Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/433 E. 2022/1321 K. 27.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
ESAS NO :2021/433 Esas
KARAR NO :2022/1321
HAKİM :… …
KATİP :… …
DAVACI :… – …
VEKİLİ :Av. … –
DAVALI :… – … …
VEKİLİ :Av. … –
DAVA :İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ :17/06/2021
KARAR TARİHİ :27/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :26/01/2022
Mahkememizin bu dosyası ile yine mahkememizin 2021/434 esas sayılı dosyası ile birleştirilerek görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle;davacı … Organizasyon Eğitim Danışmanlık Turizm Limited Şirketi’nin 2.500,00 TL sermaye değerindeki 100 hissesine sahip iken tüm şirket hisselerini Yalova 6.Noterliği 05.07.2018 tarih 5672 yevmiye numaralı pay devri sözleşmesi ile 70.000,00 TL bedel karşılığında davalıya devrettiğini, her ne kadar ilgili pay devri sözleşmesinde 100 hissenin satış bedeli 2.500,00 TL olarak belirtilmiş ise de bu durum şirkete ait 100 hissenin 2.500,00 TL sermaye bedeline karşılık gelmesinden kaynaklandığını, ancak tarafların aralarında yapmış oldukları anlaşma uyarınca şirket payları gerçek değerinde 70.000,00 TL karşılığında davalıya devredildiğini, davacı devri yapılan şirket hisselerinin esas sermaye bedelinin gerçek değerinin 2.500,00 TL olamayacağının da ortada olduğunu, nitekim takibe konu toplam değeri 45.000,00 TL olan belgeler de şirket hisse gerçek devir bedelinin sözleşmede belirtildiği şekilde 2.500,00 TL olmadığını gösterdiğini, şirket hisse devir bedelinin 15.000,00 TL’si davalı tarafından davacıya nakden ödenmiş iken bakiye tutar olan 55.000,00 TL’nin 45.000,00 TL’si için ise müvekkile; 31.01.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 28.02.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 31.03.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 30.04.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 30.09.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 30.10.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 30.11.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 30.12.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 30.01.2020 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, olmak üzere 9 adet belge kambiyo senedi adı altında davalı tarafından düzenlenip imza edildiğini, bakiye tutar için düzenlenen ve davalıca imza edilen 9 adet belgede düzenleme aşamasında sehven lehtar ve keşideci olarak aynı kişi olan davalı gösterilmiş olduğunu, davacı bu durumu belgelerin düzenlendiği aşamada farketmediğini, ilgili belgeler bu sebeple kambiyo senedi vasfında olmasalar dahi senetlerde yer alan imza ve yazılar davalının eli ürünü olduğunu, dayanak belgelerin mahkemenizce borç ikrarını havi adi bir borç senedi olarak kabul edilmemesi halinde dahi davalı eli ürünü ve davalının imzasının yer aldığı ilgili belgeler HMK 202.maddesi uyarınca devir bedelinin noter senedinde düşük gösterildiği ve gerçek devir bedelinin 55.000,00 TL’lik kısmının müvekkile ödenmediği doğrultusunda yazılı delil başlangıcı mahiyetinde olup davacı bu hususları tanıkla ispat yoluna gidilebileceğini, davalı, davacının samimi taleplerine rağmen anlaşılan vadelerde taksitleri ödemeyince davacı yukarıda belirtilen 30.09.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 30.10.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, 30.11.2019 tarihli, 5.000,00 TL tutarlı, belgelere dayanarak davalı hakkında genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi başlattığını, davalının icra dosyasına yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali için işbu davanın açılması gereği doğduğunu, bakiye şirket hisse devir bedeli için Bursa 6.İcra Müdürlüğü 2019/7175 E. Sayılı icra takibine davalı tarafça yapılan itirazın iptali için Bursa 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/433 E. Sayılı dosyasında İtirazın İptali davası açmış olduklarını, her iki davada da talep edilen alacağın kaynağı şirket hisse devir sözleşmesi uyarınca ödenmeyen bedelin talebi olup davaların arasında bağlantı bulunduğunu, HMK m.166/1 uyarınca aralarında bağlantı bulunması sebebiyle iş bu mahkemeniz dava dosyasının Bursa 3.Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/433 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiğini, anılan bu sebeplerle; davalının haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin, ödeme tarihinden itibaren işleyecek tl mevduata bankalarca fiilen uygulanan en yüksek mevduat faizi ile devamına, %20’den aşağı olmamak üzere inkar tazminatının, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı Vekili Dilekçesinde Özetle; Özden ERÇIKTI tarafından keşide/düzenleme tarihleri olmayan ve keşideci ile lehtarın aynı şekilde davalı …’nın gösterildiği ve tamamen kendisi tarafından düzenlenmiş 4 adet (31.01.2019 vade tarihli ve 5.000,00TL bedelli,28.02.2019 vade tarihli ve 5.000,00TL bedelli,31.03.2019 vade tarihli ve 5.000,00TL bedelli,30.04.2019 vade tarihli ve 5.000,00TL bedelli) bono/kambiyo hükmünde olmaya belgeye dayalı olarak Bursa 6.İcra Müdürlüğü’ne ait 2019/7175 E. Sayılı dosya üzerinden ve yine 3 adet (30.09.2019 vade tarihli ve 5.000,00TL bedelli,30.10.2019 vade tarihli ve 5.000,00TL bedelli,30.11.2019 vade tarihli ve 5.000,00TL bedelli) bono/kambiyo hükmünde olmaya belgeye dayalı olarak Bursa 6.İcra Müdürlüğü’ne ait 2019/13564 E. Sayılı dosya üzerinden haksız ve dayanaksız bir şekilde davalı aleyhine icra takibinin başlatılması üzerine davalı tarafından yapılan itirazlar sonucunda öncelikle ayrı ayrı itirazın iptali davaları açıldığını, sonrasında Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesince 2021/434 esas sayılı dosyada verilen birleştirme kararı sonrasında bu dosya üzerinden yargılama başlatıldığını, davalı aleyhine ikame edilen iş bu itirazın iptali davası tamamen haksız ve dayanaksız olduğundan reddi gerektiğini, davacı taraf her ne kadar alacak iddiasının/ihtilafın ticari iş niteliğinde olduğunun değerlendirmesi ile ihtilafın giderilmesi için dava ikame etmişse de esasında ortada ticari iş niteliğinde bir ihtilaf mevcut olmadığını, mahkemenin görevli olmadığını, davacı taraf huzurdaki itirazın iptali davasının esasını oluşturan icra takibine dayanak olarak kambiyo vasfında olmayan belgeleri sunduğunu ve buna göre icra takibini başlattığını, ortada kambiyodan kaynaklı bir alacak mevcut olmadığından, davacının dahi bu noktada iddiası söz konusu olmadığından dolayı ortada ticari bir işin/ihtilafın varlığı bahsedilemeyeceğini, yargılamanın ticari iş niteliğinde olmadığı gerekçesiyle görevsizlik kararını vererek dosyayı görevli olan asliye hukuk mahkemesine göndermesi gerektiğini, itirazın iptali davalarının 1 yıllık süre içerisinde açılması gerektiğini, bu süre hak düşürücü süre olduğunu, hakim tarafında da resen dikkate alınması gereken bir husus olduğunu, davacı tarafından davalı aleyhine başlatılan icra dosyalarına bakıldığında davalı tarafından 14/06/2019 ve 12/12/2019 tarihleri arasında itirazların yapıldığı, iş bu dava ikame edilmeden evvel yapılan arabuluculuk görüşmesine ilişkin son tutanağın da 02/01/2020 tarihinde düzenlendiği dosya kapsamına sunulu bulunan ilgili evraktan anlaşılacağını, davacı tarafından iş bu dava 17/06/2021 tarihinde ikame edildiğini, davacı tarafından 1 yıllık hak düşürücü süre geçildikten sonra dava açılmış olduğundan dolayı davanın süre yönünden usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafın tüm bu beyan ve iddiaları tamamen hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, itibar edilebilecek hiç bir tarafının bulunmadığını, davalının davacıya hiç bir borcunun olmadığını davacı taraf haksız yollarla temin etmiş olduğu mezkur belgelere dayalı olarak davalı aleyhine icra takibine giriştiğini, gerçekte davalının davacıya her hangi bir borcu bulunmadığını, yüksek mahkemenin ilke kararlarında da belirtildiği üzere “…Somut olayda, alacağın dayanağı olarak gösterilen senet bono olarak düzenlenmiş olup, keşidecisi ve lehtarı aynı kişidir. Bu durumda, senedi kambiyo senedi olarak kabul etmek mümkün değildir.Kambiyo senedi niteliğinde olmayan bir senet yazılı delil başlangıcı olarak sayılamaz. Kaldı ki senet metninde davacının alacaklı olduğu anlaşılamadığı görülmektedir. Kambiyo senedi niteliğinde olmayan bir senet yazılı delil başlangıcı olarak sayılamaz…Bu durumda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacıdadır. Davacı ….davasını ancak miktar itibariyle yazılı delille ispatlaması gerekir. Hal böyle olunca mahkemece, dava konusu senedin kambiyo senedi olmadığı, dolayısıyla yazılı delil başlangıcı da sayılamayacağı gözetilerek ispat yükü kendisinde olan davacının davasını miktar itibariyle yazılı delille kanıtlaması gerekir.”(Yargıtay 13.HD.2015/40756 E.2018/3646 K. 28.03.2018 T. Vb) aynı şekilde senedin keşidecisi ile lehtar hanesinde aynı kişinin olması halinde….borçlunun senetteki imzasını inkar etmemesine rağmen ….alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiğinden dolayı senedin bono niteliğinde olmadığı ve alacaklı lehine ödeme vaadi durumu ile borç ikrarını içermediği yüksek mahkemeye ait emsal kararlarda belirtilmektedir.(Yargıtay 12.HD.2012/13034 E.2012/30964 K. 31.10.2012 T. Vb.) somut dosyaya benzer şekilde “..alacaklı ve borçlu sıfatı birleştiğinden senedin bono niteliğinde olmadığı ve ayrıca takip dayanağı senedin bono vasfında olmadığı….sabit olduğundan alacaklı lehine ödeme vaadi olmadığı dolayısıyla takip dayanağı bononun iik’nun ilgili maddesi kapsamında belge sayılmayacağı,borç ve hukuki ilişki de kabul edilmediğine göre bu bonoya dayalı olarak ilamsız takibin de yapılamayacağı…”yüksek mahkeme emsal bir kararında belirtmiştir.(Yargıtay 12.HD.2013/11003 E.2013/20130 K. 30.05.2013 T.) izah edilen emsal kararlarda da açıkça belirtildiği şekilde davacı tarafın haksız bir şekilde uhdesinde bulunan evraklar borç ikrarına havi adi borç senetleri niteliğinde olmadığı gibi yazılı delil başlangıcı niteliğinde de olmadığını, iddia edilen alacak miktarı esas alındığında tanıkla ispat sınırını aştığı, davacının bu iddiasını ancak muteber yazılı evraklarla ispatlaması gerektiğini ispat külfetinin da davacı tarafta olduğunu, davacının bu iddiasını ispat etmesi için dayanmış olduğu tanık deliline muvafakat etmediklerini mahkemece dinlenilmemesi noktasında karar tesis ederek yargılamanın yürütülmesi gerektiğini, davacı tarafın icra takibinin dayanağı olarak gösterdiği ve bu şekilde davalı borçlu olarak sorumlu kılmaya çalıştığı evraklar hiç bir şekilde bir borcun varlığını ortaya koyacak nitelikte olmadığını, hukuken hiç bir anlam ve nitelik ihtiva etmeyen ve tamamen haksız bir şekilde ele geçirilen bu evraklara dayalı olarak alacaklı lehine bir değerlendirme yapılamayacağını, hakkaniyete ve adalete aykırı bir neticeye mahal verildiğini, kaldı ki bahse konu evraklarda davacının alacaklı olduğuna, senedin lehine düzenlediğine, alacak veyahut ticari ilişki kapsamında davacıya yönelik düzenlendiğine ve alacaklının yetkili hamil olduğuna dair her hangi bir ibare de görülmediğini, icra takiplerine karşı davalının vaki itirazları haklı olduğunu, takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunu, davacının mesnetsiz davasının reddi ile davalının lehine % 20 kötüniyet tazminatı isteme zorunluluğumuz hasıl olduğunu belirterek, davacı tarafından haksız ve yersiz gerekçelerle ikame edilen davanın reddi ile davalı lehine alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata,yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Tüm dosya kapsamına göre; Mahkememiz asıl dosyası olan 2021/434 sayılı dosyasında … Organizasyon Eğitim Danışmanlık Turizm LTD ŞTİ’nin hisselerinin davacı tarafından davalıya devri için davacı tarafından alındığı belirtilen 31/01/2019, 28/02/2019, 31/03/2019, 30/04/2019 vade tarihli keşidecisi ve lehtarı … olan, 5.000 TL’lik senetler sebebiyle Bursa 6.İcra Dairesi’nin 2019/7175 esas sayılı dosyasının yapılan takibin yerinde olup olmadığı ve birleşen 2021/434 sayılı dosyasında … Organizasyon Eğitim Danışmanlık Turizm LTD ŞTİ’nin hisselerinin davacı tarafından davalıya devri için davacı tarafından alındığı belirtilen 30/09/2019,30/10/2019,30/11/2019 vade tarihli, keşidecisi ve lehtarı … olan, 5.000 TL’lik senetler sebebiyle Bursa 6.İcra Dairesi’nin 2019/13564 esas sayılı dosyasının yapılan takibin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı görülmüştür. Davacı … Organizasyon Eğitim Danışmanlık Turizm LTD ŞTİ’nde bulunan 100 adet payını davalıya devrettiğini ancak devir miktarının noter senedinde belirtilen 2.500 TL olmayıp 70.000 TL olduğunu, dava konusu senetlerin davalı tarafından kendisine verildiğini bu senetler sebebiyle alacaklı olduğunu iddia etmiştir. Asıl ve birleşen davalar yönünden dosyaya sunulan senetler incelendiğinde lehtarın ve keşidecisinin davalı olduğu, bu sebeple bono vasfının bulunmadığı görülmüştür. Tarafların TTK 595/1 maddesi uyarınca geçerli şekilde devir sözleşmesi yaptıkları, açıkça payların satım bedelini belirledikleri, bu bedelin payların şirket sözleşmesinde belirtilen pay miktarı üzerinden yapılması gerekmediği, tarafların devir bedelini kanuna uygun olarak açıkça yazdıkları, imzası noter huzurunda onaylanmış senedin aksinin yine aynı derecedeki yazılı bir delil ile ispat edilebileceği, takip konusu senetlerin bono vasfını taşımamakla birlikte noter senedinde belirtilen bedelden farklı olarak payın devredildiğini ispatlamayacağı, davacı tarafa yemin hakkının hatırlatıldığı, ancak davacı tarafından yemin metni ibraz edilmediği görülmekle davacının asıl ve birleşen davaları ispat edemediği anlaşılmakla davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl ve Birleşen Davalar yönünden Davaların REDDİNE,
2021/433 esas sayılı dosya yününden;
2-Alınması gereken 1.366,20-TL harçtan, peşin yatırılan 420,94-TL harcın mahsubu ile bakiye 945,26-TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1-2 uyarınca belirlenen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
2021/434 esas sayılı dosya yönünden;
6-Alınması gereken 1.024,65-TL harçtan, peşin yatırılan 181,17-TL harcın mahsubu ile bakiye 843,48-TL harcın davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
7-Davacı tarafça yapılan muhakeme masrafının kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1-2 uyarınca belirlenen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
10- Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde mahkememize iletilecek bir dilekçe ile Bursa Bölge Adliye Mahkemeleri Nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı açıkça okundu, usulen anlatıldı. 27/12/2022

Katip …
¸e-imzalıdır

Hakim …
¸e-imzalıdır