Emsal Mahkeme Kararı Bursa 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/112 E. 2022/1151 K. 08.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ KARAR
(kabul)
ESAS NO :2021/112 Esas
KARAR NO :2022/1151
HAKİM :… …
KATİP :… …
DAVACILAR :1- … – …
2- … – …
VEKİLİ :Av. … – [16471-74774-46457]
UETS
DAVALI :TÜRKİYE ŞİRKETİ – …
VEKİLİ :Av. … –

Av. … –
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/02/2021
KARAR TARİHİ : 08/11/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/12/2022
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA;Davacı Vekili Dilekçesinde Özetle; Miras bırakanın Halk Bankası’ndan 14.09.2018 tarihinde İşletme Kredisi çektiğini, bankanın acente sıfatı ile ticari krediye teminat olarak davalı sigorta şirketi lehine Uzun Süreli Esnaf Hayat Sigortası düzenlediğini, müvekkillerin miras bırakanı …’ın 16.04.2020 tarihinde vefat ettiğini, hayat sigortalarına ait rizikonun gerçekleştiğini, müvekkillerin, 24.06.2020 tarihinde dava konusu olan teminat bedelinin tazminini, öncelikle sigorta şirketine başvurmak suretiyle talep ettiğini, davalı sigorta şirketinin ise; 17.07.2020 tarihli cevabında TTK 1404. maddesi gereğince teminat bedelinin müvekkillere ödenemeyeceği gerekçesi ile talebi reddettiğini, arabuluculuk müessesi çerçevesinde teminat bedeli talep edilmiş ise de karşı tarafın anlaşmaya yanaşmaması üzerine anlaşamama tutanağı düzenlendiğini, Teminat bedelinin tazmini hususunda işbu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, söz konusu davayı açarken; dain-i murtein alacaklı olan Halk Bankasının muvafakatini almak için talepte bulunduklarını, cevabi yazıda; “kredi alacaklarının bulunduğunu, bankaya ödenmesi durumunda davaya muvafakat edeceklerine” dair yazı gönderildiğini, cevaba istinaden; müvekkilinin kredi borcunun tamamını, 17.11.2020 tarihinde dain-i mürtein alacaklı olan dava dışı bankaya ödediği, dava dışı bankanın cevabi niteliğinde olan yazısında 164.280,00 TL borcunun olduğunu belirttiğini, ancak miktarın 14.09.2023 tarihine kadar işleyecek faiz ile birlikte olduğunu, kredi 17.11.2020 tarihinde tek seferde ödendiği için faizlerin ödenmediğini, kredinin tümünün daini murtein bankaya ödendiğinin kabulünün gerektiğini, miras bırakanı … “ın kredi devam ederken, 2. senesinde vefat ettiğini, krediye ilişkin düzenlenmiş olan 23931184 numaralı Uzun Süreli Hayat Sigortası Poliçesi uyarınca 2. yıl vefat teminatı gereğince alacak haklarının olduğunu, ancak davalı sigorta şirketinin cevabi yazısında dayandırdığı hukuki sebep olarak TTK 1404. Maddeye göre; “Sigorta ettirenin veya sigortalının, kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz” hükmünü gösterdiği ve tazminat talebinin hukuki gerekçeden yoksun bir şekilde reddolunduğunu, müvekkillerinin, murisin sağlığında farklı bankalardan çekmiş olduğu kredilere istinaden düzenlenmiş olan hayat sigortalarından kaynaklı tazminatlarını tazmin ettiklerini, murisin sağlığında ONB Finansbank, Yapı kredi, Fibabank ve T.E.B bankalarından çekmiş olduğu kredilere istinaden riziko gerçekleştiği için söz konusu bankaların sigorta şirketlerinin mirasçılarına ödeme yaptığını, miras bırakanın her ne kadar 08.05.2020 tarihli ATK raporu gereğince Uyarıcı Madde İntoksikasyonu nedeniyle vefat ettiği tespit edilse de; işbu tespitin eksik olduğunu, Miras Bırakanın ölüm nedeni yalnızca uyarıcı maddeden kaynaklanmadığı, kanında sildenafil (viagra) maddesi ve ciprofloxacin (antibiyotik) maddesi de tespit edildiğini, belirtilen maddelerin etkileşimi neticesinde ölüm meydana geldiğini, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.12.2014 tarihli, 2013/17-1199 E. 2014/1018 K. Sayılı ilamı da olayın salt uyarıcı madde etkisinden kaynaklanıp kaynaklanmadığını sorguladığını “O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt ( münhasıran ) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK’nun 1281. maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.” şeklindeki kararına dayanarak, alkolün de uyarıcı madde olduğu göz önüne alındığında bu davaya da uyarlanabileceğini, müvekkillerin miras bırakanın yaşadığı dönemde; viagra ve Ciprofloxacin (bakteriyel antibiyotik) ‘i sağlık sorunları nedeniyle kullandığı, bir evliliğin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için cinsel faaliyetlerinin düzenli olmasının gerektiğini Viagra ‘nın bilindiği üzere uyarıcı bir etkiye sahip ve – penis sertleşmesi bozukluğuna karşı kullanılan bir ilacın marka ismi olduğu, öte yandan bakteriyel antibiyotik olan Ciprofloxacini ‘yi miras bırakan vefat etmeden önce yaşadığı sağlık sorunu nedeniyle kullandığı, Siprofloksasin bir dizi bakteriyel enfeksiyonu tedavi etmek için kullanılan bir antibiyotik olduğunu, sonuç itibari ile ATK raporunun ulaştığı sonucun eksik inceleme neticesinde gerçekleştiğini, ATK raporunda sildenafil ve ciprofloxacin maddesinin etkileşiminin sonucundan bahsedilmediğini, ölümün yalnızca uyarıcı madde intoksikasyonu ile değil, diğer ilaçlarla olan etkileşim vesilesi ile gerçekleştiğini, ölümün miras bırakanın – bilgisizliğinden meydana geldiğini, geçmişe dönük herhangi bir sabıka kaydının bulunmadığını, murisin o dönemde moralinin bozuk olduğunu ve aşırı buhran içinde olduğunun yakın çevresi tarafından bilindiğini, arkadaşlarının söylemlerinden etkilenerek bir anlık gaflete düştüğünü, murisin dava dışı bankadan kredi çektikten sonra dava dışı bankanın acente görevi üstlendiğini sözleşmede davalı sigorta şirketinin bilgilendirme formunda veya Hayat Sigortası Genel Şartnamesinde uyarıcı madde kullanımı neticesinde ölümün meydana gelmesinde teminat tutarının mirasçılara ödenmeyeceğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığını, dolayısıyla gerek mirasçıların kredi borcunu ödemesi, gerekse teminat bedelini tazmin edememelerinden dolayı davalı sigorta şirketinin sebepsiz zenginleştiğini, haksız ve mesnetsiz şekilde talebi reddeden sigorta şirketinin 2. yıla ait olan teminat bedelini, işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkillere miras payları uyarınca ödemesinin gerektiğinin ileri sürülerek davanın kabulü ile tekrardan bilirkişi raporu alınarak belirtilen hususlarda tespit yapılmasını, şimdilik 10.000,00 TL olmak üzere (Fazlaya ilişkin haklarımızın saklı kalması koşuluyla), poliçede gösterilen ikinci yıl teminat bedelinin 24.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte mirasçılarının miras payları oranınca ödenmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı Vekili Dilekçesinde Özetle;şirketimiz ile Halk Bankası A.Ş. arasında yapılmış olan Grup Kredi Hayat Sigortası Sözleşmesi kapsamında sigortalı olan …’ın kredi borcunun devamı süresince vefat riskine karşı güvence altına alan Hayat Sigortası akdedildiğini, sigortalının vefat tarihi itibariyle şirketi nezdinde 22.10.2018 sertifika düzenleme tarihli, 23931 sertifikasının bulunduğunu, işbu sigortanın sigortalının vefat riskine karşı güvence oluşturan Hayat Sigortası olduğu, teminatın kapsamının TTK, Sigortacılık Kanunu, Grup Kredi Hayaıt Sözleşmesi Özel Ve Hayat Sigortası Genel Şartlarına tabi olduğunu, söz konusu hayat sigortası ile bankadan kredi kullanan kişiler müvekkil şirket tarafından isteğe bağlı olarak sigorta kapsamına alındığını ve vefatları halinde teminat tutarı ile sınırlı olmak üzere kredi borcu bankaya, varsa teminatın kalan kısmı ise sözleşmede belirtilmişse lehtarlara, yoksa kanuni mirasçılara ödendiğini, sigorta süresi içinde sigortalının vefatı halinde ödenecek tazminattan o tarihte borçlu bulunduğunu, bakiye kredi ve faiz miktarının dain-i mürtehin ve dönülmez lehtar olan T. Halk Bankası A.Ş.’ ye ödenmesinden sonra geriye kalan meblağın lehtarlara (kanuni mirasçılarına) ödenmekte olduğunu, murisin 16.04.2020 tarihinde vefat etmesi üzerine muris …’ın vefatına ilişkin evrakların incelendiğini, sigortalının uyarıcı madde kullanımına bağlı olarak vefat ettiğinin anlaşıldığını, tazminat talebinin reddedildiğini, tazminat talebinin reddinin usul ve yasaya uygun olduğunu, davacıların sigortalının ölüm nedeninin MDMA adlı uyarıcı madde olmadığını, kullanmış olduğu sildefanil ve ciprofloxacin ‘in kendi aralarında yaratmış olduğu kimyasal reaksiyonlar neticesinde vefat ettiğini belirtildiğini, 08.05.2020 tarihli Adli Tıp Kurumu otopsi incelemesinde de murisin kan ve idrarında ölümcül düzeyde MDMA bulunduğunun görüldüğünü, yapılan otopsi incelemesinde ölüm nedeninin “uyarıcı madde intoksikasyonu” olduğunun belirlendiğini, Adli Tıp Kurumu hekimlerince onaylanan ve ölüm nedeni açıkça gösterilen Otopsi tutanağına göre” sigortalının ölüm nedeninin açık olduğunu, bu raporda yer alan ifadelerin doktor olmayan kişilerce ve tamamen tahmine dayalı yaklaşımlarla başka sebeplere bağlanmasının mümkün olmadığını, TTK m. 1404 hükmü gereği sigortanın kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almasının imkansız olduğunu, uyarıcı madde kullanımının bu kapsamda değerlendirildiğini tazminat talebinin reddedildiğini, davacıların dava dilekçesinde ileri sürdükleri hususların haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 23/02/2022 tarihli raporunda; 22/10/2018 tarihinde düzenlenmiş sigorta poliçesi mevcut olduğu, 16/04/2020 tarihinde rahatsızlanması üzerine götürüldüğü hastanede yapılan müdahalelere yanıt vermeyerek öldüğü, bildirilen 10/09/1987 doğumlu … hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgeler ile otopsi raporunda bulunan veriler birlikte değerlendirildiğinde; otopsisinde dış muayenede tespit edilen travmatik değişimlerin lokalizasyonları, özellikleri, ağırlıkları itibariyle ölüm meydana getirebilecek nitelikte olmadıkları, iç muayenede kafatasında kırık, beyin kanaması, beyin doku harabiyeti, iç organ ve büyük damar yaralanması tanımlanmadığına göre; Kişinin travmatik bir tesirle öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığı, adli dosyada kayıtlı bilgilerde; kişinin 16/04/2020 tarihinde alkol ve uyarıcı madde (Ekstazi) kullanmasının ardından fenalaştığı, arkadaşları tarafından ani bayılma, bilincini kaybetme ve solunum durması ifadesi ile hastaneye götürüldüğü, solunum ve dolaşımı olmadığının tespit edildiği, yeniden canlandırma işlemlerinin uygulandığı, cevap alınamadığının bildirildiği, otopsi sırasında alınan doku örneklerinin Kimya İhtisas Dairesinde yapılan tetkikinde; kanda alkol (Etanol, Metanol) bulunmadığı, 628ng/mL MDMA, 44ng/mL MDA, 3ng/mL Sildenafil, idrarda; MDMA, MDA, MDEA, Ciprofloxacin ve Sildenafil bulunduğu, tespit edilen Sildenafil’in cinsel gücü arttırmak amacıyla, Siprofloksasin’in ise antibiyotik olarak kullanılan ilaç etken maddeleri olduğu, toksik düzeyde olmadıkları, kişinin ölümünde etkilerinin bulunmadığı, MDMA (Ekstazi) uyarıcı maddesinin öldürücü düzeyde olduğu, iç organlarda tespit edilen makroskopik bulgular, iç organların histopatolojik tetkikinde elde edilen bulgular ve ölümün meydana geliş şekli dikkate alındığında; kişinin ölümünün uyarıcı madde intoksikasyonu sonucu meydana gelmiş olduğu oy birliğiyle mütalaa olunur.” şeklinde rapor düzenlendiği görülmüştür. .
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Taraflar arasındaki ihtilaf: Ölen … ile davalı arasında akdedilen hayat sigortası kapsamında …’ın ölümün ardından davacıların sigorta şirketinden ödeme alıp alamayacağı noktasında toplanmaktadır.

Bilirkişi 29.08.2022 tarihli Raporunda Özetle; sigortalının uyuşturucu madde intoksikasyonu sonucu vefat etmesi tek başına sigorta teminatının ödenmemesine neden teşkil etmediği, sigortalının sağlık beyanını kasıtlı olarak gizlediğinin ve gizlediği bu hastalıklarının vefat nedeni ile illiyet bağının bulunduğunun tespit edilmesi halinde riziko teminat dışı kalacağı, dosya kapsamında bu yönde herhangi bir tespit yapılamadığı, davalı sigorta şirketi vefat tarihi itibariyle geçerli olan vefat teminatını davacılara ödemekle yükümlü olduğu, sigorta poliçesinde 2. yıl vefat teminatı 120.000,00 TL olduğundan bu tutarın tamamını davacılara ödemekle yükümlü olduğu, Hayat Sigortası Genel Şartları B. Maddesinde;
“Bütün belgelerin sigorta şirketine verilmesinden sonra sigortacı, sözleşme hükümlerine göre ödemesi gereken kesinleşmiş tazminatı on gün içinde hak sahiplerine öder. Poliçenin
bulunamadığı durumlarda şirket kayıtları esas alınır.” şeklinde düzenleme olduğu, davacıların davalı sigorta şirketine 24.06.2020 tarihinde başvurduğu, dosyada yer alan
sigorta şirketi belgelerden anlaşıldığından davalı sigorta şirketi 120.000,00 TL sigorta bedelini 04.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ödemekle sorumlu olduğu, murisin 16.04.2020 tarihinde vefatı üzerine davacı mirasçıların; dava dışı Halk Bankası’na olan
kredi borcunu 17.11.2020 tarihinde 137.328,45 TL ödeme yapmak suretiyle borcu tasfiyet ettiği,
sigortalının uyuşturucu madde intoksikasyonu sonucu vefat etmesinin tek başına rizikonun teminat dışı kalmasına neden olmayacağı, Yargıtay 17. HD 2019/1735 E. 2020/5897 K. KT 20.10.2020 ilamında ve diğer emsal içtihatlarında vefatın, sigortalının sağlık beyan yükümülüğüne aykırı davranması ve gizlenen hastalıklar ile vefatı arasında illiyet bağının tespit edilmesi halinde teminat dışı kalacağına işaret edildiği, bu yönde tespitin sigortalının sağlık kayıtlarının celbi ile adli tıp uzmanı bilirkişi tarafından tespit edilebileceği, tespitin yapılmaması halinde davalı sigorta şirketinin, murisin vefat tarihinde geçerli olan 120.000,00 TL vefat teminatını 04.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte ödemekle yükümlü olduğu, yönünde görüş ve kanaat bildirmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre; davacılar murisi … ile dava dışı Halkbank arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden adı geçene 14.09.2018 tarihinde 193.000,00 TL. Taksitli İşletme Kredisi kullandırıldığı, Acente sıfatıyla banka ile …’ın kredi borcunun devamı süresince vefat riskine karşı güvence altına alan Hayat Sigortası akdedildiği, davacılar Murisi … 16.04.2020 tarihinde vefat ettiği, davacı mirasçılar 24.06.2020 tarihinde davalı Sigorta Şirketinden davaya konu tazminat bedelini talep ettiği, davalı sigorta şirketinin 17.07.2020 tarihli cevabında ise; TTK. ‘nun 1404 maddesi hükmü gereğince teminat bedelinin davacı mirasçılara ödenemeyeceğini ileri sürerek talebi reddettiği görülmüştür. Murisin uyuşturucu intoksikasyonu sonucu vefat ettiği sabit olsa da uyuşturucu madde kullanımı sonucu ölümün teminat dışı olduğuna ilişkin poliçede herhangi bir hükmün bulunmadığı, murisin intihar sonucu öldüğü bu sebeple teminat dışı kalacağı düşünülebilecekse de davacının uyuşturucu maddeyi intihar kastıyla kullandığının sabit olmadığı, TTK 1404’teki “Sigorta ettirenin veya sigortalının, kanunun emredici hükümlerine, ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz.” hükmünün sigorta ettirenin veya sigortalının sigorta ettirmekteki amacının ahlâka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak olamayacağına ilişkin düzenlendiği, davalı sigorta şirketi vefat tarihi itibariyle geçerli olan vefat teminatını davacılara ödemekle yükümlü olduğu, sigorta poliçesinde 2. yıl vefat teminatı 120.000,00 TL olduğundan bu tutarın tamamını davacılara ödemekle yükümlü olduğu, hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporuna göre davanın kabulü ile 120.000 TL’nin 04/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM; Gerekçesi ve ayrıntısı yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ ile 120.000 TL’nin 04/07/2020 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
2-Alınması gereken 8.197,20 -TL nispi harçtan, peşin alınan 170,78-TL harç ile 1,878,53-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 6.147,89-TL karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye İRAT KAYDINA,
3-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1-2 uyarınca belirlenen 19.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-Davacılar tarafından yapılan 170,78-TL peşin harç, 1,878,53-TL ıslah harcı 1.500,00-TL bilirkişi ücreti ve 327,60-TL tebligat gideri olamak üzere toplam 3.876,91-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
5-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6155 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.360,00-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,

6-Kesinleşme süreci tamamlanana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran taraflara iadesine,
Dair, davacı vekilini yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesine İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/11/2022

Katip – … Hakim – …
¸e-imzalıdır ¸e-imzalıdır