sebebiyle zarara uğranıldığı iddiasının yerinde olup olmadığı, tazminat hakkının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Taraflar arasında imzalanan 01/06/2020 tarihli sözleşme hükümleri, imzalar ve 2016 yılından beri taraflar arasında taşıma ilişkisinin bulunduğu her iki tarafça kabul edilmekte olup bu noktada herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf sözleşmenin feshedilmemesine rağmen davalı tarafından iş verilmemesi sebebiyle davacının iş alamaması ve buna istinaden de kar kaybına uğradığı iddiası ile davalıdan tazminat talep edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Öncelikle taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerinin değerlendirilmesi gerekmektedir.” Sözleşmenin 2. Maddesinde İşin başlangıç ve süresi başlığı altında ;”Bu sözleşme, düzenlendiği tarihten itibaren bir yıl süreyle geçerlidir. Taraflarca bir ay önceden yazılı olarak feshedilmediği takdirde, kendiliğinden bir yıllık sürelerle sözleşme yenilenir. Ancak başlayan yeni dönemde, günün koşullarına göre, ücret yeniden belirlenir.” hükmü, ile sözleşmenin 9.maddesin de sözleşmenin sona ermesi başlığı altında ” 9.1İş bu sözleşme süresi içerisinde Hizmet Alan ve Hizmet Veren tarafından hiçbir sebep göstermeden sözleşmeyi feshedemez.9.2Taraflardan her biri işbu sözleşme Süresi içerisinde herhangi bir zamanda 15 gün önceden iş bu sözleşmenin 1. Maddesinde tanımlı iletişim adreslerine olmak kaydı ile yazılı bildirimle işbu sözleşmeyi herhangi bir tazminat ödemeksizin feshedebilecektir. Ancak sözleşmeyi feshetme hakkı diğer tarafı zarara uğratacak ve hakkın kötüye kullanımı teşkil edecek şekilde kullanılamaz.9.3Hizmet Veren tarafından sözleşmenin bitiş tarihinden bir ay önce işbu sözleşme yazılı bildirim ile fesih olunmaz ise sözleşme bir yıllık dönem için yenilenmiş sayılır. Taraflarca bir ay önceden yazılı olarak feshedilmediği takdirde, kendiliğinden bir yıllık sürelerle sözleşme yenilenir. Ancak başlayan yeni dönemde, günün koşullarına göre ücret yeniden belirlenir.” hükümleri bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri kapsamında sözleşmenin 1’er yıllık sürelerle geçerli olacağı, sözleşme feshedilmediği sözleşmenin yenileceği hüküm altında alınmıştır. Taraflarca sözleşmenin feshedilmediği gözetildiğinde sözleşmenin yenilendiği kabul edilmelidir. Taraflar arasında sözleşmenin yenileceği hüküm altına alınmakla birlikte sözleşmede taşıma işinin miktarı, fiyatı, davacıya ait eşyanın münhasıran davacı tarafça taşınıp taşınmayacağı ya da davacının bir başkasının eşyasını taşıyıp taşıyamayacağı konularında herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Sözleşme hükümleri bir bütün halinde incelendiğinde sözleşmenin tarafların taşıma işi ile ilgili yükümlülüklerinin kararlaştırıldığı çerçeve bir sözleşme olarak akdedildiği, bu sözleşmeye istinaden tarafların taşıma işinin yapılması sırasında doğacak uyuşmazlıklarının çözümüne yönelik olarak sözleşmeyi akdettikleri görülmektedir. Bu bağlamda çerçeve sözleşemeye istinaden tarafların her bir taşıma işi için ayrıca anlaşması gerekmekte olup her iki tarafında iş verme ya da işi kabul etmeme hakkının bulunduğu söylenebilecektir. Çerçeve sözleşme hükümleri gereğince davacının sözleşmede iş miktarı ya da iş verip vermeme konusunda herhangi bir taahhüdünün bulunmadığı bu sebeple de davacının geçmiş yıllarda verilen işin teamül olarak gösterilemeyeceği kabul edilmelidir. Bu doğrultuda davacının taşıma işini almaması halinde de davalı herhangi bir şekilde davacıyı zorlayamayacak, işin alınmaması sebebiyle bir zarar doğması halinde bunu talep edemeyecektir. Sonuç olarak davacının kar kaybı talebinde bulunamayacağı görülmekle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE ,
2-Alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin yatırılan 85,39 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 4.69 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı vekili lehine takdir edilen 5.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
7-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, usulen anlatıldı.
02/12/2022

Katip 127096
¸e-imzalıdır

Hakim 153211
¸e-imzalıdır