Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. BURSA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2021/1103 Esas – 2023/345
T.C.
BURSA
3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2021/1103
KARAR NO : 2023/345
BAŞKAN : …..
ÜYE : ….
ÜYE : … …
KATİP : …
DAVACI : …. SPOR MALZEMELERİ SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ – ……
VEKİLİ : Av. ….. – [16443-44367-….] UETS
DAVALI : …. SANAYİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ – [25999-80864-…..] UETS
VEKİLİ : Av. … – Organize Sanayi Bölgesi Müdürlüğü Organize San Bölgesi Mavi Cd. 2.Sk.N.2 Nilüfer/ BURSA
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/12/2021
KARAR TARİHİ : 29/03/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı 4562 Sayılı Organize Sanayi Bölgesi Kanunu ve yönetmeliği kapsamında 10.07.2017 tarihinde arsa tahsis sözleşmesi imzaladığını, sonrasında bu sözleşmenin revize edilerek ve tevhid sonucu oluşan Bursa İli Nilüfer İlçesi Minareli Çavuş Mh. 6748 Ada 7 Parsel 4.170 m2’lik alanın müvekkiline 2.502.000 USD ( İki Milyon Beş Yüz İki Bin Amerika Doları ) karşılığında tahsisi için 01.11.2018 tarihinde yenilendiğini, müvekkiline tahsis edilen taşınmazın m2’si 600 USD’den olmak üzere fiyatlandırılmış olup ödemelerin USD (Amerikan Doları) cinsinden yapıldığını, ancak, dolar kurunda 2018 yılı Ağustos ayında yaşanan % 90 seviyesindeki ani artış sonrasında Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar ve bu karara ilişkin tebliğde 6 Ekim 2018 Tarihli Resmi Gazete ile yapılan değişiklikler ile gayrimenkul satış sözleşmelerinin döviz cinsinden yapılmasının yasaklandığını, müvekkilinin davalıdan sözleşmesinin bu kapsamda TL ( Türk Lirası ) bazında güncelenmesini istemiş olmasına rağmen davalı tarafından bu talep usul ve yasaya aykırı olarak kendilerinin de döviz cinsinden borcu olduğu gerekçe gösterilerek kabul edilmediğini, müvekkiline sadece 48 aylık ödeme vadesinin 72 aya çıkartılmak sureti ile yardımcı olunacağı bildirilerek ödemeleri döviz cinsinden yapmasının istenildiğini ve bu kapsamda taraflar arasındaki sözleşmenin 01.11.2018 tarihi itibari ile yenilendiğini, bu sürecin akabinde davalı tarafın aynı mahiyetteki taşınmazları bu kez m2 birim fiyatı 300- 320 USD civarında katılımcılara tahsis etmeye başladığını, müvekkilinin bunun üzerine davalıdan sözleşmesinin revize edilerek kendisine tahsis edilen taşınmazın m2 birim fiyatının da bu rakamlara çekilerek, bugüne kadar ödediği rakamın mahsup edilmesi sureti ile bakiye borcunun tespitini talep ettiğini ancak bu talebin de davalı tarafından reddedildiğini, müvekkilinin kurda yaşanan ve öngörülemeyen bu dalgalanmalar ve buna bağlı olarak yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeni ile zorlanmaya başlayınca başkaca çaresi kalmadığı için Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 62/1 Maddesi gereğince kendisine tanınan hakkı kullanmak üzere 25.12.2019 tarihine kadar döviz yaptığı parsel tahsis işleminden vazgeçtiğini ve bu tarihe kadar ödemiş bulunduğu 1.083.520 USD (Amerikan Doları )’nin ve henüz ödemesi yapılmayan 1.418.480 USD (Amerikan Doları) karşılığındaki 56 adet çekin kendisine iadesini talep ettiğini, müvekkilinin uzun süre talebinin yerine getirilmemesi üzerine bu kez davalıya yeniden 11.05.2020 tarihli dilekçe ile müracaat ederek tahsis konusu taşınmazın m2 birim fiyatının o tarihteki ihalelerde esas alınan ortalama 300- 320 USD ( Amerikan Doları ) tutarındaki birim fiyatların baz alınarak güncellenmesini ve sözleşmesinin kaldığı yerden devamını talep ettiğini ancak bu talebi de cevap verilmeksizin kabul görmediğini, müvekkilinin iade talebinden yaklaşık 1 yıl sonra 11.12.2020 tarihinde davalı kurumun müvekkiline yönetim kurulunun 13.01.2020 tarih ve 10/452 sayılı kararı gereğince tahsis iptali talebinin kabul edildiğini ve ödemiş olduğu bedeller ile çeklerinin iade edileceğini ancak diğer taleplerinin yerinde görülmediğini, ödemenin 11.12.2020 tarihi itibari ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 62 Maddesinde yer alan ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanununda belirlenen yeniden değerleme oranı ile güncellenmek sureti ile 7.758.387,5.-TL olarak iade edildiğini yazılı olarak bildirildiğini, ancak, davalı kurum tarafından müvekkiline döviz cinsinden yapılan ödemeye yeniden değerleme oranının uygulanarak iade edilmesi hatalı, usul ve yasaya aykırı olduğunu, Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 62 .Maddesinde bahsi geçen 213 Saydı Vergi Usul Kanununca belirlenen yeniden değerleme oranı TL cinsinden yapılan ödemeler için geçerli olduğunu, yapılması gereken iadenin bedelinin müvekkilince ödenen 1.083.520 USD’nin ödeme günü itibari ile Türk Lirası karşılığı olduğunu, bunun da iade ödemesinin yapıldığı 11.12.2020 tarihindeki kura göre 1.083.520 USD x 7,9349= 8.597.622,848 TL olduğunu, davalı kurumca müvekkiline 7.758.387,55 TL ödeme yapılmış olup, 839.235 TL eksik ödeme bulunduğunu, müvekkilince 14.12.2020 tarihli dilekçe ile eksik ödenen bedelin iadesi için davalı kuruma müracaatta bulunulduğunu, eksik bedelin ivedilikle ödenmesinin talep edildiğini, söz konusu bu dilekçenin davalı kurum tarafından aynı gün evrak kayda alındığını ve davalı nın 14.12.2020 tarihi itibari ile temerrüde düşürüldüğünü, davalı kurumun söz konusu bu talep üzerine 28.12.2020 tarihli cevabi yazısı ile Organize Sanayi Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 62. maddesinde yer alan yeniden değerleme oranı ile ilgili düzenlemeyi gerekçe göstererek ve aynı zamanda da Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar ve bu karara ilişkin tebliğde 6 Ekim 2018 Tarihli Resmi Gazete ile yapılan değişiklikler ile gayrımenkul satış sözleşmelerinin döviz cinsinden yapılmasını yasaklanmış bulunduğunu bu sebeple ödemeyi döviz cinsinden iade edemeyeceklerini bildirerek müvekkilinin talebinin reddedildiğini, ancak, aynı davalının müvekkilinin 2018 yılında arazi tahsis sözleşmesini TL cinsinden ödemeye dönüştürerek sözleşmenin güncellenmesi talebini kabul etmediğini ve söz konusu bu cevabi yazısı ile usul ve yasaya aykırı bir uygulama yaptığını açıkça itiraf ettiğini, söz konusu bu hususun müvekkilinin maddi kaybına yol açmasının yanı sıra, davalı kurum yöneticilerinin görev sorumluluğunu da gerektirmekte olduğunu, müvekkilinin bu hususa ilişkin şikayet hakkı saklı tutulmakta olduğunu, fazlaya dair hakları saklı tutarak şimdilik kaydı 20.000.TL’nin ödeme tarihinden itibaren işletilecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili için huzurdaki davayı açma zarureti hasıl olduğunu belirterek 20.000.TL’nin temerrüt tarihi olan 14.12.2020 tarihinden itibaren işletilecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Organize Sanayi Bölgeleri 4562 sayılı OSB Kanunu’nun 5. Maddesine göre özel hukuk tüzel kişileri olarak tanımlanmış olup, tacir niteliği taşımadığını, ayrıca uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi veya niteliğinden kaynaklanmamakta olup, OSB mevzuatınca belirlen arsa tahsis sözleşmesinden kaynaklanmakta olduğunu, davacı …. Spor Malzemeleri San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile beraber 3 firma (… Makina Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti., … Tekstil Sanayi Ve Ticaret Ltd. Şti. ve ABT Mensucat San. ve Tic, Ltd. Şti) 13.06.2017 tarihli dilekçeleri ile Minareli Çavuş Mh., 6748 Ada 7 parsel no.lu taşınmazın (Eski 3,4,5 no.lu parseller) 600 USD/m2 birim fiyat üzerinden 48 ay vadeli eşit taksitlerle ödenmek üzere toplam 8.921.214,00 – USD’ye ortak olarak kendilerine tahsis edilmesini talep ettiklerini, ilgili talebin kabul edildiğini ve taşınmazların OSB mevzuatı doğrultusunda 10.07.2017 tarihli arsa tahsis sözleşmesi ile ilgili firmalara tahsis edildiğini, sözleşmeye göre taşınmazda 4 adet bağımsız bölüm oluşturulacak olup, …. Spor Malzemeleri San. Ve Tic. Ltd. Şti’ye düşen bağımsız bölüm 4.170 m2 olduğunu, sözleşmede bedelin 48 ay vade ile ödenmesi kararlaştırıldığını, taşınmaza ilişkin ödemeler devam etmekte iken firmalar tarafından, döviz kurundaki artışlar ve yaşanan ekonomik sıkıntılar gerekçe gösterilerek tahsis bedelinin yapılandırılması ve 72 ay vadeye çıkarılması talep edilmiştir. Bunun üzerine OSB yönetim kurulu tarafından bakanlıktan görüş alınmak suretiyle tahsis bedelinin 72 ay vadeye göre yapılandırıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürmüş olduğu tahsis bedelinin TL bazında güncellenmesini talep ettkleri hususu gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın 20.08.2018 tarihli dilekçesinden de görüleceği üzere davacı sadece tahsis bedelinin yapılandırılması ve 72 ay vadeye çıkarılması yönünde talepte bulunduğunu, ilgili hususun bakanlıktan görüş alınmak suretiyle kabul edildiğini, bunun üzerine 10.07.2017 tarihli sözleşme yenilenerek ve revize edilerek 01.11.2018. tarihli arsa tahsis sözleşmesi imzalandığını, tahsis sözleşmesi devam etmekte iken davacı şirket 25.12.2019 tarihli dilekçesiyle, tahsisin iptali ve ödemiş olduğu bedeller ile çeklerin iadesi talebinde bulunduğunu, müvekkilinin ise ilgili tarihteki mali durumu sebebiyle talebin karşılanamayacağını belirttiğini, firmanın 13.02.2020 tarihli dilekçesiyle ilgili talebi yinelediğini ve çeklerinin tahsile verilmemesini talep ettiğini, pandemi döneminin başlaması da göz önüne alınarak firmanın çekleri tahsile verilmeyerek ödemelerin durdurulduğunu, firmanın son olarak 11.05.2020 tarihli yazısıyla, ilgili arsanın güncel arsa tahsis m2 birim fiyatları üzerinden revize edilerek uygun bir ödeme takvimi sunulması yönünde talepte bulunulduğunu, ilgili dilekçeler sonrasında, pandemi koşullarının yavaşlaması ve OSB’nin mali durumunun da iyileşmesi ile-beraber, firmanın ve tahsisin durumunun yeniden değerlendirildiğini, buna göre firmanın 11.05.2020 tarihli dilekçesinde belirtmiş olduğu hususların incelendiğini ancak tahsis bedeli ve şartları ile güncel arsa tahsis bedeli ve şartlarının aynı olmaması, firmanın o zamana kadar ödemiş olduğu bedellere ilişkin olarak yem bir arsa tahsisi de yapılamayacağını, ilgili hususların ayrıca mevzuata aykırılık taşıyacağı gözetilerek ilgili talebin uygun görülmediğini, buna karşılık, tahsisin ilerlememesi, müvekkilinin OSB’nin mali durumunun da ödeme yapılabilecek uygunluğa gelmiş olması göz önüne alınarak, firmanın tahsis iptali talebinin kabulü ile ilgili ödemelerin ve çeklerin iadesine karar verildiğini, tahsisin iptali ile birlikte 11.12.2020 tarihinde davacının hesabına 7.758.387,55 TL yatırıldığını, davacı tarafın 14.12.2021 tarihli yazısı ile iade edilecek bedelin 1.083.520 USD olması gerektiğini, buna göre 11.12.2020 tarihli Merkez Bankası döviz alış üzerinden (7,8499 TL) 8.505.523,65 TL alacaklı olduğunu belirterek eksik bedel olan 747.136,10 TL’nin iadesi talebinde bulunduğunu, ancak ilgili hususun mevzuata aykırı olması sebebiyle talebin kabul edilmediğini, davacı tarafın iş bu davada ise 839.235,00.-TL eksik ödeme yapıldığı iddiasında bulunmakta olduğunu, davacı tarafa iade edilen bedel OSB mevzuatına ve yapılan sözleşmelere uygun olduğunu, bedelin, OSB Uygulama Yönetmeliği’nin “Arsa tahsisinin iadesi veya iptali’ başlıklı 62. Maddesinin 3.fıkrasına göre hesaplanmış olup aynı zamanda fıkra taraflar arasında mevcut arsa tahsis sözleşmelerinin 11. Maddesinde de aynı şekilde yer almakta olduğunu, her iki durumda ödenecek arsa bedeli; 56 ncı madde kapsamında, OSB tarafından parsel tahsis veya satış işleminin gerçekleştiği tarihten itibaren, arsa tahsis iadesi veya iptali işleminden dolayı ödeme yapılacak tarihe kadar, 213 sayılı Kanun uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranı ile güncellenir Arsa tahsis iadesi veya iptal işlemi içine alan yılın ilk günü ile ödeme yapılacak tarih arasındaki kist dönem için yapılacak yeniden değerleme işleminde, 213 sayılı Kanun uyarınca belirlenen cari yıl yeniden değerleme oranı kullanılacağını, hesaplanan tutarı geçmemek üzere, arsa iade veya iptal bedeli, geri alındığı tarihten itibaren en geç bir yıl içinde OSB tarafından katılımcıya ödeneceğini, bu şekilde iade/iptal işlemi yapılarak paralarını alan katılımcıların yeniden müracaat etmesi halinde hiçbir öncelik hakları olmayacağını, buna göre bedel iadesinin madde de yer alan yeniden değerleme oranına göre yapılması gerekmekte olduğunu, yeniden değerleme oranına göre iade yapılabilmesi için ise ödenen bedellerin ve hesaplamanın Türk lirası üzerinden yapılması gerekmekte olduğunu, zira hem döviz hem yeniden değerleme üzerinden hesap yapılması mümkün olmadığını, nitekim davacı tarafın yapmış olduğu ödemeler de o zamanki döviz kurları üzerinden TL’ye çevrildiğini ve müvekkil OSB hesaplarına TL olarak yatırıldığını, ayrıca Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı karar ve ilgili tebliğde yapılan değişiklikler sonrası ilgili bedellerin Türk lirası üzerinden değerlendirilmesi gerektiğinin de değerlendirildiğini, bu sözleşmenin taraflarca imzalandığı tarihte yürürlükte olan veya daha sonra yürürlüğe girecek başta 4562 sayılı OSB Kanunu ve mevzuatı olmak üzere diğer mevzuat (yasa, tüzük, yönetmelik ve satıcı kararları vb.) hükümleri, kendiliğinden bu sözleşmedeki hükümler yerine geçeceğini, bunu alıcı ve satıcı şimdiden kabul eder ve yüklenir.Buna göre sözleşme sonrasında OSB mevzuatında yapılacak değil sözleşme hükümleri yerine geçeceğinin sözleşmede belirtildiğini, OSB Uygulama Yönetmeliğinin 3.fıkrasında 16.0.4.2020 tarih ve 31101 sayılı Resmi Gazete ile yapılan değişiklikle ‘Her hâlükârda katılımcıya geri ödenecek tutar,güncel parsel tahsis bedelinin üzerinde olamaz’ ibaresi getirildiğini, buna göre yeniden değerleme oranına göre hesaplanacak bedelin iade edileceği tarihteki OSB’nin güncel tahsis bedellerini geçemeyeceği kuralının getirildiğini, iade tarihindeki OSB’nin en son yapmış olduğu arsa tahsisine ilişkin bedel 3.250,00 TL/m2 olduğunu, bu bedele göre hesap yapıldığında davacı tarafa göre ödenmesi gereken bedel 5.869.077,50 TL olduğunu, ancak müvekkil tarafından davacı tarafın ilk iptal ve iade talebinde bulunduğu 25.12.2019 tarihli dilekçesi ve ilgili tarihteki mevzuata göre iade yapılmış.ve güncel parsel tahsis bedeli sınırlaması gözetilmeksizin yeniden değerleme oranına göre davacıya 7.758.387,55 TL ödendiğini, dolayısıyla müvekkilinin mevzuat doğrultusunda OSB’nin ve davacı tarafın hak kaybına uğramaması adına bir çözüm yolu sağladığını, ancak davacı tarafın müvekkilinin bu iyi niyetini de boşa çıkarmakta olduğunu, davacı tarafın dilekçesinde avans faizi talep ettiğini belirterek müvekkil OSB, 4562 sayılı OSB Kanunu uyarınca özel hukuk tüzel kişisi olup, tacir niteliği taşımadığını haksız ve yersiz açılan davanın reddini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLER VE GEREKÇE;
Dava, davacı ile davalı arasında akdedilen arsa tahsis sözleşmesine istinaden davacı tarafından ödenen bedelin iadesinde yeniden değerleme oranın uygulanıp uygulanmadığı, davacı tarafından davalıya fazla ödeme yapılıp yapılmadığına ilişkindir.
Mahkememizce dava dosyası, ibraz edilen deliller ve taraflara ait ticari defter ve dayanağı kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak icra takip tarihi itibariyle davacının var ise alacaklı olduğu miktar ve faizinin belirlenmesinin istenmesine karar verilmiş, bu itibarla bir Mali Müşavir, bilirkişi’nın mahkememizce resen seçilmesine karar verilmiş, bilirkişinin 01/09/2022 tarihli raporunda yevmiye defterleri incelen diğinde tüm ödemelerin davacı şirket tarafından davalı Kurumun Döviz hesaplarına ($) yapıldığı tespit edilmiş, davalı kurum fark olarak tespit ettği 7.755.205,96 TL nin döviz kuru esas alınarak yapmış, döviz olarak yapılan ödemeler TL sözleşmesi olmadığı, ödemelerin sabit aylık TL ye çevrilmediği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesinin (Ç) fıkrası kapsamında yeniden değerlemeye tabi tutulamayacaklar arasında boş arazi ve arsalar gibi amortismaya tabi olmayan iktisadi kıymetler yeniden değerlemeye tabi tutulamayacağı belirtilmiş, ödemelerin tamamı Döviz karşılığı TL olarak kurumun döviz hesaplarına yatırılması değerlendiğinde VUK yıllık YDO larına göre değil döviz Kuruna göre değerleme yapılacak olup, 10.12.2020 tarihindeki TCMB $ (USD Doları) döviz alış kuruna göre iade TL nin toplam değeri 8.505.523,65.-TL olarak değerlenmiş, davalı tarafından davacıya ödenen toplam YDO göre tutar 7.755.205,96 TL dir.Döviz Kuruna göre bulanan 8.505.523,65.-TL çıkarıldığında davacı şirkete (8.505.523,65 TL-7.755.205,96 TL) 750.317,69 TL eksik ödeme yapıldığının tespit edildiği bildirilmiş, daha sonra dava değerinin davacı vekilince 839.235,00.-TL’ye arttırıldığına ilişkin dilekçe ibraz edildiği ve bu miktar üzerinden harç yatırıldığı anlaşılmış, bilirkişi ek raporunda; değerlemede davacının 839.235.-TL olarak ALACAĞININ olduğu, değerlemede davalının alacağının bulunmadığını,fakat 2018 yılında döviz cinsinden işlemlerin TL olması gerektiği kuralına uymadan ödemeleri döviz cinsinden aldığı,bu neden ile kur farkı hesaplanmasının yapılmasının doğru olduğunu, kur farkı değerlenmesinde bir şirket kur farkından zarar ederken,diğeri şirket kar elde ettiği VUK ve TTK göre değerlenmesi gerektiğinden Kur farkı hesabının son ödeme kuru ile değerlenerek hesaplanması kambıyo hesabı açısından yapılması gereken doğru işlem olduğunu, arsa tahsisi özel nitelikli OSB Kanunu ve Mevzuatına dayanması oluşturulan sözleşme bu davada sadece 5 ve 6 madde yer alan sözleşme maddesi sınırlı olduğunu, bu maddelerde tutarlar döviz cinsi belirtildiğini, davacı şirketin kur farkı talebi yerinde olup 839.235.-TL BOSB davacı şirkete kur farkından dolayı borçlu olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı tarafından 11.12.2020 tarihinde davacı tarafın hesabına yatırılan 7.758.387,55 TL iade tahsis bedelinin 11 Aralık 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Merkez Bankası’nın 10.12.2020 günü Saat 15:30’da belirlenen (1 USD= 7,8499 TL) ve 11.12.2020 tarihi için uygulanan döviz alış kuru üzerinden hesaplandığını, (1.083.520 USD x 7,8499 = 7.758.387,55 TL). davacı tarafın iddia ettiği ve bilirkişi tarafından da değerlendirmeye alınan döviz kurunun ise 12 Aralık 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan ve 11.12.2020 tarihli Saat 15:30’da belirlenen ve sonraki gün için uygulanan döviz kuru olduğunu, dolayısıyla davalının yatırmış olduğu bedel doğru olup bu konuda herhangi bir tereddüt bulunmadığını, nitekim davacının da dosya içerisinde yer alan 14.12.2020 tarihli ilk dilekçesinde iade edilecek bedelin 7,8499 TL döviz kuru üzerinden hesaplanan 8.505.523,65 TL olduğunu kabul ederek 747.136,10 TL’nin iadesi talebinde bulunduğu, dava konusu bedel OSB’ye ilişkin arsa tahsisinden kaynaklandığı için konunun OSB mevzuatı hükümlerine göre değerlendirilmesi gerekmekte olduğu, OSB Uygulama Yönetmeliği’nin 62. Maddesine göre bedel iadesinin yeniden değerleme oranına göre yapılması gerekmekte olduğu, yeniden değerleme oranına göre iade yapılabilmesi için ise ödenen bedellerin ve hesaplamanın Türk lirası üzerinden yapılması gerekmekte olduğu, zira hem döviz hem yeniden değerleme üzerinden hesap yapılmasının mümkün olmadığı, davacı tarafın yapmış olduğu ödemelerin o zamanki döviz kurları üzerinden TL’ye çevrildiği ve müvekkil OSB hesaplarına TL olarak yatırıldığı, dolayısıyla döviz kuru üzerinden hesaplama yapılmasının mümkün olmadığı, OSB Uygulama Yönetmeliği’nin 62. Maddesinin 3.fıkrasında 16.04.2020 tarih ve 31101 sayılı Resmi Gazete ile yapılan değişiklikle ‘Her hâlükârda katılımcıya geri ödenecek tutar, güncel parsel tahsis bedelinin üzerinde olamaz.’ ibaresi getirildiği, buna göre yeniden değerleme oranına göre hesaplanacak bedelin iade edileceği tarihteki OSB’nin güncel tahsis bedellerini geçemeyeceği açık olduğu, dava konusu olan arsa tahsisi özel nitelikli OSB Kanunu ve mevzuatına dayanmakta olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis olunmuştur.
HÜKÜM:Ayrıntısı ve yasal gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90.-TL maktu harcın peşin alınan 341,55.-TL harç ile 13.991,00.-TL ıslah harcından mahsubu ile fazla alınan 14.152,65-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-7155 Sayılı Kanunun 23.maddesi ile 6325 Sayılı Kanun 18/A-12-13 maddeleri uyarınca 1.320,00.-TL zorunlu arabuluculuk hizmeti giderinin davacıdan alınarak hazineye irat KAYDINA,
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden; karar tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Asgari Avukatluk Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 110.315,85.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın hükmün kesinleşmesinden sonra 6100 Sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzünde, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içinde İstinaf Yargı yolu açık olmak üzere, Üye hakim …’ın muhalefetiyle, oy çokluğu ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 29/03/2023
Başkan ….
e-imza
Üye ……
e-imza
Üye ……
muhalif
Katip ……
e-imza
Üye Hakim …’ın Muhalefeti: Davada davacı ile davalı arasında OSB’deki bir parselin tahsisine ilişkin yabancı para borcu ile ödemenin kararlaştırıldığı bir sözleşme mevcuttur. Tahsis yapıldıktan sonra davacı kur yükselişi sebebiyle ödeme güçlüğü çekmesi akabinde yönetmeliğin ilgili hükmü gereği sözleşmeden dönmüş ve ödediği bedelin iadesini istemiştir. Davacının verdiği çekler iade edilmiş ise de, yabancı para olarak nakden yaptığı ödemelerin iadesi Türk Lirası üzerinden yapılmış ve davacı oluşan kur farkı nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek işbu davayı açmıştır.
Bir yabancı para borcunun ifasında amaç alacaklının edim miktarı kadar tatmin edilmesi olduğundan ve ifa günü itibariyle ifa edilen Türk Lirası ile borç miktarı kadar yabancı para alabiliyor olması gerektiğinden, eğer borçlu parayı efektif olarak ödeyecek ise efektif satış kuru, döviz olarak ödeyecekse döviz satış kuru üzerinden çevrim yaparak ödeme yapmalıdır.
Somut olayda davalı yabancı para ile aldığı ödemeleri Türk Lirasının önceki tarihli bir kuru üzerinden TL’ye çevirmiş ve akabinde bu tutara yeniden değerleme oranını uygulamak suretiyle belirlediği bedeli davacıya ödemiştir. Yeniden değerleme oranı ülke parasının değer kaybetmesi halinde amme alacaklarında uygulanan bir zararı optimize etme yöntemi olup, davacıya iade edilecek paranın ifa günündeki kur üzerinden yapılması suretiyle ödeme yapılması gerekmesine rağmen, ödenen tutarın önceki tarihli kurdan Türk Lirasına çevrilmesi akabinde bu tutara yeniden değerleme oranının uygulanması suretiyle belirlenen ve ödenen yabancı para tutarını karşılamayan bir meblağın davacıya ödenmiş olması hakkaniyetli değildir.
Davalının iade borcu yalnızca, davacının ödediği yabancı para tutarı kadar aynı yabancı paradan alabileceği oranda tatmin edilmesi ile sona erebilecektir. Aksi durumda davacının mülkiyet hakkı ihlal edilmiş olacaktır. Bu durumun aksine düzenleme içeren yönetmelik hükümlerinin mevcudiyeti yahut taraflar arasındaki sözleşmenin bu şekilde yorumlanması hak ihlaline sebebiyet vereceğinden tarafımdan kabulü mümkün olmamıştır.
Kaldı ki OSB Uygulama Yönetmeliği’nin 56. maddesinde yabancı para ile tahsis işleminin yapılabileceği ve bu yabancı para borcunun tahsilinde yeniden değerleme oranının uygulanmayacağı “….Parsel metrekare birim maliyetinin döviz cinsinden belirlenmesi halinde yeniden değerleme oranlarına göre güncelleme yapılmaz….” şeklinde açıkça düzenlenmiştir. Zaten yabancı para borçlarında yeniden değerleme oranının uygulanması işin mantığına da aykırıdır. Borç yabancı para olarak doğduğundan ve yeniden değerlemenin de ülke parasının yabancı para karşısındaki değerini koruma amacı taşıdığından, yabancı paraya yeniden değerleme yapılması işin mantığına aykırı olacaktır. Bu durumda yabancı para olarak belirlenen bedelin OSB tarafından aynen tahsil edileceği sonucu karşısında iade işleminde TL’ye çevrilerek ödeneceği ve bu çevrimin de ifa günündeki kur üzerinden yapılmaksızın önceki kur üzerinden yapılarak bu bedele yeniden değerleme oranının uygulanması taraflar arasındaki menfaat dengesini bozacaktır.
Açıklanan nedenlerle davacıya yapılan ödemenin Cumhurbaşkanlığı tarafından çıkarılan -fikrimce Anayasa ve kanunlarda yer alan sözleşme serbestisine aykırılık teşkil eden- 32 Sayılı Karara istinaden Türk Lirası ile yapılacaksa da , bu tutarın ifa günündeki kur üzerinden Türk Lirası olarak yapılması gerektiği görüşünde olduğumdan ve davanın kabulü gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun davanın reddi yönündeki görüşüne katılmamaktayım.
Hakim ……
e-imza