Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/855 E. 2021/845 K. 02.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
(Görevsizlik Kararı)
ESAS NO : 2021/855 Esas
KARAR NO : 2021/845

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : …(TC. …)
VEKİLİ : Av. … –
DAVALI : TASFİYE HALİNDE ….YAPI KOOPERATİFİ – …
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/10/2021
KARAR TARİHİ : 02/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/11/2021

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
Dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; davacı vekilinin 27/10/2021 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı taraf arasında 25/12/2003 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, günümüze kadar gelen dönem içerisinde kooperatif, yıllardır içinde yaşanacak şekilde çoğunlukla imalatını tamamlamış olduğunu, taraflar arasında son olarak açılan Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/556 E., 2019/434 K. Sayılı tapu iptali ve tescil davasının ilamı ile toplam imal edilen 16 bağımsız bölümün 10/16’sının kooperatif adına tesciline, kalan 6 bağımsız bölümün müvekkili üzerine tescil edilmesi şeklinde karar alındığını, bahsedilen sebeple Belediyeye payları oranında ödemesi gereken Bina Vergisi İle Tabiat Ve Kültür Varlıklarını Koruma Payı, kat mülkiyetinin kurulamaması sebebiyle taşınmazların tamamı üstünde bulunan müvekkili tarafından icra tehdidi altında olması sebebiyle ödenmek zorunda kalındığını, Vergi borçları konusuyla alakalı olarak 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/569 Esas 2016/619 Karar. Sayılı dosyasında olduğu gibi davalı daha önce de müvekkilie edimlerini zamanında yerine getirmediğini, müvekkili tarafından ödenen toplam 30.937,09-TL’nin 11.601,40 TL’si müvekkile aitken 19.335,68 TL’lik kısmı davalı kooperatife ait olduğunu, davalının sözleşmeden ve 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararından doğan edimini yerine getirmemesi sebebi ile Bursa 1. İcra Müdürlüğü 2021/7022 sayılı icra dosyası ile alacak için icra takibi başlatıldığını, davalı, gerekçe göstermeden borca ve takibe itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, bu nedenle arabuluculuk yoluna başvurulmuş olsa da anlaşma sağlanamadığını, anılan bu nedenlerle; hukuki dayanağı olmayan itirazın iptaline, takibin devamına, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine ve haksız itiraz nedeniyle % 20 inkâr tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
GEREKÇE:
Dava, taraflar arasında akdedilen kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince, Bursa 5. Asliye Hukuk Mahkemesi 2013/556 E., 2019/434 K., Sayılı tapu iptali ve tescil davasının ilamı ile toplam imal edilen 16 bağımsız bölümünden davalı kooperatif adına tescil edilen 6 bağımsız bölüme ilişkin bina vergisi ile tabiat ve kültür varlıklarını koruma payının, kat mülkiyetinin kurulamaması sebebiyle davacı tarafından icra tehdidi altında ödendiği iddia edilen bedelin tahsilinden kaynaklı takibe itirazın iptali davası olduğu anlaşılmıştır.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin, tarafların her ikisinin birden ticari işletmesi ile ilgili olması yada tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesi ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunun veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir.
Diğer taraftan 6102 sayılı TTK’nın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin, diğeri içinde ticari iş sayılması davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar dışında, ticari davayı ticari iş esasına göre değil ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6335 Sayılı Kanununun 2. maddesi ile değişik 6102 Sayılı TTK ‘nın 5. maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleriyle diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki 6762 Sayılı Türk Ticaret Kanunununda ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 6335 Sayılı kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı HMK’nın 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve istinaf aşamasında Bölge Adliye Mahkemeleri tarafından re’sen incelenir.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 99. maddesi uyarınca, Kooperatifler Kanunundan kaynaklanan hukuk davalarının tarafların sıfatlarına bakılmaksızın ticari dava olduğu kabul edilmişse de, taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından, genel olarak kooperatif ve ortakları arasındaki uyuşmazlıkların ifade edildiği, Kooperatifler Kanununun anılan hükmünün somut olayda uygulama yeri olmadığından eldeki davanın Kooperatifler Kanunu gereği ticari dava olduğu sonucuna ulaşılması mümkün olmadığı gibi eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkların Asliye Ticaret Mahkemelerinde görüleceğine ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ‘nun 124/1. maddesinde “kooperatifler ” ticaret şirketleri arasında sayılmış ise de, aynı maddenin 2. bendinde kooperatifleri “şahıs şirketleri” ve “sermaye şirketleri” arasında gösterilmemiştir. TTK ‘nın 124. maddesinin 1 ve 2. bentleriyle, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 1. maddesi birlikte değerlendirildiğinde yapı kooperatifinin “ticari şirket” olmadığı, sosyal niteliği ağır basan kendine özgü bir ortaklık olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı, yapı kooperatifi olup tacir niteliği taşımadığından, dava konusu da kanunda özel olarak düzenlenen hallere girmediğinden, görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu nedenlerle davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

KARAR; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Davanın Görev Dava Şartı Yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Davanın konusu itibariyle davaya bakmaya görevli mahkeme ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ olduğundan HMK 20. Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın Görevli BURSA NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
HMKnun 20 maddesi gereğince hükmün kesinleşmesinden itibaren iki haftalık kesin süre içerisinde talep olmadığı takdirde dosya üzerinden davanın açılmamış sayılmasına dair karar verilmesine,
Harç, masraf, avans ve vekalet ücreti hususlarının görevli mahkemece karara bağlanmasına, herhangi bir sebeple görevli mahkemede yargılamaya devam olunmaması halinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile yargılama giderlerine hükmedilebileceğine,
Dair, tarafların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan incelme sonucunda karar verildi. 02/11/2021

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır