Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/762 E. 2022/1227 K. 29.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/762 Esas – 2022/1227
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :2021/762 Esas
KARAR NO :2022/1227
HAKİM :
KATİP
DAVACI … TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ
VEKİLİ :Av.
DAVALI :

VEKİLİ :Av.
DAVA :Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :01/10/2021
KARAR TARİHİ :29/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :29/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle;davalı tarafın alacaklısı olduğu borçlularının ise dava dışı … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve … Teks. Tic. Ve San. Ltd. Şti. olduğu İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/33934 Esas sayılı dosyasından yazılan talimat uyarınca Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 talimat sayılı dosyasında üç farklı tarihte dava dışı borçlu şirketlerle organik bağı bulunmayan vekil eden firmanın adresinde haksız olarak haciz ikame edildiğini, Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 Talimat sayılı dosyasının 10.11.2016 tarihli haciz tutunağında davalı firma vekilince 10.11.2016 tarihinde … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin Dosab Lale Sok. No:14 Osmangazi/BURSA adresine gidilmiş adreste hazır bulunan bekçi olduğunu beyan eden kişi tarafından … Tekstil şirketinin banka borçları nedeniyle faal olmadığının dile getirildiğini, … Tektsil San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin hali hazırda orada olduğunu, makinelerinin de orada olduğunu, ancak leasingli olması sebebi ile haczedilemediğini, davalı vekilince aynı tarihte Balat Mah. Billur Sok. Green Park Sitesi A Blok D:10 Nilüfer/BURSA adresine gidildiğini, işbu adreste de davalı tarafın talebi ile haciz işlemi yapılmadığını, bu sürecin üzerine davalı vekili davalı firmanın alacağını tahsil etmek adına adeta kapı kapı dolaşmak suretiyle dava dışı borçlu şirketlerle organik bağı olmayan vekil eden firmanın adresine gelindiğini ve tüm itirazlarına ve istihkak iddialarına rağmen davalı taraf talebi doğrultusunda 10.11.2016 tarihinde haciz işlemi uygulandığını, davalı tarafça istihkak iddialarına karşın dava dışı borçluların dışında ve tebliğ adreslerinin dışında yer alan vekil eden firmanın adresine gelinerek 30.11.2016 ve 22.02.2017 tarihlerinde yeniden vekil eden firmanın adresinde haciz uygulandığını, 10.11.2016 ve 30.11.2016 tarihlerinde uygulanan hacizlerin vekil edenin adresinde uygulandığı iddiası ile İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/1456 E. Sayılı dosyası üzerinden yapılan şikayet hakkında İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi tarafından verilen 2019/99 E. 2019/1060 K. Sayılı ve 29.05.2019 tarihli karar ile İİK’nın 99. Maddesi uyarınca haciz prosedürünün uygulanmasına karar verildiğini, vekil eden firmanın adresinde, dava dışı şirketlerin adreslerinin dışında ve dava dışı borçlu şirketlerin yokluğunda gerçekleştirilen haciz işleminde haczedilen üç ayrı bedel bulunduğunu, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün talimatı uyarınca Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 Talimat sayılı dosyası ile 10.11.2016 tarihinde borçlunun adresi yerine vekil eden firmanın adresine gidilerek istihkak iddiaları olduğu halde 3 adet toplama bilgisayar ve Canon MF 614 Gri yazıcının 1.900,00 TL kıymet takdirli taşınır malların haczedilerek şirket yetkilisine bırakıldığını, 30.11.2016 tarihinde yine hacizde aynı mallar haczedilerek yediemin deposuna kaldırıldığını, bunun üzerine haczedilen taşınır malların vekil eden firmaya ait olduğunun tespiti için açılan istihkak davasında Bursa 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/808 Esas sayılı ve 14.12.2016 tarihli ara kararı ile haczedilen menkul malların tespit değeri 1.900,00 TL nakit veya teminat mektubu yatırılması halinde malların iadesine karar verildiğini, ara karar uyarınca 15.12.2016 tarihli dilekçeleri ile Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 Talimat sayılı dosyası ile haczedilen taşınır malların kendilerine iade edilmesi için 1.900,00 TL teminat yatırdıklarını, işbu 1.900,00 TL teminat bedeli 23.02.2017 tarihinde icra müdürlüğü tarafından davalıya ödendiğini, İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün talimatı ve Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 Talimat sayılı dosyası ile 30.11.2016 tarihinde vekil eden firmanın adresine gidilerek istihkak iddiaları olduğu halde usul ve yasaya aykırı olarak vekil eden firmaya ait 27.500,00 TL nakit para haczedildiğini, işbu 27.500,00 TL 23.02.2017 tarihinde icra müdürlüğü tarafından davalıya ödendiğini, son olarak İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün talimatı uyarınca Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 Tal. Sayılı dosyası ile 22.02.2017 tarihinde borçlunun adresi yerine vekil eden firmanın adresine gidilerek istihkak iddiaları olduğu halde vekil eden firmanın 5.113,00 TL nakit para haczedildiğini, 5.113,00 TL teminat bedelinin 10.05.2017 tarihinde icra müdürlüğü tarafından davalıya ödendiğini, davalı firma tarafından vekil eden firmanın adresinde gerçekleştirilen hacizlerin haksız ve hukuka aykırı olduğunun ikame edilen istihkak davalarının kesinleşmesi ile birlikte kesin hale geldiğini, 10.11.2016 ve 30.11.2016 tarihli haciz işlemlerine karşı olarak tarafımızdan Bursa’da ikame edilen istihkak davasında, Bursa 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/808 Esas 2017/24 Karar sayılı 11.01.2017 tarihli ilamı ile yetkisizlik kararı verildiğini, yetkisizlik kararı ile dosyanın yetkili mahkemeye gönderildiğini, İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 04.07.2019 tarih ve 2018/33 Esas, 2019/579 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilerek 10.11.2016 tarihinde haczedilen ve 30.11.2016 tarihinde muhafaza altına alınan (1.900 TL nakit teminat karşılığında sonradan tarafımıza yediemin olarak teslim edilen) menkul malların ve 30.11.2016 tarihinde haczedilen 27.500,00 TL’nin vekil eden firmaya ait olduğunun tespitine karar verildiğini, İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi tarafından istihkak davasına yönelik karara karşı davalı/alacaklı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2019/2771 Esas, 2020/2892 Karar 16.12.2020 tarihli kararı ile davalı yanın istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiğini, vekil eden firmanın adresinde 10.11.2016 ve 30.11.2016 tarihlerinde gerçekleştirilen haczin haksız olduğunu, 16.12.2020 tarihinde kesinleştiğini, 22.02.2017 tarihinde gerçekleştirilen haciz işlemine karşı olarak da tarafımızdan istihkak davası ikame edilmiş olup İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/411 Esas, 2019/1344 Karar ve 24.12.2019 tarihli ilamı ile Davanın kabulüne karar verilerek 22.02.2017 tarihinde haczedilen 5.113,00 TL nakit paranın vekil eden firmaya ait olduğunun tespitine ve haczin kaldırılmasına kesin olarak karar verildiğini, dolayısıyla 22.02.2017 tarihinde gerçekleştirilen haciz işleminin vekil eden firmanın adresinde yapıldığını, haciz mahalinde borçlulardan herhangi birinin hazır bulunmadığını haczedilen 5.113,00 TL’nin vekil eden firmaya ait olduğu istihkak davası neticesinde sabit hale geldiğini, 24.12.2019 tarihinde kesinleştiğini, vekil eden firmanın adresinde yapılan haksız hacizler nedeniyle vekil eden firmanın uğradığı zarar halen giderilmemiş olup, vekil eden firma bünyesinde oluşan maddi zararın vekil eden firmaya ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, vekil eden firmanın haksız hacizler nedeniyle ticari itibarı zarar görmüş olup davalı firmanın ağır kusuru ve kötü niyeti nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, borçlular aleyhine başlatılan icra takibinde talimat dosyası ile vekil eden firmanın adresinde borçlulardan herhangi biri hazır bulunmaksızın vekil edene ait mahcuz mallar usul ve yasaya aykırı olarak haczedildiğini, vekil eden firma tarafından ikame edilen istihkak davaları vekil eden firma lehine karara bağlanarak kesinleştiğinden oluşan zarar neticesinde 34.513,00 TL maddi tazminatın ve 34.513,00 TL manevi tazminatın haciz tarihlerinden itibaren işleyecek ticari (avans) faizi ile birlikte vekil eden firmaya ödenmesine karar verilmesi gerektiğini, belirterek davanın kabulü ile İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/33934 Esas sayılı dosyası ile yazılan talimat uyarınca Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 Talimat sayılı dosyası ile vekil eden firmanın adresinde yapılan haksız hacizler nedeniyle cebri icra ile tahsil edilen 34.513,00 TL maddi tazminatın haciz tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil eden firmaya ödenmesine, 34.513,00 tl manevi tazminatın haciz tarihlerinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak vekil eden firmaya ödenmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı Vekili Dilekçesinde Özetle;davacı tarafça, adreslerinde gerçekleştirilen haksız hacizler nedeniyle maddi ve manevi zararlarının oluştuğunu, davanın süre yönünden reddi gerektiğini, maddi tazminata ilişkin dava esasen istirdat talebine dair olup bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından süre yönünden davanın reddi gerektiğini, davacı, borçlu olmadığı bir paranın iadesini talep ettiğini, dolayısıyla talebi istirdat olduğundan 27.500-TL yönünden ödeme tarihi olan 30/11/2016, 5.113-TL yönünden 22/02/2017 ve 1.900-TL yönünden 15/12/2016 tarihinden bir yıllık hak düşürücü sürede davayı açması (talepte bulunması) gerekmekteyken beş yıl sonra 01/10/2021 tarihinde ikame ettiği huzurdaki davanın süre yönünden reddi gerektiğini, sunulan vakıalar ve talep ve cevaplarımıza göre maddi tazminat istemli davanın istirdat davası olarak nitelendirilerek bir yıllık hak düşürücü sürede açılmamış olması nedeniyle reddi gerektiğini, manevi tazminat davası, TBK 72. maddesi gereğince 2 yıllık sürede açılmadığından zamanaşımına uğradığını, manevi tazminat isteminin de süre yönünden reddi gerektiğini, şikayete konu haciz işlemi, takip borçlularının muvazaalı bir şekilde faaliyet gösterdikleri adreste yapıldığını, davacı ile borçlu şirket arasında organik bağ bulunduğunu, İİK 97/a’ da düzenlenen mülkiyet karinesi gereği adreste bulunan menkullerin birlikte elde bulundurulduğunun kabulü gerektiğini, borçlu şirket … Tekstil yetkilisi …, uzunca bir süre davacı şirket bünyesinde çalıştığını, davacı … Tekstil’ in ise yakın bir tarihe kadar borçlu şirketler ile ticari ilişkisi olduğunu, mahalde yapılan evrak araştırması neticesinde bulunan borçlu şirket … Tekstil yetkilisi …’in 30.06.2012 ve 31.08.2016 tarihleri arasında davacı … Tekstil’de çalıştığını gösterir ücret bordrosu ve davacı … Tekstil’in borçlu … Tekstil ile 02.11.2016 ve borçlu … Tekstil ile ise 01.01.2016 tarihine dek ticari faaliyette bulunduğunu gösterir cari ekstreler, bu hususları doğruladığını, şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, şirketler alacaklıdan mal kaçırmak kastıyla danışıklı hareket ettiğini, birlikte faaliyetlerini sürdürdüklerini, borçlu şirketler ile davacı şirketin faaliyet konularının da aynı olduğunu, haciz adresinin borçlular ile alakalı olduğunu ve borçluların muvazaalı bir şekilde bu adreste faaliyet gösterdikleri açıkça orta olduğunu, haciz tutanaklarındaki tespitler ile de haklı olduklarını, davacı vekilinin iddialarının aksine haciz işleminde usul ve yasaya aykırılık söz konusu olmadığını, 10.11.2016 ve 30.11.2016 tarihli hacizlerde ileri sürülen istihkak iddiaları İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesinin 2016/1400 E. 2016/900 K. sayılı ve 2016/1484 E. 2016/940 K. sayılı dosyalarıyla incelenerek takibin devamına karar verildiğini, davacı ve borçlular alacaklıdan mal kaçırmak kastıyla danışıklı hareket ettiklerini, şirketler arasında organik bağ bulunduğunu, ve borçlular muvazaalı olarak haciz adresinde faaliyet gösterdiğini, mahcuzların borçlu ve 3. şahıs tarafından birlikte elde bulundurması halinde de İİK m. 97/a uyarınca mülkiyet karinesi borçlu ve dolayısıyla alacaklı yararına olduğunu, aksini kesin olarak ispat yükü istihkak iddia eden 3. şahıs şirkette olduğunu, ancak davacı 3. şahıs kesin ispat yükünü yerine getiremediğini, davacı şirket istihkak iddiasına dayanak olarak faturalar sunduğunu, faturalar her zaman ve herkes adına düzenlenmesinin mümkün olan ve bu nedenle istihkak iddiasında delil niteliği taşımayan bir belge olduğunu, davacı şirketin de borçtan sorumlu olduğunu, uygulamada borçluların alacaklılardan mal kaçırmak kastıyla başka kişilerle danışıklı hareket etmesi, farklı şirketler kurularak borçluların ticari faaliyetlerini bu şirketler üzerinden sürdürmesi sıkça karşılaşılan bir durum olduğunu, gerçek durumun ortaya çıkarılabilmesi ve vekillik görevimizden kaynaklanan yükümlülüğümüz gereğince borçlunun tespit edilen adreslerine gidilip araştırma yapılması gerektiğini, haciz sırasında ileri sürülen istihkak iddiasıyla ilgili olarak gerekli yasal prosedür işletildiğini, icra mahkemesince verilen takibin devamı kararı olduğunu, hukuka aykırı, haksız bir eylem söz konusu olmadığını, yasal hakkın kullanılması suretiyle gerçekleştirilen işlemler nedeniyle alacaklının maddi-manevi tazminatla sorumlu tutulması ya da alacaklıya kötü niyet yüklenmesi mümkün olmadığını, yapılan işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğunu, maddi ve manevi tazminatın şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin ağır kusuru ya da kötü niyetinin bulunmadığını, müvekkil şirketin alacağının tahsili için yapılan işlemlerle ilgili tarafımıza kötü niyet ya da kusur yüklenmesi kabul edilemeyeceğini, yapılan ödeme, borç ödemesi olup haksız ve hukuka aykırı davanın reddi gerektiğini belirterek öncelikle istirdat niteliğindeki maddi tazminat isteminin hak düşürücü sürede açılmadığından süre yönünden reddine, manevi tazminat isteminin de, TBK 72. maddesi uyarında 2 yıllık zamanaşımı süresinde açılmadığından süre yönünden reddine, haksız davanın usulden ve esastan reddine, arabuluculuk ücreti, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Taraflar arasındaki ihtilaf: Davalının İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/33934 Esas sayılı dosyası ile yazılan talimat uyarınca Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 talimat sayılı dosyası ile davacı firmanın adresinde yapılan hacizler sebebiyle haksız haciz iddiası kapsamında davacının maddi ve manevi tazminat talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Hukuk uyuşmazlıklarında dava şartı olan Arabulucuk Bürosuna davacı
tarafından başvurulmuş, Bursa Arabuluculuk Bürosu’nun 2021/1731 (Ticari uyuşmazlık) Dosya numarasından
Arabulucu Şakir ÇALIŞKAN tarafından yürütülen süreç, “anlaşamama” ile sonuçlanmıştır. İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/411 Esas, 2019/1344 Karar ve 24.12.2019 tarihli ilamı ile Davanın kabulüne karar verilerek 22.02.2017 tarihinde haczedilen 5.113,00 TL nakit paranın davacı şirkete ait olduğunun tespitine ilişkin karar verildiği, 24.12.2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Bursa 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/808 Esas 2017/24 Karar sayılı 11.01.2017 tarihli ilamı ile yetkisizlik kararı verildiği, yetkisizlik kararı ile dosyanın yetkili mahkemeye gönderildiği, İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 04.07.2019 tarih ve 2018/33 Esas, 2019/579 karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilerek 10.11.2016 tarihinde haczedilen ve 30.11.2016 tarihinde muhafaza altına alınan 1.900 TL nakit teminat karşılığında davacıya yediemin olarak teslim edilen menkul malların ve 30.11.2016 tarihinde haczedilen 27.500,00 TL’nin davacı şirkete ait olduğunun tespitine karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2019/2771 Esas, 2020/2892 Karar 16.12.2020 tarihli kararı ile davalı yanın istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
Tanık Muhammed … 17/05/2022 tarihli duruşmada; “Ben … Tekstil Ltd. Şti’de çalışmaktayım. 2016’nın sonu polis araçları ile birlikte bir gurup iş yerimize gelip, iş yerimizde oturdular. Kendilerinin icra memuru olduklarını söylediler. İş yerinde tespit yaptıktan sonra bize bu firma burada değil mi diye sordular. Bu firmalar … ve Yücel Teks. İsimli firmaların burada olup olmadığını sordular. Sonra bizim bunları sakladığımızı ima ederek evraklarımızı muhasebeden istediler. Sonra tespit de bulunup gittiler. Bu icra memurları geldiğinde yurt dışı bir firma ile iş görüşmesi yapmaktaydık. Haciz için gelindiğinde yurt dışı firması personeli önünde itibarımız ciddi anlamda zedelendi. Bu firma ile çalışabilecekken çalışamadık. İlk tespitten sonra yaklaşık 10-15 gün sonra bu sefer hacze geldiler. Sekreterinin ve muhasebenin bilgisayarlarını aldılar ve götürdüler. 30.000,00 TL civarında para götürdüler. Muhasebe bilgisayarı gittiği için biz ciddi anlamda sıkıntı yaşadık. Biz firmalara cevap veremedik. Sonra bir kere daha geldiler. Son gelişlerinde de 5.000,00 TL civarında paraları aldılar. İcraya geldiklerinde müşterilerin bulunduğu alanda haciz yapıldığı, icra memurlarının ve polislerin bulunması sebebi ile birçok firmadan icra takibine konu olduğumuzu maddi olarak zor durumda olup olmadığımız hususunda sorular aldık. Firmalar nezdinde ciddi anlamda prestij kaybettik, görgüm bilgim bundan ibarettir, tanıklık ücret talebim vardır” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık … 17/05/2022 tarihli duruşmada; “Ben … Tekstil Ltd. Şti’de muhasebe ve Finans sorumlu olarak 2007 yılından beri çalışmaktayım. 2016 yılı Kasım başı gibi iki kişi iş yerimize gelerek bize …’in firmamızda çalışıp çalışmadığını sordular. Biz kendilerinin SGK çalışanı olduklarını düşünerek doğru cevapları kendilerine vererek bu kişinin firmamızda çalışmadığını bildirdik. Çıkış bilgisini bizden istediler. Bu kişi bizde kısa bir süre Danışman olarak çalışmış idi. Çıkış evraklarını gelen kişilere sunduk. Bundan sonra aynı gün içerisinde tekrar gelerek kimliklerini açıklayarak dosyalarımıza baktılar. Kasım sonunda bu sefer direkt hacze gelerek muhasebe bilgisayarımızı alıp götürdüler ve bizim tüm kayıtlarımız, muhasebe kayıtlarımız bilgisayarda olduğu için muhasebe kayıtlarımıza bir süre ulaşamadık. İcra memurlarının geldiği tarihlerde iş yerimizde anlaşma durumunda olduğumuz yurt dışı menşeli yurt dışı firma vardır. Bunları görünce biz ile anlaşmaktan vazgeçtiler. İtibar kaybına uğradık. Yaklaşık 27.000,00 TL’lik kasamızda ödeme yapacağımız paramız vardır ancak bu parayı da haciz ettikleri için ödeyemedik ve ciddi anlamda itibar kaybına uğradık. Birçok firmadan bize dönüş yapılarak firmamızın kötü durumda olduğu bizi de işten çıkarıp çıkarmayacakları hususunda birçok dönüş aldık. Firmamızda bulunan müşterilerde bu durumdan etkilendiler. Firmamız ciddi anlamda itibar kaybına uğramıştır. Görgüm bilgim bundan ibarettir,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık Muhammed … 17/05/2022 tarihli duruşmada: Ben … Tekstil Ltd. Şti’de çalışmaktayım. 2016’nın sonu polis araçları ile birlikte bir gurup iş yerimize gelip, iş yerimizde oturdular. Kendilerinin icra memuru olduklarını söylediler. İş yerinde tespit yaptıktan sonra bize bu firma burada değil mi diye sordular. Bu firmalar … ve Yücel Teks. İsimli firmaların burada olup olmadığını sordular. Sonra bizim bunları sakladığımızı ima ederek evraklarımızı muhasebeden istediler. Sonra tespit de bulunup gittiler. Bu icra memurları geldiğinde yurt dışı bir firma ile iş görüşmesi yapmaktaydık. Haciz için gelindiğinde yurt dışı firması personeli önünde itibarımız ciddi anlamda zedelendi. Bu firma ile çalışabilecekken çalışamadık. İlk tespitten sonra yaklaşık 10-15 gün sonra bu sefer hacze geldiler. Sekreterinin ve muhasebenin bilgisayarlarını aldılar ve götürdüler. 30.000,00 TL civarında para götürdüler. Muhasebe bilgisayarı gittiği için biz ciddi anlamda sıkıntı yaşadık. Biz firmalara cevap veremedik. Sonra bir kere daha geldiler. Son gelişlerinde de 5.000,00 TL civarında paraları aldılar. İcraya geldiklerinde müşterilerin bulunduğu alanda haciz yapıldığı, icra memurlarının ve polislerin bulunması sebebi ile birçok firmadan icra takibine konu olduğumuzu maddi olarak zor durumda olup olmadığımız hususunda sorular aldık. Firmalar nezdinde ciddi anlamda prestij kaybettik, görgüm bilgim bundan ibarettir, şeklinde beyanda bulunduğu görülmüştür.
Tüm dosya kapsamına göre; İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/411 Esas, 2019/1344 Karar ve 24.12.2019 tarihli ilamı ile davanın kabulüne karar verilerek 22.02.2017 tarihinde haczedilen 5.113,00 TL nakit paranın davacı şirkete ait olduğunun tespitine ilişkin karar verildiği, 24.12.2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 04.07.2019 tarih ve 2018/33 Esas, 2019/579 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilerek 10.11.2016 tarihinde haczedilen ve 30.11.2016 tarihinde muhafaza altına alınan 1.900 TL nakit teminat karşılığında davacıya yediemin olarak teslim edilen menkul malların ve 30.11.2016 tarihinde haczedilen 27.500,00 TL’nin davacı şirkete ait olduğunun tespitine karar verildiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi’nin 2019/2771 Esas, 2020/2892 Karar 16.12.2020 tarihli kararı ile davalı yanın istinaf başvurusunun reddine kesin olarak karar verildiği görülmüştür.
Dava konusu ihtilafın davalının dava dışı … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti. ve … Teks. Tic. Ve San. Ltd. Şti’ye karşı İstanbul 14. İcra Müdürlüğü’nün 2016/33934 Esas sayılı dosyasında başlatılan takipte yazılan talimat uyarınca Bursa 7. İcra Müdürlüğü’nün 2016/4576 talimat sayılı dosyası ile davacı firmanın adresinde yapılan hacizler sebebiyle haksız haciz iddiası kapsamında davacının maddi ve manevi tazminat talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava haksız haciz sebebiyle açılmış tazminat davası olması sebebiyle TBK’nın haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Haksız haciz sebebiyle tazminat talebine ilişkin mevcut davanın açılmasının davacının açmış olduğu istihkak davalarını sonucuna bağlı olduğu, davacının istihkak davalarının kesinleşmesinden itibaren TBK 72/1 maddesi uyarınca 2 yıllık süre içerisinde mevcut davanın açılabileceği değerlendirilmekle davalının hak düşürücü süre yönündeki itirazı reddedilmiştir. İcra Hukuk Mahkemesi’nce istihkak davaları sonucunda verilen kararların kesin olduğu, İstanbul 16. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/411 Esas, 2019/1344 Karar sayılı kararı ve İstanbul 23. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 04.07.2019 tarih ve 2018/33 Esas, 2019/579 Karar sayılı kararı ile davacının istihkak talebinin kabul edildiği sabittir. Her iki mahkemece de yapılan değerlendirmeler, dava dosyasında bulunan SGK, Ticaret Sicil kayıtları ve tüm dosya kapsamından dava dışı takip borçlusu … Tekstil San. Ve Tic. Ltd. Şti’nin yetkili temsilcisi olan …’in aynı zamanda davacı şirkette çalışmış olmasının doğrudan davacı şirketin iş yeri olduğu anlamına gelmeyeceği, davalının tek başına bu iddia ile davacı iş yerinde haciz talebinde bulunduğu gözetildiğinde davacının istihkak kararı üzerine ödemek zorunda kaldığı, 1.900,00TL, 27.500 TL ve 5.113,00 TL olmak üzere 34.513,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar aşağıdaki şekilde karar verilmiş olup,
Manevi tazminat talebi açısından ise Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2020/4-585 Esas, 2022/907 Karar sayılı kararında “Haksız haciz nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesi için haciz uygulayanın kötü niyet ve ağır kusurunun varlığı ile buna bağlı olarak zararın oluşması şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Zira kesinleşen icra takibinde alacaklı tarafından haciz istenmesi ve gerçekleştirilmesi takip hukukunun doğal ve yasal bir sonucudur.” şeklinde belirtildiği üzere davalının haciz talebinde bulunurken kötü niyet ve ağır kusurunun bulunmasının gerektiği, tüm dosya kapsamı incelendiğinde davalının haciz talebinde bulunmasının tek başına kötü niyet ve ağır kusurunun varlığını göstermeyeceği değerlendirilmekle manevi tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile maddi tazminat açısından 34.513,00 TL maddi tazminatın 1.900,00 TL’sinin 10.11.2016 tarihinden, 27.500 TL’sinin 30.11.2016 tarihinden, 5.113,00 TL’sinin ise 22.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Manevi tazminat talebi açısından şartları oluşmadığından talebin reddine,
3-Harçlar yasası gereği alınması gereken 2.357,58 TL karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 1.178,80-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 1.178,78-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Maddi tazminat yönünden; davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 6,13/1-2 uyarınca belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
5-Manevi tazminat yönünden;davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın red edilen yönünden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10, 13/1-2 uyarınca belirlenen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya VERİLMESİNE,
8-Davacı tarafından yapılan 200,00-TL tanık ücreti, 38,10 TL posta gideri olmak üzere toplam 238,10 TL yargılama giderinin, kabul ve ret oranına göre 119,05 TL’si ve davacı tarafından başta yatırılan 1.178,80 TL olmak üzere toplam 1.297,85 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
9-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin, 660,00-TL’sinin davalıdan, 660,00-TL’sinin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
10-HMK’nın 333. Maddesi gereğince kullanılmayan gider avansının hükmün kesinleşmesinden sonra talep halinde ilgilisine iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, usulen anlatıldı. 29/11/2022

Katip 127096
¸e-imzalıdır

Hakim 153211
¸e-imzalıdır