Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/338 E. 2022/1083 K. 19.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/338 Esas – 2022/1083
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO : 2021/338
KARAR NO : 2022/1083

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP : Ö

DAVACI : … TEKSTİL SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ İNEGÖL ŞUBESİ –
VEKİLİ : Av.
DAVALI : İNEGÖL ORGANİZE SAN.BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ –
VEKİLİ :Av.
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 05/05/2021
KARAR TARİHİ : 19/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/11/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirkete tebliğ edilen davalı İnegöl OSB ‘nin 08.04.2020 Tarihli Atıksu Deşarj Yönetmeliği Konulu 500-201 Sayılı Genel Yazısı ile : ” 02.04.2020/110 No’lu Yönetim Kurulu Kararı ile Atıksu Deşarj Yönetmeliği ‘ ne , Atık su Debi Payı Kullanımı ve Atık su Debi Payı Devir İşlemleri ile İlgili Usul ve Esaslar başlıklı dokuzuncu maddesi eklenmiştir.” denildiğini, dava konusu Yönetim Kurulu kararına karşı taraflarınca Bursa 2. İdare Mahkemesinin 2020/572 Esaslı dosyası ile 14.07.2020 tarihinde iptal talepli dava ikame edildiğini, ancak Bursa 2. İdare Mahkemesinin 06/10/2020 tarihli, 2020/720 numaralı kararı ile, ” 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 15/1-a. maddesi hükmü uyarınca davanın GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE, ” denilmek sureti ile görevsizlik kararı verildiğini, işbu İlk Derece Mahkemesi kararına karşı taraflarınca itiraz edildiğini, iş bu itirazlarına binaen İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdare Dava Dairesi 2021/148 Esaslı dosyasının 2021/371 numaralı kararı ile, ” 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine, .., kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu Mahkemeye gönderilmesine, ” denilmek sureti ret kararı verildiğini ve bu kararın taraflarına 22.03.2021 tarihinde tebliğ edildiğini, TBK Madde 158 ‘e göre dava veya def’inin esastan değil ancak usulden reddi halinde ret kararının verilmesine kadar geçen süre içinde zamanaşımıve hak düşürücü sürenin dolması halinde tarafın yaşayacağı bu mağduriyetin giderilmesi bakımından altmış günlük bir ek süre içerisinde bu haklarını kullanabileceği öngörülmekte olduğunu, bir diğer anlatımla söz konusu madde dava veya def’inin, mahkemenin görevli veya yetkili olmaması ya da düzeltilmesi mümkün bir hata yapılması veya vaktinden önce açılması sebebiyle reddedilmiş olması ile davacının davasını açtığı veya def’ini ileri sürdüğü tarih ile mahkemece usulen ret kararının verilmesine kadar geçen sürede zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin geçirilmiş olması hallerinde uygulama alanı bulmakta olduğunu, dolayısıyla İnegöl Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu tarafından alınmış 02.04.2020 tarihli kararına karşı taraflarınca ikame edilen davanın Bursa 2.İdare Mahkemesi’nce görev yönünden reddi üzerine taraflarınca süresi içerisinde İnegöl Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu tarafından alınmış 02.04.2020 tarihli kararın iptalini talep etmek zarureti hasıl olduğunu, somut olayda, anonim şirketlere ilişkin TTK ve sair mevzuat hükümleri uygulama alanı bulacağından emredici Kanun maddesi doğrultusunda anonim şirket paydaşları, Kanunda öngörülen istisnalar dışında esas sözleşmeyle pay sahiplerine, pay bedelinin ödenmesi veya öngörülmüş olması hâlinde payın itibari değerini aşan primin ifası dışında borç yükletilemeyeceğinin açık olduğunu, ayrıca sadece esas sözleşme ile pay sahiplancak belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri yerine getirmek yükümlülüğü de yüklenebileceğini, diğer bir anlatımla paydaşın anonim şirkete karşı tek borcu, taahhüt ettiği sermaye payından ibaret olduğunu, anonim şirketlerin kanuni yapısından kaynaklanan özelliği gereği, paydaşın şirkete ödemeyi taahhüt ettiği sermaye payı dışında bir borç altına sokulması, bu konudaki kuralın emrediciliği nedeni ile mümkün olmadığını, bir diğer yandan tek borç ilkesinin istisnalarından biri olan tali (ek) yükümlülüklerin ancak pay sahiplerine sermaye taahhüdünden doğan borçları yanında, belli zamanlarda tekrarlanan ve konusu para olmayan edimleri yerine getirmek yükümlülüğü yüklenmesi şeklinde olabileceği açık olduğunu, aksi yöndeki uygulamaların Kanunun emredici hükümlerine aykırılık teşkil edeceğinden iptali gerekeceğini, bu kapsamda müvekkil şirketin faaliyet alanında bulunduğu Bursa İnegöl Organize Sanayi Bölgesi tarafından , müvekkil şirketin de katılım bedeli olarak 525.000,00 $ ödeme yapması ile 2000 yılında 105.000 m³/gün kapasiteli arıtma tesisi işletmeye alınmış akabinde yine davalı tarafından kapasite artışı yapılarak mevcut arıtma tesisi kapasitesine 105.000 m³ daha ekleme yapıldığını, ancak davalı tarafından söz konusu kapasite miktarının artışında esas alınan kriter ve ölçümler hakkında müvekkil şirkete herhangi bir bilgilendirmede bulunulmadığı gibi müvekkil şirketin onayının da alınmadığını, bir diğer yandan müvekkil şirketin gerek arıtma tesisinin kurulması gerekse işletilmesi aşamasında payına düşen katılım bedeli olan 525.000,00 $ ödeme yaparak ve kullanım bedelini ödemeye devam ederek payına düşen tüm yükümlülükleri yerine getirdiğini, ancak davalı tarafça herhangi bir ön bilgilendirme yapılmaksızın ve müvekkilin rızası alınmaksızın uygulamaya alınan debi paylarının kısıtlanması ve kısıtlı kullanımın aşılması halinde ek ödeme yapılacağına dair kararın, Kanun’un emredici hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, davalının bu kararlarının konusunu karşılığı para olan bedellerin ödenmesi oluşturmakta olduğunu, ek yükümlülüklerin karşılıksız olması mümkün olmamakla birlikte kuruluşun konusunu oluşturan faaliyet alanında yine kuruluşun ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik tedbirler arasında olmasının esas olduğu, ancak söz konusu yükümlülüklerin organize sanayi bölgesi ve işbu bölgede faaliyet gösteren firmaların menfaatlerini hiçe saymakta olduğunu, bu sebeple davacı tarafın hukuka aykırı işbu hukuka aykırı ve keyfi uygulamalarının iptali gerekmekte olduğunu, dava konusu karara dayanak yönetmelik hükümlerinden de anlaşılacağı üzere gerekçesi ve sınırları kesin bir şekilde belirlenmeden öngörülemeyen, sınırı ve sonu belli olmayan tek yanlı kararlar, her gün bir yenisi icat edilebilecek düzenlemelerle mülkiyet hakkına ağır şekilde müdahale meydana getirmekte olduğunu, bu anlamda müvekkil şirketin mülkiyet hakkına önemli derecede etki eden ve ek ödeme yükümlülüğü getiren söz konusu mali nitelikteki karar hukuka aykırı olup iptali gerekmekte olduğunu, müvekkil şirketin İnegöl Organize Sanayi Bölgesi’nin kuruluşundan itibaren katılımcısı olduğunu, ayrıca müvekkil şirketin, İnegöl OSB’nin kuruluş sürecinde aktif olarak faaliyet gösterdiğini, kaldı ki müvekkil tarafından İnegöl OSB ‘nin kurulma sürecinde arsa payı bedeli ödenmiş olup, akabinde bir de sanayi bölgesinin sorumluluğu dahilinde yapılan arıtma tesisinin kurulması aşamasında tesise katılım bedeli olarak 525.000,00 $ ödeme yapılarak ortak olunduğunu ve müvekkil şirketin temsilcisi müteşebbis heyette yerini aldığını, davalı yan tarafından müvekkilin rızası dışında tek taraflı olarak verilen Yönetim Kurulu kararı ile, müvekkil şirketin atıksu kullanım kotasının ; söz konusu yatırımlara destek vererek üzerine düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmesine ve sanayi bölgesinde faaliyet gösteren işletme sayılarında ve yatırımlarında herhangi bir azalma olmamasına rağmen, orantısız bir şekilde azaltılması hakkaniyete uygun düşmemekte ve bu kapsamda davalı Müdürlük tarafından icra edilen tek yanlı ve hukuka aykırı işlemler müvekkilin müktesep hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, katılımcıların yatırımları ile kurulmuş olan atık su arıtma tesisinden inegöl belediyesi’nin haksız yararlanması hukuka aykırı olduğunu, belediyeler atıksu arıtma tesisi kurmakla yükümlü olup, İnegöl Belediyesi tarafından işbu yükümlülük yerine getirilmemekle birlikte bir de söz konusu belediyenin, müvekkil şirket ve diğer katılımcıların yatırımlarıyla kurulan İnegöl Sanayi Bölgesinin arıtma tesisinden faydalanmakta olduğunu, bu hususun açıkça yasaya aykırı olup, müvekkil şirketin hakkının zayi olmasına sebebiyet verdiğini, kaldı ki belediyelerce kurulması ve işletilmesi gereken evsel atıklara ilişkin arıtma tesislerinin kullanımı sonucunda Kirleten Öder İlkesi gereğince çeşitli Yönetmeliklerle tarifelendirilmiş olup, bu konuda evsel atık üreticilerinden belirli bedeller alınmakta olduğunu, ancak İnegöl OSB ‘ye ait arıtma tesisinin İnegöl Belediyesince kullanılması neticesinde evsel atıkların işbu arıtma tesisine aktarımı neticesinde evsel atık üreticilerinden ilgili mevzuatlarda belirlenen usul ve esaslara uygun bedellerin alınmaması ve müvekkil şirket ve diğer katılımcıların ortak arıtma tesisinin kapasitesinden söz konusu üreticilerin faydalanması adına yüksek bedeller ödemesi ağır bir hak kaybına yol açmakta olduğunu, davalı kuruluş tarafından müvekkil şirketin yatırım ve hakları gözetilmeksizin belediyenin haksız kullanımının arttırılmasına yönelik alınmış olan dava konusu kararın, kuruluşun çıkarlarını gözetmediği aşikar olup İnegöl Belediyesi’ne menfaat sağlamaya yönelik olduğu açık olduğunu, davalı yan tarafından inegöl organize sanayi bölgesinin temel yapısına uymayan kararlar alınmış ve dolayısıyla mevzuat kapsamında belirlenmiş olan kuruluş amacına aykırı hareket edildiğini, organize Sanayi Bölgelerinin kurulmasındaki amacın sınai üretimini arttırmak, sanayi yatırımlarını özendirmek , ulusal düzeyde rekabeti uluslararası (küresel) rekabete dönüştürmek olup, davalı yan tarafından söz konusu amaçlar doğrultusunda hareket edilmesi gerekmektedir. Ancak davalı tarafından dava konusu kararlar, sanayinin geliştirilmesi ve sanayicilerin faaliyetlerinin desteklenmesi amacı ile alınmamakta, aksine belediyenin ayrı bir arıtma tesisi ile ayrıştırması gereken evsel atıksuları kapsamakta olduğunu, zira iş bu hususta müvekkil şirketin muvafakati bulunmamakta olup davalı yan tarafından muvafakatinin alınması gibi bir durum da söz konusu olmadığını, zira davalı yan tarafından bahsi geçen işlemler yapılırken İnegöl Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren ortak ve mülk sahiplerinden herhangi bir muvafakat alınmamış olup işbu durum ilgili kanun ve yönetmelik hükümlerine aykırılık meydana getirdiğini, bir diğer yandan müvekkil şirketin kapasite raporlarından da anlaşılacağı üzere, müvekkil şirket yüzlerce çalışanı olan, İnegöl ve Bursa çevresinde istihdam sağlayan köklü ve büyük bir firma olduğunu, bu doğrultuda alınan karardan önce davalı müdürlük tarafından müvekkil şirkete tahsis edilen debi kullanım kotası; müvekkil şirketin İnegöl çevresinde sağlamış olduğu istihdam, bünyesinde çalıştırdığı işçi sayısı, şirket ve üretim kapasitesi de göz önünde bulundurulduğunda ancak işbu oranları karşılar nitelikte olduğunu, ancak yine bahse konu kapasite raporlarından anlaşılacağı üzere davalı Müdürlük tarafından icra edilen işbu tek yanlı yönetim kurulu kararları ile müvekkil şirketin atıksu debi kullanım kotası oldukça fazla miktarda düşürülmüş olup, istihdamın sağlanması bakımından önemi yadsınamayacak kadar büyük olan müvekkil şirketin faaliyet ve üretim kapasitesini karşılayamayacak hale geldiği aşikar olduğunu, davalı Müdürlük tarafından belirlenen oldukça düşük miktardaki debi kullanım kotası, işbu uygulamaya devam edilmesi durumunda müvekkil şirketin işletmesinde işçi çıkarılmasına ve üretim faaliyetinin azalmasına sebebiyet vereceğini, halbuki organize sanayi bölgeleri, kamu tüzel kişilikleri ile akdetmiş oldukları sözleşmeler doğrultusunda kamu yararına hareket etmekle yükümlü olup kuruluş amaçları da bu yönde olduğunu, ancak davalı idarece gerçekleştirilen iş ve işlemler açıkça esas sözleşmeye ve mevzuata aykırılık teşkil etmekte olduğunu, bu doğrultuda müvekkil şirket katılım payı ödeme ve diğer yatırımlarda üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmiştir. Ancak getirilen yeni kararlarla oluşumu toplumun menfaati için öngörülmüş olan İnegöl Organize Sanayi Bölgesinin kuruluş sürecinde ortaya çıkan işlemlerle tüm sanayicilerin arsalarının alınması gibi tüm külfetlere katlanan müvekkil şirketin müktesep ve vazgeçilmez hakları ihlal edildiğini, bu ihlallerin müvekkil şirketin üretim faaliyetinin düşmesi sebiyle zarara ve hak kaybına uğramasına yol açmakta olduğunu, İnegöl Organize Sanayi Bölgesi arıtma tesisi kuruluş sürecinde müvekkil şirketten katılım payı bedeli adı altında alınmış olan 525.000,00 $ karlığında davalı müdürlük tarafından müvekkil şirkete tahsis edilen 11.000 m³ atıksu debi kullanım kotasının, herhangi bir dayanak olmaksızın haksız ve hukuka aykırı olarak ve yine davalı yan tarafından orantısız bir şekilde düşürülmüş olması, müvekkil şirketin kazanılmış olan haklarını ihlal ettiğini, davalı müdürlük tarafından herhangi bir süreye tabi olmaksızın müvekkil şirkete tahsis edilen 11.000 m³ debi atıksu kullanım kotası; müktesep hak ilkesi gereğince müvekkil şirkete iade edilmesi gerektiğini belirterek İnegöl Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu tarafından alınmış 02.04.2020 tarihli haksız ve hukuka aykırı kararın iptali ile müvekkil şirketin atıksu debi kullanım kotasının düşürülmesine itirazlarımızı ve müktesep hakkımız doğrultusunda müdahalenin men’i ile kota kullanımının eski hale getirilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkil davalı kurumun idare merkezi ve müdürlüğü İnegölde olduğunu, mahkememizin davaya bakmaya yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin İnegöl Asliye (Ticaret ) Hukuk Mahkemesi olduğunu, bu nedenle Sayın Mahkeme’nin yetkisine itiraz ettiklerini, davacının ticari şirket olduğunu, müvekkil kurumun ise özel hukuk tüzel kişiliğine sahip olup TTK’nın A.Ş. hakkındaki hükümlere tabi olduğunu, bu nedenle davanın ticari dava niteliğinde olduğunu, dolayısıyla arabuluculuk dava şartına tabi olduğunu, davacı tarafından söz konusu dava şartı yerine getirilmeksizin iş bu dava ikame edilmesi sebebiyle davanın usülden reddi gerektiğini, davalı kurumun Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından 4562 sayılı OSB Kanunu çerçevesinde 187 sicil numarası verilerek kurulmuş bir özel hukuk tüzel kişiliği olduğunu, bir taraftan bazı konularda TTK’nın A.Ş. hakkındaki hükümlere diğer taraftan da Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın mevzuatları doğrultusunda denetlenmekte olduğunu, bu nedenle TTK’ca belirlenen salt ticari şirket niteliğinde olmadığını, dolayısıyla Kuruluş Protokolünde de belirtildiği üzere İnegöl Belediyesi, İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası’nın katılımıyla oluşan müteşebbis heyet tarafından temsil edildiğini, bilahare 2005 yılında müteşebbis heyet görevini tamamlayarak davalı kurum, Ana Sözleşme dönemine geçtiğini, kuruluş protokolünden de anlaşılacağı üzere pay sahipleri olarak İnegöl Belediyesi, İnegöl Ticaret ve Sanayi Odasının gösterildiğini, ana sözleşmede de Yönetim Kurulu ve diğer organların belirlendiğini, dolayısıyla davacı şirketin, TTK’nın tanımladığı anlamda pay ve sermaye sahibi olmadığını, sadece sanayici olarak katılımcı sıfatına haiz olduğunu, bu nedenle davacı şirketin işbu davayı açmakta aktif husumeti bulunmamakta olduğunu, iptali talep edilen dava konusu Yönetim Kurulu kararının 02.04.2020 tarihli olduğunu, söz konusu kararın davacı yana Bursa 2. İdare Mahkemesi’nin 2020 / 572 E. sayılı dosyasına sunmuş oldukları 14.07.2020 tarihli dava dilekçesinin açıklamalar bölümünün 1 numaralı paragrafında da belirtildiği üzere 08.04.2020 tarihinde bildirildiğini, anılan kararın iptali için Bursa 2.İdare Mahkemesi’nde açılan görevsizliğe konu dava tarihi 14.07.2020 olduğunu, yeni TTK’nın 460 / 5 maddesi gereğince Yönetim Kurulu kararları aleyhine karşı (davacının dava açma hakkını asla kabul etmemekle birlikte ) 1 ay içerisinde iptal davası açılabileceği hükme bağlandığını, bu nedenle söz konusu dava yasal süre olan 1 ay içerisinde açılmadığını, dolayısıyla davada TBK 158. maddesinin uygulama olanağı bulunmadığını, söz konusu madde yasal sürede açılan ve yargı yolu bakımından görevsizlik kararı verilen davanın devamı olan davanın görevli mahkemede hangi sürede açılacağına ilişkin düzenlemeyi içerdiğini, oysa eldeki davanın esasını teşkil eden Bursa 2.İdare Mahkemesi’nin 2020/572 E. sayılı davası yasal süre olan( TTK m.460 ) 1 aylık süre içerisinde açılmadığını, dolayısıyla işbu davanın da yasal sürede açılmadığını, bu nedenle zamanaşımı def’inde bulunduklarını ve davanın reddi gerektiğini, Yeni TTK’nın 460.maddesinde Yönetim Kurulu’nun hangi kararları aleyhine iptal davası açılabileceği hükme bağlandığını, davacının dayandığı nedenlerin söz konusu madde kapsamına girmediğini, kaldı ki yeni TTK ‘nın 391. maddesinde Yönetim Kurulu kararlarının hangi hallerde hükümsüz olacağını ve tespit davasına konu olabileceğinin düzenlendiğini, davacının davaya konu ettiği kararın bu madde kapsamında olmadığını, müvekkil kurumun 2.000.000.000,00 USD’lik dış ticaret hacmi, 15000 çalışanı, çevreye duyarlılığı bakımından ülkemizin en büyük ve örnek sanayi bölgelerinden biri olan sanayi bölgesinde Türkiye’deki 300’den fazla organize sanayi bölgesi gibi 1562 sayılı Kanun ve 30674 sayılı Resmi Gazete’de güncellenmiş yönetmelikle sevk ve idare edilmekte olup, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından denetlenmekte olduğunu, davalı kurumun İnegöl Organize Sanayi Bölgesi’nde sözü edilen kanun ve yönetmeliklere göre bölgedeki toplam 71 sanayi şirketimizden oluşan genel kurulunu her yıl Bakanlık temsilcisi gözetiminde toplanarak sanayicilerden oluşan organlarını seçmekte, yapılan icraatlar, mali tablolar, bütçeler denetlenmekte, sanayicilerin görüşü paylaşılmakta ve genel kurulun ibrasına sunularak ibra edilmekte olduğunu, dava konusu arıtma tesisinin İnegöl OSB tüzel kişiliği ve İnegöl Belediyesi’nin ortak ödedikleri bedeller ile 2001 yılında devreye alınmış ve 2008 yılında yine belirtilen kurumlarca ortak ödenen bedellerle kapasitesi 130.000 m3’e çıkarıldığını, İnegöl OSB tüzel kişiliğinin arıtma için ödediği bedelin OSB Yönetmeliği’nin 66. Maddesinin 6. Fıkrasına göre katılımcıların tamamının %25’ini, parsel büyüklüğüne göre %75’inin de yönetim kurullarınca belirlenecek debi ve kirlilik yüküne göre katılımcılardan tahsil edileceğini, davacı şirketin İnegöl OSB Yönetimi tarafından kendilerine önceden yapıldığını iddia ettiği 11000 m3/günlük debi/kota tahsisi tamamen gerçek dışı ve hayali olduğunu, davalının kuruluşundan beri görev yapan yönetim kurulları dava dilekçesinde adı geçen 2019/79 ve 2020/110 nolu kararlarından önce görevleri boyunca böyle bir karar almadığı gibi sadece davacı şirket ile değil 71 katılımcıdan hiçbiri ile debi tahsisi kullanım kotası, kullanım sözleşmesi yapılmadığını, davacı şirket tarafından bu iddia ile ilgili hiçbir belge sunulmadığını, bu nedenle olmayan bir kotanın iade edilerek eski hale getirilmesinin talebi her türlü dayanaktan yoksun olduğunu, İnegöl Organize Sanayi Bölgesi’nin Bakanlık gözetiminde her yıl yapılan genel kurullarda faaliyetler ile ilgili tüm bilgiler verilmekte ve onaylanmakta olup en son 29\11\2020 tarihli Genel Kurul da Genel Kurul toplantı tutanağının 4.maddesinde divan başkanı genel kurulda tüm sanayiciler adına arıtma tesisimizdeki bu tesis ve çözümler ile ilgili davalı kurum Yönetim Kurulu’na başarılı çalışmalar için teşekkürlerini sunduğunu ayrıca Aynı Genel Kurul’da tutanağın 12.maddesinde de davacı şirket A.Ş.’nin yetkilisi olan Sidar Karakoç kendilerine 22/11/2019 tarihli Yönetim Kurulu kararı ile kendilerine tahsis edilen 5050 m3\Günlük tahsise herhangi bir itirazlarının olmadığını belirttiğini, talep olunan 02/04/2020 tarihli kararda davacıya tahsis edilen 11.000 m3 debi payının düşürülmesine dair bir karar bulunmadığını, zira hiçbir zaman davacı kuruma 11.000 m3 günlük debi payı tahsisi yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava; davalı Bursa İnegöl Organize Sanayi Bölgesinin 02.04.2020 tarihli haksız ve hukuka aykırı kararın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edilerek OSB mevzuatı çerçevesinde davalı OSB Yönetim Kurulu’nun 02/04/2020 tarihli kararı ile karar dayanağı olarak gösterilen yönetmelik hükümleri ve bu hükümlerin değiştirilmesi ile ilgili mevzuat çerçevesinde davacı katılımcının, atık su debi kullanım kotasının düşürülüp düşürülmediği, davacının kullanım kotasının kuruluşta ve öncesinde ne olduğu, düşürüldü ise davacı ile birlikte diğer katılımcılar içinde aynı yönde uygulama yapılıp yapılmadığı, yönetmelik değişikliği ile atık su kullanımına bağlı fiyatlandırmanın (Cezalandırma uygulamasının) değiştirilip değiştirilmediği, var ise değişikliğin kuruluş mevzuatına OSB mevzuatı ve hükümlerine, uygulama ve teamüllere, çevre mevzuatı ile ilgili gerekliklere, belediye ve diğer kuruluşların bu konudaki uygulamalarına uygun olup olmadığı, arıtma tesisi kotası ve katılımcı sayısı itibari ile her bir katılımcıya tanınan atık su kullanım kotasının davacı firmaya ve diğer katılımcı firmalara ayrı ayrı tanının kotalar bakımından ne şekilde belirlendiği, firma kapasitelerinin dikkate alınıp alınmadığı, kotalara ilişkin bu hususlarda katılımca firmalarla öncesinde bir anlaşma yapılıp yapılmadığı hususlarında ve dava ve savunmalar dikkate alınarak rapor tanzim edilmesine karar verilmiş, bu itibarla bilirkişi olarak bir Endüstri Mühendisi, Bir Çevre Mühendisi, Bir Kimya Mühendisi, Bir Nitelikle Hesaplamalar Uzmanı (Hukukçu), bilirkişilerin mahkememizce resen seçilmesi kararı verilmiş, bilirkişi heyetinin 30/12/2021 tarihli raporunda; inegöl osb arıtma tesisine ilişkin olarak kapasite raporu ve davalı inegöl organize sanayi bölge müdürlüğü’nün davacı … Tekstil AŞ’ye kuruluştan sonraki süreçte tahsis ettiği ilk debi kotasına yönelik herhangi bir bilgi/belge/yönetim kurulu kararı bulunmadığından, DAVACI’ya tahsis edilen ilk debi belirsiz olup, atık su debi kotasının düşürülüp düşürülmediği hakkında bir karar verilemediği, diğer yandan, 24.01.2019 ve 22.11.2019 tarihli Yönetim Kurulu Kararlarında, davalı inegöl organize sanayi bölge müdürlüğü tarafından 16 firmaya toplamda 45.000 m3/günlük atık su kapasitesi ödemiş oldukları katılım payları oranında dağıtıldığı ve davacı ORHAN KARARKOÇ TEKSTİL AŞ’ye 5.050 m3/gün kota tahsis edildiğinin görüldüğü, ancak bu kotanın daha önceki miktarının bilinmediği, atık su kotaları, firmaların ödemiş oldukları katılım bedelleri toplam yatırıma oranlanması sonucu çıkan payın toplam kapasite olan 45.000 m3/gün ile çarpılması sonucu bulunmuş olup, firma kapasitelerinin dikkate alınmadığı görüldüğü, davalı İNEGÖL ORGANİZE SANAYİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ tarafından hazırlanmış olan Atıksu Deşarj Yönetmeliği 24.12.2018 tarihinde oluşturulmuş, 01.08.2019/92 sayılı Yönetim Kurulu Kararına istinaden de revize edilerek Atıksu Debi Payı Kullanımı ve Atıksu Debi Payı Devir İşlemleri ile İlgili Usül ve Esaslar ilave edilmiştir. Bu bağlamda, ilgili yönetmeliğin oluşturulduğu, tarihten önceki debi kota aşımları için uygulanacak yaptırımlarla ilgili herhangi bir düzenleme bulunmadığı, her ne kadar davalı İNEGÖL ORGANİZE SANAYİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ hazırlanmış olan Atıksu Deşarj Yönetmeliği Eklerinde “Ek-3 Atıksu Altyapı Tesisler tarafından Bağlantı İzin Belgesi” ile “Ek-4 Taahhütname “bulunsa da bunların yapılıp yapılmadığı ile ilgili bir tespitin yapılamadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizce taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda dosyanın yeniden aynı bilirkişi heyetine tevdii ile, davalı OSB’ye ait genel kurul toplantı ve müzakere defteri, yönetim kurulu karar defteri ve diğer dayanak belgeler yerinde incelenmek sureti ile uygulama ve mevzuat hükümleri çerçevesinde konuya ilişkin alınmış önceki kararlar iddia ve savunmalara göre irdelenerek dosya içeriğine nüfuz edecek ve bilirkişilik görevinin gereklilikleri yerine gelecek şekilde ara kararına uygun kanaat oluşturacak, denetime ve hüküm kurmaya elverişli şekilde rapor tanzim edilmesine karar verilmiş, Sunulan Kapasite raporlarının, Atıksu Arıtma Tesisinden yararlanan firmaların tamamını kapsamadığı, yıllık üretim kapasitelerinde kullanılan birimlerin (Adet, Kg, Metre vb.) bir inden farklı olduğundan dağıtım anahtarı olarak kullanılabilecek anlamlı bir formüle ulaşabilmenin mümkün olmadığı, dolayısıyla hem 1998 tarihli kapasite raporları hem de 2008 tarihli kapasite raporlarındaki değişkenliğin değerlendirilemeyeceği, hem kapasite raporlarının hem de Karar defterleri incelenmesi neticesinde 1998 yılında ilk uygulanan Atıksu Arıtma tesisi debi miktarlarına ulaşılamadığı, dolayısıyla dağıtımın nasıl yapıldığına dair bir formüle ulaşılamadığı, ilk kuruluşta Atıksu Arıtma Tesisi kapasitesinin, firmalara ve davacıya dağıtılan kısmının ne kadar olduğuna dair bir belge ve bulguya rastlanmadığının bildirildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafa 11.000 m³’lük debi kotası tahsis edildiği bilahare iddia edilen tahsisin 5.050m³ e indirildiğine dair bir tespite rastlanmadığı, 24/01/2019 tarihli yönetim kurulu toplantısı 79 nolu karar metninde (ek-1) “Atık su tesisini 2000 yılında devriye alınan bölümünde kullandıkları debi bedeli olarak ödeme yapan 16 sanayicimize yaptıkları katkı payları karşılığında ……” debi tahsisi yapıldığı, karardan da anlaşılacağı üzere debi kota tahsisleri katılımcıların katkı payı karşılığında oluşturulduğu, yapılan ilk ve son debi kota tahsisinin raporda ve 24/01/2019/79 nolu yönetim kurulu toplantısında yapılan tahsis olduğu, başka bir deyişle gerek davacıya gerekse diğer katılımcılara 24/01/2019/79 nolu karardan önce veya sonra yapılmış debi kotası tahsisi bulunmadığı, davacı yana ve tüm sanayicilere (katılımcılara) yapılan debi kotası tahsisleri 24/01/2019/79 nolu kararın 1.maddesinde de belirtildiği üzere sanayicilerin yaptıkları “KATKI PAYLARI” karşılığında oluşturulduğu, davalı kurumun tüm işlemlerini bağlı olduğu Sanayi Bakanlığı 4562 sayılı OSB’lere kanun ve yönetmeliklerine uygun olarak gerçekleştirildiği, bu hususun 19/11/2021 tarihli komiser nezdinde yapılan genel kurulda da imza altına alındığı, davalı kurumun 19/11/2021 tarihli olağan genel kurul tutanağının da (ek-2) aynı konuyu içermekte olup anılan toplantıya katılan davacı şirket yönetim kurulu üyesi Sidar Karakoç’un firmalarına yapılan 5050 debi kota tahsisine bir itirazlarının bulunmadığını özellikle beyan ettiği de anlaşıldığından yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerekmiş, hüküm aşağıdaki şekilde tesis olunmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Tarifesi gereği alınması gereken 80,70.-TL maktu harçtan peşin yatırılan 59,30.-TL peşin harçtan mahsubu ile bakiye 21,40.-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Asgari Avukatluk Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca taraflara İADESİNE,
Dair, davacı vekilleri ile davalı vekilinin yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.19/10/2022

Başkan 37332
e-imza
Üye 150129
e-imza
Üye 153211
e-imza
Katip 104191
e-imza