Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/420 E. 2022/404 K. 04.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/420
KARAR NO : 2022/404

HAKİM : … …
KATİP : … …

DAVACI : … – …
VEKİLİ : Av. … – …
DAVALI : … – … …
VEKİLİ : Av. … -….UETS
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/06/2021
KARAR TARİHİ : 04/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :07/04/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davasının yapılan açık
yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı yanın, müvekkil şirkette, 05.04.2019 tarihinde “Kestirimci Bakım Mühendisi” olarak işe başladığını, müvekkil şirket ile davalı arasında 05. 04. 2019 tarihinde, “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” imzalandığını, davalı yanın, müvekkil şirkette çalıştığı süre içerisinde, müvekkilin çalıştığı firmalara teknik hizmet servisi sağladığını, müvekkil şirketin müşteri çevresi ile bizatihi iletişim kurup, müvekkilinin müşteri çevresi ile iş prensiplerinden tutun da ekonomik şartlarına nüfuz eden bir konumda çalıştığını, müvekkil şirket tarafından, davalıya yapacağı işin niteliği gereğince tüm müşteri çevresi tanıtıldığını, müşteri dosyaları kendisine teslim edilerek portföy oluşturması sağlandığı, işin devamı için gerekli teknik ve ticari bilgiler kendisi ile paylaşılmış ve gerekli eğitimler verildiğini, taraflar arasındaki iş ilişkisi devam ederken, davalı yanın 19. 02. 2020 tarihinde, istifa etmek suretiyle, müvekkil şirketle olan iş ilişkini sonlandırdığını, taraflar arasında imzalanan 05. 04. 2019 tarihli “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” nin “Gizlilik ve Rekabet Başlıklı” 7. Maddesinin c bendi ile; “İş bu sözleşmenin, İşveren ve/veya personel tarafından herhangi bir sebeple sona erdirilmesi, geçersiz sayılması ve/veya infisah etmesi halinde, personel iş sözleşmesinin son bulma tarihinden itibaren 2 yıl süre ile hali hazırda çalıştığı Marmara ve Ege Bölgesi sınırları dahilinde işveren ile aynı sektörde faaliyet gösteren herhangi bir şirkette iş sözleşmesi ve/veya sair herhangi bir sözleşme ile (taşeronluk dahil) çalışmamayı ve/veya ortak olmamayı ve/veya kendi hesabına iş yapmamayı peşinen kabul etmiştir. Bu hükme aykırı bir davranış işveren tarafından tespit edildiği taktirde, bir zarar söz konusu olmasa dahi, personel altı aylık brüt maaşı tutarında bir tazminatı cezai şart olarak, işverenin ilk yazılı talebinde itiraz kaydetmeksizin ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” düzenlemesi getirildiğini, davalı yanın istifa etmek suretiyle işten ayrılmasının ve taraflar arasındaki iş ilişkisinin sona ermesinin ardından; davalının, müvekkil şirket ile bire bir aynı işi yapmaya başladığını, ticari portföyünde yer alan bazı müşterilerle irtibat kurduğunu, müvekkil şirketin ticari ve ekonomik şartlarına vakıf olduğu için, daha cazip tekliflerle iş yapmaya başladığı, yani taraflar arasında imzalanan 05. 04. 2019 tarihli sözleşmenin 7/c maddesine aykırı hareket ettiği tespit edildiğini, yapılan inceleme neticesinde, davalı yanın yine kendisi ile birlikte müvekkil şirket nezdinde çalışan … TCkimlik numaralı … ile birlikte 07. 01. 2021 tarihinde, …” adresinde bulunan…. ni kurduğu ve aynı zamanda da yetkilisi olduğunun anlaşıldığını, bahsi geçen ticaret şirketi, Bursa Ticaret Odası’ nın…siciline kayıtlı olduğunu, …. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti’ nin faaliyet konusu incelendiğinde, “Sanayide kullanılan her türlü endüstriyel makine, teçhizat, rulmanların, dişlilerin, dişli takımlarının ve tahrik tertibatı elemanlarının bakım ve onarımını ölçüm analizini yapmak ve bu amaçla kullanılacak cihaz ve teçhizatların her türlü ürünün imalatı, alımı, satımı, ithalatı, ihracatı, pazarlamasını ve ticaretini yapmak. Bu konularda danışmanlık ve eğitim hizmetleri vermek…ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler.” olduğu görüldüğünü, gelişen durumun davalı yanın kendisine bunca yıldır emek veren, eğitimler aldıran ve tüm iş ilişkilerini kendisi ile paylaşan müvekkilinin arkasından iş çevirdiğini, müvekkil şirket alanında iyi hizmetler veren ve iyi gelir elde eden bir firma olduğundan, bu kazanç davalılar ve arkadaşlarını heveslendirdiğini, bu nedenle davalı ve iş arkadaşı …’un sektördeki pastadan paylarını alabilmek için müvekkil ile aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir şirket kurduklarını, 26. 02.2021 tarihinde istifa etmek suretiyle işten ayrılan… i de yanlarına alıp müvekkil şirkete karşı hummalı bir çalışma başlattıklarını, …’UN, öncelikle….ile iletişim kurDUĞUNU, kendilerinin işlerini Türkiye’ de bizzat yaptığını, işten ayrıldığını ve mühendis arkadaşı davalı ile şirket kuracaklarını bildirdiğini, bu firmanın işlerini müvekkil yerine kendi şirketi aracılığı ile yapmak isteyen davalının, isteğine ulaştığını, …. …. mühendislerinin artık müvekkil şirkette çalışmadığını gerekçe göstererek; yıllardır devam eden iş ilişkilerini tek taraflı olarak sonlandırdığını, bunun da müvekkilinin yüksek anlamda kar kaybına sebep olduğunu, davalı, … ve …., müvekkil şirketin Türkiye’ de çalıştığı firmalara mail atarak, artık davacının …’ in yetkilisi olmadığını beyan edip iş tekliflerinde bulunduklarını, müvekkilinin 25 yıllık ticari hayatı boyunca müşterilerine hizmet verirken piyasada edindiği haklı güven nedeniyle, iş yaptığı firmalar tarafından bu durum nedeniyle uyarıldığını, davalının, birebir müvekkil şirketin faaliyet gösterdiği konuda kendisinin ortak ve yetkilisi olduğu … İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti’ ni kurarak, müvekkil şirketle imzaladığı iş sözleşmesinin 7/c maddesine aykırı davrandığını, davalının aykırılığının tespiti üzerine, sözleşme gereğince son brüt ücretinin 6 katı tutarına denk gelen 37.500,00 TL cezai şartı ödemesi, Beyoğlu 10. Noterliği’ nin 21. 01. 2021 tarih ve … yevmiyeli ihtarnamesi ile ihtar edildiğini, davalı yanın ihtarnameye herhangi bir yanıt vermediğini, rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmüne yer vermekte olduğunu, davacının, istifa nedeniyle işten ayrılmasının ardından, müvekkil şirketle aynı iş kolunda başka bir ticaret şirket kurması, hem taraflar arasında imzalanan sözleşmeye, hem de TBK 444. Maddesine aykırılık teşkil etmektedir. Bu nedenle davalının, müvekkil şirkete son brüt ücretinin 6 katı tutarına denk gelen 37.500,00 TL cezai şartı ödeme yükümlülüğü doğduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız ile sözleşmeden kaynaklanan tüm tazminat saklı kalmak kaydıyla, davalının son brüt ücretinin 6 katı tutarında olan toplam 37.500,00 TL cezai şartın, faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek fazlaya dair talep ve dava haklarımız ile sözleşmeden kaynaklanan tüm tazminat saklı kalmak kaydıyla, davalının, taraflar arasında imzalanan 05. 04. 2019 tarihli “Belirsiz Süreli İş Sözleşmesi” nde belirlenen gizlilik ve rekabet yasağına aykırı davranışları nedeniyle, ödemesi gereken son brüt ücretinin altı katına karşılık gelen 37.500,00 TL cezai şartın, temerrüt tarihi olan 03. 03. 2021 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacı şirket bünyesinde 05.04.2019 tarihinde çalışmaya başladığını, aynı gün kendisi ile belirsiz süreli iş sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmenin matbu olup maddeler üzerinde durulmadan ve gerekli açıklamalar yapılmadan, işe ihtiyacı olan müvekkil tarafından tam anlamıyla inceleme şansı olmadan sadece imzalandığını, bu bakımdan ele alınan hükümler genel işlem şartı niteliğinde kalmakta olduğunu, sözleşmede müvekkilinin zayıf konumda olup imzalanan ve tek taraflı olarak davacı işveren lehine olan işbu genel işlem şartları geçersiz olduğunu, bu bakımdan kararlaştırılmış olan rekabet yasağı ve cezai şartın geçersiz olup davanın reddi gerekmekte olduğunu, müvekkilinin davacı şirket bünyesinde 05.04.2019 tarihinde çalışmaya başladığını ve 19.02.2020 tarihinde işten ayrıldığını, SGK dökümlerinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin davacı şirkette bir senesini dahi doldurmadan ayrıldığını, toplam çalışma süresinin 10 ay olduğunu, bu bakımdan kabul anlamına gelmemekle birlikte , rekabet yasağı ve cezai şarta ilişkin hükümler yine geçersiz hale gelmesi gerektiğini, “Gizlilik ve Rekabet Başlıklı” 7. Maddesinin c bendi ile; “İş bu sözleşmenin, İşveren ve/veya personel tarafından herhangi bir sebeple sona erdirilmesi, geçersiz sayılması ve/veya infisah etmesi halinde, personel iş sözleşmesinin son bulma tarihinden itibaren 2 yıl süre ile hali hazırda çalıştığı Marmara ve Ege Bölgesi sınırları dahilinde işveren ile aynı sektörde faaliyet gösteren herhangi bir şirkette iş sözleşmesi ve/veya sair herhangi bir sözleşme ile (taşeronluk dahil) çalışmamayı ve/veya ortak olmamayı ve/veya kendi hesabına iş yapmamayı peşinen kabul etmiştir. Bu hükme aykırı bir davranış işveren tarafından tespit edildiği taktirde, personel altı aylık brüt maaşı tutarında bir tazminatı cezai şart olarak, işverenin ilk yazılı talebinde itiraz kaydetmeksizin ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklinde olduğunu, gerek öğretide gerek de Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere rekabet yasağının kapsamı sınırlandırılmış ve işverene önemli bir zarar verilmesi ihtimalinin olmadığı durumlarda bu tür düzenlemelerin geçerli olmayacağı hükme bağlanmıştır.Borçlar Kanunun 445. maddesinde ise, rekabet yasağının işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmemesi için süre, yer ve işin türü bakımından duruma göre sınırlandırılması gerektiği ifade edilmiştir. Buna göre süre, yer ve işin türü bakımından sınırlandırılmış olmadıkça rekabet yasağı geçerli olmayacaktır. Sınırlamaların işin ve hatta işçinin niteliğine göre belirlenmesi gerekir. Davaya konu rekabet yasağı ve cezai şart düzenlemesi ise yukarıda belirtilen kriterlere uymamakla birlikte, genel işlem şartı olarak ve fahiş bir şekilde düzenlendiğini belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, iş akdinin feshinden sonra işçinin rekabet etmeme yasağına aykırı davranışları iddiasına dayalı cezai şartın tahsiline ilişkin alacak davasıdır.
Bilindiği üzere 25/10/2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesindeki düzenleme ile, (…) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin dava ve işlere iş mahkemelerinin bakacağı hüküm altına alınmıştır. Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümü hizmet sözleşmelerine ilişkin olarak 393 ve 469. maddeler arasındaki düzenlemelerden oluşmaktadır. İşçinin rekabet yasağına ilişkin 444. Madde de bu bölümde düzenlenmiştir.
İşçinin hizmet akdinin sonlanmasından sonra oluşan rekabet yasağının, haksız rekabet ve gizlilik yükümlülüklerine aykırılık nedeni ile açılan tazminat davalarına, Yargıtay’ın istikrarlı içtihatlarına göre ticaret mahkemelerinin bakmakla görevli olduğu kabul edilmekteydi. Ayrıca, Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 4/1-c maddesinde Türk Borçlar Kanununun rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447 maddelerinde öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava olarak kabul edilmiş ve TTK’nın 5/1. Maddesinde de aksine hüküm bulunmadıkça, tüm ticari davaların asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiş durumdadır. Ancak Mahkemelerin görevi davanın açıldığı durum ve koşullara göre belirlenir. Davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5/1-a maddesine göre işçinin rekabet yasağının da yer aldığı TBK’nın Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine ilişkin işçi ve işveren arasındaki ilişkiden kaynaklanan davalarda iş mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. 7036 sayılı yasanın 5. Maddesinin gerekçesinde, yapılan değişiklikle, iş mahkemelerinin görev alanının genişletildiği ve böylece iş mahkemelerinin işçi ve işveren arasındaki tüm ihtilafları çözmekle görevlendirilerek tam bir ihtisas mahkemesi olarak kabul edildiği, bu yaklaşımla işçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda istikrarlı kararların verilmesinin sağlanacağı ve uzmanlık sebebiyle kısa sürede daha güvenilir sonuçlar elde edileceği ve yargı yoluna başvuranların haklarının daha iyi korunacağı belirtilmiştir. Taraflar arasındaki rekabet yasağı sözleşmesi her ne kadar iş sözleşmesinden sonraki döneme ilişkin ise de TBK’nın 444/2. Maddesinde açıkça rekabet yasağı kaydının, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre rekabet yasağının konusunu işçinin iş ilişkisi içinde öğrendiği işverene ilişkin bilgiler oluşturmaktadır. TBK’nın 446. maddesinde de, rekabet yasağına aykırı davranan işçinin, bunun sonucu olarak işverenin uğradığı bütün zararları gidermekle yükümlü olduğu ve işçinin kararlaştırılmışsa cezai şarttan da sorumlu olduğu düzenlenmiştir. Anılan bu düzenlemeler karşısında rekabet yasağının işçi ile iş veren arasındaki iş ilişkisinden kaynaklandığı açıktır.
Yürürlük tarihi Türk Ticaret Kanunundan daha sonra olan ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan özel nitelikteki 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5. maddesi uyarınca iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp, iş mahkemesi görevlidir. Nitekim Yargıtay 9. Hukuk Dairesi 01.06.2021 tarihinde verdiği 2021/3076 Esas ve 2021/9789 Karar sayılı ilke kararı ile yaşanan içtihat farklılıklarına son vermiş ve rekabet yasağından doğan uyuşmazlıklar bakımından görevli mahkemenin iş mahkemeleri olduğuna kanaat getirmiştir. Bu bakımdan mahkememizin görevsizliğine ve HMK 114 ve 115/2 maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, dosyanın görevli ve yetkili Bursa Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine dair karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
Görevli mahkemenin Bursa İş Mahkemeleri olması sebebi ile dosyanın HMK’nun 20.Maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde talep edilmesi halinde görevli Bursa Nöbetçi İş Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
2-Yargılama harç ve giderlerinin 6100 Sayılı HMK’nun 331/2. Maddesi uyarınca görevli mahkemece dikkate ALINMASINA,
3-Kararın birer örneğinin davacı gider avansından karşılanmak üzere taraflara TEBLİĞİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 sayılı HMK’nun 333. Maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/04/2022

Katip …
e-imza

Hakim …
e-imza