Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/481 E. 2021/981 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/481
KARAR NO : 2021/981

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

DAVACI : … –
VEKİLİ : Av. … – …

DAVALILAR : 1-… -TC Kimlik no- …

2-… – …
DAVA : Gizli ortaklığın tespiti
DAVA TARİHİ : 02/07/2021
KARAR TARİHİ : 01/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :05/01/2021
Mahkememizde görülmekte olan Gizli ortaklığın tespiti davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Uludağ Vergi Dairesi Müdürlüğünün …vergi kimlik numaralı mükellefi kurum …Turizm İnşaat Gıda Peyzaj Uygulamaları ve … İth.İhr. San.Ve Tic. A.Ş ‘nin 2016 döneminin hesaplarının Vergi Müfettişi … tarafından incelenmesi sonucunda 26/04/2021 tarih ve 2021-A-5179/26 sayılı Vergi Tekniği Raporu düzenlendiğini, raporun 2.1 numaralı bölümünde 07/12/2015 tarih ve 8962 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesiyle, … T.C. Kimlik numaralı …” nın; 10/11/2015 tarihinden itibaren 3 yıl süreyle şirkete müdür olarak atandığı, şirket adına resmi dairelerde, bankalarda, kamu kurum ve kuruluşlarda, tapuda, ahzu kabza, her türlü işlemi yapmaya, mezkur sürelerde münferiden temsil ve ilzam elmeye yetkili kılındığının belirtildiğini, mezkur bölümde resmi ortak … tarafından; …” nın tekstil alanıyla, kendisinin de peyzaj alanıyla ilgilendiğinin belirtildiğini, raporun H.8.1 numaralı bölümünde, mükellef kurum nezdinde çalışan …ın ifadesinde işe … tarafından alındığını ve ücretlerinin de mezkur şahıs tarafından ödendiğinin belirtilmekte olduğunu, raporun 2.8 numaralı bölümünde mükellef kurum nezdinde çalışanlardan … hariç) tarafından faturaların …’da bulunduğu/düzenlendiğinin belirtildiğini, …’nın …Turizm İnşaat Gıda Peyzaj Uygulamaları Ve … İth İhr San.Ve Tic.A.Ş” nin sahte fatura düzenleme ve muhasebe hilesi faaliyetlerine fiilen katıldığı ve mükellef kurumun gizli ortağı olduğu sonucuna varıldığını, bundan dolayı gizli ortak … hakkında 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 359 ve 367. maddeleri uyarınca müfettişlerce vergi suçu raporu düzenleneceğini, ayrıca mükellef kurum adına tarh edilecek vergi ve kesilecek cezalardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğini, raporun sonuç kısmında; Raporun 1V.8 numaralı bölümünde belirtildiği üzere … T.C. Kimlik numaralı … ile mükellef kurum arasındaki ortaklığın tespitine yönelik olarak Uludağ Vergi Dairesi Müdürlüğünce Ortaklığın tespiti davasının açılması gerektiği sonucuna varıldığını belirterek davalı …’nın …Turizm İnşaat Gıda Peyzaj Uygulamaları ve … İth.İhr. San.Ve Tic. A.Ş’nin gizli ortağı olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı asil ve şirkete usulüne uygun tebligata rağmen davayı cevap verilmediği anlaşıldı.
KANITLARIN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME :
Dava; davalı …’nın diğer davalı şirketin gizli ortağı olup olmadığının tespitine ilişkindir.
Davacı … iş bu dava ile davalı …’nın …Turizm İnşaat Gıda Peyzaj Uygulamaları ve … İth.İhr. San.Ve Tic. A.Ş’nin gizli ortağı olduğunun tespitini talep etmiştir.
Limited Şirketin Kuruluşu ve Organları ile Sona Ermesi, Pay Sahipliğinin Kazanılması ve Sona Ermesi ile ilgili genel ve temel ilkeler 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 574.ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup; Limited Şirketlerin Kuruluşu ve Kurucu Ortaklık Şartları ile Limited Şirket Ortaklığının devren kazanılmasında adi ( çıplak ) payların devri, nama yazılı hisselerin devri, nama yazılı hisselerden de hisse senedi bastırılmış ve bastırılmamış payların devri, hisse senedi bastırılmış paylarda ilgili hisse senetlerinin borsaya kote edilmiş ve edilmemiş olanların devrinin ve pay sahipliğinin hukuki durumu birbirinden farklı şekilde mevzuatımızda düzenlenmiş olup; pay sahipliğine bağlanan sonuçlarda usulüne uygun şekilde pay sahipliği oluştuktan sonra tezahür edebilecek olup; bu yasal şartlar oluşmadan davacının dava dilekçesinde yazılı nedenlerle ve delillerle diğer davalı şirketin gizli ortağı olduğunun tespitinin mahkememizce yapılması mümkün olmayıp, davacının vergi gelirinin tahsili bakımından ve bu amacı gerçekleştirmeye yönelik olarak ise bağlı olduğu mevzuatı çerçevesinde hareket etme imkanı bulunmaktadır.
A.A.T.U.H. Kanun çerçevesinde, teşebbüsün muvazaalı olduğu ve hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati haciz işlemlerinin yapılması davacı idarenin takdir ve sorumluluğundadır. Kanunun 17/3 maddesinde açıkça yazılı olduğu üzere ihtiyati tahakkuk işlemi için kesinleşmiş bir yargı kararı aranmaz. Yasa “hakikatte başkasına aidiyeti hakkında deliller elde edilmişse” ibaresini kullanarak bir yargı kararına ihtiyaç olmadığını ortaya koyduğu gibi, delillerin değer ve kuvvetini takdir edecek makamın da idarenin kendisi olduğunu zımnen ortaya koymuştur. Üstelik bu hüküm vergi dairesi yetkilileri için emredici niteliktedir. Açılan bu tespit davasının “delil elde etmeye yönelik bir girişim” kabul edilmesi mümkün değildir. Zira mahkemenin vereceği bu tespit kararı aynı zamanda delilleri takdir etmeyi de gerektirecek mahiyettedir. Davacı taraf “teşebbüsün gerçekte başkasına ait olduğuna dair” iddia ortaya koymakla bu yönde yeterli kanaate ulaştığı için dosyada bu davayı açmıştır. Bu nedenle ayrıcı bir tespit kararına ihtiyacı ve bunda hukuki yararı yoktur.
Kanunun 18/3 maddesi de “Bu esasa göre tahakkuk eden vergi ve resimler (…) için derhal ihtiyati haciz tatbik olunur. 17 nci maddenin 3 üncü bendine giren hallerde ihtiyati haciz muvazaalı teşebbüsten vergi ve resim bakımından faydalananların malları hakkında tatbik olunur.” demekle görevin vergi dairesine ait olduğunu belirlemiştir. Vergi Dairesinin bu görevlerini yapması için bir tespit kararına ihtiyacı olmadığı gibi işlem tesisi için böyle bir kararla idare bağlı tutulamaz.
Kanunun 20nci maddesinde yazılı olduğu üzere “haklarında ihtiyati tahakkuk üzerine ihtiyati haciz tatbik olunanlar ihtiyati tahakkuk sebeplerine ve miktarına 15 inci madde gereğince itirazda bulunabilirler.” Mahkemeden istenen tespit kararı aynı zamanda ihtiyati tahakkukun sebebini teşkil edeceğinden, tespit kararına karşı gidilmesi gereken kanun yolu ile Kanunun 15nci maddesinde yazılı kanun yolunun farklılığı sorunlara neden olacaktır.
Ayrıca kural olarak ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati hacizde gizlilik esastır. Asıl sorumluların işlemden haberdar olarak karşı tedbir almalarını engelleyecek biçimde hareket edilmesi gerekir. Bilakis daha işlem yapmadan ilgilileri uyarır gibi tespit davası açılması doğru olmaz. Kanaatimizce davacı idare 6183 Sayılı Kanunun 17 ve 18nci maddelerinin sağladığı imkandan yararlanmak için re’sen harekete geçmesi gerekir. Yapacağı ihtiyati tahakkuk ve ihtiyati hacze karşı gidilecek yasal yollarla davalıların limited şirketle bağlantıları ve sorumlulukları ispat edilecektir.
Davada ayrıca ihtiyati tedbir istenmiştir.Açılan dava, bir alacak davası olmayıp, nitelik itibari ile de eda davası değil tespit nitelikli bir davadır. Bu nedenle dava konusu yapılmayan bir alacak hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün değildir.
Davacı yanın talebini ihtiyati tedbir olarak nitelendirdiği görülmekle bu kapsamda yapılan incelemede de HMK389.madde gereği dava konusu olmayan mal, hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulamayacağından yerinde görülmeyen İhtiyati Tedbir Talebinin reddine karar verilmiştir.
Bu nedenle davacının tedbir talebi yönünden de hukuki yarar bulunmamıştır. Hem tespit davası sürerken iki hafta içinde eda davası açmanın fiilen zor olması hem de yasanın memurlarına yüklediği görev sebebiyle 6183 Sayılı Kanun gereğince ihtiyati haciz tatbik etme imkanının bulunması karşısında mahkememizce tedbir konulmasında hukuki yarar yoktur. Yukarıda açıklandığı üzere davacı taraf tek taraflı bir işlemle ihtiyati tahakkuk yapabilir, davalıların muhtemel borçlarına yetecek biçimde mal varlıklarına ihtiyati haciz de koyabilir. Bunun için mahkemeden alacağı bir karara ihtiyaç yoktur. Dolayısıyla davada hukuki yararı da yoktur. ( Benzer yönde bknz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 17.06.2016 tarih 2016/2100 E 2016/6849 K) Bu nedenle davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzünde, davalı tarafların yokluğunda kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 01/12/2021

Başkan …
e-imza
Üye …
e-imza
Üye …
e-imza
Katip …
e-imza